Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

3

Sûredeki Ayet No: 

137

Ayet No: 

430

Sayfa No: 

67

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِكُمْ سُنَنٌ فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ

Çeviriyazı: 

ḳad ḫalet min ḳabliküm sünenün fesîrû fi-l'arḍi fenżurû keyfe kâne `âḳibetü-lmükeẕẕibîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Muhakkak ki sizden önce birçok olaylar, şeriatler gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin, dolaşın da yalancıların sonunun nasıl olduğunu bir görün.

Diyanet İşleri: 

Sizden önce neler gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin de, yalancıların sonunun ne olduğuna bir bakın.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Sizden önce nice dinler gelip geçti. Yeryüzünü gezin, dolaşın da yalanlayanların sonucu ne olmuş, bakın, görün.

Şaban Piriş: 

Sizden önce nice ümmetler gelip geçmiştir. Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğunu görün!

Edip Yüksel: 

Sizden önce de yasalar uygulanmıştı. Yeryüzünde dolaşın da yalanlayıcıların sonunun ne olduğunu görün.

Ali Bulaç: 

Gerçek şu ki, sizden önce nice sünnetler gelip-geçmiştir. Bundan dolayı yeryüzünde gezip-dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonuç nasıl oldu bir görün.

Suat Yıldırım: 

Sizden önce, Allah'ın koymuş olduğu hayat kanunlarına uygun olarak, nice olaylar, ümmetler geçti... İsterseniz dünyayı gezip dolaşın da dîni yalan sayanların âkıbetlerini görün!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Muhakkak sizden evvel birçok vak´alar gelip geçmiştir. Artık yerde dolaşınız da bakınız ki, tekzîp edenlerin akıbetleri nasıl olmuştur?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sizden önce de yollar-yöntemler gelip geçmiştir. O halde yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nice olmuştur görün.

Bekir Sadak: 

Bir de Allah, boylece iman edenleri gunahlardan aritmak, inkarcilari ise yok etmek ister.

İbni Kesir: 

Sizden önce neler gelip geçti. Onun için gezin de yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu görün.

Adem Uğur: 

Sizden önce nice (milletler hakkında) ilâhî kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah´ın âyetlerini) yalan sayanların âkıbeti ne olmuş, görün!

İskender Ali Mihr: 

Sizlerden önce (bir çok kavimlerde) Allah´ın sünnetleri gelip geçti. Artık yeryüzünde gezin (Allah´ın âyetlerini) böylece yalanlayanların âkıbeti nasıl olmuş bakın.

Celal Yıldırım: 

Muhakkak ki, sizden önce (Allah´ın koymuş olduğu hayat kanunları gereği) birtakım olaylar, yollar, yöntemler, şeriatler gelip geçti. O halde yeryüzünde gezip dolaşın da (Hakk´ı inkâr edip Peygamberleri) yalan sayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.

Tefhim ul Kuran: 

Gerçek şu ki, sizden önce nice sünnetler gelip geçmiştir. Bundan dolayı yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonuç nasıl oldu bir görün.

Fransızca: 

Avant vous, certes, beaucoup d'événements se sont passés. Or, parcourez la terre, et voyez ce qu'il est advenu de ceux qui traitaient (les prophètes) de menteurs.

İspanyolca: 

Antes de vosotros han ocurrido casos ejemplares. ¡Id por la tierra y mirad cómo terminaron los desmentidores!

İtalyanca: 

Certamente prima di voi avvennero molte cose. Percorrete la terra e vedrete che fine hanno fatto coloro che tacciavano di menzogna

Almanca: 

Bereits vergingen vor euch Vorbilder, so geht auf der Erde umher und betrachtet euch, wie das Anschließende von den Lügnern war.

Çince: 

有许多常道,已在你们之前逝去了;故你们当在大地上旅行,以观察否认真 理者的结局是怎样的。

Hollandaca: 

Reeds vóór u waren er voorbeelden van straffen op boozen. Doorloop de aarde, en zie hoe het einde was van hen, die Gods gezanten van bedrog hebben beschuldigd.

Rusça: 

До вас также случалось подобное (люди подвергались искушению, подобному тому, которому верующие подверглись во время сражения при Ухуде). Постранствуйте по земле и посмотрите, каким был конец тех, кто считал лжецами посланников.

Somalice: 

Waxaa dhab ahaan u tagay Hortood Sunno (Waddo) ee Socda Dhulka oo eega siday noqotay Cidhibtii Beeniyayaashii.

Swahilice: 

Kabla yenu zimepita nyendo nyingi; basi tembeeni katika ulimwengu muangalie vipi ulikuwa mwisho wa wanao kanusha.

Uygurca: 

سىلەردىن ئىلگىرى نۇرغۇن ئۈممەتلەر كېلىپ كەتتى؛ يەر يۈزىدە سەير قىلىڭلار، (ھەقنى) يالغانغا چىقارغانلارنىڭ ئاقىۋىتىنىڭ قانداق بولغانلىقىغا قاراڭلار

Japonca: 

あなたがた以前にも多くの摂理の例があった,あなたがたは地上を旅して,真理を嘘という者の最後がどうであったかを見なさい。

Arapça (Ürdün): 

ونزل في هزيمة أحد «قد خلَت» مضت «من قبلكم سُنَن» طرائق في الكفار بإمهالهم ثم أخذهم «فسيروا» أيها المؤمنون «في الأرض فانظروا كيف كان عاقبة المكذبين» الرسل أي آخر أمرهم من الهلاك فلا تحزنوا لغلبتهم فإنا أمهلناهم لوقتهم.

Hintçe: 

तुमसे पहले बहुत से वाक़यात गुज़र चुके हैं पस ज़रा रूए ज़मीन पर चल फिर कर देखो तो कि (अपने अपने वक्त क़े पैग़म्बरों को) झुठलाने वालों का अन्जाम क्या हुआ

Tayca: 

แน่นอนได้ผ่านพ้นมาแล้วก่อนพวกเจ้า ซึ่งแนวทางต่างๆ ดังนั้นพวกเจ้าจงท่องเที่ยวไปในแผ่นดิน แล้วจงดูว่าบั้นปลายของบรรดาผู้ปฏิเสธเป็นอย่างไร?

İbranice: 

אומות ודורות רבים חלפו (הושמדו) לפניכם. ולכן קומו וצאו בארץ וראו מה היה עונשם של המתכחשים

Hırvatça: 

Prije vas su mnogi narodi bili i nestali. Zato, putujte po zemlji i gledajte kako su završili oni koji su istinu poricali.

Rumence: 

Şi înaintea voastră au fost legi. Străbateţi pământul şi vedeţi care a fost sfârşitul celor care-au hulit.

Transliteration: 

Qad khalat min qablikum sunanun faseeroo fee alardi faonthuroo kayfa kana AAaqibatu almukaththibeena

Türkçe: 

Sizden önce de yollar-yöntemler gelip geçmiştir. O halde yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nice olmuştur görün.

Sahih International: 

Similar situations [as yours] have passed on before you, so proceed throughout the earth and observe how was the end of those who denied.

İngilizce: 

Many were the Ways of Life that have passed away before you: travel through the earth, and see what was the end of those who rejected Truth.

Azerbaycanca: 

(Ey Müsəlmanlar!) Sizdən əvvəl bir çox vaqilər (ibrətli əfvalatlar) olub keçmişdir. İndi yer üzünü dolaşıb haqqı təkzib edənlərin aqibətinin necə olduğunu görün!

Süleyman Ateş: 

Sizden önce de yasalar uygulanmıştır. Yeryüzünde dolaşın da yalanlayıcıların sonunun nasıl olduğunu görün.

Diyanet Vakfı: 

Sizden önce nice (milletler hakkında) ilahi kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah'ın ayetlerini) yalan sayanların akıbeti ne olmuş, görün!

Erhan Aktaş: 

Sizden önce de yasalar uygulandı.(1) Yeryüzünü dolaşın(2) da yalanlayanların sonları nasıl oldu görün.

Kral Fahd: 

Sizden önce, nice (milletler hakkında ibret alınması gereken pek çok) hâdiseler olup bitmiştir. Bu itibarla, yeryüzünde şöyle bir dolaşın (Allah'ın âyetlerini ve peygamberlerini) yalanlayanların âkıbeti ne olmuş, görün!

Hasan Basri Çantay: 

Gerçek sizden evvel bir çok vak´alar, şerîatler gelib geçmişdir. Onun için yer yüzünde gezin, dolaşın da (peygamberleri) yalan sayanların akıbeti nice oldu görün.

Muhammed Esed: 

Sizden önce (nice) hayat tarzları gelip geçti. Öyleyse, yeryüzünde dolaşın ve hakikati yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün:

Gültekin Onan: 

Gerçek şu ki, sizden önce nice sünnetler gelip geçmiştir. Bundan dolayı yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonuç nasıl oldu bir görün.

Ali Fikri Yavuz: 

Sizden önce bir takım vak’alar geçti. Onun için yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların âkibetleri nasıl olduğuna bakın. İbret alın.

Portekizce: 

Já houve exemplos, antes de vós; percorrei, pois, a terra e observai qual foi a sorte dos desmentidores.

İsveççe: 

FÖRE ER tid har [andra] seder och levnadsmönster varit förhärskande [och i sin tur avlöst dem som tidigare rådde]. Gå därför ut i världen och se [spåren som visar] hur slutet blev för dem som påstod att sanningen är lögn.

Farsça: 

قطعاً پیش از شما روش هایی [در میان ملل و جوامع بوده که از میان رفته است] ، پس در زمین گردش کنید و با دقت و تامّل بنگرید که سرانجام تکذیب کنندگانِ [حقایق] چگونه بود.

Kürtçe: 

بێگومان رابورد لە پێش ئێوەوە چەند رێ و یاسایەک (باوێک) ئەمجا ئێوە بگەڕێن بەزەویدا و سەرنج بدەن ئایا چۆن بوو سەرئەنجامی بێ بڕواکان

Özbekçe: 

Сиздан олдин суннатлар қолган. Бас, ер юзида юриб ёлғонга чиқарувчиларнинг оқибати қандай бўлганига назар солинглар.

Malayca: 

Sesungguhnya telah berlaku sebelum kamu (contoh kejadian-kejadian berdasarkan) peraturan-peraturan Allah yang tetap; oleh itu mengembaralah kamu di muka bumi, kemudian perhatikanlah bagaimana akibat orang-orang yang mendustakan (Rasul- rasul).

Arnavutça: 

Para jush kanë kaluar (shumë popuj) e ligje. Udhëtoni nëpër botë dhe shihni si ka qenë fundi i atyre që i kanë përgënjeshtruar profetët.

Bulgarca: 

Вече минаха преди вас други събития. Вървете по земята и вижте какъв е краят на отричащите!

Sırpça: 

Пре вас су многи народи били и нестали. Зато, путујте по Земљи и гледајте како су завршили они који су истину порицали.

Çekçe: 

Již naplnil se obvyklý osud těch, kdož před vámi byli! Cestujte po zemi a pohleďte, jaký byl konec těch, kdož posly za lháře prohlašovali!

Urduca: 

تم سے پہلے بہت سے دور گزر چکے ہیں، زمین میں چل پھر کر دیکھ لو کہ اُن لوگوں کا کیا انجام ہوا جنہوں نے (اللہ کے احکام و ہدایات کو) جھٹلایا

Tacikçe: 

Пеш аз шумо воқеъаҳое будааст, пас бар рӯи замин бигардед ва бингаред, ки поёни кори онҳо, паёмбаронро ба дурӯғгӯӣ нисбат медоданд, чӣ будааст?

Tatarca: 

Дөреслектә сездән алдагы кешеләргә дә Аллаһ ислам динен генә өйрәткән иде. Аллаһуга итагать иткән кешеләр хак диндә вә туры юлда булдылар. Әмма нәфескә яки шайтанга ияргән кешеләр төрле фиркаләргә бүленеп адашу юлында булдылар. Ничек кенә яшәсәләр дә алар дөньядан үтеп киттеләр. Җир өстендә йөрегез һәм карагыз, ялганчыларның хәле ничек булды?

Endonezyaca: 

Sesungguhnya telah berlalu sebelum kamu sunnah-sunnah Allah; Karena itu berjalanlah kamu di muka bumi dan perhatikanlah bagaimana akibat orang-orang yang mendustakan (rasul-rasul).

Amharca: 

ከእናንተ በፊት ድርጊቶች በእርግጥ አልፈዋል፡፡ በምድርም ላይ ኺዱ፡፡ የአስተባባዮችም ፍጻሜ እንዴት እንደነበረ ተመልከቱ፡፡

Tamilce: 

உங்களுக்கு முன்னர் (பாவிகளுடன் அல்லாஹ் நடந்து கொண்ட) பல நடைமுறைகள் (இன்னும் அவர்கள் மீது அல்லாஹ் இறக்கிய பல தண்டனைகள்) சென்றுவிட்டன. ஆகவே, பூமியில் சுற்றுங்கள். இன்னும், பொய்ப்பித்தவர்களின் முடிவு எப்படி இருந்தது என்று பாருங்கள்!

Korece: 

너희 이전에 멸망한 자들의흔적이 있었거늘 이 땅위를 여행 하며 살펴보라 진리를 거부한 자 들의 종말이 어떤 것인가를 알 것 이라

Vietnamca: 

Quả thật, trước các ngươi đã có những đường lối (của những kẻ vô đức tin) được thể hiện. Cho nên, các ngươi hãy đi đây đó trên trái đất để xem kết cuộc của những kẻ phủ nhận đức tin (đã bị trừng phạt thích đáng) như thế nào.