Arapça:
وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ
Çeviriyazı:
veleḳad raâhü bil'üfüḳi-lmübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü.
Diyanet İşleri:
And olsun ki, o, Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve andolsun, onu, apaydın tanyerinde gördü.
Şaban Piriş:
Onu (Cebrail’i) apaçık ufukta görmüştür.
Edip Yüksel:
Onu apaçık bir ufukta görmüştür.
Ali Bulaç:
Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.
Suat Yıldırım:
O, vahyi getiren elçi Cebrail'i, apaçık ufukta görmüştü. [53,13-16]
Ömer Nasuhi Bilmen:
(23-25) Andolsun ki, onu apaçık ufukta gördü. Ve o, (peygamber) gaybe ait hususta behil değildir. Ve o, tardedilen bir şeytanın sözü değildir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü.
Bekir Sadak:
Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikce sizler bir sey dileyemezsiniz. *
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Andolsun ki, onu (Cebrail´i) apaçık ufukta görmüştür.
İskender Ali Mihr:
Ve andolsun (resûl), O´nu (Cebrail A.S´ı) ufukta apaçık gördü.
Celal Yıldırım:
And olsun ki. O, onu (Muhammed, Melek Cebrail´i) açık ufukta gördü.
Tefhim ul Kuran:
Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.
Fransızca:
il l'a effectivement vu (Gabriel), au clair horizon
İspanyolca:
Le ha visto en el claro horizonte,
İtalyanca:
in verità l'ha visto sull'orizzonte luminoso,
Almanca:
Und gewiß bereits sah er ihn am deutlichen Horizont.
Çince:
他确已看见那个天使在明显的天边,
Hollandaca:
Hij heeft hem reeds aan den helderen gezichteinder gezien.
Rusça:
Он видел его (Джибриля) на ясном горизонте
Somalice:
Horaybuuna ugn arkay Jibriil Jahadii Caddayd (Bariga Maka).
Swahilice:
Na hakika yeye alimwona kwenye upeo wa macho ulio safi.
Uygurca:
ئۇ (يەنى مۇھەممەد ئەلەيھىسسالام) جىبرىئىلنى ھەقىقەتەن روشەن ئۇپۇقنىڭ شەرقىدە كۆردى
Japonca:
かれは,明るい地平線上にはっきりとかれ(ジブリール)を見た。
Arapça (Ürdün):
«ولقد رآه» رأى محمد صلى الله عليه وسلم جبريل على صورته التي خُلق عليها «بالأفق المبين» البيِّن وهو الأعلى بناحية المشرق.
Hintçe:
और बेशक उन्होनें जिबरील को (आसमान के) खुले (शरक़ी) किनारे पर देखा है
Tayca:
และโดยแน่นอนเขา (มุฮัมมัด) ได้เห็นเขา (ญิบริล) ณ ขอบฟ้าอย่างชัดแจ้ง
İbranice:
הוא בצדק ראה אותו (את המלאך גבריאל) באופק הבהיר
Hırvatça:
on ga je na obzorju jasnom vidio,
Rumence:
El l-a văzut în zare desluşit;
Transliteration:
Walaqad raahu bialofuqi almubeeni
Türkçe:
Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü.
Sahih International:
And he has already seen Gabriel in the clear horizon.
İngilizce:
And without doubt he saw him in the clear horizon.
Azerbaycanca:
And olsun ki, (Peyğəmbər!) onu (Cəbraili) açıq (ən uca) üfüqdə gördü.
Süleyman Ateş:
Andolsun (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.
Erhan Aktaş:
Ant olsun o, onu açık ufukta gördü.
Kral Fahd:
Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.
Hasan Basri Çantay:
Andolsun ki O (saahibiniz) onu apaçık ufukda görmüşdür.
Muhammed Esed:
o gerçekten (meleği) gördü, berrak bir ufukta (gördü) onu;
Gültekin Onan:
Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.
Ali Fikri Yavuz:
And olsun ki, Peygamber, o Cebrâil’i açık ufukta gördü.
Portekizce:
Ele o viu (Gabriel), no claro horizonte,
İsveççe:
han såg helt visst [budbäraren] vid den klara horisonten -
Farsça:
بی تردید امین وحی را در افق روشن دیده است،
Kürtçe:
سوێند بەخوا بێگومان(ئەو) (فریشتەی وەحی) دیوە لە ئاسۆی ڕووندا
Özbekçe:
Батаҳқиқ ул ани очиқ-ойдин уфқда кўрди. (Муҳаммад с. а. в. Жиброилни очиқ-ойдин уфқда ўз кўзлари билан асл яратилишида кўрдилар.)
Malayca:
Dan (Nabi Muhammad yakin bahawa yang disampaikan kepadanya ialah wahyu dari Tuhan, kerana) demi sesungguhnya! Nabi Muhammad telah mengenal dan melihat Jibril di kaki langit yang nyata.
Arnavutça:
Ai (Muhammedi) e ka parë qartë (Xhebrailin) në horizont,
Bulgarca:
Той го видя на ясния хоризонт.
Sırpça:
он га је на обзорју јасном видео,
Çekçe:
a vskutku jej viděl na obzoru jasném -
Urduca:
اُس نے اُس پیغام بر کو روشن افق پر دیکھا ہے
Tacikçe:
Албатта Ӯро (Ҷибрилро) дар уфуқи равшан дидааст
Tatarca:
Тәхкыйк ул Җәбраилне күрде югары ачык күктә.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya Muhammad itu melihat Jibril di ufuk yang terang.
Amharca:
በግልጹ አድማስም በእርግጥ አይቶታል፡፡
Tamilce:
இன்னும், திட்டவட்டமாக தெளிவான அடிவானத்தில் அவர் (-நபி முஹம்மத்) அவரை (-ஜிப்ரீலை) கண்டார்.
Korece:
그는 청명한 지평선에 있는 그를 보았으되
Vietnamca:
Y thực sự đã nhìn thấy Đại Thiên thần Jibril ở chân trời quang đãng.
Ayet Linkleri: