Arapça:
هَا أَنتُمْ هَٰؤُلَاءِ جَادَلْتُمْ عَنْهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فَمَن يُجَادِلُ اللَّهَ عَنْهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَم مَّن يَكُونُ عَلَيْهِمْ وَكِيلًا
Çeviriyazı:
hâentüm hâülâi câdeltüm `anhüm fi-lḥayâti-ddünyâ femey yücâdilü-llâhe `anhüm yevme-lḳiyâmeti em mey yekûnü `aleyhim vekîlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Haydi siz dünya hayatında onları savunuverdiniz (diyelim). Peki kıyamet gününde Allah'ın huzurunda onları kim savunacaktır? Yahut onlara kim vekil olacaktır?
Diyanet İşleri:
İşte siz dünya hayatında onları savunuyorsunuz ama, kıyamet günü onları Allah'a karşı kim savunacak? Veya onların vekaletini kim üzerine alacaktır?
Abdulbakî Gölpınarlı:
İşte siz o kişilersiniz ki dünya hayatında onları tuttunuz, onlar için uğraştınız; fakat kıyamet gününde, Allah'a karşı kim savunacak onları, yahut kim koruyacak onları?
Şaban Piriş:
İşte siz, dünya hayatında onları savunuyorsunuz. Kıyamet gününde kim onları Allah'a karşı müdafaa eder, kim onlara vekil olur?
Edip Yüksel:
İşte sizler bu tür kişileri dünya hayatında savunuyorsunuz. Peki, diriliş gününde ALLAH'a karşı kim onları savunacak? Ya da kim onlara avukat olacak?
Ali Bulaç:
İşte siz böylesiniz; dünya hayatında onlardan yana mücadele ettiniz. Peki kıyamet günü onlardan yana Allah'a mücadele edecek kimdir? Ya da onlara vekil olacak kimdir?
Suat Yıldırım:
Haydi diyelim, siz bu dünya hayatı bakımından onları savundunuz, peki yarın kıyamet günü kim Allah'a karşı onları savunacak? Yahut kim onların vekili olacak?
Ömer Nasuhi Bilmen:
İşte siz öyle kimselersiniz ki, dünya hayatı hususunda onlardan yana mücadelede bulundunuz, fakat Kıyamet gününde onlar tarafından Allah Teâlâ´ya karşı kim mücadelede bulunacak? Veya onların üzerine kim vekil olacak?
Yaşar Nuri Öztürk:
Diyelim, siz onlar için dünya hayatında mücadele verdiniz. Peki, kıyamet günü Allah'a karşı onlar için kim mücadele verir, onlar hakkında kim vekillik yapar?
Bekir Sadak:
Eger sana Allah´in bol nimeti ve rahmeti olmasaydi, onlardan bir takimi seni sapitmaga calisirdi. Halbuki onlar kendilerinden baskasini saptiramazlar, sana da bir zarar vermezler. Allah sana Kitap ve hikmet indirmis, sana bilmedigini ogretmistir. Allah´in sana olan nimeti ne buyuktur.
İbni Kesir:
İşte siz öyle kimselersiniz ki
Adem Uğur:
Haydi siz dünya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya kıyamet günü Allah´a karşı onları kim savunacak yahut onlara kim vekil olacak?
İskender Ali Mihr:
İşte siz böylesiniz. Dünya hayatında onlardan yana mücâdele ettiniz. Fakat, kıyâmet günü onlardan yana kim Allah ile mücâdele edecek veya kim onlara vekil olacak?
Celal Yıldırım:
İşte siz öyle kimselersiniz ki, dünya hayatında onlardan yana çekişip uğraşırsınız, ya Kıyamet günü Allah´a karşı kim onlardan yana savunuculuk yapıp uğraşacak ? Ya da kim onlara vekîl olacak?
Tefhim ul Kuran:
İşte siz böylesiniz
Fransızca:
Voilà les gens en faveur desquels vous disputez dans la vie présente. Mais qui va disputer pour eux devant Allah au Jour de la Résurrection ? Ou bien qui sera leur protecteur ?
İspanyolca:
¡Mirad cómo sois! Discutís en favor de ellos en la vida de acá, pero ¿quién va a defenderles contra Alá el día de la Resurrección? ¿Quién será entonces su protector?
İtalyanca:
Avete disputato a loro favore nella vita presente? Ma chi contenderà con Allah per loro nel Giorno della Resurrezione? Chi diverrà loro garante?
Almanca:
Da habt ihr selbst stellvertretend für sie im diesseitigen Leben disputiert, wer wird denn stellvertretend für sie vor ALLAH am Tag der Auferstehung disputieren, oder wer wird für sie ein Wakil sein?!
Çince:
你们这些人啊!在今世生活中,你们替他们辩护,复活日,谁替他们辩护呢?谁做他们的监护者呢?
Hollandaca:
Ziet, gij zijt het, die in het tegenwoordige leven voor hen gepleit hebt. Maar wie zal op den dag der opstanding met God voor hen redetwisten, of wie zal hun schuts zijn?
Rusça:
Вот вы препираетесь за них в этом мире. Но кто станет препираться за них с Аллахом в День воскресения? Или кто будет их защитником?
Somalice:
Idinku kuwaasow waad ka doodeen Xaggooda Nolosha Adduunyo, yaase ka doodi Xaggooda Maalinta Qiyaame ama u noqon Wakiil.
Swahilice:
Hivyo nyinyi mmewatetea hawa katika uhai huu wa duniani. Basi nani atakaye watetea kwa Mwenyezi Mungu Siku ya Kiyama? Au ni nani atakuwa wakili wao wa kumtegemea?
Uygurca:
سىلەر شۇنداق كىشىلەر سىلەركى، ھاياتىي دۇنيادا ئۇلارنىڭ (يەنى ئوغرى ۋە خائىنلارنىڭ) تەرىپىنى ئالدىڭلار، قىيامەت كۈنى كىم اﷲ قا قارشى ئۇلارنىڭ تەرىپىنى ئالىدۇ؟ (يەنى اﷲ نىڭ ئازابىنى كىم ئۇلاردىن دەپئى قىلىدۇ؟) ياكى كىم ئۇلارغا ھامىي بولىدۇ؟
Japonca:
これ,あなたがたは現世の生活の上でかれらのために弁護している。だが誰が,復活の日に,かれらのためアッラーに弁護出来よう。また誰が,かれらの事の保護者となろうか。
Arapça (Ürdün):
«ها أنتم» يا «هؤلاء» خطاب لقوم طعمة «جادلتم» خاصمتم «عنهم» أي عن طعمة وذويه وقرئ عنه «في الحياة الدنيا فمن يجادل الله عنهم يوم القيامة» إذ عذبهم «أم من يكون عليهم وكيلا» يتولى أمرهم ويذبُّ عنهم أي لا أحد يفعل ذلك.
Hintçe:
(मुसलमानों) ख़बरदार हो जाओ भला दुनिया की (ज़रा सी) ज़िन्दगी में तो तुम उनकी तरफ़ होकर लड़ने खडे हो गए (मगर ये तो बताओ) फिर क़यामत के दिन उनका तरफ़दार बनकर ख़ुदा से कौन लड़ेगा या कौन उनका वकील होगा
Tayca:
พึงรู้เถิดว่า พวกเจ้านี้แหละ ได้เถียงแทนพวกเขา กันในชีวิตความเป็นอยู่แห่งโลกนี้ แล้วใครเล่าที่จะเถียงกับอัลลอฮฺแทนพวกเขาในวันกิยามะฮ์ หรือว่าใครเล่าจะเป็นผู้รับมอบหมายให้คุ้มครองรักษา
İbranice:
הנה אתם הגנתם עליהם בעולם הזה, אך ביום תחיית- המתים מי יגן עליהם מפני אלוהים, או מי יהיה אדונם
Hırvatça:
Eto, vi se zauzimate za njih u životu na dunjaluku, a ko će se pred Allahom za njih zauzimati na Kijametskom danu, ili ko će im zastupnik biti?!
Rumence:
În Viaţa de Acum aţi vorbit în apărarea lor. Cine însă le va lua apărarea înaintea lui Dumnezeu în Ziua Învierii? Cine va fi ajutorul lor?
Transliteration:
Haantum haolai jadaltum AAanhum fee alhayati alddunya faman yujadilu Allaha AAanhum yawma alqiyamati am man yakoonu AAalayhim wakeelan
Türkçe:
Diyelim, siz onlar için dünya hayatında mücadele verdiniz. Peki, kıyamet günü Allah'a karşı onlar için kim mücadele verir, onlar hakkında kim vekillik yapar?
Sahih International:
Here you are - those who argue on their behalf in [this] worldly life - but who will argue with Allah for them on the Day of Resurrection, or who will [then] be their representative?
İngilizce:
Ah! These are the sort of men on whose behalf ye may contend in this world; but who will contend with Allah on their behalf on the Day of Judgment, or who will carry their affairs through?
Azerbaycanca:
(Ey xainləri müdafiə edənlər!) Budur, siz dünyada onlardan ötru (onların xeyrinə) mübahisə etdiniz, bəs qiyamət günü kim onlardan ötrü Allahla mübahisə edəcəkdir? Yaxud onlara kim vəkil olacaqdır?
Süleyman Ateş:
Haydi siz, dünya hayatında onları savundunuz; ya kıyamet günü onları Allah'a karşı kim savunacak, ya da kim onlara vekil olacak?
Diyanet Vakfı:
Haydi siz dünya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya kıyamet günü Allah'a karşı onları kim savunacak yahut onlara kim vekil olacak?
Erhan Aktaş:
Diyelim ki bu dünya hayatında onları savundunuz, peki ya kıyamet günü, Allah’a karşı onları kim savunacak veya onlara kim vekil(1) olacak?
Kral Fahd:
Haydi siz dünya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya kıyamet günü Allah'a karşı onları kim savunacak yahut onlara kim vekil olacak?
Hasan Basri Çantay:
İşte siz öyle kimselersiniz ki dünyâ hayaatı uğrunda onlardan yana mücâdeleye atılmışsınızdır. Ya kıyaamet günü onlar hesabına Allahla kim savaşacak? Yahud onlara kim vekil olacak?
Muhammed Esed:
Sizler belki bu dünya hayatında onları savunabilirsiniz; ya Kıyamet Günü kim onları Allaha karşı savunacak, kim onların koruyucusu olacaktır?
Gültekin Onan:
İşte siz böylesiniz
Ali Fikri Yavuz:
İşte siz (Ey hâinleri müdafaa edenler) öyle kimselersiniz ki, cahiliyyet gayreti ile dünya hayatı uğrunda o hâinlerden yana mücadeleye atılmışsınız. Kıyamet gününde onlara azab edilirken, kendileri hesabına Allah’a karşı mücadele edecek kimdir? Yahut onlara kim vekil olacak?
Portekizce:
Eis que vós, na vida terrena, advogastes por eles. Quem advogará por eles, ante Deus, no Dia da Ressurreição ou quemserá seu defensor?
İsveççe:
Här är det ni som tar dem i försvar i frågor som gäller det jordiska, men vem skall försvara dem på Uppståndelsens dag inför Gud? Vem skall vara deras talesman
Farsça:
این شما [قبیله و عشیره خائنین] هستید که در زندگی دنیا از آنان دفاع کردید، ولی چه کسی است که در روز قیامت در برابر خدا از آنان دفاع کند؟ یا چه کسی است که [برای رهایی آنان از عذاب] کارسازشان باشد؟
Kürtçe:
(ئیمانداران) بێداربن وا ئێوە بەرگریتان لەناپاکان کرد لەژیانی دونیادا دەی ئایا کێ بەرگرییان لێ دەکات (لە سزای خوا) لە ڕۆژی دواییدا یان کێ کارو باریان دەگرێتە دەست
Özbekçe:
Ҳой, сизлар! Бу ҳаёти дунёда уларнинг ёнини олдингиз. Қиёмат кунида Аллоҳ олдида уларнинг ёнини ким олади ёки ким уларга вакил бўлади?!.
Malayca:
Sedarlah! Kamu ini adalah orang-orang (yang telah menyimpang dari kebenaran), kamu telah berhujah membela mereka (yang bersalah) dalam kehidupan dunia ini, maka siapakah yang akan berhujah kepada Allah untuk membela mereka itu pada hari kiamat kelak? Atau siapakah yang akan menjadi pelindung mereka (dari azab seksa yang disediakan oleh Allah)?
Arnavutça:
Ja pra, ju i mbrojtët ata në këtë botë, por kush do t’i mbrojë ata te Perëndia në Ditën e Kijametit ose kush do të bëhet përfaqësues i tyre?
Bulgarca:
Ето, вие спорехте заради тях в земния живот, но кой ще спори с Аллах заради тях в Деня на възкресението? Или кой ще им бъде покровител?
Sırpça:
Ето, ви се заузимате за њих у животу на овом свету, а ко ће да се за њих заузима пред Аллахом на Судњем дану, или ко ће да им буде заступник?!
Çekçe:
Hle, vy jste ti, kdož přou se v prospěch jejich v životě pozemském, však kdo se bude o ně přít s Bohem v den zmrtvýchvstání či kdo bude jejich ochráncem?
Urduca:
ہاں! تم لوگوں نے اِن مجرموں کی طرف سے دنیا کی زندگی میں تو جھگڑا کر لیا، مگر قیامت کے روز ان کی طرف سے کون جھگڑا کرے گا؟آخر وہاں کون اِن کا وکیل ہوگا؟
Tacikçe:
Огоҳ бошед, ин шумоед, ки дар ин ҷаҳон аз онон сахт ҷонибдорӣ кардед, кист, ки дар рӯзи қиёмат аз онон дар баробари Худо ҷонибдорӣ кунад ё чӣ касе вакили онҳо хоҳад буд?
Tatarca:
Ий сез ошбу хыянәтче, ялганчы монафикъларны яклаучылар! "Аларның гаебе юк", – дип хакка каршы тартыштыгыз дөньяда. Ахирәттә аларны яклап, Аллаһ белән кем тартышыр? Яки аларны химая кылыр өчен кыямәт көнендә алар файдасына кем вәкил булыр? Юк! Аларны яклаучы булмас!
Endonezyaca:
Beginilah kamu, kamu sekalian adalah orang-orang yang berdebat untuk (membela) mereka dalam kehidupan dunia ini. Maka siapakah yang akan mendebat Allah untuk (membela) mereka pada hari kiamat? Atau siapakah yang menjadi pelindung mereka (terhadap siksa Allah)?
Amharca:
እነሆ እናንተ እነዚያ በቅርቢቱ ሕይወት ከነሱ የተከራከራችሁ ናችሁ፡፡ በትንሣኤ ቀን አላህን ስለእነሱ የሚከራከር ማን ነው ወይስ ለእነሱ ኃላፊና መመኪያ የሚኾን ማን ነው
Tamilce:
(நம்பிக்கையாளர்களே!) நீங்கள் இவர்கள் சார்பாக இவ்வுலக வாழ்க்கையில் வாதிடுகிறீர்களா? ஆக, மறுமை நாளில் இவர்கள் சார்பாக அல்லாஹ்விடம் யார் வாதிடுவார்? அல்லது, (அல்லாஹ்விடம் தர்க்கம் செய்வதற்கு) இவர்கள் சார்பாக யார் பொறுப்பாளராக இருப்பார்?
Korece:
보라 현세에서는 그들을 옹호하려는 자가 있으리라 그러나 심판의 날 그들을 위해 누가 하나 님께 옹호할 수 있겠느뇨 아니면 누가 그들을 위해 대변하겠느뇨
Vietnamca:
Những người này, các ngươi có thể bênh vực cho họ trong cuộc sống trần gian này nhưng ai sẽ đứng ra bênh vực cho họ trước Allah vào Ngày Phán Xét và ai sẽ đứng ra bảo lãnh cho họ?
Ayet Linkleri: