Arapça:
وَمِنَ الْأَعْرَابِ مَن يَتَّخِذُ مَا يُنفِقُ مَغْرَمًا وَيَتَرَبَّصُ بِكُمُ الدَّوَائِرَ ۚ عَلَيْهِمْ دَائِرَةُ السَّوْءِ ۗ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Çeviriyazı:
vemine-l'a`râbi mey yetteḫiẕü mâ yünfiḳu magramev veyeterabbeṣu bikümü-ddevâir. `aleyhim dâiratü-ssev'. vellâhü semî`un `alîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bedevilerden kimi de var ki, verdiğini angarya sayar ve sizin üzerinize belalar gelmesini bekler. O çirkin belalar kendi başlarına olsun! Allah herşeyi işitendir, bilendir.
Diyanet İşleri:
Bedevilerden, Allah yolunda sarfettiklerini angarya sayanlar ve sizin başınıza belalar gelmesini bekleyenler vardır. Belalar onlara olsun; Allah işitir ve bilir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bedevilerden öyleleri vardır ki sarfedileni ziyan sayar ve size belalar gelip çatmasını gözetirdurur, bekledikleri kötü belalar, kendi başlarına gelsin ve Allah, her şeyi duyar, bilir.
Şaban Piriş:
Bedevilerden yaptıkları infakı zarar sayanlar ve felakete uğramanızı bekleyenler vardır. Onlar felakete uğrayacak olanlardır. Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir.
Edip Yüksel:
Bazı Araplar, yardımlarını bir kayıp ve angarya sayar ve sizin için felaketler gözetlerler. En kötü felaketler onlar içindir. ALLAH İşitendir, Bilendir.
Ali Bulaç:
Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir cereme sayar ve sizi felaketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felaket onları sarsın. Allah işitendir, bilendir.
Suat Yıldırım:
Kimi bedevîler, Allah yolunda harcamasını angarya ve ziyan sayar; bundan kurtulmak için başınıza türlü türlü belalar gelmesini gözler.O belalar kendi başlarına olsun!Allah, her şey gibi, onların söylediklerini de işitir, bütün hallerini bilir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiği şeyi bir ziyan sayar. Ve sizin hakkınızda hadiselerin gelmesine intizarda bulunur. Kötü bir hadise onların üzerlerine olsun. Ve Allah Teâlâ kemaliyle işiticidir ve bilicidir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Çöl Araplarından öylesi vardır ki, infak ettiğini bir angarya/bir ceza ödeme sayar ve sizin başınıza belaların gelmesini bekler durur. En kötü bela onların başına olsun! Allah çok iyi işitir, çok iyi bilir.
Bekir Sadak:
Mallarinin bir kismini, kendilerini temizleyip aritacak sadaka olarak al, onlara dua et
İbni Kesir:
Bedevilerden öyleleri de vardır ki
Adem Uğur:
Bedevîlerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belâlar gelmesini bekler. (Bekledikleri) o kötü belâ kendi başlarına gelmiştir. Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir.
İskender Ali Mihr:
Ve bedevî Araplar´dan, infâk ettiği şeyi zarar kabul eden kimseler vardır. Ve devrin değişmesini, size (başınıza) kötü devirlerin (felâketlerin) gelmesini beklerler. Kötü dönemler (felâketli olaylar) onların üzerine olsun! Ve Allah, en iyi işitendir, en iyi bilendir.
Celal Yıldırım:
Bedevilerden öylesi de var ki, (Allah yolunda harcadığını) cerime sayar ve (kurtulmak için) başınıza türlü belâların gelmesini bekleyip dururlar
Tefhim ul Kuran:
Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir cereme sayar ve sizi felâketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felâket onları sarıversin. Allah işitendir, bilendir.
Fransızca:
Parmi les Bédouins, certains prennent leur dépense (en aumône ou à la guerre) comme une charge onéreuse, et attendent pour vous un revers de fortune. Que le malheur retombe sur eux ! Allah est Audient et Omniscient.
İspanyolca:
Algunos beduinos consideran como onerosa obligación pecuniaria lo que gastan, y acechan vuestras vicisitudes. ¡Que sean ellos los que sufran un revés! Alá todo lo oye, todo lo sabe.
İtalyanca:
Ci sono beduini che considerano una grave imposizione quello che spendono e attendono la vostra disfatta. Saranno loro ad essere sconfitti! Allah tutto ascolta e conosce.
Almanca:
Und unter den Wüstenarabern ist manch einer, der das, was er (an Sadaqa ) abgibt, als Tribut ansieht und darauf wartet, daß euch Vernichtendes trifft, das Vernichtende möge sie treffen. Und ALLAH ist allhörend, allwissend.
Çince:
游牧的阿拉伯人中有人把自己所捐献的钱财当做罚金,并等待著你们遭难。愿他们遭遇厄运。真主是全聪的,是全知的。
Hollandaca:
Onder de Arabieren van de woestijn zijn er die, wat zij voor God hebben besteed, als eene schatting rekenen te zijn, en wachten dat u eene wisseling der fortuin mocht overkomen. Eene wisseling ten kwade zal over hen komen; want God hoort en weet alles.
Rusça:
Среди бедуинов есть и такие, которые считают свои пожертвования убытком и выжидают, когда вас постигнут превратности судьбы. Их самих постигнут превратности судьбы. Воистину, Аллах - Слышащий, Знающий.
Somalice:
Reer baadiyaha waxaa ka mida kuwo kayeelan waxay bixin dayn Bax oo kale, oo idin la sugi dhibaato korkooda ha ahaato wareegga xumaanta, Eebana waa maqle og.
Swahilice:
Na katika Mabedui hao wapo wanao fikiri kuwa wanayo yatoa ni gharama ya bure, na wanakungojeleeni mambo yakugeukieni. Mageuko maovu yatakuwa juu yao! Na Mwenyezi Mungu ni Mwenye kusikia Mwenye kujua.
Uygurca:
ئەئرابىلاردىن بەزىلىرى (اﷲ يولىدا) بەرگەن نەرسىلىرىنى جەرىمانە ھېسابلايدۇ، سىلەرنىڭ ھادىسىگە ئۇچرىشىڭلارنى كۈتىدۇ، ئۇلارنىڭ ئۆزلىرى ھالاكەتكە ئۇچرىسۇن، اﷲ (ئۇلارنىڭ سۆزلىرىنى) ئاڭلاپ تۇرغۇچى، (ئىشلىرىنى) بىلىپ تۇرغۇچىدۇر
Japonca:
(遊牧の)アラビア人の中には,(アッラーの道のため)かれらの施したものを,上納金のように思い,いっそあなたがた(ムスリム)に凶運が下るよう待ち望んでいる者がある。かれらの上にこそ凶運が見舞うであろう。アッラーは全聴にして全知であられる。
Arapça (Ürdün):
«ومن الأعراب من يتخذ ما ينفق» في سبيل الله «مَغرما» غرامة وخسرانا لأنه لا يرجو ثوابه بل ينفقه خوفا وهم بنو أسد وغطفان «ويتربص» ينتظر «بكم الدوائر» دوائر الزمان أن تنقلب عليكم فيتلخص «عليهم دائرة السُّوء» بالضم والفتح، أي يدور العذاب والهلاك عليهم لا عليكم «والله سميع» لأقوال عباده «عليم» بأفعالهم.
Hintçe:
और कुछ गॅवार देहाती (ऐसे भी हैं कि जो कुछ ख़ुदा की) राह में खर्च करते हैं उसे तावान (जुर्माना) समझते हैं और तुम्हारे हक़ में (ज़माने की) गर्दिशों के मुन्तज़िर (इन्तेज़ार में) हैं उन्हीं पर (ज़माने की) बुरी गर्दिश पड़े और ख़ुदा तो सब कुछ सुनता जानता है
Tayca:
และในหมู่อาหรับชนบทนั้น มีผู้ถือเอาสิ่งที่ตนบริจาคไปเป็นค่าปรับ และถือว่าเป็นการขาดทุนและพวกเขารอคอยเหตุร้ายที่จะเกิดแก่พวกท่าน เหตุร้ายเหล่านั้นจงประสบแก่พวกเขาเขาเถิดและอัลลอฮ์นั้นเป็นผู้ทรงได้ยินทรงรอบรู้
İbranice:
ויש בין שוכני המדבר כאלה הרואים כהפסד את אשר הם תורמים (למען אלוהים,) ומחכים שאסון ורעה יפגיעו בכם, אך האסון והרעה תפגע בהם, ואלוהים שומע ויודע הכול
Hırvatça:
Ima beduina koji ono što daju smatraju nametom i jedva čekaju da vas nesreće stignu - neka njih pogodi nesreća, a Allah je Onaj Koji sve zna i mudar je.
Rumence:
Pentru unii beduini, ceea ce dau este o corvoadă, şi vă pândesc pe unde vă învârtiţi. Asupra lor fie învârtirea răului. Dumnezeu este Auzitor, Ştiutor.
Transliteration:
Wamina alaAArabi man yattakhithu ma yunfiqu maghraman wayatarabbasu bikumu alddawaira AAalayhim dairatu alssawi waAllahu sameeAAun AAaleemun
Türkçe:
Çöl Araplarından öylesi vardır ki, infak ettiğini bir angarya/bir ceza ödeme sayar ve sizin başınıza belaların gelmesini bekler durur. En kötü bela onların başına olsun! Allah çok iyi işitir, çok iyi bilir.
Sahih International:
And among the bedouins are some who consider what they spend as a loss and await for you turns of misfortune. Upon them will be a misfortune of evil. And Allah is Hearing and Knowing.
İngilizce:
Some of the desert Arabs look upon their payments as a fine, and watch for disasters for you: on them be the disaster of evil: for Allah is He That heareth and knoweth (all things).
Azerbaycanca:
Bədəvilər içərisində elələri vardır ki, (Allah yolunda) xərclədiklərini ziyan sayar və (bundan xilas olmaq üçün) başınıza bəlalar (münasibətlər) gəlməsini gözləyərlər. (Mö’minlərə arzu etdikləri) bəla (müsibət) öz başlarına gəlsin! Allah (hər şeyi) eşidəndir, biləndir!
Süleyman Ateş:
Bedevi Araplardan kimi var ki, verdiğini angarya sayar ve sizin başınıza belalar gelmesini gözetler. Kötü bela onların başına gelsin. Allah işitendir, bilendir.
Diyanet Vakfı:
Bedevilerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belalar gelmesini bekler. (Bekledikleri) o kötü bela kendi başlarına gelmiştir. Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir.
Erhan Aktaş:
Bedevi Araplar’dan kimisi de yaptığı infakı(1) zarar sayar ve devrin değişmesini ve sizin başınıza kötü devirlerin(2) gelmesini beklerler. Kötü devirler kendi başlarına gelsin. Allah, Her Şeyi Duyan’dır, Her Şeyi Bilen’dir.
Kral Fahd:
Bedevîlerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belâlar gelmesini bekler. (Bekledikleri) o kötü belâ kendi başlarına gelmiştir. Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir.
Hasan Basri Çantay:
Bedevilerden öyle kimse vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını bir angarye sayar ve (ondan kurtulmak için) sizin üstünüze belalar gelmesini bekler durur. O belâlar kendi başlarına olsun! Allah hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir.
Muhammed Esed:
Ve (yine) bedeviler arasında (Allah yolunda) harcadığı her şeye kayıp gözüyle bakan ve (ey inananlar,) sizin darlık ve sıkıntıya düşmenizi bekleyenler var; (fakat) darlığa, sıkıntıya düşecek olan onlardır; çünkü Allah her şeyin özünü, iç yüzünü bilen, olup biten her şeyi işitendir.
Gültekin Onan:
Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir cereme sayar ve sizi felaketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felaket onları sarsın. Tanrı işitendir, bilendir.
Ali Fikri Yavuz:
Bedevî’lerden kimi vardır ki, Allah yolunda harcadığını ziyan sayar ve bundan kurtulmak için, size, inkılâp ve devrimlerin gelmesini bekler. O kötü devir kendi başlarına olsun. Allah, onların söylediklerini işitir, kalblerindekini bilir.
Portekizce:
Entre os beduínos, há aqueles que consideram tudo quanto distribuem em caridade como uma perda; aguardam, ainda,que vos açoitem as vicissitudes. Que as vicissitudes caiam sobre eles! Sabei que Deus é Oniouvinte, Sapientíssimo.
İsveççe:
Och det finns de bland ökenaraberna som ser allt vad de ger ut [för Guds sak] som ett bötesstraff, och som väntar och hoppas att ett olycksöde skall drabba er. Men det är över dem som olycksmolnen [skockar sig]; Gud hör allt, ser allt.
Farsça:
و گروهی از بادیه نشینان کسانی هستند که آنچه را انفاق می کنند غرامت و تاوان می شمارند، و پیش آمدهای بدی را برای شما انتظار می برند، پیش آمدهای بد بر خودشان باد؛ و خدا شنوا و داناست.
Kürtçe:
وە لەو عەرەبە دەشتەکیانەدا ھەندێک ھەیە ئەوەی لێی وەردەگیرێت و دەی بەخشێت بەباج و سەرانەی دادەنێت وە چاوەڕوانی دەکەن بەسەر ھاتی خراپتان بەسەردا بێت بەڵاو بەسەر ھاتی خراپ بە سەر خۆیاندا بێت خواش بیسەر و زانایە
Özbekçe:
Аъробийлардан қилган инфоқни зиён деб биладиган ва сизга бало-офат келишини кутиб турадиганлари ҳам бор. Ёмон балолар ўзларига урсин! Аллоҳ эшитгувчи ва билгувчи зотдир. (Оятда васфи келган мунофиқлар аъробийлардир. Улар мусулмонларга ўзларининг сири очилиб қолишидан қўрқиб, закот беришга ва жиҳод учун баъзи бир сарфларни қилишга мажбур бўладилар.)
Malayca:
Dan sebahagian dari orang-orang A'raab (yang munafik) itu memandang apa yang mereka belanjakan (dermakan pada jalan Allah) sebagai satu bayaran yang memberatkan, sambil menunggu peredaran zaman (yang membawa bala bencana) menimpa kamu; atas merekalah (tertimpanya bala bencana yang dibawa oleh) peredaran zaman yang buruk itu. Dan (ingatlah), Allah Maha Mendengar lagi Maha Mengetahui.
Arnavutça:
Ndër beduinët ka të atillë, që shpenzimin në rrugë të Perëndisë e konsiderojnë si humbje, e presin që t’u godet juve fatkeqësia. Le t’i godet ata vallja e fatkeqësisë! E, Perëndia, i dëgjon dhe i di të gjitha.
Bulgarca:
Някои бедуини приемат онова, което дават, за загуба, и очакват да ви сполетят превратностите. Над тях да е злата превратност! Аллах е всечуващ, всезнаещ.
Sırpça:
Има бедуина који оно што удељују сматрају наметом и једва чекају да вас стигну несреће - нека њих погоди несрећа, а Аллах све зна и мудар је.
Çekçe:
A jsou mezi kočovnými Araby ti, kteří pokládají příspěvky své za pokutu a vyčkávají, až postihne vás obrat ke špatnému. Je ať postihne obrat ke špatnému! A Bůh je slyšící, vševědoucí.
Urduca:
ان بدویوں میں ایسے ایسے لوگ موجود ہیں جو راہ خدا میں کچھ خرچ کرتے ہیں تو اسے اپنے اوپر زبردستی کی چٹی سمجھتے ہیں اور تمہارے حق میں زمانہ کی گردشوں کا انتظار کر رہے ہیں (کہ تم کسی چکر میں پھنسو تو وہ اپنی گردن سے اس نظام کی اطاعت کا قلادہ اتار پھینکیں جس میں تم نے انہیں کس دیا ہے) حالانکہ بدی کا چکر خود انہی پر مسلط ہے اور اللہ سب کچھ سنتا اور جانتا ہے
Tacikçe:
Баъзе аз арабҳои бодиянишин он чиро, ки харҷ мекунанд, чун зиёне мепиндоранд ва мунтазиранд, то ба шумо мусибате бирасад. Мусибати бад бар худашон бод ва Худо шунавову доност!
Tatarca:
Бәдәвий ґәрәбләреннән бәгъзеләре Аллаһ юлына биргән маллары юкка чыкты дип беләләр, вә сезгә бәла-каза килүне көтәләр. Үзләренең башларына яман бәла-каза киләчәк. Аллаһ аларның сүзләрен ишетүче вә эшләрен белүче.
Endonezyaca:
Di antara orang-orang Arab Badwi itu ada orang yang memandang apa yang dinafkahkannya (di jalan Allah), sebagi suatu kerugian, dan dia menanti-nanti marabahaya menimpamu, merekalah yang akan ditimpa marabahaya. Dan Allah Maha Mendengar lagi Maha Mengetahui.
Amharca:
ከአዕራቦችም (በአላህ መንገድ) የሚወጣውን (ገንዘብ) ዕዳ አድርጎ የሚይዝ በእናንተም ላይ የጊዜን መገለባበጥ የሚጠባበቅ ሰው አልለ፡፡ በእነሱ ላይ ጥፋቱ ይዙርባቸው፡፡ አላህም ሰሚ ዐዋቂ ነው፡፡
Tamilce:
இன்னும், கிராம அரபிகளில் சிலர் இருக்கிறார்கள். அவர்கள் தர்மம் செய்வதை நஷ்டமாக எடுத்துக் கொள்கிறார்கள். இன்னும், உங்களுக்கு (கெட்ட) சுழற்சிகளை (கெடுதிகள் நிகழ்வதை) எதிர்பார்க்கிறார்கள். அவர்கள் மீதுதான் தண்டனையின் சுழற்சி (-கெடுதி இறங்க) உள்ளது. அல்லாஹ் நன்கு செவியுறுபவன், நன்கறிந்தவன் ஆவான்.
Korece:
사막 유목민 가운데는 그들 이 지불하는 것을 벌금으로 생각 하는 이들이 있어 그들은 너희에 게 재앙이 있기를 원함이라 그러 나 재앙은 그들 위에 있으리니 하나님은 모든 것을 들으시고 아시 기 때문이라
Vietnamca:
Trong số những người Ả-rập du mục, có những kẻ coi việc chi dùng tài sản (cho con đường chính nghĩa của Allah) là một thứ tiền phạt và chúng luôn mong chờ các ngươi (những người có đức tin) gặp phải điều bất hạnh, nhưng chính chúng sẽ gặp phải điều bất hạnh đó. Quả thật, Allah là Đấng Hằng Nghe, Đấng Hằng Biết.
Ayet Linkleri: