Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

17

Sûredeki Ayet No: 

106

Ayet No: 

2135

Sayfa No: 

293

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَقُرْآنًا فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَىٰ مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنزِيلًا

Çeviriyazı: 

veḳur'ânen feraḳnâhü litaḳraehû `ale-nnâsi `alâ mükŝiv venezzelnâhü tenzîlâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sana Kur'ân'ı verdik ve onu insanlara sindire sindire okuyasın diye (kısımlara) ayırdık ve biz onu yavaş yavaş indirdik.

Diyanet İşleri: 

Kuran'ı, insanlara ağır ağır okuman için, bölüm bölüm indirdik ve onu gerektikçe indirdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bir Kur'an'dır ki onu insanlara duradura, yavaşyavaş okuman için ayetayet, suresure ayırdık ve onu azarazar indirdik.

Şaban Piriş: 

Kur’an’ı, insanlara ağır ağır okuyasın diye (hak ile batılı) ayırt edici olarak indirdik. O’nu kısım kısım indirdik.

Edip Yüksel: 

Uzun bir zaman dilimi içerisinde halka okuman için ayırdığımız bir Kuran'dır. Onu topluca indirmiştik

Ali Bulaç: 

Onu bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuman için (bölüm bölüm) ayırdık ve onu safha safha bir indirme ile indirdik.

Suat Yıldırım: 

Hem o vahyi, insanların zihinlerine sindire sindire okuman içinzaman zaman gelen Kur'ân dersleri halinde indirdik [16,101-102; 25,32]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onu Kur´an olarak vakit vakit (müneccemen) indirdik, onu nâsa teennî ile (dura dura) okuyasın diye. Ve onu birbiri ardınca (müteferrik surette) indirmiş olduk.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onu, okunacak şeyleri toplayan bir kitap/ bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye kısımlara ayırıp ağır ağır indirdik.

Bekir Sadak: 

De ki: «Hamd, cocuk edinmemis olan, hukumranliginda ortagi bulunmayan, duskun olmayip yardimciya da ihtiyac gostermeyen Allah´a mahsustur.» O´nu geregi gibi buyukle. *

İbni Kesir: 

Bir de Kur´an´ı insanlara ağır ağır okuman için, bölüm bölüm ve gerektikçe indirdik.

Adem Uğur: 

Biz onu, Kur´an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (âyet âyet, sûre sûre) ayırdık

İskender Ali Mihr: 

Ve Kur´ân-ı Kerim

Celal Yıldırım: 

İnsanlara, ağır ağır, aralıklı, nefes ala ala okuyasın diye Kur´ân´ı parça parça sunduk, gerektikçe (ihtiyaca göre) indirdik.

Tefhim ul Kuran: 

Onu bir Kur´an olarak, insanlara dura dura okuman için (bölüm bölüm) ayırdık ve onu safha safha bir indirme ile indirdik.

Fransızca: 

(Nous avons fait descendre) un Coran que Nous avons fragmenté, pour que tu le lises lentement aux gens. Et Nous l'avons fait descendre graduellement.

İspanyolca: 

Es un Corán que hemos dividido para que lo recites a la gente reposadamente. Lo hemos revelado de hecho.

İtalyanca: 

E' un Corano che abbiamo suddiviso, affinché tu lo reciti lentamente agli uomini e lo facemmo scendere gradualmente.

Almanca: 

Und ein Quran, den WIR in Teilen einteilten, damit du ihn den Menschen in Gemächlichkeit rezitierst. Und WIR sandten ihn doch nach und nach hinab.

Çince: 

这是一部《古兰经》,我使它意义明白,以便你从容不迫地对众人宣读它;我逐渐地降示它。

Hollandaca: 

Wij hebben den Koran gescheiden, door dien bij gedeelten te openbaren, opdat gij dien den mensch met overleg zoudt voorlezen, en wij hebben dien nedergezonden, naar gelang de gelegenheid dit vereischte.

Rusça: 

Мы разделили Коран для того, чтобы ты читал его людям не спеша. Мы ниспослали его частями.

Somalice: 

waana Quraan oon u kala bixinnay (soo dejintiisa) inaad ku akhrido dadka kaadsiinyo, waana soo dejinay soo dejin Qaar Qaar ah.

Swahilice: 

Na Qur'ani tumeigawanya sehemu mbali mbali ili uwasomee watu kwa kituo, na tumeiteremsha kidogo kidogo.

Uygurca: 

قۇرئاننى كىشىلەرگە دانە - دانە ئوقۇپ بېرىشىڭ ئۈچۈن ئۇنى بۆلۈپ - بۆلۈپ نازىل قىلدۇق، ئۇنى تەدرىجىي نازىل قىلدۇق

Japonca: 

(これは)われが分割(して啓示)したクルアーンであり,あなた(預言者)にゆっくりと人びとに読唱するために,必要に応じてこれを啓示した。

Arapça (Ürdün): 

«وقرآنا» منصوب بفعل يفسره «فرقناه» نزلناه مفرقا في عشرين سنة أو ثلاث «لتقرأه على الناس على مكث» مهل وتؤدة ليفهموه «ونزلناه تنزيلا» شيئا بعد شيء على حسب المصالح.

Hintçe: 

और क़ुरान को हमने थोड़ा थोड़ा करके इसलिए नाज़िल किया कि तुम लोगों के सामने (ज़रुरत पड़ने पर) मोहलत दे देकर उसको पढ़ दिया करो

Tayca: 

และอัลกุรอาน เราได้แยกมันไว้อย่างชัดเจน เพื่อเจ้าจะได้อ่านมันแก่มนุษย์อย่างช้าๆ และเราได้ประทานมันลงมาเป็นขั้นตอน

İbranice: 

את הקוראן עשינו 'פורקאן' (כדי שיבדיל בין האור לחושך,) למען תקרא אותו לאנשים בהדרגה, והורדנו אותו קטע אחרי קטע

Hırvatça: 

I kao Kur'an, sve dio po dio ga objavljujemo da bi ga ti ljudima malo-pomalo kazivao, i prema potrebi ga objavljujemo.

Rumence: 

Noi ţi-am împărţit acest Coran ca tu să-l citeşti oamenilor pe îndelete şi Noi l-am pogorât rând pe rând.

Transliteration: 

Waquranan faraqnahu litaqraahu AAala alnnasi AAala mukthin wanazzalnahu tanzeelan

Türkçe: 

Onu, okunacak şeyleri toplayan bir kitap/ bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye kısımlara ayırıp ağır ağır indirdik.

Sahih International: 

And [it is] a Qur'an which We have separated [by intervals] that you might recite it to the people over a prolonged period. And We have sent it down progressively.

İngilizce: 

(It is) a Qur'an which We have divided (into parts from time to time), in order that thou mightest recite it to men at intervals: We have revealed it by stages.

Azerbaycanca: 

İnsanlara aramla (yavaş-yavaş) oxuyasan deyə, Biz Qur’anı hissələrə ayırıb (ayə-ayə, surə-surə) göndərdik. Biz onu tədriclə, (iyirmi üç ilə yaxın bir müddət ərzində) nazil etdik.

Süleyman Ateş: 

Onu, insanlara ağır ağır okuman için, okuma parçalarına ayırdık ve onu azar azar indirdik.

Diyanet Vakfı: 

Biz onu, Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (ayet ayet, sure sure) ayırdık; ve onu peyderpey indirdik.

Erhan Aktaş: 

Kur’an’ı; onu, zamana yayarak insânlara duyurman(1) için bölümler halinde birbiri ardınca indirdik.

Kral Fahd: 

Biz onu, Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (âyet âyet, sûre sûre) ayırdık ve onu peyderpey indirdik.

Hasan Basri Çantay: 

Biz onu bir Kur´an olmak üzere (âyet âyet) ayırdık ki insanlara karşı, dura dura (ağır ağır, dâne dâne) okuyasın. Biz onu tedricen indirdik.

Muhammed Esed: 

ve ayrıca onu, insanlara yavaş yavaş okuyasın diye bir Kuran, temel bir okuma metni olarak bölüm bölüm açıkladık, ayet ayet indirdik.

Gültekin Onan: 

Onu bir Kuran olarak, insanlara dura dura okuman için (bölüm bölüm) ayırdık ve onu safha safha bir indirme ile indirdik.

Ali Fikri Yavuz: 

Hem onu, bir Kur’ân olarak âyetlere ayırdık ki, insanlara dura dura okuyasın. Biz, onu yavaş yavaş (ve âyet âyet yirmi üç yılda) indirdik.

Portekizce: 

É um Alcorão que dividimos em partes, para que o recites paulatinamente aos humanos, e que revelamos por etapas.

İsveççe: 

Vi har delat den i avsnitt, som du skall läsa för människorna i lugn och långsam rytm, och Vi uppenbarar den [i dessa avsnitt] ett efter ett.

Farsça: 

و قرآن را [جدا جدا و] بخش بخش قرار دادیم تا آن را با درنگ و تأمل بر مردم بخوانی و آن را به تدریج [برپایه حوادث، پیش آمدها و نیازها] نازل کردیم.

Kürtçe: 

وە قورئانمان بەش بەش بۆت ناردووە بۆ ئەوەی بیخوێنیتەوە بەسەر خەڵکیدا بە لەسەر خۆیی و ھێواشی وە ئەم (قورئانە) مان بەو شێوە دابەزاند

Özbekçe: 

Ва Қуръонни одамларга аста-секин ўқиб беришинг учун бўлиб қўйдик ва бўлак-бўлак қилиб туширдик.

Malayca: 

Dan Al-Quran itu Kami bahagi-bahagikan supaya engkau membacakannya kepada manusia dengan lambat tenang; dan Kami menurunkannya beransur-ansur.

Arnavutça: 

Dhe, Ne, Kur’anin e kemi shpallur pjesë-pjesë, që ti t’jua mësosh njerëzve dalngadalë, dhe Ne, e kemi shpallur atë kohë pas kohe (sipas nevojës).

Bulgarca: 

Ние разделихме Корана на части, за да го четеш пред хората бавно. И го низпослахме постепенно.

Sırpça: 

И као Кур'ан, све део по део га објављујемо да би га ти људима постепено казивао, и према потреби га објављујемо.

Çekçe: 

A Korán jsme rozdělili, abys jej přednášel lidem pozvolna, a seslali jsme jej sesláním opakovaným.

Urduca: 

اور اس قرآن کو ہم نے تھوڑا تھوڑا کر کے نازل کیا ہے تاکہ تم ٹھیر ٹھیر کر اسے لوگوں کو سناؤ، اور اسے ہم نے (موقع موقع سے) بتدریج اتارا ہے

Tacikçe: 

Ва Қуръонро ба тафориқ (ҷудо-ҷудо) нозил кардем, то ту онро оҳиста-оҳиста ва андак-андак бар мардум бихонӣ ва нозилаш кардем, нозил кардане ба камол.

Tatarca: 

Коръәнне аять төшендереп иңдердек кешеләргә һәр аятьне аңлатып укымаклыгың өчен вә ул Коръәнне кешеләрнең гакыл фикерләренә һәм көчләренә карата иңдердек.

Endonezyaca: 

Dan Al Quran itu telah Kami turunkan dengan berangsur-angsur agar kamu membacakannya perlahan-lahan kepada manusia dan Kami menurunkannya bagian demi bagian.

Amharca: 

ቁርኣንንም በሰዎች ላይ በዝግታ ላይ ኾነህ ታነበው ዘንድ ከፋፈልነው፡፡ ቀስ በቀስ ማውረድንም አወረድነው፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) குர்ஆனை நாம் தெளிவுபடுத்தி (இறக்கி)னோம், மக்களுக்கு இதை நீர் கவனத்துடன் (தெளிவாக) நிதானமாக ஓதுவதற்காக. இன்னும், இதை நாம் கொஞ்சம் கொஞ்சமாக இறக்கினோம்.

Korece: 

하나님이 꾸란을 부분적으 로 계시함은 그대가 백성들에게 점차적으로 낭송하여 주도록 하기 위해 하나님은 그것을 단계적으로 계시하였노라

Vietnamca: 

Và TA đã chia Nó (Qur’an) ra từng phần để Ngươi (Thiên Sứ) có thể đọc cho nhân loại nghe theo từng giai đoạn (của sự kiện xảy ra) và TA đã lần lượt thiên khải Nó xuống từng ít một (trong suốt 23 năm).