Arapça:
انظُرْ كَيْفَ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ وَلَلْآخِرَةُ أَكْبَرُ دَرَجَاتٍ وَأَكْبَرُ تَفْضِيلًا
Çeviriyazı:
ünżur keyfe feḍḍalnâ ba`ḍahüm `alâ ba`ḍ. velel'âḫiratü ekberu deracâtiv veekberu tefḍîlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bak! Onların bir kısmını diğerine nasıl üstün kıldık! Elbette ahiret, hem dereceler bakımından daha büyüktür, hem de üstünlük bakımından daha büyüktür.
Diyanet İşleri:
Onları birbirlerinden nasıl üstün kıldığımıza bir bak! Doğrusu ahirette daha büyük dereceler ve daha büyük üstünlükler vardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bak da gör, onların bir kısmını nasıl bir kısmından üstün ettik; elbette ahiretteki yücelik, dereceler bakımından da daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyük.
Şaban Piriş:
Onları birbirlerinden nasıl üstün kıldığımıza bir bak! Şüphesiz ahiret, derece ve üstünlük bakımından daha büyüktür.
Edip Yüksel:
İnsanları birbirinden nasıl üstün kıldığımıza dikkat et. Ahiretin dereceleri ve üstünlükleri daha büyüktür
Ali Bulaç:
Onlardan kimini kimine nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür.
Suat Yıldırım:
Bak nasıl dünyada onların kimini kimine üstün kıldık!Elbette âhirette erişilecek daha büyük mertebeler, kazanılacak daha yüksek faziletler vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Bak! Onların bazısını bazısı üzerine nasıl üstün kılmışızdır. Ve elbetteki ki, ahiret, dereceler itibariyle daha büyüktür ve üstünlük itibariyle de daha büyüktür.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bak nasıl, kimini kimine üstün kıldık! Ama âhiret, dereceler bakımından elbette daha büyük, lütuflandırma bakımından daha yücedir.
Bekir Sadak:
Yakinina, duskune, yolcuya hakkini ver
İbni Kesir:
Bak, nasıl onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Elbetteki ahiret
Adem Uğur:
Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür.
İskender Ali Mihr:
Bak, nasıl onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Muhakkak ki ahiret, dereceler bakımından daha büyüktür ve üstünlük bakımından da daha büyüktür.
Celal Yıldırım:
Bak, onların kimini kiminden nasıl üstün kıldık ve şanıma and olsun ki, Âhiret, dereceler bakımından da daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür.
Tefhim ul Kuran:
Onlardan bir kısmını bir kısmına nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından da daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür.
Fransızca:
Regarde comment Nous favorisons certains sur d'autres. Et dans l'au-delà, il y a des rangs plus élevés et plus privilégiés.
İspanyolca:
¡Mira cómo hemos preferido a unos más que a otros! En la otra vida habrá, no obstante, categorías más elevadas y una mayor distinción.
İtalyanca:
Osserva come diamo ad alcuni eccellenza su altri; nell'Altra vita però, ci saranno livelli più elevati ed eccellenza maggiore.
Almanca:
Siehe, wie WIR die einen von ihnen vor den anderen begünstigt haben. Doch das Jenseits hat noch höhere Ränge und größere Begünstigungen.
Çince:
你看我怎样使他们中的一部分人超越另一部分人;后世确是品级更高,优越更甚的。
Hollandaca:
Gedenk hoe wij sommigen hunner in welvaart en waardigheid hebben doen uitmunten; maar het volgende leven zal belangrijker zijn in graden van eer en van grootere uitnemendheid.
Rusça:
Посмотри, как одним из них Мы отдали предпочтение перед другими. Но Последняя жизнь, несомненно, выше по достоинству и преимуществу.
Somalice:
Day sidaan uga Fadilnay qaarkood qaarka (Kale) (Addunka) Aakharaase wayn darajooyin oo wayn Fadilid.
Swahilice:
Angalia vipi tulivyo wafadhili baadhi yao kuliko wenginewe. Na hakika Akhera ni yenye daraja kubwa zaidi na fadhila kubwa zaidi.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ بەزىسىنى بەزىسىدىن قانداق ئۈستۈن قىلغانلىقىمىزغا قارىغىن، ئاخىرەت دەرىجىلىرىدىكى (پەرق) ئەلۋەتتە تېخىمۇ چوڭدۇر ۋە ئۈستۈنلۈك (جەھەتتىكى پەرق) زىيادە چوڭدۇر
Japonca:
見なさい。われはある者に,如何に外よりも優れた恩恵を与えるかを。しかし来世では,必ずもっと大きい等級や偉大な特典がある。
Arapça (Ürdün):
«انظر كيف فضلنا بعضهم على بعض» في الرزق والجاه «وللآخرة أكبر» أعظم «درجات وأكبر تفضيلاً» من الدنيا فينبغي الاعتناء بها دونها.
Hintçe:
(ऐ रसूल) ज़रा देखो तो कि हमने बाज़ लोगों को बाज़ पर कैसी फज़ीलत दी है और आख़िरत के दर्जे तो यक़ीनन (यहाँ से) कहीं बढ़के है और वहाँ की फज़ीलत भी तो कैसी बढ़ कर है
Tayca:
จงดูเถิด ! เราได้ทำให้บางคนในหมู่พวกเขาดีเด่นกว่าอีกบางคนอย่างไร? และแน่นอนปรโลกนั้นมีฐานะยิ่งใหญ่กว่าหลายชั้น และยิ่งใหญ่กว่าในทางดีเด่น
İbranice:
ראה כיצד העדפנו אחדים מהם על האחרים (בעולם הזה,) אולם בעולם-הבא הדרגות (למאמינים עושי הטוב) גבוהות יותר, וההעדפה רבה יותר
Hırvatça:
Gledaj kako jednima dajemo prednost nad drugima; a na ahiretu će razlika u stepenima i prednostima biti, doista, veća.
Rumence:
Vezi cum i-am ales pe unii înaintea altora? În Viaţa de Apoi vor fi însă trepte mai înalte şi înălţarea va fi mai mare.
Transliteration:
Onthur kayfa faddalna baAAdahum AAala baAAdin walalakhiratu akbaru darajatin waakbaru tafdeelan
Türkçe:
Bak nasıl, kimini kimine üstün kıldık! Ama âhiret, dereceler bakımından elbette daha büyük, lütuflandırma bakımından daha yücedir.
Sahih International:
Look how We have favored [in provision] some of them over others. But the Hereafter is greater in degrees [of difference] and greater in distinction.
İngilizce:
See how We have bestowed more on some than on others; but verily the Hereafter is more in rank and gradation and more in excellence.
Azerbaycanca:
(Ya Peyğəmbərim!) Bir gör (var-dövlət, cah-cəlal baxımından dünyada) onların birini digərindən necə üstün tutduq? Axirətdə isə (dünyadakından) daha yüksək dərəcələr, daha böyük üstünlüklər vardır!
Süleyman Ateş:
Bak, (rızık bakımından) nasıl onların kimini kiminden üstün yaptık. Elbette ahiret, dereceler bakımından da daha büyük, üstünlük bakımından da daha büyüktür.
Diyanet Vakfı:
Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür.
Erhan Aktaş:
Bak! Onların bir kısmını bir kısmından daha fazla imkân sahibi kıldık. Elbette âhiret, dereceler ve imkân bakımından da daha büyüktür.
Kral Fahd:
Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür.
Hasan Basri Çantay:
Baksan a, biz onların kimini kiminden nasıl üstün kıldık. Elbette âhiret, dereceler (farkları) i´tibariyle de daha büyükdür, üstün kılmak bakımından da daha büyükdür.
Muhammed Esed:
Onların bazılarına (yeryüzünde) diğerlerine göre nasıl cömert davrandığımıza bir bak: fakat (unutma ki,) ahiret, paye olarak daha yüksek, erdem ve (manevi) zenginlik bakımından daha yücedir.
Gültekin Onan:
Onlardan kimini kimine nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür.
Ali Fikri Yavuz:
Bak, bir kısmını diğerine nasıl üstün kıldık (rızk ve mevkilerini değişik yaptık). Elbette âhiret, derece farkları yönünden daha büyüktür, faziletçe de daha yüksektir.
Portekizce:
Repara em como temos dignificado uns mais do que outros. Porém, na outra vida, há maiores dignidades e maisdistinção.
İsveççe:
Lägg märke till hur Vi [på jorden] gynnar några framför de andra, men i det eviga livet är graderna flera och det råder större skillnad i [de förmåner som] Vi ger [den ene men inte den andre].
Farsça:
با تأمل بنگر چگونه برخی از آنان را بر برخی [در امور مادی و بهره های دنیایی] فزونی بخشیدیم، و همانا آخرت از نظر درجات برتر، و از جهت فزونی بیشتر است.
Kürtçe:
(ئەی موحەممەد ﷺ) سەرنج بدە چۆن (لە دونیادا) فەزڵی ھەندێکیانمان داوە بەسەر ھەندێکیاندا وە بێگومان پلەکان لە ڕۆژی دواییدا گەورەترە و فەزڵەکانیش گەورەترن
Özbekçe:
Баъзиларини баъзиларидан қандай афзал қилиб қўйганимизга назар сол. Албатта, охират даражаси ва афзаллиги каттароқдир. (Бу дунёда баъзи одамларга кўпроқ неъмат тегса, бошқаларидан афзал бўлиб юраверадилар. Аммо бу ҳоллари ҳақиқий афзаллик, ҳақиқий юксак мартаба эмас. Охиратнинг даража ва афзаллиги ҳақиқийдир. Чунки бу даража ва афзалликлар абадий қолажакдир. Ўзини билган одамлар ана ўша афзаллик ва ана ўша даражага эришиш учун ҳаракат қиладилар.)
Malayca:
Lihatlah bagaimana Kami lebihkan sebahagian dari mereka atas sebahagian yang lain (dalam rezeki pemberian Kami itu) dan sesungguhnya pemberian di akhirat lebih besar tingkatan-tingkatan perbezaannya dan lebih besar tambahan-tambahan kelebihannya.
Arnavutça:
Shiko si i kemi dhuruar ne disa ndaj të tjerëve. E, bota tjetër, në të vërtetë, është më e madhe përkah pozitat dhe dhuntitë.
Bulgarca:
Виж как предпочетохме едни над други, а отвъдният живот е по-велик по степени и по-велик за предпочитание.
Sırpça:
Гледај како некима дајемо предност над другима; а на оном свету ће да буде разлика у степенима и предностима, заиста, већа.
Çekçe:
Pohleď, jak jsme dali přednost jedněm před druhými! V životě budoucím věru ještě vyšší hodnosti a větší přednosti jsou!
Urduca:
مگر دیکھ لو، دنیا ہی میں ہم نے ایک گروہ کو دوسرے پر کیسی فضیلت دے رکھی ہے، اور آخرت میں اُس کے درجے اور بھی زیادہ ہوں گے، اور اس کی فضیلت اور بھی زیادہ بڑھ چڑھ کر ہوگی
Tacikçe:
Бингар, ки чӣ гуна баъзеяшонро бар баъзе дигар бартарӣ ниҳодаем ва дар охират дараҷоту бартариҳо бартару болотар аст.
Tatarca:
Карагыл, ничек Без кешеләрне кайберләрен байлыкта артык кыйлдык, әмма ахирәт дәрәҗәләре дөнья дәрәҗәләреннән олугъ вә байлыгы да артыкдыр.
Endonezyaca:
Perhatikanlah bagaimana Kami lebihkan sebagian dari mereka atas sebagian (yang lain). Dan pasti kehidupan akhirat lebih tinggi tingkatnya dan lebih besar keutamaannya.
Amharca:
ከፊላቸውን በከፊሉ ላይ እንዴት እንዳበለጥን ተመልከት፡፡ የመጨረሻያቱም አገር በማዕረጎች በጣም የከበረችና በመብለጥም የተለቀች ናት፡፡
Tamilce:
(நபியே!) அவர்களில் சிலரை விட சிலரை (பொருளாதாரத்தில்) எப்படி மேன்மையாக்கினோம் என்பதை கவனிப்பீராக! மேலும், மறுமை (வாழ்வு)தான் பதவிகளாலும் மிகப் பெரியது; மேன்மையாலும் மிகப் பெரியது.
Korece:
하나님이 어떻게 그들가운데우열을 두었는지 보라 내세에서는그 우열함이 더욱 더 크노라
Vietnamca:
Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) hãy nhìn xem việc TA đã ưu đãi người này hơn người kia (về bổng lộc và địa vị) như thế nào, tuy nhiên, ở Đời Sau thì cấp bậc đó còn cao hơn và được ưu đãi lớn hơn.
Ayet Linkleri: