Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

70

Sûredeki Ayet No: 

42

Ayet No: 

5417

Sayfa No: 

570

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ

Çeviriyazı: 

feẕerhüm yeḫûḍû veyel`abû ḥattâ yülâḳû yevmehümü-lleẕî yû`adûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O halde bırak onları, kendilerine vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar dalıp oynayadursunlar.

Diyanet İşleri: 

Onları bırak; kendilerine söz verilen güne kavuşmalarına kadar dalıp oynasınlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bırak artık onları dalsınlar daldıklarına ve oynasınlar oynadıklarıyla, kendilerine vaadedilen güne kavuşuncaya dek.

Şaban Piriş: 

Bırak onları, kendilerine söz verilen gün gelinceye kadar dalıp, oynasınlar!

Edip Yüksel: 

Bırak onları, kendilerine söz verilen gün ile karşı karşıya gelinceye kadar dalsınlar, oynasınlar.

Ali Bulaç: 

Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azap) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp-oynasınlar, oyalansınlar.

Suat Yıldırım: 

Artık sen onları kendi hallerine bırak da, kendilerine vâd edilen gün gelinceye kadar bâtıla dalsın, oynasınlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Şimdilik onları bırak, dalsınlar ve oynasınlar, vaad olundukları günlerine kavuşacaklarına değin.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.

Bekir Sadak: 

71:3

İbni Kesir: 

Bırak onları, kendilerine vaadolunan güne kavuşuncaya kadar dalıp oynasınlar.

Adem Uğur: 

Ama sen onları (şimdilik) bırak da, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya dek dalsınlar, oynayadursunlar.

İskender Ali Mihr: 

Artık onları terket, vaadolundukları güne kavuşuncaya kadar dalsınlar ve oynasınlar.

Celal Yıldırım: 

Artık sen, onları bırak da, kendileri için va´dolunan güne kavuşuncaya kadar (inkâr ve azgınlıklarına) dalıp oynasınlar.

Tefhim ul Kuran: 

Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak

Fransızca: 

Laisse-les donc s'enfoncer (dans leur mécréance) et se divertir jusqu'à ce qu'ils rencontrent leur jour dont on les menaçait,

İspanyolca: 

¡Déjales que parloteen y jueguen hasta que les llegue el día con que se les ha amenazado,

İtalyanca: 

Lascia dunque che disputino e giochino finché non incontreranno il Giorno che è stato loro promesso;

Almanca: 

So laß sie sich unterhalten und Unfug treiben, bis sie ihren Tag treffen, der ihnen angedroht wird.

Çince: 

你应当任他们妄谈,任他们游戏,直到他们看到他们所被警告的日子。

Hollandaca: 

Daarom, laat hen in ijdele gesprekken waden, en in vermaken genot zoeken, tot zij den dag ontmoeten, waarmede zij bedreigd zijn.

Rusça: 

Оставь же их погружаться в словоблудие и забавляться, пока они не встретят тот день их, который им обещан.

Somalice: 

Ee iska dhaaf ha dhumbadeen eh (xumaanta) hana Ciyaareen intay kala kulmaan Maalintoodii Qiyame ee loogu gooddiyey.

Swahilice: 

Basi waache wapige porojo na wacheze, mpaka wakutane na siku yao wanayo ahidiwa,

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد) ئۇلارنى قويۇۋەتكىن، تاكى ئۇلار ۋەدە قىلىنغان كۈنگە مۇلاقات بولغانغا قەدەر (باتىلغا) چۆمسۇن، (دۇنياسىدا) ئوينىسۇن

Japonca: 

だからあなたは,かれらを(虚栄に)浸らせ,戯れに任せるがよい。かれらが約束されている,その日の会見まで。

Arapça (Ürdün): 

«فذرهم» اتركهم «يخوضوا» في باطلهم «ويلعبوا» في دنياهم «حتى يلاقوا» يلقوا «يومهم الذي يوعدون» فيه العذاب.

Hintçe: 

तो तुम उनको छोड़ दो कि बातिल में पड़े खेलते रहें यहाँ तक कि जिस दिन का उनसे वायदा किया जाता है उनके सामने आ मौजूद हो

Tayca: 

ดังนั้น เจ้าจงปล่อยพวกเขาให้มั่วสุมและหลงระเริง จนกว่าพวกเขาจะได้พบกับวัน (กิยามะฮฺ) ของพวกเขา ซึ่งพวกเขาถูกสัญญาไว้

İbranice: 

הנח להם, לפטפט ולהשתעשע, עד אשר יפגשו את היום המובטח להם

Hırvatça: 

Zato ih ostavi neka se u besposlice udubljuju i zabavljaju dok Dan kojim im se prijeti ne dočekaju,

Rumence: 

Lasă-i să pălăvrăgească şi să se joace până când vor întâlni Ziua ce le-a fost făgăduită,

Transliteration: 

Fatharhum yakhoodoo wayalAAaboo hatta yulaqoo yawmahumu allathee yooAAadoona

Türkçe: 

Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.

Sahih International: 

So leave them to converse vainly and amuse themselves until they meet their Day which they are promised -

İngilizce: 

So leave them to plunge in vain talk and play about, until they encounter that Day of theirs which they have been promised!-

Azerbaycanca: 

Elə isə (ya Peyğəmbər!) qoy onlar və’d olunduqları günə qovuşanadək (batil əməllərinə) dalsınlar və oynayıb-əylənsinlər!

Süleyman Ateş: 

Bırak onları kendilerine va'dedilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın, oynasınlar.

Diyanet Vakfı: 

Ama sen onları (şimdilik) bırak da, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya dek dalsınlar, oynayadursunlar.

Erhan Aktaş: 

Artık onları kendi hallerine bırak. Uyarıldıkları günleri gelip çatıncaya kadar gaflet içinde oyalanıp dursunlar.

Kral Fahd: 

Ama sen onları (şimdilik) bırak da, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya dek dalsınlar, oynayadursunlar.

Hasan Basri Çantay: 

(Şimdilik) onları (hallerine) bırak. (Azâb ile) tehdîd edilmekde oldukları günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynaya dursunlar.

Muhammed Esed: 

O halde, bırak onları, kendilerine vaad edilen (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar boş konuşmalarla oyalansınlar ve (kelimelerle) oynayıp dursunlar;

Gültekin Onan: 

Şu halde sen kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak

Ali Fikri Yavuz: 

O halde (Ey Rasûlüm) bırak o inkârcıları, (bâtıl inançlarına) dalsınlar ve oynaya dursunlar

Portekizce: 

Deixai-los, pois, que se entretenham, e brinquem, até que topem com o seu dia, o qual lhes foi prometido!

İsveççe: 

Låt nu [förnekarna] fortsätta med sina ordlekar, till dess de står inför den Dag som de fått löfte om,

Farsça: 

پس آنان را واگذار تا [در گفتار باطل] فرو روند و مشغول بازی باشند، تا روزشان را که به آنان وعده داده اند دیدار کنند،

Kürtçe: 

ئەمجا وازیان لێ بھێنە، با لە بێباوەڕی وقسەی ھیچ وپووچ و گاڵتەی خۆیاندا ڕۆبچن، تا دووچاری ئەو ڕۆژەی خۆیان دەبن کە بەڵێنیان پێ دراوە

Özbekçe: 

Уларни тек қўй. То ваъда қилинган кунга йўлиққунларича хоҳлаганларига шўнғийверсинлар ва ўйнайверсинлар.

Malayca: 

Oleh itu, biarkanlah mereka (wahai Muhammad) tenggelam dalam kesesatannya dan leka bermain-main (dalam dunianya), sehingga mereka menemui hari yang dijanjikan kepada mereka (untuk menerima balasan)! -

Arnavutça: 

Andaj, lëri ti ata le të zbaviten me gjëra të kota dhe të luajnë përderisa të hasin në Ditën e tyre të caktuar,

Bulgarca: 

Остави ги да тънат и да се забавляват, додето срещнат своя Ден, който им е обещан!

Sırpça: 

Зато их остави нека се у беспослице удубљују и забављају док Дан којим им се прети не дочекају,

Çekçe: 

Nech je být, ať si tlachají a hrají, až se setkají se svým dnem, jenž byl jim přislíben,

Urduca: 

لہٰذا اِنہیں اپنی بیہودہ باتوں اور اپنے کھیل میں پڑا رہنے دو یہاں تک کہ یہ اپنے اُس دن تک پہنچ جائیں جس کا ان سے وعدہ کیا جا رہا ہے

Tacikçe: 

Пас бигузорашон то ба беҳудагӣ машғул шаванду ба бозича, то ба он рӯзе, ки ваъдаашон додаем, бирасанд,

Tatarca: 

Син аларны ихтыярларына куй, батыл гамәлләренә чумсыннар вә һич файдасыз нәрсәләр белән уйнасыннар, хәтта вәгъдә ителгән көннәренә чаклы.

Endonezyaca: 

Maka biarkanlah mereka tenggelam (dalam kebatilan) dan bermain-main sampai mereka menjumpai hari yang diancamkan kepada mereka,

Amharca: 

ያንንም የሚስፈራሩበትን ቀናቸውን እስከሚገናኙ ድረስ ተዋቸው፡፡ ይዋኙ ይጫወቱም፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்களை விட்டுவிடுவீராக! அவர்கள் (தங்கள் பொய்களில்) மூழ்கி இருக்கட்டும்! (தங்கள் உலக காரியங்களில், வீண் விளையாட்டுகளில், வேடிக்கைகளில்) விளையாடட்டும்! இறுதியாக, அவர்கள் எச்சரிக்கப்பட்ட அவர்களது (தண்டனைக்குரிய) நாளை அவர்கள் சந்திப்பார்கள்!

Korece: 

그러므로 그들이 무익한 대 화에 빠져 그들이 약속받은 그날 에 직면할 때까지 만끽하도록 버 려두라

Vietnamca: 

Vì vậy, Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) cứ mặc kệ chúng trò chuyện những điều vô ích và cứ mặc kệ chúng vui chơi (thỏa thích) cho đến khi chúng giáp mặt với Ngày mà chúng được hứa.