Arapça:
قُلْ أَنفِقُوا طَوْعًا أَوْ كَرْهًا لَّن يُتَقَبَّلَ مِنكُمْ ۖ إِنَّكُمْ كُنتُمْ قَوْمًا فَاسِقِينَ
Çeviriyazı:
ḳul enfiḳû ṭav`an ev kerhel ley yüteḳabbele minküm. inneküm küntüm ḳavmen fâsiḳîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O münafıklara şunu da de ki; gerek isteyerek, gerek istemeyerek infak edip durun. O infak ettikleriniz sizden hiçbir zaman kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fasık bir kavimsiniz.
Diyanet İşleri:
De ki: "İstekli yahut isteksiz olarak verin, nasıl olsa kabul edilmeyecektir. Siz şüphesiz fasık bir topluluksunuz."
Abdulbakî Gölpınarlı:
De ki: İster gönül rızasiyle, ister zorla ve istemeyerek Tanrı uğrunda mal harcedin, kesin olarak bu harcayışınız kabul edilmeyecek, şüphe yok ki siz, buyruktan çıkmış kötü bir topluluksunuz.
Şaban Piriş:
De ki: İstekli veya isteksiz olarak infak edin, nasıl olsa kabul edilmeyecektir. Siz, şüphesiz fasık bir topluluksunuz.
Edip Yüksel:
De ki: "Yoksullara ister gönüllü, ister gönülsüz yardım edin; sizden kabul edilmeyecektir. Çünkü siz yoldan çıkmış bir topluluksunuz."
Ali Bulaç:
De ki: "İsteyerek veya istemeyerek infak edin; sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz."
Suat Yıldırım:
De ki: “Allah yolunda, ister gönül rızasıyla verin, ister gönülsüz infak edin, verdikleriniz sizden hiçbir zaman kabul edilmeyecektir.Çünkü siz, hak yoldan çıkmış fâsıklar güruhusunuz.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
De ki: «İster gönül rızasıyla ve ister kerhen infakta bulunun, elbette sizden kabul edilmeyecektir. Çünkü siz şüphe yok fâsıklar olan bir kavim olmuş oldunuz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Şunu da söyle: "İster kendi arzunuzla ister baskı ve zorla infak edin; sizden asla kabul edilmeyecektir. Çünkü siz, yoldan çıkan bir topluluk oldunuz."
Bekir Sadak:
Sadakalar hakkinda sana dil uzatanlar vardir. Onlara verilirse hosnut olurlar, verilmezse, hemen ofkeleniverirler.
İbni Kesir:
De ki: Gerek istekli, gerek isteksiz olarak infak edin, nasıl olsa kabul edilmeyecektir. Çünkü siz, gerçekten fasıklık eden bir kavim oldunuz.
Adem Uğur:
De ki: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz.
İskender Ali Mihr:
De ki: “Kerih görerek veya gönül rızası ile de infâk etseniz, sizden asla kabul edilmez. Çünkü siz fasık bir kavim oldunuz.”
Celal Yıldırım:
De ki: Gerek isteyerek, gerek istemiyerek harcayın, elbetteki sizden kabul edilmiyecektir. Çünkü siz (ilâhî emri dinlemeyen) hak yolundan çıkmış bir topluluksunuz.
Tefhim ul Kuran:
De ki: «İsteyerek ya da istemiyerek infak edin
Fransızca:
Dis : "Dépensez bon gré, mal gré : jamais cela ne sera accepté de vous, car vous êtes des gens pervers".
İspanyolca:
Di: «Da lo mismo que deis limosna a gusto o a disgusto, pues no se os ha de aceptar, ya que sois gente perversa».
İtalyanca:
Di': «Che facciate l'elemosina volentieri o a malincuore, non sarà mai accettata, ché siete gente perversa».
Almanca:
Sag: "Spendet freiwillig oder widerwillig, dies wird von euch nie angenommen. Gewiß, ihr wart fisq-betreibende Leute."
Çince:
你说:你们自愿地或勉强地捐献吧,你们的捐献绝不被接受,因为你们是放肆的民众。
Hollandaca:
Zeg: Besteedt uw geld, zoowel vrijwillig als gedwongen, voor vrome doeleinden; het zal niet van u worden aangenomen daar gij goddeloozen zijt.
Rusça:
Скажи: "Станете ли вы делать пожертвования по доброй воле или по принуждению - от вас все равно не будет принято, поскольку вы являетесь людьми нечестивыми".
Somalice:
waxaad dhahdaa Bixiya wax ama ogolaansho ama qasab marnaba laydinkama aqbalee, illeen waxaad tihiin qoom faasiqiina.
Swahilice:
Sema: Toeni mkipenda msipende. Hakitopokelewa kitu kwenu, kwani nyinyi ni watu wapotovu.
Uygurca:
ئېيتقىنكى، «(ئى مۇناپىقلار جامائەسى!) سىلەر ئىختىيارىي ياكى مەجبۇرىي يوسۇندا (قانچىلىك پۇل - مال سەرپ قىلساڭلارمۇ) ھەرگىز قوبۇل قىلىنمايدۇ، چۈنكى سىلەر اﷲ نىڭ ئىتائىتىدىن چىققان قەۋم بولدۇڭلار»
Japonca:
言ってやるがいい。「仮令あなたがたが,快よく施し,貢献をしても,不承不承であろうとも,決して受け入れられないであろう。本当にあなたがたは,アッラーの掟に背く者たちである。」
Arapça (Ürdün):
«قل أنفقوا» في طاعة الله «طوعا أو كرها لن يتقبل منكم» ما أنفقتموه «إنكم كننتم قوما فاسقين» والأمر هنا بمعنى الخبر.
Hintçe:
(ऐ रसूल) तुम कह दो कि तुम लोग ख्वाह ख़ुशी से खर्च करो या मजबूरी से तुम्हारी ख़ैरात तो कभी कुबूल की नहीं जाएगी तुम यक़ीनन बदकार लोग हो
Tayca:
“จงกล่าวเถิด (มุฮัมมัด) ว่าพวกท่านจงบริจาคกันเถิด ทั้งด้วยสมัครใจหรือด้วยฝืนใจก็ตาม มัน จะไม่ถูกรับจากพวกท่านเป็นอันขาดแท้จริงพวกท่านนั้นเป็นพวกที่ละเมิด ”
İbranice:
אמור 'אם תוציאו ממון מרצון או בלי-רצון, לא יתקבל מכם, כי אתם הייתם אנשים מושחתים
Hırvatça:
Reci: "Trošili milom ili silom, od vas neće biti primljeno; vi ste, zaista, ljudi buntovnici."
Rumence:
Spune: “Daţi milostenie de voie ori de nevoie, ea nu va fi primită de la voi, căci sunteţi un popor stricat.
Transliteration:
Qul anfiqoo tawAAan aw karhan lan yutaqabbala minkum innakum kuntum qawman fasiqeena
Türkçe:
Şunu da söyle: "İster kendi arzunuzla ister baskı ve zorla infak edin; sizden asla kabul edilmeyecektir. Çünkü siz, yoldan çıkan bir topluluk oldunuz."
Sahih International:
Say, "Spend willingly or unwillingly; never will it be accepted from you. Indeed, you have been a defiantly disobedient people."
İngilizce:
Say: "Spend (for the cause) willingly or unwillingly: not from you will it be accepted: for ye are indeed a people rebellious and wicked."
Azerbaycanca:
(Münafiqlərə) de: “İstər könül xoşluğu ilə, istər zorla (mallarınızı) xərcləyin. Onsuz da (Allah dərgahında) sizdən qəbul olunmayacaq. Çünki siz fasiq bir tayfasınız.
Süleyman Ateş:
De ki: "İster gönüllü, ister gönülsüz sadaka verin: sizden kabul edilmeyecektir. Çünkü siz yoldan çıkan bir kavimsiniz!"
Diyanet Vakfı:
De ki: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz.
Erhan Aktaş:
De ki: “İster istekli, ister isteksiz infak(1) edin; sizden asla kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fâsık(2) bir toplum oldunuz.”
Kral Fahd:
De ki: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz.
Hasan Basri Çantay:
De ki: «Gerek gönül rızaasıyla harcedin, gerek istemeyerek (verin). Sizden (çıkan) hiç bir (nafaka) kat´iyyen kabul olunmayacakdır. Çünkü siz (Allah yolunda cihâddan geri kalmak suretiyle) faasıklar güruhu (na iltihak etmiş) oldunuz».
Muhammed Esed:
De ki: "(Allah uğruna olduğu görüntüsü altında) ister gönüllü harcayın, ister gönülsüzce: bu sizden asla kabul edilmeyecektir; çünkü siz kötülüğe gömülüp gitmeye niyetli bir topluluksunuz!"
Gültekin Onan:
9:51
Ali Fikri Yavuz:
Ey Rasûlüm, münafıklara de ki: “- İster gönül rızası ile ve ister rıza göstermiyerek harcayın, sizden asla harcadıklarınız kabul edilmiyecektir. Çünkü siz, bir fasıklar toplulğu oldunuz.
Portekizce:
Dize (mais): Ainda que façais caridade de bom ou mau grado, jamais vo-la será aceita, porque sois depravados.
İsveççe:
Säg [till hycklarna]: "Vad ni än skänker [av det ni äger], frivilligt eller av tvång, skall det inte tas emot [och inte räknas er till godo], eftersom ni har förhärdat er i trots och olydnad mot Gud!"
Farsça:
بگو: [ای منافقان!] چه از روی میل و رغبت یا بی میلی و اکراه انفاق کنید، هرگز از شما پذیرفته نشود؛ زیرا شما گروهی فاسق هستید.
Kürtçe:
(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ: ماڵ ببەخشن بەخۆشی خۆتان یان بەزۆر و ناچاری ھەرگیز لێـتان وەرناگیرێت چونکە بەڕاستی ئێوە کۆمەڵێکی لەسنوور دەرچوو بوون
Özbekçe:
Сен: «Хоҳлаб ёки хоҳламай нафақа қилаверинглар. Сиздан зинҳор қабул қилинмайди. Сизлар, шубҳасиз, фосиқ қавм бўлдингиз», деб айт.
Malayca:
Katakanlah: "Dermakanlah harta kamu sama ada dengan sukarela atau kerana terpaksa, tidak sekali-kali akan diterima daripada kamu, (kerana) sesungguhnya kamu adalah orang-orang yang fasik".
Arnavutça:
Thuaj: “Shpenzoni me ëndje apo dhunë! Nga ju nuk do të pranohet kurrsesi. Ju, me të vërtetë jeni popull i korruptuar”.
Bulgarca:
Кажи: “Раздавайте доброволно или по принуда! - Не ще се приеме от вас. Вие сте хора-нечестивци.”
Sırpça:
Реци: „Трошили милом или силом, од вас неће да буде примљено; ви сте, заиста, људи грешници.“
Çekçe:
Rci: 'A ať přispíváte dobrovolně, či s nechutí, nebude to od vás přijato, neboť jste lid hanebníků.'
Urduca:
ان سے کہو "تم اپنے مال خواہ راضی خوشی خرچ کرو یا بکراہت، بہر حال وہ قبول نہ کیے جائیں گے کیونکہ تم فاسق لوگ ہو"
Tacikçe:
Бигӯ: «Худо аз шумо намепазирад, чӣ аз рӯи ризо харҷ кунед, чи аз рӯи норизоӣ, зеро мардуме нофармон ҳастед».
Tatarca:
Ий Мухәммәд г-м! Монафикъларга әйт: "Кирәк ихтыярыгыз илә, кирәк ихтыярсыз малларыгызны садака кылыгыз, әлбәттә, сездән кабул булачак түгел, чөнки сез фасыйк кавем булдыгыз.
Endonezyaca:
Katakanlah: "Nafkahkanlah hartamu, baik dengan sukarela ataupun dengan terpaksa, namun nafkah itu sekali-kali tidak akan diterima dari kamu. Sesungguhnya kamu adalah orang-orang yang fasik.
Amharca:
«ወዳችሁም ኾነ ጠልታችሁ ለግሱ፡፡ ከእናንተ ተቀባይ የላችሁም፡፡ እናንተ አመጸኞች ሕዝቦች ናችሁና» በላቸው፡፡
Tamilce:
(நபியே! நயவஞ்சககர்களை நோக்கி) கூறுவீராக: “விருப்பமாக அல்லது வெறுப்பாக தர்மம் செய்யுங்கள். (எப்படி செய்தாலும் உங்கள் தர்மம்) உங்களிடமிருந்து அறவே அங்கீகரிக்கப்படாது. நிச்சயமாக நீங்கள் (அல்லாஹ்வின் கட்டளைகளை மீறுகின்ற) பாவிகளான மக்களாக ஆகிவிட்டீர்கள்.”
Korece:
일러가로되 마지 못하여 지 불한다 하여도 너희로 부터는 수 락되지 않나니 너희는 사악한 무 리이니라
Vietnamca:
Ngươi hãy nói (với chúng): “Các ngươi cứ chi dùng (cho con đường chính nghĩa của Allah), dù là tự nguyện hay gượng ép, nó cũng không được chấp nhận, bởi vì các ngươi là đám người dấy loạn, bất tuân.”
Ayet Linkleri: