Arapça:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ هَمَّ قَوْمٌ أَن يَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ فَكَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنكُمْ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Çeviriyazı:
yâ eyyühe-lleẕîne âmenü-ẕkürû ni`mete-llâhi `aleyküm iẕ hemme ḳavmün ey yebsüṭû ileyküm eydiyehüm fekeffe eydiyehüm `anküm. vetteḳu-llâh. ve`ale-llâhi felyetevekkeli-lmü'minûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) yeltenmişti de, O (Allah) onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun. Müminler yalnız Allah'a dayansınlar.
Diyanet İşleri:
Ey İnananlar! Allah'ın üzerinize olan nimetini anın: Hani bir topluluk size tecavüze kalkışmıştı da Allah onlara mani olmuştu. Allah'tan sakının, inananlar Allah'a güvensinler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ey inananlar, anın Allah'ın nimetini size, hani bir kavim, size el uzatmaya niyetlenmişti de onların ellerini çektirmişti sizden ve çekinin Allah'tan ve inananların, ancak Allah'a dayanmaları gerek.
Şaban Piriş:
Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün, hani bir topluluk size (saldırmak için) elini uzatmıştı da Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah’tan sakının/takvalı olun. Müminler ancak Allah’a tevekkül etsinler.
Edip Yüksel:
İnananlar! ALLAH'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani bir topluluk size el uzatmağa yeltenmişti de onların ellerini sizden çekmişti. ALLAH'ı dinleyin. İnananlar ALLAH'a güvensin.
Ali Bulaç:
Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların ellerini sizlerden geri püskürtmüştü. Allah'tan korkup-sakının. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.
Suat Yıldırım:
Ey iman edenler! Allah'ın size olan şu nimetini hatırlayın: Hani bir topluluk size el uzatmaya, sizi öldürüp yok etmeye teşebbüs etmişti de O, bunların ellerini size zarar vermekten menetmişti.Allah’ın hukukuna haksızlık etmekten sakının! Müminler yalnız Allah’a dayansınlar. [48,24]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ey imân edenler! Sizin üzerinize olan nîmet-i ilâhiyeyi yâd ediniz ki bir vakit bir kavim size ellerini uzatmayı kurmuştu, onların ellerini Cenâb-ı Hak sizden menetti. Ve Allah Teâlâ´dan korkunuz ve mü´minler artık Allah Teâlâ´ya tevekkül etsinler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ey iman edenler! Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani bir topluluk ellerini size uzatmaya niyet etmişti de Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan sakının! Müminler yalnız Allah'a tevekkül etsinler!
Bekir Sadak:
Ey Kitab ehli! Kitab´dan gizleyip durdugunuzun cogunu size acikca anlatan ve cogundan da geciveren peygamberimiz gelmistir. Dogrusu size Allah´tan bir nur ve apacik bir Kitab gelmistir.
İbni Kesir:
Ey iman edenler
Adem Uğur:
Ey iman edenler! Allah´ın size olan nimetini unutmayın
İskender Ali Mihr:
Ey âmenû olanlar (Allah´a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Allah´ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın
Celal Yıldırım:
Ey imân edenler! Allah´ın üzerinizdeki nîmetini hatırlayın
Tefhim ul Kuran:
Ey iman edenler, Allah´ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın
Fransızca:
ô les croyants ! Rappelez-vous le bienfait d'Allah à votre égard, le jour où un groupe d'ennemis s'apprêtait à porter la main sur vous (en vue de vous attaquer) et qu'Il repoussa leur tentative. Et craignez Allah. C'est en Allah que les croyants doivent mettre leur confiance.
İspanyolca:
¡Creyentes! Recordad la gracia que Alá os dispensó cuando una gente habría preferido poneros las manos encima y Él se lo impidió. ¡Y temed a Alá! ¡Que los creyentes confíen en Alá!
İtalyanca:
O voi che credete, ricordate i benefici che Allah vi ha concesso, il giorno che una fazione voleva alzare le mani contro di voi ed Egli arrestò le mani loro. Temete Allah. Confidino in Allah i credenti!
Almanca:
Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Entsinnt euch der Gabe ALLAHs euch gegenüber, als ein Volk euch Schaden zufügen wollte und ER sie von euch abgehalten hat. Und handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber. Und ALLAH gegenüber sollen die Mumin Tawakkul üben!
Çince:
信道的人们啊!你们当铭记真主所赐你们的恩典。当时,有一伙人欲对你们施展武力,但真主为你们抵御他们的武力;你们当敬畏真主。教信士们只信托真主。
Hollandaca:
O, ware geloovigen! herinnert u Gods gunst omtrent u, toen zekere mannen hunne handen naar u uitstrekten; maar hij stiet hunne handen terug die u wilden deren. Vreest dus God, en dat de geloovigen in hem vertrouwen.
Rusça:
О те, которые уверовали! Помните о милости, которую Аллах оказал вам, когда люди вознамерились протянуть к вам свои руки, но Он убрал от вас их руки. Бойтесь Аллаха, и пусть на Аллаха уповают верующие!
Somalice:
Kuwa (xaqa) Rumeeyow Xusuusta Nicmada Eebe korkiinna markay Hamiyeen «dooneen» qoom inay idinku Fidiyaan (Xumaan) Gacmahooda oo (Eebe) idinka reebay Gacmohooda Xaggiina kana Dhawrsada Eebe, Ilaahayna ha tala Saarteen Mu'miniintu.
Swahilice:
Enyi mlio amini! Kumbukeni neema za Mwenyezi Mungu zilizo juu yenu, walipo taka watu kukunyooshieni mikono, naye akaizuilia mikono yao kukufikieni. Na mcheni Mwenyezi Mungu. Na Waumini wamtegemee Mwenyezi Mungu tu.
Uygurca:
ئى مۆمىنلەر! اﷲ نىڭ سىلەرگە بەرگەن (يەنى سىلەرنى دۈشمىنىڭلاردىن ساقلىغانلىق) نېمىتىنى ئەسلەڭلار، ئەينى زاماندا بىر جامائە سىلەرگە قوللىرىنى ئۇزاتماقچى (يەنى سىلەرنى ئۆلتۈرمەكچى) بولغان ئىدى، اﷲ ئۇلارنىڭ قوللىرىنى سىلەردىن توستى (يەنى سىلەرنىڭ ئۇلارنى زىيانكەشلىك قىلىشىدىن ساقلىدى). اﷲ تىن (اﷲ نىڭ ئەمرىنى ئورۇنلاش، مەنئى قىلغان ئىشلىرىدىن چەكلىنىش بىلەن) قورقۇڭلار، مۆمىنلەر اﷲ قا تەۋەككۈل قىلسۇن
Japonca:
信仰する者よ,あなたがたの授かったアッラーの恩恵を心に銘じなさい。人びとがあなたがたに向かって手を出そうとした時,あなたがたのためにその手を押えられた時のことを。アッラーを畏れなさい。信者たちは,一生懸命にアッラーを信頼しなさい。
Arapça (Ürdün):
«يا أيها الذين آمنوا اذكروا نعمة الله عليكم إذ هَمَّ قوم» هم قريش «أن يبسطوا» يمدوا «إليكم أيديهم» ليفتكوا بكم «فكفَّ أيديهم عنكم» وعصمكم مما أرادوا بكم «واتقوا الله وعلى الله فليتوكل المؤمنون».
Hintçe:
ऐ ईमानदारों ख़ुदा ने जो एहसानात तुमपर किए हैं उनको याद करो और ख़ूसूसन जब एक क़बीले ने तुम पर दस्त दराज़ी का इरादा किया था तो ख़ुदा ने उनके हाथों को तुम तक पहुंचने से रोक दिया और ख़ुदा से डरते रहो और मोमिनीन को ख़ुदा ही पर भरोसा रखना चाहिए
Tayca:
ผู้ศรัทธาทั้งหลาย ! จงรำลึกถึงความกรุณาของอัลลอฮ์ที่มีต่อพวกเจ้า ขณะที่พกวหนึ่งปลงใจที่จะยื่นมือของพวกเขามาทำร้ายพวกเจ้าแล้วพระองค์ก็ทรงยับยั้งและหันเหมือนพวกเขาออกจากพวกเจ้าเสีย และพึงยำเกรงอัลลอฮ์เถิด และแต่อัลลอฮ์เท่านั้น ผู้ศรัทธาทั้งหลายจงมอบหมาย
İbranice:
הוי, אלה אשר האמינו! זכרו את חסד אלוהים עמכם כאשר תכננו אנשים להתקיף אתכם והוא מנע מהם ולכן יראוהו, כי רק על אלוהים ייסמכו המאמינים
Hırvatça:
O vi koji vjerujete, sjetite se Allahove blagodati prema vama kada su vas se neki ljudi htjeli dočepati, a On je zadržao ruke njihove. I bojte se Allaha, i neka se vjernici samo u Allaha pouzdaju!
Rumence:
O, voi cei ce credeţi! Amintiţi-vă de harul lui Dumnezeu asupra voastră. Când un popor îşi întinde mâinile asupra voastră El îi îndepărtează mâinile de la voi. Temeţi-vă de Dumnezeu! Credincioşii să se încredinţeze lui Dumnezeu!
Transliteration:
Ya ayyuha allatheena amanoo othkuroo niAAmata Allahi AAalaykum ith hamma qawmun an yabsutoo ilaykum aydiyahum fakaffa aydiyahum AAankum waittaqoo Allaha waAAala Allahi falyatawakkali almuminoona
Türkçe:
Ey iman edenler! Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani bir topluluk ellerini size uzatmaya niyet etmişti de Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan sakının! Müminler yalnız Allah'a tevekkül etsinler!
Sahih International:
O you who have believed, remember the favor of Allah upon you when a people determined to extend their hands [in aggression] against you, but He withheld their hands from you; and fear Allah. And upon Allah let the believers rely.
İngilizce:
O ye who believe! Call in remembrance the favour of Allah unto you when certain men formed the design to stretch out their hands against you, but (Allah) held back their hands from you: so fear Allah. And on Allah let believers put (all) their trust.
Azerbaycanca:
Ey iman gətirənlər! Allahın sizə olan lütfünü xatırlayın ki, (bir dəfə) bir tayfa (Məkkə müşriklərini və ya Bəni Sə’ləb qəbiləsi) sizə əl qaldırmaq (hücum etmək) niyyətində olduğu zaman Allah onlara maneçilik törətmişdi. Allahdan qorxun. Mö’minlər yalnız Allaha təvəkkül etsinlər!
Süleyman Ateş:
Ey inananlar, Allah'ın size olan ni'metini hatırlayın: Hani bir topluluk size ellerini uzatmağa (saldırmaya) yeltenmişti de (Allah) Onların ellerini sizden çekmişti. Alah'tan korkun. Mü'minler Allah'a dayansınlar.
Diyanet Vakfı:
Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler.
Erhan Aktaş:
Ey Îmân Edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size saldırmayı tasarlamıştı da Allah, onları, size saldırmaktan vazgeçirmişti. Allah’a karşı takvâlı olun. Mü’minler, yalnızca Allah’a güvenip yönelsinler.
Kral Fahd:
Ey îman edenler! Bir kavmin ellerini size uzatmaya (ve Peygamberi öldürmeye) kalkışıp da, onların ellerini sizden çektiği andaki Allah'ın üzerinizde olan o nimetini hatırlayın. Allah'tan korkun. Mü'minler de yalnız, Allah'a güvensinler.
Hasan Basri Çantay:
Ey îman edenler, Allahın, üzerinizdeki ni´metini düşünün. Hani bir gurüh size ellerini uzatmayı kurmuşdu da o, bunların ellerini sizden itib çekmişdi. Allahdan korkun. Mü´minler ancak Allaha güvenib dayanmalıdır.
Muhammed Esed:
Siz ey imana ermiş olanlar! Hatırlayın (düşman) toplumun sizi alt etmek üzere olduğu ve Allahın sizi onların elinden kurtardığı zaman bahşettiği nimetleri. O halde Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: ve iman edenler yalnız Allaha güvensinler.
Gültekin Onan:
Ey inananlar Tanrı´nın üzerinizdeki nimetini hatırlayın
Ali Fikri Yavuz:
Ey mü’minler! Allah’ın üzerinizdeki ni’metini hatırlayın. Hani bir kavim (Kureyş) size ellerini uzatmayı (sizi öldürmeyi) kurmuştu da Allah, bunların ellerini sizden menetmişti. Allah’dan korkun. Müminler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.
Portekizce:
Ó fiéis, recordai-vos das mercês de Deus para convosco, pois quando um povo intentou agredir-vos, Ele o conteve.Temei a Deus, porquanto a Deus se encomendam os fiéis.
İsveççe:
Troende! Minns Guds välgärning mot er när Han höll tillbaka dem som ville tillfoga er skada. Och frukta Gud - till Gud skall de troende lita!
Farsça:
ای اهل ایمان! نعمت خدا را بر خود یاد کنید زمانی که گروهی قصد کردند که [برای نابودی تان] به شما شبیخون زنند، ولی خدا توطئه آنان را از شما بازداشت. و از خدا پروا کنید و مؤمنان فقط باید بر خدا توکل کنند.
Kürtçe:
ئەی ئەوانەی بڕواتان ھێناوە یادی چاکە و بەھرەی خوا بکەنەوە بەسەرتانەوە کاتێک کۆمەڵێک نیازیان کرد کەدەست درێژ بکەن بۆتان خوایش بەرگری دەست درێژی ئەوانی لێکردن
Özbekçe:
Эй иймон келтирганлар! Аллоҳнинг сизга берган неъматини эсланг. Бир қавм сизга қўл узатмоқчи бўлганида, У уларнинг қўлларини сиздан қайтарган эди. Ва Аллоҳга тақво қилинг. Мўминлар Аллоҳга таваккал қилсинлар. («Мусулмонларга қўл чўзмоқчи бўлган қавм» кимлар эканлиги ҳақида турли ривоятлар бор. Аммо муҳаққиқ уламоларимиз бу қавм Ҳудайбия ҳодисаси пайтида Расулуллоҳни (с. а. в) ва мусулмонларни ғафлатда қолдириб, қириб ташламоқчи бўлган мушриклар гуруҳи эканини таъкидлаганлар. Аллоҳ уларга ёвуз ниятларига эришиш имконини бермади. Улар мусулмонлар қўлига асир тушдилар. Бу, албатта, Аллоҳ томонидан мусулмонларга берилган улкан неъматдир. Кўриниб турибдики, Аллоҳ хоҳласа, ҳар қандай ҳолда ҳам бандасига неъмат ато этади. Аммо банда бундай бахтга эришиши учун бу иноятга лойиқ бўлиши лозим. Бу эса, яна тақво билан бўлади.)
Malayca:
Wahai orang-orang yang beriman, kenanglah nikmat Allah (yang telah dikurniakanNya) kepada kamu ketika kaum (kafir yang memusuhi kamu) hendak menghulurkan tangannya (untuk menyerang kamu), lalu Allah menahan tangan mereka daripada (menyerang) kamu. Oleh itu, bertaqwalah kamu kepada Allah; dan kepada Allah jualah (sesudah bertaqwa itu) hendaklah orang-orang yang beriman berserah diri.
Arnavutça:
O besimtarë! – kujtonie dhuntinë e Perëndisë, të cilën ua dhuroi atë ditë kur një grup njerëzish deshën t’u dëmtojnë juve me duart e tyre prej jush. Druajuni Perëndisë! Dhe le të mbështetën vetëm te Perëndia besimtarët!
Bulgarca:
О, вярващи, помнете благодатта на Аллах към вас, когато някои хора се готвеха да посегнат с ръце на вас, а Той възпря ръцете им! И се бойте от Аллах! На Аллах да се уповават вярващите!
Sırpça:
О ви који верујете, сетите се Аллахове благодати према вама када су неки људи хтели да вас се дочепају, а Он је задржао њихове руке. И бојте се Аллаха, и нека се верници поуздају само у Аллаха!
Çekçe:
Vy, kteří věříte! Pomněte dobrodiní Božího vůči vám, když tento lid se chystal vztáhnout na vás ruce své a On ruce jejich od vás odvrátil! Buďte bohabojní a na Boha nechť se věřící spoléhají!
Urduca:
اے لوگو جو ایمان لائے ہو، اللہ کے اُس احسان کو یاد کرو جو اُس نے (ابھی حال میں) تم پر کیا ہے، جبکہ ایک گروہ نے تم پر دست درازی کا ارادہ کر لیا تھا مگر اللہ نے اُن کے ہاتھ تم پر اٹھنے سے روک دیے اللہ سے ڈر کر کام کرتے رہو، ایمان رکھنے والوں کو اللہ ہی پر بھروسہ کرنا چاہیے
Tacikçe:
Эй касоке, ки имон овардаед, аз неъмате, ки Худо ба шумо арзонӣ доштааст, ёд кунед: он гоҳ ки гурӯҳе қасди он карданд, то бар шумо даст ёзанд, ва Худо дасти ононро аз шумо кӯтоҳ кард. Аз Худо битарсед. Ва мӯъминон бар Худо таваккал мекунанд.
Tatarca:
Ий мөэминнәр! Аллаһуның сезгә биргән нигъмәтләрен хәтерләгез! Кәферләр сезне үтерергә кулларын сузган чакларында Аллаһ аларның кулларын сездән тыйды. Шулай булгач, Аллаһудан куркыгыз, аңа гөнаһлы булудан сакланыгыз! Мөэминнәр һәр эштә Аллаһуга гына тәвәккәл кылсыннар!
Endonezyaca:
Hai orang-orang yang beriman, ingatlah kamu akan nikmat Allah (yang diberikan-Nya) kepadamu, di waktu suatu kaum bermaksud hendak menggerakkan tangannya kepadamu (untuk berbuat jahat), maka Allah menahan tangan mereka dari kamu. Dan bertakwalah kepada Allah, dan hanya kepada Allah sajalah orang-orang mukmin itu harus bertawakkal.
Amharca:
እናንተ ያመናችሁ ሆይ! ሕዝቦች እጆቻቸውን ወደ እናንተ ሊዘረጉ ባሰቡና እጆቻቸውን ከእናንተ ላይ በከለከላችሁ ጊዜ በናንተ ላይ (የዋለላችሁን) የአላህን ጸጋ አስታውሱ፡፡ አላህንም ፍሩ፡፡ ምእመናንም በአላህ ላይ ይመኩ፡፡
Tamilce:
நம்பிக்கையாளர்களே! உங்கள் மீதுள்ள அல்லாஹ்வின் அருளை நினைவு கூருங்கள், ஒரு சமுதாயம் தங்கள் கரங்களை உங்கள் பக்கம் நீட்ட நாடியபோது, அல்லாஹ் அவர்களுடைய கரங்களை உங்களை விட்டுத் தடுத்தான். இன்னும், அல்லாஹ்வை அஞ்சுங்கள். இன்னும், நம்பிக்கையாளர்கள் அல்லாஹ்வின் மீதே நம்பிக்கை வை(த்து அவனை மட்டுமே சார்ந்து இரு)க்கவும்.
Korece:
믿는자들이여 하나님의 은혜를 상기하라 그들이 무력으로 너 희를 공격했을 때 하나님께서 그 공격을 저지하여 주시었으니 하나 님을 두려워하고 믿는 자들로 하 여금 모든 것을 하나님께 위탁하 라
Vietnamca:
Hỡi những người có đức tin, các ngươi hãy nhớ lại ân huệ của Allah đã ban cho các ngươi khi có một đám người muốn ra tay hãm hại các ngươi, Ngài đã ngăn họ khỏi các ngươi. Do đó, các ngươi hãy kính sợ Allah; và những người có đức tin hãy nên phó thác cho Allah.
Ayet Linkleri: