Arapça:
وَأَخَذَ الَّذِينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ
Çeviriyazı:
veeḫaẕe-lleẕîne żalemu-ṣṣayḥatü feaṣbeḥû fî diyârihim câŝimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O zalimleri, korkunç bir gürültü yakalayıverdi de oldukları yerde çöküp kaldılar.
Diyanet İşleri:
Haksızlık yapanları bir çığlık tuttu, oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bir bağırış, o zulmedenleri kapıverdi, yurtlarında, diz çökmüş bir halde helak oluverdiler.
Şaban Piriş:
Zalimleri ise bir çığlık aldı ve yurtlarında cansız olarak çöküp kaldılar.
Edip Yüksel:
Zalimleri korkunç bir ses yakaladı, yurtlarında çöküp kaldılar.
Ali Bulaç:
O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
Suat Yıldırım:
Zulmedenleri ise o korkunç ses tutuverdi de diyarlarında çökekaldılar.Sanki hiç orada yaşamamış gibi oldular, ortadan silindiler.Evet... inkâr etti Rabbini Semûd milleti. Evet, işte onun için defolup gitti Semûd milleti!
Ömer Nasuhi Bilmen:
O zulmetmiş olanları da bir korkunç ses yakaladı. Artık yurtlarında diz üstü çöküp bitmiş bir halde sabahladılar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler.
Bekir Sadak:
«Vay basima gelenler! Ben bir kocakari, kocam da ihtiyar olmusken nasil dogurabilirim? Dogrusu bu sasilacak bir sey» dedi.
İbni Kesir:
Zulmedenleri bir çığlık tuttu. Oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.
Adem Uğur:
Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
İskender Ali Mihr:
Ve zulmeden kimseleri bir sayha (çok kuvvetli korkunç ses) aldı (helâk etti). Böylece kendi yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.
Celal Yıldırım:
O zulmedenleri korkunç bir ses, bir gürültü yakalayıverdi, derken evlerinde dizüstü çöküp kaldılar.
Tefhim ul Kuran:
O zulme sapanları dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
Fransızca:
Et le Cri saisit les injustes . Et les voilà foudroyés dans leurs demeures,
İspanyolca:
El Grito sorprendió a los que habían sido impíos y amanecieron muertos en sus casas,
İtalyanca:
Il Grido investì quelli che erano stati ingiusti e li lasciò bocconi nelle loro case,
Almanca:
Und der Schrei richtete zugrunde diejenigen, die Unrecht begingen, so wurden sie in ihren Wohnstätten zu leblosen Körpern.
Çince:
呐喊袭击了不义的人们,顷刻之间,他们都僵仆在自己的家里,
Hollandaca:
Maar een vreeselijk onweder kwam uit den hemel op degenen neder, die onrechtvaardig hadden gehandeld, en des morgens werden zij in hunne woning dood, en voorover liggende gevonden.
Rusça:
А беззаконников поразил ужасный вопль, и они оказались повергнуты ниц в своих домах,
Somalice:
waxaana wabatay kuwii dulmi falay qaylo waxayna ahaadeen kuwo guryahooda ku dhexdhinta.
Swahilice:
Na ukelele uliwaangamiza wale walio dhulumu, wakapambazukiwa nao ni maiti majumbani mwao.
Uygurca:
زالىملارغا قاتتىق ئاۋاز يۈزلەندى - دە، ئۇلار ئۆيلىرىدە ئولتۇرغان پېتى قېتىپ قالدى
Japonca:
一声(懲罰)が,不義の者を襲った。かれらは翌朝その家の中で俯していた。
Arapça (Ürdün):
«وأخذ الذين ظلموا الصيحة فأصبحوا في ديارهم جاثمين» باركين على الركب ميِّتين.
Hintçe:
और जिन लोगों ने ज़ुल्म किया था उनको एक सख्त चिघाड़ ने ले डाला तो वह लोग अपने अपने घरों में औंधें पड़े रह गये
Tayca:
และเสียงกัมปนาท ได้คร่าบรรดาผู้อธรรม แล้วพวกเขาได้กลายเป็นผู้นอนพังพาบตายในบ้านของพวกเขา
İbranice:
והצווחה נחתה על אלה אשר קיפחו, ואז נהיו לגופות של מתים אשר מוטלים בבתיהם
Hırvatça:
a one koji su činili zulum pogodio je strašan glas i oni su u svojim domovima osvanuli mrtvi, nepomični,
Rumence:
Strigătul i-a luat pe cei care fuseseră nedrepţi şi a doua zi dimineaţa zăceau în locuinţele lor
Transliteration:
Waakhatha allatheena thalamoo alssayhatu faasbahoo fee diyarihim jathimeena
Türkçe:
Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler.
Sahih International:
And the shriek seized those who had wronged, and they became within their homes [corpses] fallen prone
İngilizce:
The (mighty) Blast overtook the wrong-doers, and they lay prostrate in their homes before the morning,-
Azerbaycanca:
O zülm edənləri qorxunc (tükürpədici) bir səs bürüdü və evlərində diz üstə çöküb qaldılar (bir göz qırpımında həlak oldular).
Süleyman Ateş:
Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı, yurtlarında çöküp kaldılar.
Diyanet Vakfı:
Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Erhan Aktaş:
Zûlmedenleri bir çığlık yakaladı. Yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
Kral Fahd:
Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.
Hasan Basri Çantay:
O zaalimleri ise korkunç bir ses alıb götürdü de yurdlarına diz üstü çöken (canları çıkan) kimseler oluverdiler.
Muhammed Esed:
O zulmedenlere gelince, onları (Allah katından cezalandırıcı) bir sayha yakalayıverdi de kendi evlerinde cansız olarak yere yığılıp kaldılar;
Gültekin Onan:
O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
Ali Fikri Yavuz:
O zulmedenleri ise, korkunç gürültü yakalayıverdi de evlerinde çöküp helâk oldular.
Portekizce:
E o estrondo fulminou os iníquos, e a manhã encontrou-os jacentes em seus lares,
İsveççe:
Men över dem som hade begått [sådan] svår orätt genljöd dånet [av Guds straff] och morgonen fann dem liggande framstupa i sina hem;
Farsça:
و کسانی را که ستم کردند، فریاد مرگبار فروگرفت، پس در خانه هایشان به رو درافتاده، جسمی بی جان شدند.
Kürtçe:
ئەوانەش کەستەمیان کرد شریخەیەک گرتنی ئیتر لەناو ماڵەکانیاندا کەوتن بەڕووداو جووڵەیان لێ بڕا (مردن)
Özbekçe:
Ва зулм қилганларни даҳшатли қичқириқ олди. Бас, диёрларида тўкилдилар.
Malayca:
Dan orang-orang yang zalim itu, dibinasakan oleh satu letusan suara yang menggempakan bumi, lalu menjadilah mereka mayat-mayat yang tersungkur di tempat tinggal masing-masing.
Arnavutça:
e ata, që bënë zullum, i kaploi zëri i tmerrshëm, të cilët në tokën e tyre u gëdhinë të vdekur – të palëvizshëm,
Bulgarca:
И Викът обхвана онези, които угнетяваха, и осъмнаха безжизнени в домовете си,
Sırpça:
а оне који су били неверници погодио је страшан глас и они су у својим домовима осванули мртви, непомични,
Çekçe:
A postihlo ty, kdož nespravedliví byli, vzkřiknutí jediné a jitro nalezlo je v domech jejich tvářemi k zemi ležící,
Urduca:
رہے وہ لوگ جنہوں نے ظلم کیا تھا تو ایک سخت دھماکے نے ان کو دھر لیا اور وہ اپنی بستیوں میں اس طرح بے حس و حرکت پڑے کے پڑے رہ گئے
Tacikçe:
Ва ситамкоронро сайҳае (наърае) фурӯ гирифт ва дар хонаҳои худ бар ҷой мурданд.
Tatarca:
Дөяне үтерүче залимнәрне бер каты тавыш тотты, шул тавыш белән барчалары урыннарында һәлак булдылар.
Endonezyaca:
Dan satu suara keras yang mengguntur menimpa orang-orang yang zalim itu, lalu mereka mati bergelimpangan di rumahnya,
Amharca:
እነዚያንም የበደሉትን ጩኸት ያዛቸው፡፡ በቤቶቻቸውም ውስጥ የተንበረከኩ ሆነው ሞተው አነጉ፡፡
Tamilce:
இன்னும், அநீதியிழைத்தவர்களை கடுமையான இடி முழக்கம் பிடித்தது. ஆக, அவர்கள் காலையில் தங்கள் இல்லங்களில் இறந்தவர்களாக ஆகிவிட்டனர்.
Korece:
그리하여 천벌이 죄인들을 엄습하니 그날 아침 그들의 집에 서 굴복하여 죽어 있었더라
Vietnamca:
Một tiếng thét đã hủy diệt những kẻ làm điều sai quấy, sáng ra chúng (là những xác chết) nằm sấp trong những ngôi nhà của mình.
Ayet Linkleri: