Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

38

Ayet No: 

1273

Sayfa No: 

193

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ ۚ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ ۚ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ

Çeviriyazı: 

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû mâ leküm iẕâ ḳîle lekümü-nfirû fî sebîli-llâhi-ŝŝâḳaltüm ile-l'arḍ. eraḍîtüm bilḥayâti-ddünyâ mine-l'âḫirah. femâ metâ`u-lḥayâti-ddünyâ fi-l'âḫirati illâ ḳalîl.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çıkın." denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında ancak pek az birşeydir.

Diyanet İşleri: 

Ey inananlar! Size ne oldu ki, "Allah yolunda, savaşa çıkın" dendiği zaman yere çöküp kaldınız? Oysa dünya hayatının geçimi ahirete göre pek az bir şeydir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ey inananlar, size ne oldu da Allah yolunda savaşa çıkın dendiği zaman olduğunuz yerde mıhlanıp kaldınız. Âhireti bıraktınız da dünya yaşayışına mı razı oldunuz? Fakat dünya hayatının faydası, ahirete nispetle pek azdır.

Şaban Piriş: 

Ey İman edenler! Size ne oluyor da ‘Allah yolunda savaşa çıkın!’ dendiği zaman yere çöküp kaldınız? Ahireti bırakıp dünya hayatına mı razı oldunuz? Oysa dünya hayatının metası ahirete göre çok az bir şeydir.

Edip Yüksel: 

Ey inananlar, size ne oldu ki, "ALLAH yolunda harekete geçin," dendiği zaman yere çakılıp kaldınız? Ahiret yerine bu dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının nimetleri ahiret hayatına oranla pek azdır.

Ali Bulaç: 

Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.

Suat Yıldırım: 

Ey iman edenler! Size ne oldu ki “Allah yolunda seferber olunuz!” emri verilince bulunduğunuz yere yığılıp kaldınız?Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz?Ama iyi bilin ki dünya hayatının zevki, âhiretin yanında pek az bir şeydir!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ey imân edenler! Sizin için ne var ki, size, «Allah yolunda seferber olunuz,» denildiği zaman yere yığıldınız kaldınız. Yoksa ahirete bedel dünya hayatına mı razı oldunuz? Halbuki, dünya hayatının metaı, ahiretin yanında pek az bir şeyden başka değildir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ey iman sahipleri! Size ne oldu ki, "Allah yolunda seferber olun" denilince yere çakılıp kaldınız. Âhiretten vazgeçip iğreti hayata mı razı oldunuz? O iğeti hayatın nimeti âhiret yanında pek azdır.

Bekir Sadak: 

Allah seni affetsin

İbni Kesir: 

Ey iman edenler

Adem Uğur: 

Ey iman edenler! Size ne oldu ki, &quot

İskender Ali Mihr: 

Ey âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah´a ulaşmaya inananlar)! Sizene oldu? Size, “Allah´ın yolunda cihada çıkın (nefsinizle cihad ederek, ruhunuzu Allah´a ulaştırın) (düşmanlarınızla, kâfirlerle cihad edin).” denildiği zaman, siz (bulunduğunuz) yere meyledip kaldınız (ruhunuz Allah´a doğru yola çıkmadı) (İslâm ordusu içinde savaşa katılmadınız). Ahiretten (ruhunuzu Allah´a ulaştırmaktan) (vazgeçip) dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının metaı, (malı, faydası) ahiretten (ruhu Allah´a ulaştırmaktan) daha azdır.

Celal Yıldırım: 

Ey imân edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda seferber olun !» denildiği zaman (bulunduğunuz) yerde ağırlaşıp kalıyorsunuz ?! Yoksa Âhiretten (yüzçevirip) Dünya hayatına mı razı oldunuz ? Dünya hayatının yarar ve geçimliği Âhiret´e oranla pek azdır.

Tefhim ul Kuran: 

Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz) de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp da) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.

Fransızca: 

ô vous qui croyez ! Qu'avez-vous ? Lorsque l'on vous a dit : "élancez-vous dans le sentier d'Allah"; vous vous êtes appesantis sur la terre. La vie présente vous agrée-t-elle plus que l'au-delà ? - Or, la jouissance de la vie présente ne sera que peu de chose, comparée à l'au-delà !

İspanyolca: 

¡Creyentes! ¿Qué os pasa? ¿Por qué, cuando se os dice: «¡Id a la guerra por la causa de Alá!» permanecéis clavados en tierra? ¿Preferís la vida de acá a la otra? Y ¿qué es el breve disfrute de la vidad de acá comparado con la otra, sino bien poco...?

İtalyanca: 

O voi che credete! Perché quando vi si dice: «Lanciatevi [in campo] per la causa di Allah», siete [come] inchiodati sulla terra? La vita terrena vi attira di più di quella ultima? Di fronte all'altra vita il godimento di quella terrena è ben poca cosa.

Almanca: 

Ihr, die den Iman verinnerlicht habt!Weshalb, wenn euch gesagt wird: "Brecht auf fi-sabilillah", werdet ihr träge an der Stelle haftend?! Seid ihr etwa zufrieden mit dem diesseitigen Leben anstelle des Jenseits?! Die Freuden und Gebrauchsgüter des diesseitigen Lebens sind neben dem Jenseits sicherlich unbedeutend.

Çince: 

信道的人们啊!教你们为真主而出征的时候,你们怎么依恋故乡,懒得出发呢?难道你们愿以后世的幸福换取今世的生活吗?今世的享受比起后世的幸福来是微不足道的。

Hollandaca: 

O ware geloovigen! wat scheelde u, dat, toen men u zeide: vertrekt, om voor Gods eeredienst te strijden, gij u als bewaard ter aarde hebt gebogen? Verkiest gij het tegenwoordige leven boven het volgende? Maar de genietingen van dit leven zijn slechts onbeduidend in vergelijking met die van het volgende.

Rusça: 

О те, которые уверовали! Почему, когда вас призывают выступить в поход на пути Аллаха, вы тяжело припадаете к земле? Неужели вы довольствуетесь мирской жизнью больше, чем Последней жизнью? Но преходящее удовольствие мирской жизни по сравнению с Последней жизнью ничтожно.

Somalice: 

kuwa xaqa rumeeyow maxaad leedihiin oo marka laydin dhaho ku baxa jidka Eebe aad ugu cuslaataan dhulka, ma waxaad ku ralli noqotaan nolosha adduun aakhiro ka sokow, nolosha adduunyo marka aakharo loo dayo waa uun raaxo yar.

Swahilice: 

Enyi mlio amini! Mna nini mnapo ambiwa: Nendeni katika Njia ya Mwenyezi Mungu, mnajitia uzito katika ardhi? Je, mmeridhia maisha ya dunia kuliko ya Akhera? Lakini starehe za maisha ya dunia kulinganisha na ya Akhera ni chache.

Uygurca: 

ئى مۆمىنلەر! سىلەرگە اﷲ نىڭ يولىدا جىھاد قىلىشقا چىقىڭلار دېيىلسە، نېمىشقا يۇرتۇڭلاردىن ئايرىلغىڭلار كەلمەيدۇ؟ دۇنيا ھاياتىنى ئاخىرەتتىكى (بەخت) بىلەن تېگىشىشكە رازى بولدۇڭلارمۇ؟ دۇنيا ھاياتىدىن بەھرىمەن بولۇش ئاخىرەتنىڭ نېمەتلىرى بىلەن سېلىشتۇرغاندا، ئەرزىمەس نەرسىدۇر

Japonca: 

信仰する者たちよ,あなたがたはどうしたのが。「アッラーの道のために出征せよ。」と言われた時,地に低頭するとは。あなたがたは来世よりも,現世の生活に満足するのか。現世の生活の楽しみは,来世に比べれば微少なものに過ぎない。

Arapça (Ürdün): 

ونزل لما دعا النبي صلى الله عليه وسلم الناس إلى غزوة تبوك وكانوا في عسرة وشدة حر فشق عليهم «يا أيها الذين آمنوا مالكم إذا قيل لكم انفروا في سبيل الله اثاقلتم» بإدغام التاء في الأصل في المثلثة واجتلاب همزة الوصل أي تباطأتم وملتم عن الجهاد «إلى الأرض» والقعود فيها والاستفهام للتوبيخ «أرضيتم بالحياة الدنيا» ولذاتها «من الآخرة» أي بدل نعيمها «فما متاع الحياة الدنيا في» جنب متاع «الآخرة إلا قليل» حقير.

Hintçe: 

ऐ ईमानदारों तुम्हें क्या हो गया है कि जब तुमसे कहा जाता है कि ख़ुदा की राह में (जिहाद के लिए) निकलो तो तुम लदधड़ (ढीले) हो कर ज़मीन की तरफ झुके पड़ते हो क्या तुम आख़िरत के बनिस्बत दुनिया की (चन्द रोज़ा) जिन्दगी को पसन्द करते थे तो (समझ लो कि) दुनिया की ज़िन्दगी का साज़ो सामान (आख़िर के) ऐश व आराम के मुक़ाबले में बहुत ही थोड़ा है

Tayca: 

“บรรดาผู้ศรัทธาทั้งหลาย มีอะไรเกิดขึ้นแก่พวกเจ้ากระนั้นหรือ ? เมื่อได้ถูกกล่าวแก่พวกเจ้าว่า จงออกไปต่อสู้ในทางของอัลลอฮ์ เถิด พวกเจ้าก็แนบหนักอยู่กับพื้นดิน พวกเจ้าพึงพอใจต่อชีวิตความเป็นอยู่แห่งโลกนี้ แทน ปรโลกกระนั้นหรือ ? สิ่งอำนวยความสุขแห่งชีวิตความเป็นอยู่ในโลกนี้นั้น ในปรโลกแล้ว ไม่มีอะไรนอกจากสิ่งเล็กน้อยเท่านั้น

İbranice: 

הוי אלה אשר האמינו! מה קורה לכם כאשר נאמר לכם צאו בשביל אלוהים, נדבקתם אל הארץ (מהחשש?) האם רציתם את חיי העולם הזה במקום חיי העולם הבא? תענוגות העולם הזה מעטים מאוד בהשוואה לתענוגות העולם הבא

Hırvatça: 

O vi koji vjerujete, zašto su neki od vas oklijevali kad vam je bilo rečeno: "Krenite u borbu na Allahovu putu!", kao da ste za zemlju prikovani? Zar vam je draži život na dunjaluku od ahireta? A uživanje na dunjaluku prema ahiretu neznatno je.

Rumence: 

O, voi ce credeţi! Ce-i cu voi? Când vi s-a spus: “Porniţi la luptă pentru calea lui Dumnezeu!”, v-aţi lipit de pământ. Vă mulţumeşte Viaţa de Acum mai mult decât Viaţa de Apoi? Ce este bucuria vremelnică din Viaţa de Acum pe lângă Viaţa de Apoi, dacă nu

Transliteration: 

Ya ayyuha allatheena amanoo ma lakum itha qeela lakumu infiroo fee sabeeli Allahi iththaqaltum ila alardi aradeetum bialhayati alddunya mina alakhirati fama mataAAu alhayati alddunya fee alakhirati illa qaleelun

Türkçe: 

Ey iman sahipleri! Size ne oldu ki, "Allah yolunda seferber olun" denilince yere çakılıp kaldınız. Âhiretten vazgeçip iğreti hayata mı razı oldunuz? O iğeti hayatın nimeti âhiret yanında pek azdır.

Sahih International: 

O you who have believed, what is [the matter] with you that, when you are told to go forth in the cause of Allah, you adhere heavily to the earth? Are you satisfied with the life of this world rather than the Hereafter? But what is the enjoyment of worldly life compared to the Hereafter except a [very] little.

İngilizce: 

O ye who believe! what is the matter with you, that, when ye are asked to go forth in the cause of Allah, ye cling heavily to the earth? Do ye prefer the life of this world to the Hereafter? But little is the comfort of this life, as compared with the Hereafter.

Azerbaycanca: 

Ey iman gətirənlər! Sizə nə oldu ki, “Allah yolunda döyüşə çıxın!” – deyildikdə yerə yapışıb qaldınız. Yoxsa axirətdən vaz keçib dünya həyatına razı oldunuz? Halbuki dünya malı axirət yanında (axirətlə müqayisədə) yalnız cüz’i bir şeydir!

Süleyman Ateş: 

Ey inananlar, size ne oldu ki: "Allah yolunda topluca savaşa çıkın!" dendiği zaman yere çakılıp kaldınız? ahirettense dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama dünya hayatının geçimi, ahiretin yanında pek azdır.

Diyanet Vakfı: 

Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.

Erhan Aktaş: 

Ey Îmân Edenler! Size ne oluyor ki, Allah yolunda seferber olun(1) denildiği zaman, işi ağırdan aldınız! Yoksa hiret hayatı yerine dünya hayatını mı tercih ettiniz. Ama âhiret hayatının yanında dünya hayatının değeri pek azdır.

Kral Fahd: 

Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.

Hasan Basri Çantay: 

Ey îman edenler, ne oldunuz ki size: «Allah yolunda elbirlik gazâye çıkın» denildiği zaman yere (mıhlanıb) ağırlaşdınız? Âhiretden (vaz geçib yalınız) dünyâ hayaatına mı raazî oldunuz? Fakat bu dünyâ hayaatının fâidesi âhiretin yanında pek azdır.

Muhammed Esed: 

Siz ey imana erişenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın" diye çağrıldığınız zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Sonraki hayatı(n iyiliklerini) gözden çıkarıp bu dünyadaki hayat(ın rahatlıklarıy)la mı kendinize doyum sağlama peşindesiniz? Fakat bu dünyadaki hayatın verdiği haz ve doyum sonraki hayatın vereceği yanında değersiz bir şeyden başka nedir ki!

Gültekin Onan: 

Ey inananlar, ne oldu ki size Tanrı yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.

Ali Fikri Yavuz: 

Ey iman edenler! Size ne oldu ki, size: “- Allah yolunda topluca savaşa çıkın, seferber olun.” dendiği zaman, yere ve meskenlerinize meyledip ağırlaştınız? Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Fakat âhiretin yanında, dünya hayatının zevk ve faydası pek az bir şeydir.

Portekizce: 

Ó fiéis, que sucedeu quando vos foi dito para partirdes para o combate pela causa de Deus, e vós ficastes apegados àterra? Acaso, preferíeis a vida terrena à outra? Que ínfimos são os gozos deste mundo, comparados com os do outro!

İsveççe: 

TROENDE! Hur är det fatt med er? När ni kallas att kämpa för Guds sak klamrar ni er fast vid det jordiska; är ni så intagna av vad denna världen [kan erbjuda] att ni [glömmer] evigheten? Detta liv ger er bara torftiga fröjder jämfört med den eviga glädjen.

Farsça: 

ای اهل ایمان! شما را چه عذر و بهانه ای است هنگامی که به شما گویند: برای نبرد در راه خدا باشتاب [از شهر و دیارتان] بیرون روید؛ به سستی و کاهلی می گرایید [و به دنیا و شهواتش میل می کنید؟!] آیا به زندگی دنیا به جای آخرت دل خوش شده اید؟ کالای زندگی دنیا در برابر آخرت جز کالایی اندک نیست.

Kürtçe: 

ئەی ئەوانەی کەباوەڕتان ھێناوە ئێوە چیتانە کاتێک پێـتان بووترێت دەرچن (بۆ جیھاد) لەڕێی خوادا لەشوێنی خۆتان ناجوڵێن (خۆتان دوا دەخەن) ئایا ئێوە ڕازین بەم ژیانەی دونیا لەبری پاشەڕۆژ دەی کامەیە خۆشی و شادیی ئەم ژیانەی دونیا لەبەرامبەری خۆشی پاشە ڕۆژدا زۆر کەمە

Özbekçe: 

Эй иймон келтирганлар! Сизга нима бўлдики, Аллоҳнинг йўлида қўзғолинг дейилса, ерга ёпишиб олдингиз. Ёки охиратни қўйиб, ҳаёти дунёга рози бўлдингизми? Охират олдида бу ҳаёти дунё жуда оз-ку?! (Бу ояти карима Табук урушига оммавий сафарбарлик эълон қилингандан сўнг юз берган баъзи ҳолатлар туфайли нозил бўлган.)

Malayca: 

Wahai orang-orang yang beriman! Mengapa kamu, apabila dikatakan kepada kamu: "Pergilah beramai-ramai untuk berperang pada jalan Allah", kamu merasa keberatan (dan suka tinggal menikmati kesenangan) di tempat (masing-masing)? Adakah kamu lebih suka dengan kehidupan dunia daripada akhirat? (Kesukaan kamu itu salah) kerana kesenangan hidup di dunia ini hanya sedikit jua berbanding dengan (kesenangan hidup) di akhirat kelak.

Arnavutça: 

O besimtarë! Çka kini që ngurroni, - thuajse jeni ngjitur për tokë – kur ju thuhet: “Dilni në luftë, në rrugën e Perëndisë! A jeni të kënaqur me jetën e kësaj bote, në vend të përhershmes (amshueshmës). E, kënaqësia e kësaj bote, në krahasim me atë të botës tjetër – është shumë e vogël.

Bulgarca: 

О, вярващи, какво ви стана, та щом ви се рече: “Устремете се към битка по пътя на Аллах!”, закретахте по земята? Нима предпочетохте земния живот вместо отвъдния? Насладата на земния живот спрямо отвъдния е твърде малка.

Sırpça: 

О ви који верујете, зашто су неки од вас оклевали кад вам је било речено: „Крените у борбу на Аллаховом путу!“ Као да сте за земљу приковани? Зар вам је дражи живот на овом свету од оног света? А уживање на овом свету према оном свету је незнатно.

Çekçe: 

Vy, kteří věříte! Co je s vámi, že když je vám řečeno: 'Vytáhněte do boje na cestě Boží!', jste jako přikováni k zemi? Což se vám líbí více život na tomto než na onom světě? Vždyť užívání života pozemského je nepatrné oproti užívání v životě budoucím!

Urduca: 

اے لوگو جو ایمان لائے ہو، تمہیں کیا ہو گیا کہ جب تم سے اللہ کی راہ میں نکلنے کے لیے کہا گیا تو تم زمین سے چمٹ کر رہ گئے؟ کیا تم نے آخرت کے مقابلہ میں دنیا کی زندگی کو پسند کر لیا؟ ایسا ہے تو تمہیں معلوم ہو کہ دنیوی زندگی کا یہ سب سروسامان آخرت میں بہت تھوڑا نکلے گا

Tacikçe: 

Эй касоне, ки имон овардаед, барои чӣ чун ба шумо гӯянд, ки барои ҷанг дар роҳи Худо ҷамъ шавед, гӯё ба замин мечаспед? Оё ба ҷои зиндагии ухравӣ ба зиндагии дунё розӣ шудаед? Матоъи ин дунё дар баробари матоъи охират ғайри андаке ҳеҷ нест.

Tatarca: 

Ий мөэминнәр! Сезгә ни булды? "Ислам динен куәтләр өчен Аллаһ юлына сугышка чыгыгыз?" дип әйтелгәч, авыраеп җиргә салынасыз, ягъни Тәбүк сугышына чыгарга әмер булганда, җәйнең бик эссе вакыты булганга күрә, Сәхабәләр сугышка чыгарга авырсындылар, юкса ахирәтне ташлап дөнья тереклегенә генә алданасызмы? Бит ахирәт нәрсәләрне янында дөнья нәрсәләре – бик аз нәрсәдер.

Endonezyaca: 

Hai orang-orang yang beriman, apakah sebabnya bila dikatakan kepadamu: "Berangkatlah (untuk berperang) pada jalan Allah" kamu merasa berat dan ingin tinggal di tempatmu? Apakah kamu puas dengan kehidupan di dunia sebagai ganti kehidupan di akhirat? Padahal kenikmatan hidup di dunia ini (dibandingkan dengan kehidupan) diakhirat hanyalah sedikit.

Amharca: 

እናንተ ያመናችሁ ሆይ! በአላህ መንገድ (ለመታገል) ውጡ በተባላችሁ ጊዜ ወደ ምድር የምትወዘፉት ለእናንተ ምን አላችሁ የቅርቢቱን ሕይወት ከመጨረሻይቱ ይበልጥ ወደዳችሁን የቅርቢቱም ሕይወት ጥቅም በመጨረሻይቱ (አንጻር) ጥቂት እንጂ አይደለም፡፡

Tamilce: 

நம்பிக்கையாளர்களே! அல்லாஹ்வின் பாதையில் (போருக்கு) புறப்படுங்கள் என்று உங்களுக்குக் கூறப்பட்டால் உங்களுக்கு என்ன ஆனது? உலகத்தின் பக்கம் சாய்ந்து விட்டீர்கள்! மறுமையை பார்க்கிலும் உலக வாழ்க்கையைக் கொண்டு திருப்தி அடைந்தீர்களா? உலக வாழ்க்கையின் இன்பம் மறுமையில் அற்பமானதாகவே தவிர இல்லை!

Korece: 

믿는자들이여 너희에게 무슨 일이 있느뇨 하나님을 위해 전쟁 에 임하라 하매 너희가 주저하였 음이요 이는 너희가 내세보다 현 세에 만족 하였음이라 실로 현세 의 삶은 내세에서는 미아에 불과 하니라

Vietnamca: 

Hỡi những người có đức tin, tại sao khi được bảo ra đi chinh chiến cho con đường chính nghĩa của Allah thì các ngươi lại ngồi lì dưới đất như thế? Lẽ nào các ngươi đã hài lòng với đời sống trần tục này hơn Đời Sau? (Các ngươi hãy biết rằng) vật chất của trần gian này so với Đời Sau chỉ là ít ỏi.