Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

8

Sûredeki Ayet No: 

59

Ayet No: 

1219

Sayfa No: 

184

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَبَقُوا ۚ إِنَّهُمْ لَا يُعْجِزُونَ

Çeviriyazı: 

velâ yaḥsebenne-lleẕîne keferû sebeḳû. innehüm lâ yü`cizûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O kâfirler ileri geçip kurtulduklarını sanmasınlar. Onlar kesinlikle (bizi) aciz bırakamazlar.

Diyanet İşleri: 

İnkar edenler, asla öne geçtiklerini sanmasınlar, çünkü onlar bizi aciz bırakamıyacaklardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bir topluluğun hainlikte bulunacağından korkarsan aradaki muahedeyi boz ve bunu, yani iki tarafın da bir sözle bağlı olmadığını onlara bildir. Şüphe yok ki Allah, hainleri sevmez.

Şaban Piriş: 

O kâfirler asla kurtulduklarını sanmasınlar. Çünkü onlar aciz bırakamazlar.

Edip Yüksel: 

Kafirler, kurtulduklarını sanmasınlar. Kaçamazlar.

Ali Bulaç: 

İnkar edenler, kaçıp-kurtulduklarını sanmasınlar; gerçek şu ki, onlar (Bizi) aciz bırakamazlar.

Suat Yıldırım: 

İnkâr edenler, öne geçtiklerini hiç zannetmesinler. Onlar elimizden kurtulamazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o kâfirler asla zannetmesinler ki, ilerleyip kurtulmuşlardır. Şüphe yok ki, onlar aciz bırakamayacaklardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Küfre sapanlar sakın öne geçtiklerini düşünmesinler. Onlar bizi âciz bırakamazlar.

Bekir Sadak: 

Allah´in yardimi sana ve sana uyan muminlere yeter. *

İbni Kesir: 

Küfredenler

Adem Uğur: 

İnkâr edenler yakayı kurtardıklarını sanmasınlar. Çünkü onlar (bizi) âciz bırakamazlar.

İskender Ali Mihr: 

İnkâr edenler, sakın kurtulduklarını sanmasınlar. Muhakkak ki onlar, (Allah´ı) aciz bırakamazlar.

Celal Yıldırım: 

O inkâr edenler, öne geçtiklerini (ve geçeceklerini) hiç de sanmasınlar. Çünkü onlar (bizi ve sizi) âciz bırakamazlar.

Tefhim ul Kuran: 

Küfre sapanlar, kaçıp kurtulduklarını sanmasınlar

Fransızca: 

Que les mécréants ne pensent pas qu'ils Nous ont échappé. Non, ils ne pourront jamais Nous empêcher (de les rattraper à n'importe quel moment).

İspanyolca: 

¡Que no crean los infieles que van a escapar! ¡No podrán!

İtalyanca: 

E non credano di vincere, i miscredenti. Non potranno ridurCi all'impotenza.

Almanca: 

Und diejenigen, die Kufr betrieben haben, sollen nicht denken, daß sie (Uns) entkamen. Gewiß, sie machen (Uns) nicht zu schaffen.

Çince: 

不信道的人绝不要以为自己已逃避了天谴;他们确是不能逃避天谴的。

Hollandaca: 

En denkt niet dat de ongeloovigen Gods wraak ontgaan; want zij zullen Gods macht niet verminderen.

Rusça: 

Пусть не думают неверующие, что они опередят других. Воистину, им не сбежать.

Somalice: 

Yeyna u malayn kuwii Gaaloobay inay Carari (Karaan) iyagu ma Daaliyaan (Eebe).

Swahilice: 

Wala wasidhanie wale walio kufuru kwamba wao wametangulia mbele. La, wao hawatashinda.

Uygurca: 

(بەدرى ئۇرۇشىدا ئۆلتۈرۈلمەي قالغان) كاپىرلار قۇتۇلدۇق دەپ ئويلىمىسۇن، ئۇلار (پەرۋەردىگارىنىڭ جازاسىدىن) ھەقىقەتەن قېچىپ قۇتۇلالمايدۇ

Japonca: 

信じない者に(アッラーを)出し抜けると思わせてはならない。かれらは決して(アッラーを)挫けない。

Arapça (Ürdün): 

ونزل فيمن أفلت يوم بدر «ولا تحسبنَّ» يا محمد «الذين كفروا سبقوا» الله أي فأتوه «إنهم لا يعجزون» لا يفوتونه وفي قراءة بالتحتانية فالمفعول الأول محذوف أي أنفسهم وفي أخرى بفتح إن على تقدير اللام.

Hintçe: 

और कुफ्फ़ार ये न ख्याल करें कि वह (मुसलमानों से) आगे बढ़ निकले (क्योंकि) वह हरगिज़ (मुसलमानों को) हरा नहीं सकते

Tayca: 

“และบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธานั้นจงอย่าได้คิดเป็นอันขาดว่า พวกเขาได้หนีพ้นไป แล้วแท้จริงพวกเขาไม่ทำให้อัลลอฮฺหมดความสามารถ ได้”

İbranice: 

אל יחשבו אלה אשר כפרו כי הם הספיקו להינצל, הם אינם יכולים להימלט ( מהעונש)

Hırvatça: 

I neka nikako ne misle oni koji ne vjeruju da će se spasiti; oni, doista, neće moći umaći.

Rumence: 

Să nu socoată cei care tăgăduiesc că vă vor întrece, căci ei nu vor putea scăpa.

Transliteration: 

Wala yahsabanna allatheena kafaroo sabaqoo innahum la yuAAjizoona

Türkçe: 

Küfre sapanlar sakın öne geçtiklerini düşünmesinler. Onlar bizi âciz bırakamazlar.

Sahih International: 

And let not those who disbelieve think they will escape. Indeed, they will not cause failure [to Allah].

İngilizce: 

Let not the unbelievers think that they can get the better (of the godly): they will never frustrate (them).

Azerbaycanca: 

(Bədr müharibəsində qaçıb) canlarını qurtaran kafirlər əsla elə zənn etməsinlər ki, (əzabımızdan) xilas olmuşlar. Onlar (Allahı özlərinə əzab verməkdən) aciz edə bilməzlər! (Allahın əzabından qaçıb qurtara bilməzlər!)

Süleyman Ateş: 

İnkar edenler (bizim elimizden kurtulup) geçtiklerini sanmasınlar. Onlar (bizi) aciz bırakamazlar.

Diyanet Vakfı: 

İnkar edenler yakayı kurtardıklarını sanmasınlar. Çünkü onlar (bizi) aciz bırakamazlar.

Erhan Aktaş: 

Kâfirler kendilerinden vazgeçildiğini sanmasınlar. Onlar, Bizi aciz bırakamazlar.

Kral Fahd: 

İnkâr edenler yakayı kurtardıklarını sanmasınlar. Çünkü onlar (bizi) âciz bırakamazlar.

Hasan Basri Çantay: 

O küfredenler (yakalarını kurtarıb) geçdiklerini ve (sizi) âciz bırakacaklarını asla zannetmesin (ler).

Muhammed Esed: 

(Bunun için) o hakkı inkara şartlanmış olanlar, (Allahtan) kaçıp kurtulacaklarını sanmasınlar: (Onun murad ettiği şeyin gerçekleşmesine) asla engel olamayacaklar.

Gültekin Onan: 

Küfredenler kaçıp kurtulduklarını sanmasınlar

Ali Fikri Yavuz: 

(Bedir savaşında) kurtulan kâfirler, aslâ zannetmesinler ki, azabımızdan kurtulmuşlardır. Onlar, kendilerine azabımızın ulaşmasından bizi âciz bırakamazlar.

Portekizce: 

E não pensem os incrédulos que poderão obter coisas melhores (do que os fiéis). Jamais o conseguirão.

İsveççe: 

Förnekarna [som kom ifrån drabbningen med livet i behåll] skall inte tro att de har sluppit undan; de kan inte sätta [Guds vilja] ur spel.

Farsça: 

و آنان که کافرند گمان نکنند که با پیمان شکنی خود [بر قدرتِ حق] پیشی جسته اند، اینان نمی توانند [ما را] عاجزکنند [تا از دسترس قدرت ما بیرون روند.]

Kürtçe: 

وە باگومان نەبەن ئەوانەی بێ باوەڕ بوون پێشکەوتوون بێگومان ئەوانە خوا دەستە پاچە ناکەن (لە دەستی دەرناچن)

Özbekçe: 

Куфр келтирганлар ўздик деб ўйламасинлар. Улар ҳеч қочиб қутула олмайдилар.

Malayca: 

Dan janganlah orang-orang yang kafir itu menyangka (bahawa) mereka telah terlepas (dari kekuasaan dan balasan Kami); sesungguhnya mereka tidak akan dapat melemahkan (kekuasaan Kami).

Arnavutça: 

Le të mos mendojnë kursesi ata që nuk besojnë, se do t’i shpëtojmë (dënimit të Zotit), sepse ata nuk mund ta dobësojnë fuqinë e Perëndisë.

Bulgarca: 

И неверниците да не смятат, че са се отървали! Те не ще [Ни] убегнат.

Sırpça: 

И нека никако не мисле они који не верују да ће да се спасе; они, заиста, неће моћи да умакну.

Çekçe: 

Nechť se nedomnívají ti, kdož nevěří, že nás předhoní - nepodaří se jim uniknout našemu zásahu!

Urduca: 

منکرینِ حق اس غلط فہمی میں نہ رہیں کہ وہ بازی لے گئے، یقیناً وہ ہم کو ہرا نہیں سکتے

Tacikçe: 

Онон, ки кофир шудаанд, напиндоранд, ки растаанд, зеро Худоро нотавон намесозанд.

Tatarca: 

Кәферләр рәсүлдән алга чыктык дип хисаб итмәсеннәр! тәхкыйк алар Аллаһу тәгаләне гаҗиз кыла алмаслар.

Endonezyaca: 

Dan janganlah orang-orang yang kafir itu mengira, bahwa mereka akan dapat lolos (dari kekuasaan Allah). Sesungguhnya mereka tidak dapat melemahkan (Allah).

Amharca: 

እነዚያም የካዱት ከአላህ ቅጣት ያመለጡ መኾናቸውን አያስቡ፡፡ እነሱ አያቅቱምና፡፡

Tamilce: 

நிராகரித்தவர்கள் தாங்கள் முந்திவிட்டதாக (அல்லாஹ்வின் தண்டனையிலிருந்து தப்பித்துவிட்டதாக) ஒருபோதும் எண்ண வேண்டாம். நிச்சயமாக அவர்கள் (நம்மை) பலவீனப்படுத்த முடியாது.

Korece: 

불신자들이 우월하다 생각치못하게 하매 그들은 주님을 좌절 케 할 수 없노라

Vietnamca: 

Những kẻ vô đức tin đừng tưởng sẽ thoát được sự trừng phạt của Allah, chắc chắn bọn chúng không bao giờ ngăn cản được (hình phạt của) Ngài.