Arapça:
وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ وَلَمْ يُفَرِّقُوا بَيْنَ أَحَدٍ مِّنْهُمْ أُولَٰئِكَ سَوْفَ يُؤْتِيهِمْ أُجُورَهُمْ ۗ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
Çeviriyazı:
velleẕîne âmenû billâhi verusülihî velem yüferriḳû beyne eḥadim minhüm ülâike sevfe yü'tîhim ücûrahüm. vekâne-llâhü gafûrar raḥîmâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler ve onlar arasında ayırım yapmayanlara (Allah) pek yakında mükafatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
Diyanet İşleri:
Allah'a ve peygamberlerine inanıp, onlardan hiçbirini ayırmayanlara, işte onlara Allah ecirlerini verecektir. O, bağışlar ve merhamet eder.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Allah'a ve peygamberlerine inananlara ve içlerinden hiçbirini ayırt etmeyenlere gelince: Onlara ecirleri verilecektir ve Allah, suçları örten rahimdir.
Şaban Piriş:
Allah’a ve rasûllerine iman edip, rasûllerinden hiçbirinin arasında ayırım yapmayanlara ise, onlara mükâfatları verilecektir. Allah, bağışlayan, merhamet edendir.
Edip Yüksel:
ALLAH'a ve elçilerine inanan ve onların hiçbiri arasında ayırım yapmayanların da ödüllerini ileride verecek. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
Ali Bulaç:
Allah'a ve Resûlü’ne inananlar ve onlardan hiçbiri arasında ayrım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Suat Yıldırım:
Allah'a ve resullerine iman edip o resuller arasında hiçbir ayrım yapmayanların mükâfatlarını ise Allah ileride verecektir. Allah gafurdur, rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur). [2,285]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve o kimseler ki, Allah Teâlâ´ya ve peygamberlerine imân etmişlerdir ve onlardan hiçbirinin arasını ayırmamışlardır. İşte onlara da mükâfaatlarını elbette verecektir. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah'a ve O'nun resullerine iman edip onlardan birini ötekilerden ayırmayanlara gelince, Allah böylelerinin ödüllerini yakında kendilerine verecektir. Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Bekir Sadak:
(156-15) 8 Bu, bir de inkarlarindan Meryem´e buyuk bir iftirada bulunmalarindan ve: «Meryem oglu Isa Mesih´i, Allah´in elcisi oldurduk» demelerinden oturudur. Oysa onu oldurmediler ve asmadilar, fakat onlara oyle gorundu. Ayriliga dustukleri seyde dogrusu suphededirler, bu husustaki bilgileri ancak saniya uymaktan ibarettir, kesin olarak onu oldurmediler, bilakis Allah onu kendi katina yukseltti. Allah Guclu´dur, Hakim´dir.
İbni Kesir:
Allah ve peygamberlerine iman edip onların birini diğerinden ayırmayanlara
Adem Uğur:
Allah´a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
İskender Ali Mihr:
Ve onlar, Allah´a ve O´nun resûllerine îmân ettiler ve onların arasından birini (diğerinden) ayırmazlar. İşte onlar ki, onlara ecirleri yakında verilecektir. Ve Allah Gafur´dur (mağfiret edendir, günahları sevaba çevirendir), Rahîm´dir (Rahim esması ile tecelli edendir,merhamet edendir).
Celal Yıldırım:
Allah´a ve Peygamberine imân edip onlardan birini (diğerlerinden imân hususunda) ayırmayanlar (var ya), işte onların mükâfatlarını Allah kendilerine verecektir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Tefhim ul Kuran:
Allah´a ve peygamberine inananlar ve onlardan hiç biri arasında ayırım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Fransızca:
Et ceux qui croient en Allah et en Ses messagers et qui ne font de différence entre ces derniers, voilà ceux à qui Il donnera leurs récompenses. Et Allah est Pardonneur et Miséricordieux.
İspanyolca:
Pero a quienes crean en Alá y en Sus enviados, sin hacer distingos entre ellos, Él les remunerará. Alá es indulgente, misericordioso.
İtalyanca:
Quanto invece a coloro che credono in Allah e nei Suoi Messaggeri e non fanno differenza alcuna tra loro, ecco, presto essi avranno la loro mercede. Allah è perdonatore, misericordioso.
Almanca:
Diejenigen, die den Iman an ALLAH und an Seine Gesandten verinnerlicht und keinen Unterschied zwischen keinen von ihnen gemacht haben, diesen wird ER ihre Belohnung zuteil werden lassen. Und ALLAH bleibt immer allvergebend, allgnädig.
Çince:
确信真主和众使者,而不歧视任何使者的人,他将以他们(应得)的报酬赏赐他们。真主是至赦的,是至慈的。
Hollandaca:
Maar zij, die in God en zijne gezanten gelooven, en geen onderscheid tusschen hen maken, hun zullen wij hunne belooning geven; God is genadig en barmhartig.
Rusça:
А тех, которые уверовали в Аллаха и Его посланников и не делают различий между любым из них, Он одарит их наградой. Аллах - Прощающий, Милосердный.
Somalice:
Kuwa rumeeyey Eebe iyo Rassulkiisa oon kala bixinin Cid ka mid ah kuwaas wuu Siindoonaa (Eebe) Ajirkooda, Eebana waa Dhaafe Naxariista.
Swahilice:
Na walio muamini Mwenyezi Mungu na Mitume wake, wala wasimfarikishe yeyote kati yao, hao atawapa ujira wao. Na Mwenyezi Mungu ni Mwingi wa maghfira, na Mwenye kurehemu.
Uygurca:
اﷲ قا ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبەرلىرىگە ئىمان ئېيتقان، ئۇلاردىن ھېچبىرىنىڭ ئارىسىنى ئاجرىتىۋەتمىگەن (يەنى ھەممىسىگە ئىمان ئېيتقان) كىشىلەرگە اﷲ ئۇلارنىڭ (تېگىشلىك) ئەجىرلىرىنى ئاتا قىلىدۇ، اﷲ ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچىدۇر، ناھايىتى مېھرىباندۇر
Japonca:
だがアッラーとその使徒たちを信し,かれらの間の誰にも差別をしない者には,われはやがて報奨を与えよう。アッラーは寛容にして慈悲深くあられる。
Arapça (Ürdün):
«والذين آمنوا بالله ورسله» كلهم «ولم يفرقوا بين أحد منهم أولئك سوف يؤتيهم» بالياء والنون «أجورهم» ثواب أعمالهم «وكان الله غفورا» لأوليائه «رحيما» بأهل طاعته.
Hintçe:
और जो लोग ख़ुदा और उसके रसूलों पर ईमान लाए और उनमें से किसी में तफ़रक़ा नहीं करते तो ऐसे ही लोगों को ख़ुदा बहुत जल्द उनका अज्र अता फ़रमाएगा और ख़ुदा तो बड़ा बख्शने वाला मेहरबान है
Tayca:
และบรรดาผู้ที่ศรัทธาต่ออัลลอฮฺ และบรรดาร่อซูลของพระองค์ และมิได้แยกระหว่างคนหนึ่งคนใดในพวกเขา นั้น ชนเหล่านี้แหละพระองค์จะทรงประทานแก่พวกเขาซึ่งรางวัลของพวกเขา และอัลลอฮฺนั้นเป็นผู้ทรงอภัยโทษ ผู้ทรงเมตตาเสมอ
İbranice:
ולאלה אשר מאמינים באלוהים ובשליחיו, הנשים מבלי להבדיל ביניהם, הוא ייתן להם את גמולם, כי אלוהים הוא הסלחן הרחום
Hırvatça:
A one koji u Allaha i poslanike Njegove vjeruju i ni jednoga od njih ne izdvajaju - On će, sigurno, nagraditi. A Allah je Onaj Koji oprašta grijehe i milostiv je.
Rumence:
Dumnezeu îi va răsplăti pe cei care cred în El şi în trimişii Săi fără să facă vreo deosebire între ei. Dumnezeu este Iertător, Milostiv.
Transliteration:
Waallatheena amanoo biAllahi warusulihi walam yufarriqoo bayna ahadin minhum olaika sawfa yuteehim ojoorahum wakana Allahu ghafooran raheeman
Türkçe:
Allah'a ve O'nun resullerine iman edip onlardan birini ötekilerden ayırmayanlara gelince, Allah böylelerinin ödüllerini yakında kendilerine verecektir. Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Sahih International:
But they who believe in Allah and His messengers and do not discriminate between any of them - to those He is going to give their rewards. And ever is Allah Forgiving and Merciful.
İngilizce:
To those who believe in Allah and His messengers and make no distinction between any of the messengers, we shall soon give their (due) rewards: for Allah is Oft-forgiving, Most Merciful.
Azerbaycanca:
Lakin Allaha və peyğəmbərlərinə iman gətirən və onların heç birini digərindən ayırmayan şəxslərə Allah Özü mükafatlarını verəcəkdir. Şübhəsiz ki, Allah bağışlayandır, rəhm edəndir!
Süleyman Ateş:
Ve onlar ki, Allah'a ve elçilerine inandılar, onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmadılar; işte (Allah), pek yakında onların da mükafatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Diyanet Vakfı:
Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükafatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Erhan Aktaş:
O kimseler ki Allah’a ve Resûllerine îmân edip, Resûller arasında hiçbir ayırım yapmazlar. İşte onlara, gelecekte ödülleri verilecektir. Kuşkusuz, Allah, Çok Bağışlayıcı’dır, Rahmeti Kesintisiz’dir.
Kral Fahd:
Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Hasan Basri Çantay:
Allaha ve peygamberlerine îman edib onlardan birini diğerinden ayırmayanlar (a gelince): Onlar da mükâfatları kendilerine verilecek olanlardır. Allah çok bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir.
Muhammed Esed:
Allaha ve peygamberlerine inanan ve onlar arasında hiçbir ayrım yapmayanlara gelince, zamanı geldiğinde Allah, onlara mükafatlarını (tam olarak) bahşedecektir. Ve Allah, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
Gültekin Onan:
Tanrı´ya ve Resulü´ne inananlar ve onlardan hiç biri arasında ayrım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir.
Ali Fikri Yavuz:
Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve peygamberlerden hiç biri arasında fark gözetmiyen kimselere gelince, işte bunların kıyamette Allah mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
Portekizce:
Quanto àqueles que crêem em Deus e em Seus mensageiros, e não fazem distinção entre nenhum deles, Deus lhesconcederás as suas devidas recompensas, porque Deus é Indulgente, Misericordiosíssimo.
İsveççe:
Men de som tror på Gud och på Hans sändebud och inte gör åtskillnad mellan dem skall få sin [fulla] lön. Gud är ständigt förlåtande, barmhärtig.
Farsça:
وکسانی که به خدا و پیامبرانش ایمان آوردند و میان هیچ یک از آنان جدایی نینداختند، خدا پاداششان را می دهد؛ و خدا همواره بسیار آمرزنده و مهربان است.
Kürtçe:
وە ئەوانەی بڕوایان ھێناوە بەخواو پێغەمبەرەکانی وە ھیچ جیاوازیەکیان نەخستە نێوان ھیچ کام لەو پێغەمبەرانە ئا ئەوانە لە داھاتوودا خوا پاداشتیان دەداتەوە, وە خوا ھەمیشە لێ بووردە و میھرەبانە
Özbekçe:
Аллоҳга ва Унинг Пайғамбарларига иймон келтирганларга ва уларнинг бирортасини ҳам айирмаганларга–ана ўшаларга ажрларини албатта берурмиз. Ва Аллоҳ мағфиратли ва раҳмли зотдир.
Malayca:
Dan orang-orang yang beriman kepada Allah dan Rasul-rasulNya dan mereka pula tidak membeza-bezakan (imannya terhadap) seseorang pun di antara Rasul-rasul itu, (maka) mereka yang demikian, Allah akan memberi mereka pahala mereka. Dan (ingatlah) adalah Allah Maha Pengampun, lagi Maha Mengasihani.
Arnavutça:
E, atyre që besojnë Perëndinë dhe pejgamberët e Tij dhe nuk bëjnë ndryshim ndërmjet asnjërit nga ata, atyre do t’ju japim shpërblimin (e premtuar). Se Perëndia është falës dhe mëshirues.
Bulgarca:
На тези, които повярваха в Аллах и в Неговите пратеници, и не отделяха никого измежду тях, Той ще им даде наградите. Аллах е опрощаващ, милосърден.
Sırpça:
А оне који у Аллаха и Његове посланике верују и ниједног од њих не издвајају - Он ће, сигурно, да награди. А Аллах је Онај Који опрашта грехе и милостив је.
Çekçe:
Těm však, kdož věří v Boha a posly Jeho a nedělají mezi nimi rozdíl žádný, těm dáme odměny jejich a Bůh je odpouštějící, slitovný.
Urduca:
بخلاف اس کے جو لوگ اللہ اور ا س کے تمام رسولوں کو مانیں، اور اُن کے درمیان تفریق نہ کریں، اُن کو ہم ضرور اُن کے اجر عطا کریں گے، اور اللہ بڑا درگزر فرمانے والا اور رحم کرنے والا ہے
Tacikçe:
Ва касоне, ки ба Худо ва паёмбаронаш имон овардаанд ва. миёни паёмбаронаш ҷудоӣ наандохтаанд, савобашонро Худо хоҳад дод ва Худо омурзандаву меҳрубон аст.
Tatarca:
Аллаһуга һәм расүленә ышанучылар расүлнең арасын аермыйлар, һәммәсенә бертигез ышаналар, бу хак мөэминнәргә әҗерләрен тиздән бирербез, Аллаһ хак мөэминнәрне ярлыкаучы һәм аларга рәхмәт кылучы булды.
Endonezyaca:
Orang-orang yang beriman kepada Allah dan para rasul-Nya dan tidak membeda-bedakan seorangpun di antara mereka, kelak Allah akan memberikan kepada mereka pahalanya. Dan adalah Allah Maha Pengampun lagi Maha Penyayang.
Amharca:
እነዚያም በአላህና በመልክተኞቹ ያመኑ ከነርሱም በአንድም መካከል ያልለዩ እነዚያ ምንዳዎቻቸውን በእርግጥ ይሰጣቸዋል፡፡ አላህም መሓሪ አዛኝ ነው፡፡
Tamilce:
இன்னும், எவர்கள் அல்லாஹ்வையும், அவனுடைய தூதர்களையும் நம்பிக்கை கொண்டார்களோ; இன்னும், அவர்களில் ஒருவருக்கிடையிலும் பிரிவினை செய்யவில்லையோ அவர்களுக்கு அவர்களுடைய (தகுந்த நற்) கூலிகளை அல்லாஹ் கொடுப்பான். அல்லாஹ் மகா மன்னிப்பாளனாக, பெரும் கருணையாளனாக இருக்கிறான்.
Korece:
하나님과 그분의 선지자들을 믿고 그들 가운데 어느 누구도구별치 아니한 그들에게는 보상이준비되어 있나니 하나님은 관용과자비로 충만하심이라
Vietnamca:
Ngược lại, những ai có đức tin nơi Allah và các Thiên Sứ của Ngài, không phân biệt bất cứ ai trong số các vị Thiên Sứ đó của Ngài thì họ là những người sớm được TA ban cho phần thưởng. Quả thật, Allah hằng tha thứ, hằng khoan dung.
Ayet Linkleri: