Arapça:
وَلَئِن سَأَلْتَهُمْ لَيَقُولُنَّ إِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ ۚ قُلْ أَبِاللَّهِ وَآيَاتِهِ وَرَسُولِهِ كُنتُمْ تَسْتَهْزِئُونَ
Çeviriyazı:
velein seeltehüm leyeḳûlünne innemâ künnâ neḫûḍu venel`ab. ḳul ebillâhi veâyâtihî verasûlihî küntüm testehziûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer kendilerine sorarsan, "Biz sırf lafa dalmış, şakalaşıyorduk." derler. De ki: "Allah ile, âyetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?"
Diyanet İşleri:
Onlara soracak olursan, "Biz and olsun ki, eğlenip oynuyorduk" diyecekler; De ki: "Allah'la, ayetleriyle, Peygamberiyle mi alay ediyordunuz?"
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kendilerine sorsan andolsun ki biz diyeceklerdir, ancak dalmıştık da şakalaşmada, oynaşmadaydık. De ki: Allah'la, ayetleriyle ve Peygamberiyle mi alay ediyordunuz?
Şaban Piriş:
Onlara soracak olursan, "Sadece biz eğlenip oynuyorduk." diyecekler. De ki: Allah ile ayetleriyle ve Rasûlüyle mi eğleniyordunuz?
Edip Yüksel:
Kendilerine sorarsan, "Biz sadece şakalaşıp oynuyorduk," derler. De ki: "Siz, ALLAH ile, ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyorsunuz?"
Ali Bulaç:
Onlara sorarsan, andolsun: "Biz dalmış, oyalanıyorduk" derler. De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?"
Suat Yıldırım:
Eğer kendilerine ettikleri alay hakkında soracak olursan, yaptıklarını gizler ve:“Ciddi bir şey konuşmuyorduk, sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk!” derler.Sen onlara kanmayıp, suçlarını itiraf etmişlercesine de ki:“Demek, siz Allah ile, O'nun âyetleri ile ve Onun Resûlü ile eğleniyordunuz ha!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve andolsun ki, onlardan soracak olsan, «Elbette biz ancak söze dalmış şakalaşıyorduk» diyeceklerdir. De ki: «Siz Allah ile mi ve onun âyetleriyle ve Resûlü ile mi eğleniyorsunuz?»
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlara sorarsan elbette şöyle diyeceklerdir: "Lakırdıya dalmış, şakalaşıyorduk, hepsi bu!" De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle, O'nun resulüyle mi eğleniyordunuz?"
Bekir Sadak:
Kendilerinden once olan Nuh, Ad, Semud milletlerinin, Ibrahim milletinin, Medyen ve altust olmus sehirler halkinin haberleri onlara gelmedi mi? Peygamberleri onlara belgeler getirmislerdi. Allah onlara zulmetmemis, onlar kendilerine yazik etmislerdir.
İbni Kesir:
Şayet onlara soracak olursan, diyeceklerdir ki: Andolsun ki biz, dalmış oyalanıyorduk. De ki: Allah ile, O´nun ayetleri ve peygamberleri ile mi alay ediyorsunuz?
Adem Uğur:
Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler. De ki: Allah ile, O´nun âyetleriyle ve O´nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
İskender Ali Mihr:
Ve eğer onlara sorarsan mutlaka: “Biz sadece lâfa dalmıştık ve eğleniyorduk.” diyecekler. De ki: “Siz, Allah ile O´nun âyetleri ve O´nun resûlü ile mi alay ediyordunuz?”
Celal Yıldırım:
Kendilerine (yaptıkları maskaralığı) soracak olsan, yeminle derler ki, «Biz sadece (lâfa) dalıp eğleniyorduk». De ki: Siz Allah ile, âyetleriyle ve Peygamberiyle mi eğlenip duruyordunuz ?
Tefhim ul Kuran:
Onlara sorarsan, andolsun: «Biz dalmış, oyalanıyorduk» derler. De ki: «Allah ile, O´nun ayetleriyle ve Resulüyle mi alay etmekteydiniz?»
Fransızca:
Et si tu les interrogeais, ils diraient très certainement : "Vraiment, nous ne faisions que bavarder et jouer." Dis : "Est-ce d'Allah, de Ses versets (le Coran) et de Son messager que vous vous moquiez ? "
İspanyolca:
Si les preguntas, dicen: «No hacíamos más que parlotear y bromear». Di: «¡Os burlabais de Alá, de Sus signos y de Su Enviado?»
İtalyanca:
Se li interpellassi ti direbbero: «Erano solo chiacchere e scherzi!» Di': «Volete schernire Allah, i Suoi segni e il Suo Messaggero?
Almanca:
Und würdest du sie (danach) fragen, würden sie sagen: "Wir haben uns doch nur unterhalten und Unfug getrieben." Sag: "Etwa über ALLAH, Seine Ayat und Seinen Gesandten pflegtet ihr zu spotten?!"
Çince:
如果你质问他们,他们必定说:我们不过是闲谈和游戏罢了。你说:你们嘲笑真主及其迹象和使者吗?
Hollandaca:
En indien gij hun de reden van deze bespotting vraagt, zeggen zij: Waarlijk, wij spraken slechts met elkander en schertsten onder ons. Zeg: spot gij met God en zijne teekens en met zijn apostel?
Rusça:
Если ты их спросишь, они непременно скажут: "Мы только болтали и забавлялись". Скажи: "Неужели вы насмехались над Аллахом, Его аятами и Его Посланником?
Somalice:
haddaad warsato waxay dhihi waan un yar tiimbanaynay oon ciyaaraynay, waxaad dhahdaa ma Eebe iyo aayaadkiisa iyo Rasuulkiisa yaad ku jees jeesayseen.
Swahilice:
Na ukiwauliza, wanasema: Sisi tulikuwa tukipiga porojo na kucheza tu. Sema: Mlikuwa mkimfanyia maskhara Mwenyezi Mungu na Ishara zake na Mtume wake?
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) ئەگەر سەن ئۇلارنىڭ (مەسخىرە قىلغانلىقىنى) سورىساڭ، ئۇلار: «بىز (راست ئەمەس)، پەقەت ئىچ پۇشۇقى قىلىپ ئوينىشىپ دەپ قويدۇق» دەيدۇ. (بۇ مۇناپىقلارغا) «سىلەر اﷲ نىڭ دىنىنى، اﷲ نىڭ ئايەتلىرىنى (يەنى كىتابىنى) ۋە اﷲ نىڭ پەيغەمبىرىنى مەسخىرە قىلدىڭلارمۇ؟» دېگىن
Japonca:
もしあなたがかれらに問えば,かれらは必ずわたしたちは,無駄話をしてたわむれているだけです」と言う。言ってやるがいい。「あなたがたは,アッラーとかれの印と使徒を,明笑していたではないか。」
Arapça (Ürdün):
«ولئن» لام قسم «سألتهم» عن استهزائهم بك وبالقرآن وهم سائرون معك إلى تبوك «ليقولن» معتذرين «إنما كنا نخوض ونلعب» في الحديث لنقطع به الطريق ولم نقصد ذلك «قل» لهم «أبالله وآياته ورسوله كنتم تستهزئون».
Hintçe:
जिससे तुम डरते हो ख़ुदा उसे ज़रूर ज़ाहिर कर देगा और अगर तुम उनसे पूछो (कि ये हरकत थी) तो ज़रूर यूं ही कहेगें कि हम तो यूं ही बातचीत (दिल्लगी) बाज़ी ही कर रहे थे तुम कहो कि हाए क्या तुम ख़ुदा से और उसकी आयतों से और उसके रसूल से हॅसी कर रहे थे
Tayca:
“และถ้าหากเจ้าได้ถามพวกเขา แน่นอนพวกเขาจะกล่าวว่า แท้จริงพวกเราเป็นเพียงแต่พูดสนุก พูดเล่น เท่านั้นจงกล่าวเถิด (มุฮัมมัด) ว่าต่ออัลลอฮ์ และบรรดาโองการของพระองค์และร่อซูลของพระองค์กระนั้นหรือที่พวกท่านเย้ยหยันกัน ?”
İbranice:
אם תשאל אותם (אודות מה שהם אומרים נגדך,) יאמרו, 'היינו מתלוצצים.' אמור, 'האם באלוהים, ובאותותיו, ובשליחו אתם מתלוצצים
Hırvatça:
Ako ih zapitaš, oni će sigurno reći: "Mi smo samo razgovarali i zabavljali se." Reci: "Zar se niste Allahu, ajetima i znakovima Njegovim, i Poslaniku Njegovom rugali?"
Rumence:
Dacă îi întrebi, ei spun: “Noi doar flecăream şi ne jucam! Spune: “Vă bateţi joc de Dumnezeu, de semnele Sale şi de trimisul Său?
Transliteration:
Walain saaltahum layaqoolunna innama kunna nakhoodu wanalAAabu qul abiAllahi waayatihi warasoolihi kuntum tastahzioona
Türkçe:
Onlara sorarsan elbette şöyle diyeceklerdir: "Lakırdıya dalmış, şakalaşıyorduk, hepsi bu!" De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle, O'nun resulüyle mi eğleniyordunuz?"
Sahih International:
And if you ask them, they will surely say, "We were only conversing and playing." Say, "Is it Allah and His verses and His Messenger that you were mocking?"
İngilizce:
If thou dost question them, they declare (with emphasis): "We were only talking idly and in play." Say: "Was it at Allah, and His Signs, and His Messenger, that ye were mocking?"
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Onlardan (Təbuk döyüşünə gedərkən səni lağa qoyan münafiqlərdən nə üçün belə etdiklərini) soruşsan: “Biz ancaq söhbət edib zarafatlaşırdıq (əylənirdik)”,- deyə cavab verərlər. De: “Allaha, Onun ayələrinə və Peyğəmbərinə istehzamı edirsiniz?!
Süleyman Ateş:
Eğer onlara sorsan: "Biz sadece lafa dalmış, şakalaşıyorduk!" derler. De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle ve O'nun Elçisi ile mi alay ediyordunuz?"
Diyanet Vakfı:
Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler. De ki: Allah ile, O'nun ayetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
Erhan Aktaş:
Eğer onlara soracak olsan, “Biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk.” derler. De ki: “Allah ile mi, O’nun âyetleri ve Resûl’ü ile mi alay ediyordunuz?”
Kral Fahd:
Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan; «Elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk.» derler. De ki: «Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?»
Hasan Basri Çantay:
Şayet onlara (seninle birlikde «Tebük» e giderlerken niçin alay etdiklerini) sorsan, andolsun ki, «Biz ancak (yol zahmetini hissetmemek için lâfa) dalmış bulunuyor, şakalaşıyorduk» derler. De ki: «Allah ile, Onun âyetleriyle, Onun Resulü ile mi eğleniyordunuz»?
Muhammed Esed:
Yine de, onlara soracak olsan mutlaka şöyle cevap verirler: "Yarenliğe kaptırmıştık kendimizi, (kelime) oyun(u) yapıyorduk, hepsi bu". De ki: "Allahla, Onun ayetleriyle, Onun Elçisiyle mi alay edip eğleniyordunuz siz?"
Gültekin Onan:
Onlara sorarsan, andolsun: "
Ali Fikri Yavuz:
Ey Rasûlüm. (Tebük seferine giderken seninle alay eden münafıkların) eğer kendilerine, hakkımda niçin böyle dediniz? diye sorarsan
Portekizce:
Porém, se os interrogares, sem dúvida te dirão: Estávamos apenas falando e gracejando. Dize-lhes: Escarnecei, acaso,de Deus, de Seus versículos e de Seu Mensageiro?
İsveççe:
Om du frågade [dem vad de menade med vad de sade] skulle de säkert svara: "Vi bara skämtade." Säg: "Då var era skämt alltså riktade mot Gud, Hans budskap och Hans Sändebud
Farsça:
و اگر [نسبت به اعمال ناهنجار و گفتار باطلشان] از آنان بازخواست کنی، قاطعانه می گویند: فقط شوخی وبازی کردیم! بگو: آیا خدا وآیات او و پیامبرش را مسخره می کردید؟!
Kürtçe:
سوێندبێت ئەگەر پرسیاریان لێ بکەیت بەڕاستی دەڵێن دڵنیابن ئێمە ھەر دەمەتەقێ و گاڵتە دەکەین تۆش بڵێ: ئایا بە خواو بەڵگەکانی و پێغەمبەرەکەی ئێوە گاڵتە و لاقرتیتان دەکرد؟
Özbekçe:
Агар улардан сўрасанг, албатта: «Биз фақат ўзимизча гап қилиб ўйнаётган эдик, холос», дерлар. Сен: «Аллоҳни, Унинг оятларини ва Расулини истеҳзо қилаётган эдингизми?» деб айт. (Яъни, агар мунофиқлардан ўша истеҳзо қилиб айтган гаплари ҳақида сўрасанг, улар, биз ҳеч нарса деганимиз йўқ, фақат шундай ўзимизча гаплашдик, ўйнашдик, холос, дейдилар.)
Malayca:
Dan jika engkau bertanya kepada mereka (tentang ejek-ejekan itu) tentulah mereka akan menjawab: "Sesungguhnya kami hanyalah berbual dan bermain-main". Katakanlah: "Patutkah nama Allah dan ayat-ayatNya serta RasulNya kamu memperolok-olok dan mengejeknya?"
Arnavutça:
E, nëse i pyet ata (për këtë tallje), do të përgjigjen: “Na vetëm biseduam dhe u argëtuam”. Thuaj: “A mos vallë me Perëndinë, e versetet e Tij dhe Pejgamberin e Tij po talleni?”
Bulgarca:
И ако ги попиташ, непременно ще рекат: “Само бъбрехме и се забавлявахме.” Кажи: “Нима на Аллах и на Неговите знамения, и на Неговия Пратеник сте се подигравали?”
Sırpça:
Ако их запиташ, они ће сигурно да кажу: „Ми смо само разговарали и забављали се.“ Реци: „Зар се нисте ругали Аллаху, Његовим речима, и Његовом Посланику?“
Çekçe:
Když se jich tážeš, tu věru řeknou: 'My jsme jen tak tlachali a bavili se!' Rci: 'Jak jste se mohli posmívat Bohu, Jeho znamením a Jeho poslu?'
Urduca:
اگر ان سے پوچھو کہ تم کیا باتیں کر رہے تھے، تو جھٹ کہہ دیں گے کہ ہم تو ہنسی مذاق اور دل لگی کر رہے تھے ان سے کہو، "کیا تمہاری ہنسی دل لگی اللہ اور اُس کی آیات اور اس کے رسول ہی کے ساتھ تھی؟
Tacikçe:
Агар аз онҳо бипурсӣ, ки чӣ мекардед? Мегӯянд: «Мо бо ҳам харф мезадем ва бозӣ мекардем». Бигӯ: «Оё Худо ва оёти Ӯ ва паёмбарашро масхара мекардед?»
Tatarca:
Әгәр син алар Аллаһуны, аятьләрне вә расүлне кимсетеп сөйләшеп торган чакларында сорасаң, ни сөйлисез, дип, алар әйтерләр: "Үзара уйнап-көлеп сөйләшәбез", – дип, син аларга әйт: "Әйә сез Аллаһуны вә Аның аятьләрен вә Аның расүлен мәсхәрә кыла идегез түгелме? (Шуннан соң монафикълар гозер күрсәтеп, расүлүлладан гафу сорарга килделәр).
Endonezyaca:
Dan jika kamu tanyakan kepada mereka (tentang apa yang mereka lakukan itu), tentulah mereka akan manjawab, "Sesungguhnya kami hanyalah bersenda gurau dan bermain-main saja". Katakanlah: "Apakah dengan Allah, ayat-ayat-Nya dan Rasul-Nya kamu selalu berolok-olok?"
Amharca:
በእርግጥ ብትጠይቃቸው «እኛ የምንዘባርቅና የምንጫወት ብቻ ነበርን» ይላሉ፡፡ «በአላህና በአንቀጾቹ፣ በመልክተኛውም ታላግጡ ነበራችሁን» በላቸው፡፡
Tamilce:
(இதைப் பற்றி) நீர் அவர்களிடம் கேட்டால், “நாங்கள் எல்லாம் (சிரித்து கேலியாக பேசுவதில் கவனமற்று மிகத் தீவிரமாக) மூழ்கி இருந்தோம்; இன்னும், (பேசி) விளையாடிக் கொண்டிருந்தோம்” என்று அவர்கள் நிச்சயம் (பதில்) கூறுவார்கள். (நபியே!) கூறுவீராக! “அல்லாஹ்வையும், அவனுடைய வசனங்களையும், அவனுடைய தூதரையுமா கேலிசெய்து கொண்டிருந்தீர்கள்?”
Korece:
그대가 그들에게 질문하니 우리는 잡담으로 얘기를 하고 있 었을 뿐입니다 라고 대답하더라 일러가로되 하나님과 그분의 말씀과 선지자를 너희는 아직도 조롱 하고 있느뇨
Vietnamca:
Nếu như Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) hỏi bọn chúng (sao lại phỉ báng tôn giáo) thì bọn chúng chắc chắn sẽ đáp: “Thật ra chúng tôi chỉ trò chuyện cho vui thôi.” Ngươi hãy nói (với chúng): “Các ngươi lại dám chế giễu Allah, các Lời Mặc Khải của Ngài và Thiên Sứ của Ngài ư?”
Ayet Linkleri: