Arapça:
قَالَ رَجُلَانِ مِنَ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمَا ادْخُلُوا عَلَيْهِمُ الْبَابَ فَإِذَا دَخَلْتُمُوهُ فَإِنَّكُمْ غَالِبُونَ ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَتَوَكَّلُوا إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Çeviriyazı:
ḳâle racülâni mine-lleẕîne yeḫâfûne en`ame-llâhü `aleyhime-dḫulû `aleyhimü-lbâb. feiẕâ deḫaltümûhü feinneküm gâlibûne ve`ale-llâhi fetevekkelû in küntüm mü'minîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'tan korkan ve Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle dedi: "Onların üzerlerine kapıdan girin. Oradan girerseniz muhakkak galip gelirsiniz. Eğer layıkıyla inanıyorsanız yalnız Allah'a dayanın.
Diyanet İşleri:
Korkanlar arasında bulunan, Allah'ın nimete erdirdiği iki adam: "Üstlerine kapıdan yürüyün, oradan girerseniz şüphesiz galip gelirsiniz; eğer inanıyorsanız Allah'a güvenin" demişlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İçlerinden, korkan ve Allah tarafından nimetlere mazhar olmuş bulunan iki kişi, kapıdan girip saldırın üstlerine demişti; oraya girerseniz şüphe yok ki üst olursunuz siz ve ancak Allah'a dayanın inanmışsanız.
Şaban Piriş:
(Allah'tan) Korkanlar arasında bulunan Allah’ın kendilerine nimete verdiği iki adam: üzerlerine (şehrin) kapısından girin, oradan girerseniz, muhakkak galip gelirsiniz. Eğer, mümin kimseler iseniz ancak Allah’a tevekkül edin, demişlerdi.
Edip Yüksel:
Korku duyanların arasında, ALLAH'ın kendisine nimet verdiği iki kişi, "Üstlerine kapıdan yürüyün. Kapıdan girerseniz kesinlikle siz yeneceksiniz. İnanıyorsanız ALLAH'a güvenin," dedi.
Ali Bulaç:
Korkanlar arasında olup da Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki kişi: "Onların üzerine kapıdan girin. Girerseniz, şüphesiz sizler galibsiniz. Eğer mü'minlerdenseniz, yalnızca Allah'a tevekkül edin." dedi.
Suat Yıldırım:
Allah'ın buyruğuna uymamaktan korkan ve Allah’ın kendilerine iman ve yakin nimeti ihsan ettiği iki yiğit çıkıp dediler ki:“Üzerlerine hücum edin, kapıyı tutun. Kapıyı tutup da dışarıda savaş meydanına çıkmalarını önlediniz mi muhakkak siz galipsinizdir. İmanınızda samimî iseniz yalnız Allah’a dayanın.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Kendilerine Allah Teâlâ´nın in´amda bulunmuş olduğu korkanlardan iki er dedi ki: «Onların üzerlerine kapıdan giriveriniz, siz ona girdiğiniz zaman şüphe yok ki, galiplersiniz. Artık siz mü´min kimseler iseniz Allah Teâlâ´ya tevekkül ediniz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
İçine ürperti düşenlerden, Allah'ın nimet verdiği iki adam dedi ki: "Onların içine kapıdan girin. Oraya girdiğinizde galip geleceksiniz. Eğer inananlar iseniz yalnız Allah'a güvenin."
Bekir Sadak:
Onlara, Adem´in iki oglunun kissasini dogru olarak anlat: Ikisi birer kurban sunmuslar, birininki kabul edilmis, digerininki edilmemisti. Kabul edilmeyen, «And olsun seni oldurecegim» deyince, kardesi: «Allah ancak sakinanlarin takdimesini kabul eder» demisti.
İbni Kesir:
Korkanlar arasında bulunan, Allah´ın nimetine erdirdiği iki adam demişlerdi ki: Onların üstlerine kapıdan yürüyün, oraya girerseniz
Adem Uğur:
Korkanların içinden Allah´ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin
İskender Ali Mihr:
Allah´ın kendilerine nimet verdiği, korkanların arasından iki adam şöyle dedi
Celal Yıldırım:
(İlâhi buyruğa uymamaktan) korkup Allah´ın kendilerine (sağlam bir imân ve irfan) nîmetini sunduğu iki adam (çıkıp) dediler ki: «Onların üzerine kapıdan giriş yapın
Tefhim ul Kuran:
Korkanlar arasında olup da Allah´ın kendilerine nimet verdiği iki kişi: «Onların üzerine kapıdan girin. Ona girerseniz, şüphesiz sizler galibsiniz. Eğer mü´minlerdenseniz, yalnızca Allah´a tevekkül edin.» dedi.
Fransızca:
Deux hommes d'entre ceux qui craignaient Allah et qui étaient comblés par Lui de bienfaits dirent : "Entrez chez eux par la porte; puis quand vous y serez entrés, vous serez sans doute les dominants. Et c'est en Allah qu'il faut avoir confiance, si vous êtes croyants".
İspanyolca:
Dos de sus hombres, temerosos de Alá, a quienes Alá había agraciado, dijeron: «Entrad contra ellos por la puerta. Una vez franqueada, la victoria será vuestra. Si sois creyentes, ¡confiad en Alá!».
İtalyanca:
Due dei loro, timorati e colmati da Allah di grazia, dissero: «Entrate dalla porta; quando sarete dentro, trionferete. Confidate in Allah se siete credenti».
Almanca:
Zwei Männer von denjenigen, die Ehrfurcht haben und denen ALLAH von Seinen Gaben gewährte, sagten: "Tretet zu ihnen durch das Tor ein! Und wenn ihr es durchschritten habt, werdet ihr dann doch Sieger sein. Und ALLAH gegenüber sollt ihr Tawakkul üben, wenn ihr Mumin seid."
Çince:
敬畏者当中有两个人,曾蒙真主的恩惠,他们俩说:你们从城门进攻他们吧!你们攻进城门的时候,必能战胜他们。你们只应该信托真主,如果你们是信士的话。
Hollandaca:
Twee mannen van hen die God vreesden, nopens welke God genadig was geweest, zeiden: Treedt de poort binnen, en zoodra gij die binnentreedt, zult gij overwonnen hebben; vertrouwt dus in God, indien gij ware geloovigen zijt.
Rusça:
Двое богобоязненных мужчин, которым Аллах оказал милость, сказали: "Входите к ним через ворота. Когда вы войдете туда, вы непременно одержите победу. Уповайте на Аллаха, если вы являетесь верующими".
Somalice:
waxay Dheheen Labo Nin oo ka mid ah kuwa ka Cabsada (Eebe) una Niemeeyey Eebe uga gala albaabka Markaad gashaan idinkaa Adkaane, Eebana tala saarta haddad Mu'miniin tihiin.
Swahilice:
Watu wawili miongoni mwa wachamngu ambao Mwenyezi Mungu amewaneemesha, walisema: Waingilieni kwa mlangoni. Mtakapo waingilia basi kwa yakini nyinyi mtashinda. Na mtegemeeni Mwenyezi Mungu ikiwa nyinyi ni Waumini.
Uygurca:
اﷲ تىن قورققۇچىلاردىن بولغان، اﷲ نىڭ (ئىمان تائەتتىن ئىبارەت) نېمىتىگە ئېرىشكەن ئىككى ئادەم (يەنى كالب ئىبن يەفۇننە بىلەن يۇشە ئىبن نۇن) ئۇلارغا: «(شەھەرنىڭ) دەرۋازىسىدىن ھۇجۇم قىلىپ كىرىڭلار، (شەھەرنىڭ) دەرۋازىسىدىن ھۇجۇم قىلىپ كىرسەڭلار، چوقۇم غەلىبە قىلىسىلەر، ئەگەر (اﷲ نىڭ ۋەدە قىلغان ياردىمىگە) ئىشەنسەڭلار، اﷲ قا تەۋەككۈل قىلىڭلار» دېدى
Japonca:
主を畏れる2人は言った。―アッラーは2人を御恵みになられる―「(村の)正門から入ってかれらに当れ。一度入れば,本当にあなたがたこそ勝利するであろう。あなたがたがもし(真の)信者ならば,アッラーを信頼しなさい。」
Arapça (Ürdün):
«قال» لهم «رجلان من الذين يخافون» مخالفة أمر الله وهما يوشع وكالب من النقباء الذين بعثهم موسى في كشف أحوال الجبابرة «أنعم الله عليهما» بالعصمة فكتما ما اطَّلعا عليه من حالهم إلا عن موسى بخلاف بقية النقباء فأفشوه فجبنوا «ادخلوا عليهم الباب» باب القرية ولا تخشوهم فإنهم أجساد بلا قلوب «فإذا دخلتموه فإنكم غالبون» قالا ذلك تيقناً بنصر الله وإنجاز وعده «وعلى الله فتوكلوا إن كنتم مؤمنين».
Hintçe:
(मगर) वह आदमी (यूशा कालिब) जो ख़ुदा का ख़ौफ़ रखते थे और जिनपर ख़ुदा ने ख़ास अपना फ़ज़ल (करम) किया था बेधड़क बोल उठे कि (अरे) उनपर हमला करके (बैतुल मुक़दस के फाटक में तो घुस पड़ो फिर देखो तो यह ऐसे बोदे हैं कि) इधर तुम फाटक में घुसे और (ये सब भाग खड़े हुए और) तुम्हारी जीत हो गयी और अगर सच्चे ईमानदार हो तो ख़ुदा ही पर भरोसा रखो
Tayca:
มีชายสองคนในหมู่ผู้ยำเกรงที่อัลลอฮ์ได้ทรงกรุณาเมตตาแก่เขามทั้งสองได้กล่าวว่าพวกท่านจงเข้าประตูนั้น ไปเผชิญหน้ากับพวกเขาเถิดครั้นเมื่อพวกท่านเข้าประตูนั้นไปแล้ว แน่นอนพวกท่านจะเป็นผู้ชนะ และแด่อัลลอฮ์นั้นพวกเจ้าจงมอบหมายเถิด หากพวกท่านเป็นผู้ศรัทธา
İbranice:
אמרו שני אנשים מאלה אשר יראים את אלוהים, שאלוהים גמל להם חסד, אמרו, 'היכנסו מהשערים, וכאשר תיכנסו גם תנצחו. וסמכו על אלוהים אם אתם אכן (באמת) מאמינים
Hırvatça:
Dva čovjeka-koja su se Allaha bojala i kojima je On darovao blagodat Svoju- rekoše: "Navalite na njihovu kapiju, pa kad kroz nju prođete, bit ćete sigurno pobjednici; a u Allaha se pouzdajte, ako ste vjernici."
Rumence:
Doi bărbaţi dintre ei care se temeau de Dumnezeu şi asupra cărora Dumnezeu pogorâse harul Său, spuseră: “Intraţi asupra lor pe poartă! Dacă veţi intra, îi veţi birui. Încredinţaţi-vă lui Dumnezeu, dacă sunteţi credincioşi!”
Transliteration:
Qala rajulani mina allatheena yakhafoona anAAama Allahu AAalayhima odkhuloo AAalayhimu albaba faitha dakhaltumoohu fainnakum ghaliboona waAAala Allahi fatawakkaloo in kuntum mumineena
Türkçe:
İçine ürperti düşenlerden, Allah'ın nimet verdiği iki adam dedi ki: "Onların içine kapıdan girin. Oraya girdiğinizde galip geleceksiniz. Eğer inananlar iseniz yalnız Allah'a güvenin."
Sahih International:
Said two men from those who feared [to disobey] upon whom Allah had bestowed favor, "Enter upon them through the gate, for when you have entered it, you will be predominant. And upon Allah rely, if you should be believers."
İngilizce:
(But) among (their) Allah-fearing men were two on whom Allah had bestowed His grace: They said: "Assault them at the (proper) Gate: when once ye are in, victory will be yours; But on Allah put your trust if ye have faith."
Azerbaycanca:
(Allahdan) qorxanlardan Allahın ne’mət verdiyi iki nəfər dedi: “Onların üstünə (qəflətən) qapıdan (yaşadıqları şəhərin qapısından) girin. Əgər (qapıdan) girsəniz, onlara mütləq qələbə çalarsanız. Əgər mö’minsinizsə, Allaha təvəkkül edin!”
Süleyman Ateş:
(Allah'tan) korkanlardan Allah'ın ni'met verdiği iki adam dedi ki; "Onların üzerine kapıdan girin, eğer kapıdan girerseniz, muhakkak ki siz galib gelirsiniz. Haydi eğer inanıyorsanız Allah'a dayanın!"
Diyanet Vakfı:
Korkanların içinden Allah'ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır. Eğer müminler iseniz ancak Allah'a güvenin.
Erhan Aktaş:
Korkanların içinden, Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki kişi, şöyle dedi: “Onların üzerine bildik kapıdan girin. Eğer oraya girerseniz, o zaman galip gelirsiniz. Eğer îmân edenlerseniz, Allah’a tevekkül(1) edin.”
Kral Fahd:
Korkanların içinden Allah'ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır. Eğer müminler iseniz ancak Allah'a güvenin.
Hasan Basri Çantay:
(Peygamberlerine muhaalefetden) korkmakda olan kimselerden Allahın, kendilerine (İslâm) ni´met (ini) ihsan etdiği iki er. «Onların üzerine (şehrin) kapı (sın) dan girin. (Bir kerre) ona girdiniz mi hiç şübhesiz ki siz gaalibsiniz. Artık ancak Allaha güvenib dayanın, (gerçekden) îman etmiş kimselerseniz» dedi.
Muhammed Esed:
(Bunun üzerine) Allahın nimetine mazhar olan ve (Ondan) korkanlar arasından iki kişi: "Onların üzerine kapıdan gidin!" dediler, "Çünkü, unutmayın, siz oraya girerseniz galip geleceksiniz! Ve eğer (gerçek) müminler iseniz Allaha güven duymalısınız!"
Gültekin Onan:
Korkanlar arasında olup da Tanrı´nın kendilerine nimet verdiği iki kişi: "
Ali Fikri Yavuz:
Allah’dan korkanlardan, Allah’ın kendilerine ihsan ettiği iki adam şöyle dedi: “- Zâlimlerin şehrine ait kapıdan girin. Oraya girince muhakkak galibsiniz. Artık gerçek müminlerseniz Allah’a tevekkül edin.”
Portekizce:
E dois tementes, aos quais Deus havia agraciado, disseram: Entrai, de assalto, pelo pórtico; porque quando logrardestranspô-lo, sereis, sem dúvida, vencedores; encomendai-vos a Deus, se sois fiéis.
İsveççe:
Då sade två av dem, [sant] gudfruktiga män som vunnit Guds välbehag: "Gå in rakt emot dem genom stadsporten; om ni går in denna [väg], är det ni som får överhanden. Och lita till Gud, om ni är sanna troende!"
Farsça:
دو مرد از کسانی که [از خدا] می ترسیدند و خدا به هر دو نعمتِ [معرفت، ایمان و شهامت] داده بود، گفتند: از این دروازه به آنان یورش برید، چون به آنجا درآیید یقیناً پیروزید؛ و اگر مؤمن هستید بر خدا توکل کنید.
Kürtçe:
دوو پیاو ووتیان: لەوانەی لەخوا دەترسان وەخوا چاکەی ئیمانی ڕشت بوو بەسەریاندا بدەن بەسەریاندا لەقاپی شارەوە بچنە ژورەوە جا ئەگەر چوونە ناویەوە ئەوە بەڕاستی ئێوە زاڵ دەبن بەسەریاندا وەپشت ھەر بەخوا ببەستن ئەگەر ئێوە باوەڕِدارن
Özbekçe:
Улардан (Аллоҳдан) қўрқадиганлардан бўлган ва Аллоҳ уларга неъмат ато этган икки киши: «Уларнинг устига эшикдан кириб боринглар. Агар унга кирсангиз, албатта, ғолиб бўласизлар. Агар мўмин бўлсангиз, Аллоҳга таваккал қилингиз», дедилар. (Мусо алайҳиссалом муқаддас ердаги аҳволни билиш мақсадида олдин ўн иккита нақиб–вакил юборган эдилар. Ушбу оятда зикри келган, Аллоҳдан қўрқувчи ва унинг неъматига сазовор бўлган икки киши ўша нақиблардан эди. Аллоҳдан қўрқадиган банда ҳеч қачон бошқадан қўрқмайди. Чунки бир қалб икки хавфни кўтармайди. Аллоҳдан қўрқмаган эса, ҳаммадан қўрқади. Ушбу икки солиҳ банда ҳам Аллоҳдан қўрқадиганлардан бўлганлари учун, қўрқмасдан муқаддас ерга бориб, у ерда юрган катта жуссали, бақувват ва зўравон қавмни ўз кўзлари билан кўриб келдилар. Қавмларини Аллоҳнинг амрига итоат этиб ўша зўравон қавм устига дадил бостириб бораверишга ундадилар. Аммо Худодан қўрқмаганлар Аллоҳнинг амрига итоат этмасликларига зўравон қавмдан қўрқишларини баҳона қилдилар.)
Malayca:
Berkatalah dua lelaki di antara orang-orang yang takut (menyalahi perintah tuhan), lagi yang telah diberi nikmat (taufik) oleh Allah kepada keduanya: "Seranglah mereka melalui pintu itu, kerana apabila kamu memasukinya maka sudah tentu kamulah orang-orang yang menang; dan kepada Allah jualah hendaklah kamu berserah (setelah kamu bertindak menyerang), jika benar kamu orang-orang yang beriman"
Arnavutça:
Dy njerëz nga ata që i druanin Perëndisë, që i kishte pajisur Ai me mirësi – thanë: “Futuni (befas) në porten e qytetit! E, kur të kaloni nëpër te, me siguri do të jeni fitues. Dhe, nëse jeni besimtarë (të vërtetë), mbështetuni në Perëndinë!”
Bulgarca:
Двама мъже от богобоязливите, които Аллах бе дарил с благодат, рекоха: “Влезте срещу тях през вратата! И влезете ли през нея, вие сте победители. Единствено на Аллах се уповавайте, ако сте вярващи!”
Sırpça:
Два човека која су се бојала Аллаха и којима је Он даровао Своју благодат - рекоше: „Навалите на њихову капију, па кад кроз њу прођете, бићете сигурно победници; а у Аллаха се поуздајте, ако сте верници.“
Çekçe:
A řekli dva muži bohabojní, jež Bůh zahrnul Svou přízní: 'Vejděte k nim branou! Jestliže tudy vejdete, stanete se vítězi. A na Boha se spoléhejte, jste-li věřící!'
Urduca:
اُن ڈرنے والوں میں دو شخص ایسے بھی تھے جن کو اللہ نے اپنی نعمت سے نوازا تھا اُنہوں نے کہا کہ "ان جباروں کے مقابلہ میں دروازے کے اندر گھس جاؤ، جب تم اندر پہنچ جاؤ گے تو تم ہی غالب رہو گے اللہ پر بھروسہ رکھو اگر تم مومن ہو"
Tacikçe:
Ду мард аз онон, ки парҳезгорӣ пеша доштанд ва Худо неъматашон ато карда буд, гуфтанд: «Аз ин дарвоза бар онҳо дохил шавед. Ва чун ба шаҳр даромадед, шумо пирӯз хоҳед шуд, Ва бар Худо таваккал кунед, агар аз мӯъминон ҳастед!»
Tatarca:
Кабилә башлыкларыннан Аллаһ нигъмәтләгән икесе әйттеләр: "Кәферләрдән курыкмагыз, Аллаһуга тәвәккәл итеп шәһәр капкасыннан керегез! Әгәр шәһәр капкасыннан керсәгез кәферләрне җиңәрсез, Аллаһуга тәвәккәл кылыгыз һәм шәһәргә керегез, әгәр Аллаһуның ярдәм бирәчәгенә ышансагыз".
Endonezyaca:
Berkatalah dua orang diantara orang-orang yang takut (kepada Allah) yang Allah telah memberi nikmat atas keduanya: "Serbulah mereka dengan melalui pintu gerbang (kota) itu, maka bila kamu memasukinya niscaya kamu akan menang. Dan hanya kepada Allah hendaknya kamu bertawakkal, jika kamu benar-benar orang yang beriman".
Amharca:
ከእነዚያ (አላህን) ከሚፈሩትና አላህ በእነርሱ ላይ ከለገሰላቸው የኾኑ ሁለት ሰዎች «በእነርሱ (በኀያሎቹ) ላይ በሩን ግቡ፡፡ በገባችሁትም ጊዜ እናንተ አሸናፊዎች ናችሁ፡፡ ምእመናንም እንደኾናችሁ በአላህ ላይ ተመኩ» አሉ፡፡
Tamilce:
(அல்லாஹ்வை) பயப்படுகின்ற (நல்ல)வர்களில் இருந்து அல்லாஹ் அருள்புரிந்த இருவர் (மற்றவர்களை நோக்கி), “நீங்கள் அவர்களை எதிர்த்து (அந்நகரத்தின்) வாசலில் நுழையுங்கள். ஆக, அதில் நீங்கள் நுழைந்தால் (மட்டுமே போதும்) நிச்சயமாக நீங்கள் வெற்றி பெறுவீர்கள். நீங்கள் நம்பிக்கையாளர்களாக இருந்தால் அல்லாஹ்வின் மீதே நம்பிக்கை வை(த்து அவனை மட்டுமே சார்ந்து இரு)க்கவும்!’’ என்று கூறினர்.
Korece:
하나님을 두려워하는 두 남 자에게 하나님의 은혜가 있었으니두 남자가 말하길 그들에게로 공 격하여 들어가라 너희가 입성한다면 승리는 너희의 것이니라 하더 라 그러나 너희들이 믿는 신앙 인들이라면 하나님께 의존하라
Vietnamca:
Hai người đàn ông(12) trong số những người biết kính sợ Allah, (cả hai) được Allah ban cho ân huệ, nói: “Các người cứ việc tiến vào cổng (chính), các người chỉ cần tiến vào được bên trong thì các người chắc chắn sẽ giành chiến thắng, các người hãy phó thác cho Allah nếu các người là những người có đức tin.” (12) Hai người đàn ông được đề cập là Yusha’ bin Nun và Kalab bin Yufana. Sau khi Musa qua đời thì Yusha’ bin Nun được Allah chọn làm Nabi.
Ayet Linkleri: