Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

175

Ayet No: 

182

Sayfa No: 

26

Nüzûl Yeri: 

Nüzûl Yılı: 

Arapça: 

أُولَٰئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُا الضَّلَالَةَ بِالْهُدَىٰ وَالْعَذَابَ بِالْمَغْفِرَةِ ۚ فَمَا أَصْبَرَهُمْ عَلَى النَّارِ

Çeviriyazı: 

ülâike-lleẕîne-şteravu-ḍḍalâlete bilhüdâ vel`aẕâbe bilmagfirah. femâ aṣberahüm `ale-nnâr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İşte onlar, hidayeti verip sapıklığı, affedilmeyi bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Bunlar, ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar!

Diyanet İşleri: 

Onlar doğruluk yerine sapıklığı, mağfiret yerine azabı alanlardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlardır sapıklığı doğru yola, azabı yarlıganmaya karşılık olarak satın alanlar; ateşe ne de sabırlı kimselerdir ya.

Şaban Piriş: 

Onlar doğru yolu bırakıp sapıklığı mağfireti bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Ateşe karşı ne de sabırlıdırlar!

Edip Yüksel: 

Onlar, hidayet karşılığında sapıklığı ve affedilme karşılığında azabı satın almışlardır. Ateşe ne kadar da dayanıklıdırlar!

Ali Bulaç: 

Onlar, hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!

Suat Yıldırım: 

İşte onlar hidâyeti bırakıp dalaleti, mağfireti verip azabı satın almışlardır. Bunlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklı imişler!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar o kimselerdir ki, hidâyet mukabilinde dalâleti, mağfiret mukabilinde azabı satın almışlardır. Onları ateşe karşı bu kadar sabırlı kılan nedir?

Yaşar Nuri Öztürk: 

İşte bunlar hidayeti satıp şaşkınlığı, affedilmeyi satıp azabı almışlardır. Ne kadar da dayanıklıdırlar ateşe!...

Bekir Sadak: 

Onlar dogruluk yerine sapikligi, magfiret yerine azabi alanlardir.

İbni Kesir: 

Onlar, hidayet karşılığında dalaleti, mağfiret karşılığında azabı satın almışlardır. Onlar, ateşe karşı ne de sabırlıdırlar.

Adem Uğur: 

Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, mağfirete bedel olarak da azabı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!

İskender Ali Mihr: 

İşte onlar ki hidayet karşılığında dalâleti

Celal Yıldırım: 

İşte onlardır ki doğru yolun karşılığında sapıklığı, günahlardan arınıp temizlenme yerine azabı satın almışlardır. Bunlar ateşe karşı ne de sabırlıdırlar!

Tefhim ul Kuran: 

Onlar, hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar.

Fransızca: 

Ceux-là ont échangé la bonne direction contre l'égarement et le pardon contre le châtiment. Qu'est-ce qui leur fera supporter le Feu ? !

İspanyolca: 

Ésos son los que han trocado la Dirección por el extravío. el perdón por el castigo. ¿Cómo pueden permanecer imperturbables ante el Fuego?

İtalyanca: 

Hanno scambiato la retta via con la perdizione e l'assoluzione con il castigo. Come sopporteranno il Fuoco?

Almanca: 

Diese sind diejenigen, die das Abirren gegen die Rechtleitung eingetauscht haben, sowie die Peinigung gegen die Vergebung. Also erstaunlich wird ihre Geduld mit dem Feuer sein.

Çince: 

这等人,以正道换取迷误,以赦宥换取刑罚,他们真能忍受火刑!

Hollandaca: 

Zij zijn het, die de ware richting voor de dwaling verwisselen en genade voor straf; maar wat zullen zij van het vuur moeten lijden.

Rusça: 

Они купили заблуждение за верное руководство и мучения - за прощение. Насколько же они готовы терпеть Огонь!

Somalice: 

kuwaasi waa kuwa ku gatay baadida Hanuun, Cadaabna dambidhaafid maxaa uga adkaysi badan Naarta.

Swahilice: 

Hao ndio walio nunua upotofu badala ya uwongofu, na adhabu badala ya maghfira. Ama wavumilivu wa Moto watu hawa!

Uygurca: 

ئەنە شۇلار ھىدايەتنى گۇمراھلىققا، مەغپىرەتنى ئازابقا (يەنى جەننەتنى دوزاخقا) تېگىشتى، ئۇلار دوزاخ ئازابىغا نېمىدېگەن چىداملىق!

Japonca: 

これらの者は,導きの代りに迷いを購い,また寛容の代りに懲罰を購う者たちである。 かれらは如何に業火(の責め苦)を耐えねばならないことであろうか。

Arapça (Ürdün): 

«أولئك الذين اشتروا الضلالة بالهدى» آخذوها بدله في الدنيا «والعذاب بالمغفرة» المعدة لهم في الآخرة لو لم يكتموا «فما أصبرهم على النار» أي ما أشد صبرهم وهو تعجب للمؤمنين من ارتكابهم موجباتها من غير مبالاة وإلا فأيُّ صبر لهم.

Hintçe: 

यही लोग वह हैं जिन्होंने हिदायत के बदले गुमराही मोल ली और बख्यिय (ख़ुदा) के बदले अज़ाब पस वह लोग दोज़ख़ की आग के क्योंकर बरदाश्त करेंगे

Tayca: 

ชนเหล่านี้คือผู้ที่นำเอาแนวทางที่ถูกต้องไปแลกเปลี่ยนกับแนวทางที่หลงผิดและเอาการอภัยโทษไปแลกเปลี่ยนกับการลงโทษ พวกเขาช่างทนต่อไฟนรกเสียนี่กระไร.

İbranice: 

הם אלה אשר בחרו בתעייה במקום הדרכה, ובעונש במקום סליחה. כמה הם יכולים לסבול את (עונש) האש (ביום הדין)

Hırvatça: 

To su oni koji umjesto Upute uzimaju zabludu, a umjesto oprosta patnju; kako li samo oni mogu da trpe Vatru?!

Rumence: 

Aceştia sunt cei care au cumpărat rătăcire pe călăuzire, şi osândă pe iertare. Cine le va da putere să îndure Focul?

Transliteration: 

Olaika allatheena ishtarawoo alddalalata bialhuda waalAAathaba bialmaghfirati fama asbarahum AAala alnnari

Türkçe: 

İşte bunlar hidayeti satıp şaşkınlığı, affedilmeyi satıp azabı almışlardır. Ne kadar da dayanıklıdırlar ateşe!...

Sahih International: 

Those are the ones who have exchanged guidance for error and forgiveness for punishment. How patient they are in pursuit of the Fire!

İngilizce: 

They are the ones who buy Error in place of Guidance and Torment in place of Forgiveness. Ah! what boldness (They show) for the Fire!

Azerbaycanca: 

Onlar doğru yol əvəzinə zəlalət yolunu, bağışlanmaq əvəzinə əzabı satın almış kəslərdir. Onlar cəhənnəm oduna necə də səbrlidirlər!

Süleyman Ateş: 

Onlar hidayet karşılığında sapıklık, mağfiret karşılığında azab satın almışlardır. Onlar ateşe, karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!)

Diyanet Vakfı: 

Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, mağfirete bedel olarak da azabı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!

Erhan Aktaş: 

İşte onlar, hidâyete(1) karşılık sapkınlığı satın alanlardır; bağışlanmaya karşılık azâbı. Ateşe ne kadar dayanıklıdırlar!

Kral Fahd: 

Hidâyet (doğru yol) e karşılık sapıklığı ve mağfirete karşılık da azâbı satın alanlar işte onlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!

Hasan Basri Çantay: 

Onlar doğru yolu bırakıb sapıklığı, mağfirete bedel azaâbı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne de sabırlıdırlar!.

Muhammed Esed: 

İşte onlar hidayet karşılığında sapıklığı ve mağfiret karşılığında azabı satın almışlardır. Oysa ateşten ne kadar az korkar görünüyorlar!

Gültekin Onan: 

Onlar, hidayet karşılığında sapıklığı ve bağışlanma karşılığında azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar.

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar, hak yolu bırakıp sapıklığı, mağfiret yerine azâbı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe ne de sabırlıdırlar!...

Portekizce: 

São aqueles que trocam a Orientação pelo extravio, e o perdão pelo castigo. Que resistência haverão de ter suportar ofogo infernal!

İsveççe: 

Dessa är de som har bytt bort vägledning mot villfarelse och förlåtelse mot straff. Vilken iver visar de inte att pröva på Eldens plåga!

Farsça: 

اینانند که گمراهی را به جای هدایت، و عذاب را به عوض آمرزش خریده اند، شگفتا! چه شکیبایند بر آتش.

Kürtçe: 

ئا ئەوانە کەسانێکن کە گومڕاییان کڕی بەڕێنمونی وە سزایان کڕی بەلێ خۆشبون ئای چەند خۆڕاگرن لەسەر ئاگر

Özbekçe: 

Ана ўшалар адашувни ҳидоятга, азобни мағфиратга сотиб олганлардир. Дўзах ўтига қандоқ чидайдилар-а?!

Malayca: 

Mereka itulah orang-orang yang membeli kesesatan dengan meninggalkan petunjuk (ugama Allah), dan (membeli) azab seksa neraka dengan meninggalkan keampunan Tuhan. Maka sungguh ajaib kesanggupan mereka menanggung seksa api neraka itu.

Arnavutça: 

Ata (mohuesit) rrugën e drejtë e kanë ndërruar me të humburën dhe faljen e Zotit me mundim, dhe sa ë durueshëm që janë vetëm ata në zjarr!

Bulgarca: 

Те са, които купиха заблудата вместо напътствието и мъчението - вместо опрощението. И колко настойчиви са пред Огъня!

Sırpça: 

То су они који уместо Упуте узимају заблуду, а уместо опроста патњу; како ли су само они неосетљиви на Ватру?!

Çekçe: 

To jsou ti, kdož koupili zbloudění místo stezky přímé a potrestání místo odpuštění. Jak budou pak trpěliví vůči ohni?

Urduca: 

یہ وہ لوگ ہیں جنہوں نے ہدایت کے بدلے ضلالت خریدی اور مغفرت کے بدلے عذاب مول لے لیا کیسا عجیب ہے ان کا حوصلہ کہ جہنم کا عذاب برداشت کرنے کے لیے تیار ہیں

Tacikçe: 

Инҳо гумроҳиро ба ҷои ҳидоят хариданд ва азобро ба ҷои омурзиш. Чӣ чиз бар оташ босабрашон сохта?

Tatarca: 

Алар мөселман булып Аллаһ хөкемнәрен белгәннән соң, үзләре дә гамәл кылмыйча, башкаларга да ирек бирмичә, һидәятне биреп, адашуны, Аллаһуның ярлыкавын биреп, газабын алдылар. Аларны нәрсә мәҗбүр итте ут газабына чыдарга? Ягъни, дөньяда вакытта Коръән белән гамәл кылырга чыдамыйлар, ахирәттә ут ґәзабына ничек чыдарлар?

Endonezyaca: 

Mereka itulah orang-orang yang membeli kesesatan dengan petunjuk dan siksa dengan ampunan. Maka alangkah beraninya mereka menentang api neraka!

Amharca: 

እነዚያ ጥመትን በቅንነት ቅጣትንም በምሕረት የገዙ ናቸው፡፡ በእሳት ላይም ምን ታጋሽ አደረጋቸው!

Tamilce: 

அவர்கள் எத்தகையோர் என்றால் (அல்லாஹ்வின்) நேர்வழிக்குப் பதிலாக (ஷைத்தானின்) வழிகேட்டையும், மன்னிப்புக்குப் பதிலாகத் தண்டனையையும் விலைக்கு வாங்கியவர்கள். நரக நெருப்பின் மீது அவர்கள் எவ்வளவு துணிவாக இருக்கிறார்கள்?

Korece: 

그들은 진리를 버리고 방황을 택하였으며 관용을 마다하고 벌을 원하였나니 그들이 유황불 위에서 참을 수 있단 말이뇨

Vietnamca: 

Đó là những kẻ đã mua lấy sự lầm lạc bằng chỉ đạo, đã mua lấy sự trừng phạt bằng sự tha thứ. Họ đúng thật là can đảm khi dám đương đầu với Hỏa Ngục!