Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

64

Sûredeki Ayet No: 

16

Ayet No: 

5215

Sayfa No: 

557

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَاتَّقُوا اللَّهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَأَطِيعُوا وَأَنفِقُوا خَيْرًا لِّأَنفُسِكُمْ ۗ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Çeviriyazı: 

fetteḳu-llâhe me-steṭa`tüm vesme`û veeṭî`û veenfiḳû ḫayral lienfüsiküm. vemey yûḳa şüḥḥa nefsihî feülâike hümü-lmüfliḥûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O halde gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Diyanet İşleri: 

Allah'a karşı gelmekten gücünüzün yettiği kadar sakının, buyruklarını dinleyin, itaat edin; kendinizin iyiliğine olarak mallarınızdan sarfedin; nefsinin tamahkarlığından korunan kimseler, işte onlar saadete erenlerdir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Artık çekinin Allah'tan gücünüz yettiği kadar ve dinleyin ve itaat edin ve mallarınızı harcayın hayır yolunda, sizin için hayırlıdır ve kimler, nefsinin hırsından, nekesliğinden korunursa artık onlardır kurtulanların, muratlarına erenlerin ta kendileri.

Şaban Piriş: 

Gücünüzün yettiğince Allah’tan korkun, dinleyin ve itaat edin. Kendi iyiliğiniz için infakta bulunun. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Edip Yüksel: 

Gücünüz yettiği kadar ALLAH'ı sayın. Dinleyin, itaat edin ve kendi yararınız için yardımda bulununuz. Nefsinin bencillik ve cimriliğinden korunanlar başaranlardır.

Ali Bulaç: 

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

Suat Yıldırım: 

Onun için gücünüz yettiğince Allah'a karşı gelmekten, haramlara girmekten sakının, hakkı dinleyip, itaat edin ve kendi iyiliğinize olarak hayır yolunda mal harcayın.Kim nefsinin hırsından ve cimriliğinden kendini kurtarabilirse asıl felaha erenler işte onlardır. [59,9]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık gücünüz yettiği kadar Allah´tan korkun ve dinleyin ve itaat edin ve nefisleriniz için bir hayr olmak üzere infakta bulunun ve her kim nefsini cimrilikten vikaye ederse işte onlardır muradlarına ermiş olanlar, onlardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O halde, gücünüz ölçüsünde Allah'tan sakının, dinleyin, itaat edin. Ve benlikleriniz için bir hayır olarak infakta bulunun. Nefsinin cimrilik ve doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Bekir Sadak: 

Kadinlarinizdan ay hali gormekten kesilenler ile henuz ay hali gormemis olanlarin iddetleri hususunda supheye duserseniz, bilin ki, onlarin iddet beklemesi uc aydir

İbni Kesir: 

Öyleyse, gücünüz yettiğince Allah´tan korkun. Dinleyin, itaat edin ve kendinizin hayrına olarak infak edin. Kim de nefsinin cimriliğinden korunursa

Adem Uğur: 

O halde gücünüz yettiğince Allah´a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

İskender Ali Mihr: 

Artık Allah´a karşı gücünüzün yettiği kadar (en üst seviyede) takva sahibi olun. Dinleyin ve itaat edin! Ve kendiniz için hayır olarak infâk edin (verin). Ve kim nefsinin cimriliğinden kendini korursa (sakındırırsa), o taktirde işte onlar

Celal Yıldırım: 

Gücünüzün yettiği kadar Allah´tan korkun, (hakkı) dinleyip, itaat edin. Kendi lehinize (mallarınızdan) hayırlı yollara harcayın. Kim nefsinin aşırı cimrilik, kıskançlık ve ihtirasından korunursa, işte onlar muradlarına eren, umduklarına kavuşanlardır.

Tefhim ul Kuran: 

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah´tan korkup sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa

Fransızca: 

Craignez Allah, donc autant que vous pouvez, écoutez, obéissez et faites largesses. Ce sera un bien pour vous. Et quiconque a été protégé contre sa propre avidité... ceux-là sont ceux qui réussissent.

İspanyolca: 

¡Temed cuanto podáis a Alá! ¡Escuchad! ¡Obedeced! ¡Gastad! Es en vuestro propio beneficio. Los que se guardan de su propia codicia, ésos son los que prosperarán.

İtalyanca: 

Temete Allah per quello che potete, ascoltate, obbedite e siate generosi: ciò è un bene per voi stessi. Coloro che si saranno preservati dalla loro stessa avidità saranno quelli che prospereranno.

Almanca: 

Also handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber, wie ihr könnt, hört zu, gehorcht und spendet Gutes für euch selbst! Und wer vor dem Geiz seines Ego geschützt wird, diese sind die wirklichen Erfolgreichen.

Çince: 

你们当量力地敬畏真主,你们当听从他的教训和命令,你们当施舍,那是有益於你们自己的。能戒除自身的贪吝者,确是成功的。

Hollandaca: 

Vreest dus God zooveel gij kunt; luistert en gehoorzaamt, en geeft aalmoezen voor het heil uwer zielen; want zij die niet gierig omtrent hunne eigene zielen zijn, zullen voorspoed genieten.

Rusça: 

Бойтесь Аллаха по мере своих возможностей, слушайте, повинуйтесь и расходуйте во благо самим себе. А уберегшиеся от собственной алчности являются преуспевшими.

Somalice: 

Eebe ka dhawrsada intaad kartaan, maqla oo adeecana (weyneeya), waxna baxsada, ruuxii laga dhawro bakhaylnimada naftiisa waa liibaanay.

Swahilice: 

Basi mcheni Mwenyezi Mungu kama mwezavyo, na sikieni, na t'iini, na toeni, itakuwa kheri kwa nafsi zenu. Na mwenye kuepushwa na uchoyo wa nafsi yake, basi hao ndio walio fanikiwa.

Uygurca: 

تاقىتىڭلارنىڭ يېتىشىچە اﷲ قا تەقۋادارلىق قىلىڭلار، (ۋەزىنى) ئاڭلاڭلار، (ئەمرىگە) ئىتائەت قىلىڭلار، (اﷲ نىڭ يولىدا ماللىرىڭلارنى) سەرپ قىلىڭلار، (بۇ) ئۆزۈڭلار ئۈچۈن پايدىلىقتۇر، كىمكى نەپسىنىڭ بېخىللىقىدىن ساقلىنىدىكەن، ئۇ مەقسىتىگە ئېرىشكۈچىدۇر

Japonca: 

だから心を尽してアッラーを畏れ,聞きそして従い,また(施しのために)使え,あなたがた自身のために善いであろう。また自分の貪欲に用心する者,かれらは繁栄を成就する者である。

Arapça (Ürdün): 

«فاتقوا الله ما استطعتم» ناسخة لقوله (اتقوا الله حق تقاته) «واسمعوا» ما أُمرتم به سماع قبول «وأطيعوا وأنفقوا» في الطاعة «خيرا لأنفسكم» خبر يكن مقدرة جواب الأمر «ومن يوق شح نفسه فأولئك هم المفلحون» الفائزون.

Hintçe: 

तो जहाँ तक तुम से हो सके ख़ुदा से डरते रहो और (उसके एहकाम) सुनो और मानों और अपनी बेहतरी के वास्ते (उसकी राह में) ख़र्च करो और जो शख़्श अपने नफ्स की हिरस से बचा लिया गया तो ऐसे ही लोग मुरादें पाने वाले हैं

Tayca: 

ดังนั้นจงยำเกรงอัลลอฮฺเถิด เท่าที่พวกเจ้ามีความสามารถ และจงเชื่อฟังและปฏิบัติตามและบริจาคเถิดเพราะเป็นการดียิ่งสำหรับตัวของพวกเจ้า และผู้ใดถูกปกป้องให้พ้นจากความตระหนี่แห่งจิตใจของเขา ชนเหล่านั้นพวกเขาเป็นผู้ประสบความสำเร็จ

İbranice: 

יראו את אלוהים כמיטב יכולתכם, ושמעו וצייתו וחלקו מכספיכם כי זה טוב יותר בשבילכם. ואלה אשר גוברים על קמצנותם, הם אלה אשר יצליחו

Hırvatça: 

Pa Allaha se bojte koliko god možete, i slušajte i pokoravajte se i udjeljujte za svoje dobro. A oni koji budu sačuvani gramzivosti i tvrdičluka, pa takvi su baš uspjeli.

Rumence: 

Temeţi-vă de Dumnezeu cât puteţi! Ascultaţi şi daţi ascultare! Daţi milostenie! Acesta va fi bine pentru voi. Cei care se vor feri de zgârcenia sufletelor lor, aceştia vor fi cei fericiţi!

Transliteration: 

Faittaqoo Allaha ma istataAAtum waismaAAoo waateeAAoo waanfiqoo khayran lianfusikum waman yooqa shuhha nafsihi faolaika humu almuflihoona

Türkçe: 

O halde, gücünüz ölçüsünde Allah'tan sakının, dinleyin, itaat edin. Ve benlikleriniz için bir hayır olarak infakta bulunun. Nefsinin cimrilik ve doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Sahih International: 

So fear Allah as much as you are able and listen and obey and spend [in the way of Allah]; it is better for your selves. And whoever is protected from the stinginess of his soul - it is those who will be the successful.

İngilizce: 

So fear Allah as much as ye can; listen and obey and spend in charity for the benefit of your own soul and those saved from the covetousness of their own souls,- they are the ones that achieve prosperity.

Azerbaycanca: 

Allahdan (Allahın əzabından) bacardığınız qədər qorxun. (Sizə verilə öyüd-nəsihətə) qulaq asın; (Allaha və Peyğəmbərinə) itaət edin və (mal-dövlətinizdən Allah yolunda) xərcləyin. Bu sizin özünüz üçün xeyirli olar. (Allah tərəfindən) nəfsinin xəsisliyindən (tamahından) qorunub saxlanılan kimsələr – məhz onlar nicat tapıb səadətə qovuşanlardır!

Süleyman Ateş: 

Öyle ise gücünüz yettiği kadar Allah'tan korkun, (O'nun öğütlerini) dinleyin, (O'na) ita'at edin ve kendi iyiliğinize olarak (mallarınızı Allah uğrunda) harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar, başarıya erenlerdir.

Diyanet Vakfı: 

O halde gücünüz yettiğince Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Erhan Aktaş: 

Gücünüz yettiğince Allah’a karşı takvâ sahibi olun. Dinleyin ve itaat edin. Kendi iyiliğiniz için infak edin.(1) Kim benliğinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Kral Fahd: 

O halde gücünüz yettiğince Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Hasan Basri Çantay: 

O halde gücünüzün yetdiği kadar Allahdan korkun, (öğütlerini) dinleyin. îtâat edin. (Mallarınızdan Allah yolunda), kendinizin hayrı olarak, harcayın. Kim nefsinin (koyu) cimriliğinden korunursa işte onlar muradlarına erenlerin ta kendileridir.

Muhammed Esed: 

O halde, elinizden geldiği kadar Allah´a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, (O´nu) dinleyin ve itaat edin. Ve kendi iyiliğiniz için karşılıksız harcamada bulunun, böylece açgözlülüklerinden kurtulmuş olanlar; işte onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar!

Gültekin Onan: 

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Tanrı´dan korkup sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa

Ali Fikri Yavuz: 

Onun için, gücünüz yettiği kadar Allah’dan korkun, (takva sahibi olun. Emirlerine uyun, yasaklarından kaçının). Öğüdlerini dinleyin, emirlerine itaat edin. (Hayır yollarına) harcayın

Portekizce: 

Temei, pois, a Deus, tanto quanto possais, Escutai-O, obedecei-Lhe e fazei caridade, que isso será preferível para vós!Aqueles que se preservarem da avareza serão os bem-aventurados.

İsveççe: 

Frukta därför Gud efter måttet av er förmåga; lyssna till och lyd [Hans ord]. Och ge åt andra för er själs bästa; det skall gå dem väl i händer som värjer sig för girighetens [frestelser].

Farsça: 

بنابراین به اندازه استطاعتی که دارید از خدا پروا کنید و [دعوت حق را] بشنوید و اطاعت نمایید و انفاق کنید که برای شما بهتر است؛ و کسانی که خود را از بخل و حرص بازدارند آنان رستگارند.

Kürtçe: 

کەوا بوو لەخوا بترسن وبەندایەتی ئەو بکەن ئەوەندەی کە دەتوانن وە گوێڕایەڵ وملکەچی بن وە ماڵ ببەخشن کە بۆ خۆتان چاکترە وە ئەوەی پارێزراو بێت لەچرووکی نەفسی خۆی ھەر ئەوانن سەرکەوتو وڕزگار

Özbekçe: 

Аллоҳга қўлингиздан келганича тақво қилинг ва (амрини) тингланг ва итоат қилинг ва инфоқ қилинг - ўзингизга яхши бўлади. Ва кимки нафсининг қизғанчиқлигидан сақланса, ана ўшалар нажот топувчилардир.

Malayca: 

Oleh itu bertaqwalah kamu kepada Allah sedaya supaya kamu; dan dengarlah (akan pengajaran-pengajaranNya) serta taatlah (akan perintah-perintahNya); dan belanjakanlah harta kamu (serta buatlah) kebajikan untuk diri kamu. Dan (ingatlah), sesiapa yang menjaga serta memelihara dirinya daripada dipengaruhi oleh tabiat bakhilnya, maka merekalah orang-orang yang berjaya.

Arnavutça: 

andaj druajuni Perëndisë sa të mundeni, dhe dëgjoni, dhe përuluni dhe shpenzoni (prej pasurisë suaj) për të mirën tuaj. E ata që ruhen nga lakmia e madhe, janë fitues.

Bulgarca: 

Затова бойте се от Аллах, колкото ви е по силите, и слушайте, и се покорявайте, и раздавайте за свое добро! А който се предпази от скъперничеството на своята душа - тези са сполучилите.

Sırpça: 

Па Аллаха се бојте колико год можете, и слушајте и покоравајте се и удељујте за своје добро. А они који буду сачувани похлепе и тврдичлука, такви су успели.

Çekçe: 

Bojte se tedy Boha, jak jen můžete! Slyšte a poslouchejte a dávejte almužny pro dobro duší svých! A ti, kdož u sebe se varují skrblictví, ti věru budou blažení!

Urduca: 

لہٰذا جہاں تک تمہارے بس میں ہو اللہ سے ڈرتے رہو، اور سنو اور اطاعت کرو، اور اپنے مال خرچ کرو، یہ تمہارے ہی لیے بہتر ہے جو اپنے دل کی تنگی سے محفوظ رہ گئے بس وہی فلاح پانے والے ہیں

Tacikçe: 

То тавонед, аз Худо битарсед ва гӯш андозед ва итоъат кунед ва ба нафъи худ аз молатон хайр кунед. Ва онон, ки аз ҳирси нафси худ дар амон мондаанд, наҷот ёфтагонанд.

Tatarca: 

Аллаһудан куркыгыз, Аңа гөнаһлы булудан сакланыгыз көчегез җиткән чаклы, ягъни Аллаһ тыйган гөнаһлы эшләрдән тыелырга көчегез җитә торып тыелмыйча һәм кушкан сәваблы эшләрне көчегез җитә торып эшләмичә гөнаһлы булмагыз, Аллаһуның сүзен ишетегез һәм итагать итегез, һәм малларыгыздан садакалар бирегез – бу эшләр үзегез өчен файдалыдыр. Бер кеше дөнья малына нәфесенең комсызлыгыннан сакланса – андый кешеләр ґәзабтан котылып өстенлек табучылардыр.

Endonezyaca: 

Maka bertakwalah kamu kepada Allah menurut kesanggupanmu dan dengarlah serta taatlah dan nafkahkanlah nafkah yang baik untuk dirimu. Dan barangsiapa yang dipelihara dari kekikiran dirinya, maka mereka itulah orang-orang yang beruntung.

Amharca: 

አላህንም የቻላችሁትን የክል ፍሩት፤ ትዕዛዙን ስሙም፤ ታዘዙም፤ ለግሱም፤ ለነፍሶቻችሁ መልካምን (ይሰጣችኋልና)፤ የነፍሱንም ንፍገት የሚጠበቅ ሰው እነዚያ እነሱ ፍላጎታቸውን የሚያገኙ ናቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, உங்களுக்கு முடிந்தளவு அல்லாஹ்வை அஞ்சுங்கள்! (அவனுக்கும் தூதருக்கும்) செவி தாழ்த்துங்கள்! கீழ்ப்படியுங்கள்! உங்கள் ஆன்மாக்களின் நன்மைக்காக செல்வத்தை தர்மம் செய்யுங்கள்! எவர்கள் தமது ஆன்மாக்களின் கஞ்சத்தனத்தில் இருந்து பாதுகாக்கப்படுவார்களோ அவர்கள்தான் வெற்றியாளர்கள் ஆவார்கள்.

Korece: 

그러므로 최선을 다하여 하 나님을 두려워하고 귀를 기울이 며 순종하고 자선을 베풀라 그것 이 너희 스스로를 위한 복이 되며 스스로의 탐욕에서 벗어나는 자만 이 번성함을 누리니라

Vietnamca: 

Vì vậy, các ngươi hãy kính sợ Allah (nhiều nhất có thể) theo khả năng của các ngươi, các ngươi hãy nghe và vâng lệnh, và các ngươi hãy chi tiêu (theo cách của Allah), nó tốt hơn cho bản thân của các ngươi. Những ai giữ bản thân mình khỏi sự keo kiệt, ích kỷ thì sẽ là những người thành đạt.