Arapça:
قَالَ فَإِنَّهَا مُحَرَّمَةٌ عَلَيْهِمْ ۛ أَرْبَعِينَ سَنَةً ۛ يَتِيهُونَ فِي الْأَرْضِ ۚ فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ
Çeviriyazı:
ḳâle feinnehâ müḥarrametün `aleyhim erbe`îne seneh. yetîhûne fi-l'arḍi felâ te'se `ale-lḳavmi-lfâsiḳîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah Musa'ya şöyle dedi: "Kırk sene o mukaddes yer onlara haram kılınmıştır. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. O fâsık kavim için üzülme!".
Diyanet İşleri:
Allah: "Orası onlara kırk yıl haram kılındı; yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Sen, yoldan çıkmış millet için tasalanma" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Tanrı demişti ki: Orası, tam kırk yıl onlara haram edildi. Çölde sersemcesine dolaşacaklar, tasalanma o kötülükte bulunanlar için.
Şaban Piriş:
Allah da: Orası onlara kırk yıl haram kılındı. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Sen, fasık toplum için üzülme! dedi.
Edip Yüksel:
Orası onlara kırk yıl boyunca yasaklanmıştır; yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Yoldan çıkmış bir topluluk için üzme kendini.
Ali Bulaç:
(Allah) Dedi: "Artık orası kendilerine kırk yıl haram kılınmıştır. Onlar yeryüzünde 'şaşkınca dönüp duracaklar.' Sen de o fasıklar topluluğuna üzülme."
Suat Yıldırım:
Buyurdu ki: “O kutsal yer onlara kırk yıl boyunca haram kılındı. Oldukları yerde sersem sersem dolaşacaklardır. Sen artık o yoldan çıkmış kimseler için kendini üzme!” {KM, Sayılar 14,33; Tesniye 2,7; Yuşa 5,6}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Buyurdu ki: «Şüphesiz orası onların üzerine kırk yıl haram kılınmıştır. O yerde mütehayyirane bir halde dolaşıp duracaklardır. Artık o fâsıklar gürûhunun haline acıma.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah dedi ki: "Orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Yeryüzünde sersem sersem dolaşacaklar. Sen o sapıklar topluluğu için kederlenme."
Bekir Sadak:
Bunun uzerine, kardesini oldurmekte nefsine uydu ve onu oldurerek, zarara ugrayanlardan oldu.
İbni Kesir:
Buyurmuştur ki: Orası onlara kırk yıl haram edildi. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen fasıklar güruhu için tasalanma.
Adem Uğur:
Allah, "
İskender Ali Mihr:
Allah (cc.) buyurdu ki
Celal Yıldırım:
(Allah ona): Şüphesiz ki, o kutsal yer onlara kırk yıl haram kılınmıştır. (Çöl) yerinde şaşkın perişan dolaşıp duracaklar. Sen artık (Allah) yolundan çıkan bir millet İçini tasalanma, dedi.
Tefhim ul Kuran:
(Allah) Dedi: «Artık orası kendilerine kırk yıl haram kılınmıştır. Onlar yeryüzünde ´şaşkınca dönüp dolaşıp duracaklar.´ Sen de o fasıklar topluluğuna karşı üzülme.»
Fransızca:
Il (Allah) dit : "Eh bien, ce pays leur sera interdit pendant quarante ans, durant lesquels ils erreront sur la terre. Ne te tourmente donc pas pour ce peuple pervers".
İspanyolca:
Dijo: «Les estará prohibida durante cuarenta años, tiempo en el que vagarán por la tierra. ¡No te preocupes por este pueblo perverso!».
İtalyanca:
Disse [Allah]: «Ebbene, questo paese sarà loro vietato per quarant'anni ed essi erreranno sulla terra. Non ti affliggere per un popolo di iniqui».
Almanca:
ER sagte: "Es gilt für sie als haram vierzig Jahre lang, sie werden im Lande umherirren. Also gräme dich nicht wegen der fisq-betreibenden Leute!"
Çince:
真主说:在四十年内,他们不得进入圣地,他们要漂泊在旷野;故你不要哀悼犯罪的民众。
Hollandaca:
God antwoordde: Waarlijk het land zal hun gedurende veertig jaren ontzegd zijn; gedurende welken tijd zij op de aarde zullen dwalen: pleit dus niet alzoo voor het goddelooze volk.
Rusça:
Он сказал: "Тогда она будет запретна для них в течение сорока лет. Они будут скитаться по земле. Не печалься же о нечестивых людях".
Somalice:
(Eebe) Wuxuu Yidhi iyadu «Dhulka» waa ka Xaaraan korkooda Afartan Sano oy ku Wareeri Dhulka ee haw Murugoon qoomka Faasiqiinta ah.
Swahilice:
(Mwenyezi Mungu) akasema: Basi nchi hiyo wameharimishiwa muda wa miaka arubaini, watakuwa wakitanga-tanga katika ardhi. Basi wewe usiwasikitikie watu wapotovu.
Uygurca:
اﷲ دېدى: «ئۇلارنىڭ مۇقەددەس يەرگە كىرىشى 40 يىلغىچە ھارام قىلىندى، (بۇ جەرياندا) ئۇلار زېمىندا ئادىشىپ يۈرىدۇ. پاسىق قەۋم ئۈچۈن قايغۇرمىغىن»
Japonca:
(主は)仰せられた。「ならばこの国土を,40年の間かれらに禁じよう。かれらは地上をさ迷うであろう。だからあなたがたは主の掟に背く民のことで悲しんではならない。」
Arapça (Ürdün):
(قال) تعالى له (فإنها) أي الأرض المقدسة (محرمة عليهم) أن يدخلوها (أربعين سنة يتيهون) يتحيرون (في الأرض) وهي تسعة فراسخ قاله ابن عباس (فلا تأس) تحزن (على القوم الفاسقين) روي أنهم كانوا يسيرون الليل جادين فإذا أصبحوا إذا هم في الموضع الذي ابتدأوا منه ويسيرون النهار كذلك حتى انقرضوا كلهم إلا من لم يبلغ العشرين، قيل: وكانوا ستمائة ألف ومات هارون وموسى في التيه وكان رحمة لهما وعذابا لأولئك وسأل موسى ربه عند موته أن يدنيه من الأرض المقدسة رمية بحجر فأدناه كما في الحديث، ونبئ يوشع بعد الأربعين وأمر بقتال الجبارين فسار بمن بقي معه وقاتلهم وكان يوم الجمعة ووقفت له الشمس ساعة حتى فرغ من قتالهم، وروى أحمد في مسنده حديث "" إن الشمس لم تحبس على بشر إلا ليوشع ليالي سار إلى بيت المقدس "".
Hintçe:
हमारा उनका साथ नहीं हो सकता (ख़ुदा ने फ़रमाया) (अच्छा) तो उनकी सज़ा यह है कि उनको चालीस बरस तक की हुकूमत नसीब न होगा (और उस मुद्दते दराज़ तक) यह लोग (मिस्र के) जंगल में सरगरदॉ रहेंगे तो फिर तुम इन बदचलन बन्दों पर अफ़सोस न करना
Tayca:
พระองค์ตรัสว่า แท้จริงแผ่นดินนั้น เป็นที่ต้องห้ามแก่พวกเขา สี่สิบปี ซึ่งพวกเขาจะระเหเร่ร่อนไปในผืนแผ่นดิน ดังนั้นเจ้าจงอย่าเสียใจให้แก่ประชาชาติผู้ละเมิดเหล่านั้นเลย
İbranice:
אמר (אלוהים:) ' תהיה (ארץ הקודש) אסורה עליהם ארבעים שנה, שבהן יתעו בארץ (המדבר.) ואל תצטער על עם המושחתים
Hırvatça:
"Četrdeset godina oni će zemljom lutati", reče On, "jer će im Sveta zemlja zabranjena biti, a ti ne tuguj za narodom buntovnim."
Rumence:
El spuse: “Ţinutul acesta le va fi oprit vreme de patruzeci de ani cât vor rătăci pe pământ. Nu te necăji pentru un popor stricat.”
Transliteration:
Qala fainnaha muharramatun AAalayhim arbaAAeena sanatan yateehoona fee alardi fala tasa AAala alqawmi alfasiqeena
Türkçe:
Allah dedi ki: "Orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Yeryüzünde sersem sersem dolaşacaklar. Sen o sapıklar topluluğu için kederlenme."
Sahih International:
[Allah] said, "Then indeed, it is forbidden to them for forty years [in which] they will wander throughout the land. So do not grieve over the defiantly disobedient people."
İngilizce:
Allah said: "Therefore will the land be out of their reach for forty years: In distraction will they wander through the land: But sorrow thou not over these rebellious people.
Azerbaycanca:
(Allah Musaya) buyurdu: “Artıq ora (müqəddəs torpaq) qırx il müddətinə onlara haram edildi. Onlar olduqları yerdə (Tih səhrasında) sərgərdan gəzib dolaşacaqlar. O günahkar (və azğın) camaatın halına acıma!”
Süleyman Ateş:
(Allah) buyurdu ki: "Orası onlara kırk yıl yasaklandı. O yerde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Sen, yoldan çıkmış o toplum için üzülme."
Diyanet Vakfı:
Allah, "Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen, yoldan çıkmış toplum için üzülme" dedi.
Erhan Aktaş:
“Onlar, oradan kırk yıl(1) yoksun kalacaklar.” dedi. “Onlar, o yerde şaşkınlık içinde dolaşacaklar. Artık fâsık olan halkın durumuna üzülme.”
Kral Fahd:
Allah, «Öyleyse orası (arzı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen, yoldan çıkmış toplum için üzülme» dedi.
Hasan Basri Çantay:
(Allah) buyurdu ki: «Muhakkak orası kendilerine kırk yıl haram edilmişdir. Onlar (oldukları) yerde sersem sersem dolaşacaklardır. Artık o faasıklar güruhuna karşı tasalanma».
Muhammed Esed:
"Öyleyse, bu (topraklar) onlara kırk yıl boyunca yasaklanmıştır, bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşsınlar; sen artık bu sapkın halk için kendini üzme!" diye cevap verdi Allah.
Gültekin Onan:
(Tanrı) Dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Allah, Mûsa (aleyhisselâma) şöyle buyurdu: “- Artık orası (Mukaddes yer), onlara kırk yıl haram edilmiştir. Oldukları yerde (Tîh sahrasında) başıboş, şaşkın şaşkın dolaşacaklar. O hale, o fâsıklar kavminin hallerine kederlenme.”
Portekizce:
Então (Deus) lhe disse: Está-lhes-á proibida a entrada (na terra Sagrada). Durante quarenta anos andarão errantes, pelaterra. Não te mortifiques pela gente depravada.
İsveççe:
[Gud] svarade: "Detta [land] skall under fyrtio år vara förbjudet för dem och [under denna tid] skall de vandra omkring på jorden utan mål; men sörj inte över sådana trotsiga syndare."
Farsça:
[خدا] فرمود: این سرزمین مقدس [به کیفر نافرمانی از خواسته های حق] تا چهل سال بر آنان حرام شد، همواره در طول این مدت در زمینِ [سینا] سرگردان خواهند بود، پس بر این گروه نافرمان وبدکار غمگین مباش.
Kürtçe:
(خوا) فەرمووی بەڕاستی ئەو (خاکە پیرۆزەی بیت المقدس) قەدەغە کراوە لەسەریان ماوەی چل ساڵ بەسەر گەردانی دەخولێنەوە بەسەر زەویدا بۆیە خەم مەخۆ لەسەر ئەو گەلەی کەلە سنووری خوا دەرچوون
Özbekçe:
У зот: «Албатта, бу ер уларга қирқ йилгача ҳаромдир. Улар ер юзида ҳайрон бўлиб юрарлар. Фосиқ қавмлар учун хафа бўлма», деди. (Бани Исроилнинг бу қилмиши учун, яъни, Аллоҳнинг амрига итоат этмагани–Муқаддас ерга кирмагани учун, Аллоҳ уларга бу муқаддас ерга киришни қирқ йилгача ҳаром қилиб қўйди. Тафсирчиларимизнинг айтишларича, яҳудийлар бу муддатда Сийно ярим оролидаги саҳрода 270 фарсаҳлик жойдан ташқарига чиқа олмай, адашиб, ҳайрон бўлиб, бир борган жойга қайта-қайта бориб юравердилар. Ана шундай ҳайронлик ва сарсон-саргардонликда қирқ йил юрдилар. Бу даврда мазкур гуноҳни содир этган, нобакор авлод ўлиб битди. Саҳрода ўсган янги авлод пайдо бўлди. Яъни, Аллоҳ тайин қилган муддат тугагунча аввалгилар муқаддас ерга кира олмай ўлиб кетдилар.)
Malayca:
Allah berfirman: "Sesungguhnya negeri itu diharamkan kepada mereka memasukinya - selama empat puluh tahun, mereka akan merayau-rayau dengan bingungnya (di sepanjang masa yang tersebut) di padang pasir (Sinai); maka janganlah engkau berdukacita terhadap kaum yang fasik itu".
Arnavutça:
Perëndia tha: “Ajo (toka e shenjtë) u është ndaluar dyzet vjet atyre. Ata do të bredhin nëpër tokë. E, mos u zemro ndaj atij populli ngatërrestar”.
Bulgarca:
Рече: “Под възбрана им е за четиридесет години - те ще скитат по земята. И не скърби за хората-нечестивци!
Sırpça:
„Четрдесет година они ће земљом да лутају“, рече Он, „јер ће Света земља да им буде забрањена, а ти не тугуј за грешним народом.“
Çekçe:
Odpověděl Pán: 'Tato země jim budiž zakázána, nechť bloudí čtyřicet let po zemi. A ty se nermuť nad tímto lidem hanebníků!'
Urduca:
اللہ نے جواب دیا "اچھا تو وہ ملک چالیس سال تک اِن پر حرام ہے، یہ زمین میں مارے مارے پھریں گے، اِن نافرمانوں کی حالت پر ہرگز ترس نہ کھاؤ"
Tacikçe:
Худо гуфт: «Вуруд ба он сарзамин ба муддати чиҳил сол барояшон ҳаром шуд ва дар он биёбон саргардон хоҳанд монд. Пас барои ин нофармонон андӯҳгин мабош!»
Tatarca:
Аллаһ әйтте: "Инде аларга Әрихә шәһәренә керүне кырык елга чаклы хәрам кылдым. Кырык ел үтмичә анда керә алмаслар, хәйран булып сахрәдә адашып йөрерләр. Ий Муса, фасыйк каум өчен кайгырма, инкяр кылсалар җәзасы үзләренәдер", – дип.
Endonezyaca:
Allah berfirman: "(Jika demikian), maka sesungguhnya negeri itu diharamkan atas mereka selama empat puluh tahun, (selama itu) mereka akan berputar-putar kebingungan di bumi (padang Tiih) itu. Maka janganlah kamu bersedih hati (memikirkan nasib) orang-orang yang fasik itu".
Amharca:
እርስዋም (የተቀደሰችው መሬት) በእነርሱ ላይ አርባ ዓመት እርም ናት፡፡ በምድረ በዳ ይንከራተታሉ፡፡ «በአመጸኞችም ሕዝቦች ላይ አትዘን» አለው፡፡
Tamilce:
“ஆக, நிச்சயமாக அ(ந்த நகரமான)து அவர்கள் மீது தடுக்கப்பட்டுவிட்டது. நாற்பது ஆண்டுகள் (அவர்கள்) பூமியில் திக்கற்று அலைவார்கள். ஆகவே, பாவிகளான மக்கள் மீது நீர் கவலைப்படாதீர்!’’ என்று (மூஸாவுக்கு அல்லாஹ்) கூறினான்.
Korece:
이때 말씀이 계셨으니 이곳은 그들에게 사십년동안 금지되나니 그들은 지상에서 방황하리라 그러매 그 우롱한 백성들에 대해 근심치 말라 하시더라
Vietnamca:
Allah phán (với Musa): “Vậy thì nơi đó (vùng đất linh thiêng Jerusalem) là vùng đất cấm đối với họ trong suốt thời gian bốn mươi năm, họ phải sống lang thang khắp nơi trên trái đất. Cho nên, Ngươi (Musa) chớ đừng thương tiếc cho đám người dấy loạn đó.”
Ayet Linkleri: