Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

63

Ayet No: 

852

Sayfa No: 

135

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قُلْ مَن يُنَجِّيكُم مِّن ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ تَدْعُونَهُ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً لَّئِنْ أَنجَانَا مِنْ هَٰذِهِ لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ

Çeviriyazı: 

ḳul mey yüneccîküm min żulümâti-lberri velbaḥri ted`ûnehû teḍarru`av veḫufyeh. lein encânâ min hâẕihî lenekûnenne mine-şşâkirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

De ki: "Bizi bu tehlikeden kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız" diye gizli ve aşikâr O'na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?

Diyanet İşleri: 

De ki: "Kara ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır? Bundan bizi kurtarırsan şükredenlerden olacağız diye O'na gizli gizli yalvarır yakarırsınız."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Sızlanıp yalvararak gizlice, bizi bundan kurtarırsan şükredenlerden oluruz diye dua ettiğiniz zaman sizi karanın ve denizin karanlıklarından kurtaran kimdir?

Şaban Piriş: 

De ki: "Kara ve denizin karanlıklarından (sıkıntılarından) sizi kim kurtarır? Bundan bizi kurtarırsan şükredenlerden olacağız diye O'na gizli ve açık yalvararak dua edersiniz.

Edip Yüksel: 

De ki: "Gizli ve açık olarak 'Bizi bundan kurtarsan şükredenlerden olacağız.' diye O'na yalvardığınızda sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarabilir?"

Ali Bulaç: 

De ki: "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz."

Suat Yıldırım: 

De ki: “Siz yalvara yakara, ağlaya sızlaya ve gizlice dualar ederek şöyle dediğiniz demler sizi karanın ve denizin karanlıklarından, tehlikelerinden kim kurtarır?”“Eğer bizi bundan kurtarırsa, ahdimiz olsun, kesinlikle şükredenlerden olacağız.” [17,67; 27,63; 10,22]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Sizleri karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarır? O´na alaniyeten ve sırren dua eder de, ´Eğer bizi bundan kurtarırsan elbette bizler şükredenlerden oluruz.´ (diye yalvardığınız zaman).»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Şunu sor: "Bizi bu durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"

Bekir Sadak: 

Her haberin gerceklesecegi bir zaman vardir ki siz onu yakinda bileceksiniz.

İbni Kesir: 

De ki: Karanın ve denizlerin karanlıklarından sizi, kim kurtarır? Siz, gizlice O´na yalvarır yakarırsınız. Bizi bundan kurtarırsa

Adem Uğur: 

De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O´na gizli gizli yalvararak &quot

İskender Ali Mihr: 

“Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarır?” de. Gizlice ona yalvararak: “Eğer bizi bundan kurtarırsan biz mutlaka şükredenlerden oluruz.” diye dua edersiniz.

Celal Yıldırım: 

De ki: Sizi kara ve denizin karanlıklarından kim kurtarır ? Yalvara yalvara gizlice Allah´a duâ edersiniz de eğer bizi bundan kurtarırsa herhalde şükredenlerden oluruz (dersiniz).

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz.»

Fransızca: 

Dis : "Qui vous délivre des ténèbres de la terre et de la mer ? " Vous l'invoquez humblement et en secret : " S'Il nous délivre de ceci, nous serons du nombre des reconnaissants.

İspanyolca: 

Di: «¿Quién os librará de las tinieblas de la tierra y del mar?» Le invocáis humildemente y en secreto: «Si nos libra de ésta, seremos, ciertamente, de los agradecidos».

İtalyanca: 

Di': «Chi vi salverebbe dalle tenebre della terra e del mare? InvocateLo umilmente e in segreto: "Se ci sollevi da ciò, saremo certamente riconoscenti"».

Almanca: 

Sag: "Wer rettet euch aus den Finsternissen des Festlandes und des Meeres? Ihr richtet an Ihn Bittgebete in Ergebenheit und im Verborgenen: "Wenn ER uns von diesem (Unglück) errettet, so werden wir gewiß von den Dankbaren sein."

Çince: 

你说:你们谦逊地和秘密地祈祷说:'如果他拯救我们脱离这些苦难,我们必定感谢他。'谁能拯救你们脱离陆地和海洋的各种苦难呢?

Hollandaca: 

Zeg, wie bevrijdt u van de duisternis des lands en der zee, wanneer gij hem nederig en in stilte aanroept, zeggende: Waarlijk, indien gij ons bevrijdt van deze gevaren, zullen wij zeker dankbaar zijn?

Rusça: 

Скажи: "Кто спасает вас от мраков на суше и на море, когда вы взываете к Нему смиренно и тайно, говоря: "Если Он спасет нас от этого, мы непременно будем благодарны!""

Somalice: 

Waxaad Dhahdaa Yaa idinka koriya Mugdiga Barriga iyo Badda ood u Baridaan Isdullayn iyo Qarsoodi, Idinkoo dhihi Hadduu naga koriyo Tan waxaan ka mid Noqonaynaa kuwa Mahadiya.

Swahilice: 

Sema: Ni nani anaye kuokoeni katika giza la nchi kavu na baharini? Mnamwomba kwa unyenyekevu na kwa siri, mkisema: Kama akituokoa na haya bila ya shaka tutakuwa miongoni mwa wanao shukuru.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد! بۇ كۇففارلارغا) ئېيتقىنكى، «قۇرۇقلۇقنىڭ ۋە دېڭىزنىڭ قاراڭغۇلۇقلىرى (يەنى بالايى - ئاپەتلىرى) دىن سىلەرنى كىم قۇتقۇزىدۇ؟ (بۇ قاراڭغۇلۇقلارنى كۆرگەن چېغىڭلاردا) ئەگەر اﷲ بىزنى بۇنىڭدىن قۇتقۇزسا چوقۇم شۈكۈر قىلغۇچىلاردىن بولىمىز، دەپ اﷲ قا ئاشكارا ۋە يوشۇرۇن ئىلتىجا قىلىسىلەر»

Japonca: 

言ってやるがいい。「陸と海の暗闇の中から,あなたがたを救うのは誰か。あなたがたは心虚しく,畏れかしこんでかれに祈る。『あなたがもし,これからわたしたちを御救いになれば,わたしたちは必ず感謝を捧げる。』と。」

Arapça (Ürdün): 

«قل» يا محمد لأهل مكة «من ينجيِكم من ظلمات البر والبحر» أهوالهما في أسفاركم حين «تدعونه تضرعا» علانية «وخفية» سرا تقولون «لئن» لام قسم «أنجيتنا» وفي قراءة أنجانا أي الله «من هذه» الظلمات والشدائد «لنكونن من الشاكرين» المؤمنين.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) उनसे पूछो कि तुम ख़ुश्की और तरी के (घटाटोप) ऍधेरों से कौन छुटकारा देता है जिससे तुम गिड़ गिड़ाकर और (चुपके) दुआएं मॉगते हो कि अगर वह हमें (अब की दफ़ा) उस (बला) से छुटकारा दे तो हम ज़रुर उसके शुक्र गुज़ार (बन्दे होकर) रहेगें

Tayca: 

ขงกล่าวเถิด(มุอัมมัด)ว่า ใครเล่าจะช่วยพวกเจ้าให้พ้นจากบรรดาความมืดของทางบก และทางทะเล โดยที่พวกเจ้าวิงวอนขอต่อเขาด้วยความนอบน้อม และแผ่วเบาว่า ถ้าหากพระองค์ทรงช่วยเราให้รอดพ้นจากสิ่งนี้แล้ว แน่นอนพวกข้าพระองค์ก็จะเป็นผู้ที่อยู่ในหมู่ผู้กตัญญูรู้คุณ

İbranice: 

אמור, 'מי יחלצכם ממחשכי היבשה והים בקוראכם אליו בהכנעה ופחד : אם יחלצנו מזאת נהיה מכירי-תודה

Hırvatça: 

Reci: "Ko vas iz strahota na kopnu i na moru izbavlja kada mu se i javno i tajno ponizno molite: 'Ako nas On iz ovoga izbavi, sigurno ćemo biti zahvalnil'"

Rumence: 

Spune: “Pe cine chemaţi voi în smerenie şi taină să vă mântuiască de întunecimile uscatului şi mării? “Dacă cu adevărat ne mântuieşte, vom fi dintre cei ce mulţumesc.”

Transliteration: 

Qul man yunajjeekum min thulumati albarri waalbahri tadAAoonahu tadarruAAan wakhufyatan lain anjana min hathihi lanakoonanna mina alshshakireena

Türkçe: 

Şunu sor: "Bizi bu durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"

Sahih International: 

Say, "Who rescues you from the darknesses of the land and sea [when] you call upon Him imploring [aloud] and privately, 'If He should save us from this [crisis], we will surely be among the thankful.' "

İngilizce: 

Say: "Who is it that delivereth you from the dark recesses of land and sea, when ye call upon Him in humility and silent terror: 'If He only delivers us from these (dangers), (we vow) we shall truly show our gratitude'?"

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) De: “Gizlində (Allaha) dua edib:” Əgər bizi suyun və qurunun zülmətindən qurtarsan, əlbəttə, şükür edənlərdən olarıq”, - deyə yalvardığınız zaman sizləri bunlardan xilas edən kimdir?”

Süleyman Ateş: 

De ki: "Gizli ve açık olarak: 'Bizi bundan kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız!' diye O'na yalvarıp yakardığınız zaman, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"

Diyanet Vakfı: 

De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak "Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız" diye dua edersiniz.

Erhan Aktaş: 

De ki: “Yerin ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?” “Eğer bundan bizi kurtarırsa kuşkusuz şükredenlerden oluruz.” diye O’na açık ve tedarruan(1) yakarırsınız.

Kral Fahd: 

De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak «Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız» diye dua edersiniz.

Hasan Basri Çantay: 

De ki: «Karanın ve denizin karanlıkları içinden sizi kim kurtarıyor ki ona (aşikâr ve) gizli yalvararak (şöyle) düâ edersiniz: Eğer bizi bundan selâmete erdirirsen andolsun şükredenlerden olacağız».

Muhammed Esed: 

De ki: "Siz, boynunuzu bükerek ve içinizden, ´Eğer O bizi bu (sıkıntı)dan kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız! diye Allaha yalvardığınızda karanın ve denizin kapkara tehlikelerinden sizi koruyacak olan kimdir?"

Gültekin Onan: 

De ki: Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz.&quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm Mekke’lilere) de ki: “- Karada ve denizde olan karanlıklardan (tehlikelerden) sizi kim kurtarır? O halde iken, gizli ve aşikâr Allah’a şöyle dua edersiniz

Portekizce: 

Dize: Quem vos liberta das trevas da terra e do mar, embora deprequeis ostensiva ou humildemente? Dizendo: Se noslivrardes disto, contar-nos-emos entre os agradecidos!

İsveççe: 

Säg: ”Vem räddar er från [de faror som lurar i] mörkret över land och hav? [Till vem] ber ni ödmjukt och innerligt [denna bön]: 'Om [Gud] räddar oss ur denna [nöd] skall vi sannerligen visa oss tacksamma'?”

Farsça: 

بگو: چه کسی شما را از تاریکی هایِ خشکی و دریا نجات می دهد؟ در حالی که او را [برای نجات خود] از روی فروتنی و زاری و مخفیانه به کمک می طلبید؛ [و می گویید] که اگر ما را از این [تنگناها و مهلکه ها] نجات دهد، بی تردید از سپاس گزاران خواهیم بود.

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ: ئایا کێ ئێوە ڕزگار دەکات لەتاریکیەکانی ووشکانی و دەریا کە ھاوار و نزای لێدەکەن بە ئاشکراو نھێنی (ئەڵێن) سوێند بە خوا ئەگەر لەم مەترسیە رزگارمان بکات ئەوە بێگومان لە سوپاس کارانی خوا دەبین

Özbekçe: 

Сен: «Сизни қуруқлигу денгизнинг зулматларидан қутқарадиган ким? Унга тазарруъ қилган ҳолда ва махфий ҳолда, агар мана шундан бизни қутқарса, албатта, шукр қилувчилардан бўлар эдик, дейдиганингиз ким?» деб айт.

Malayca: 

Katakanlah: "Siapakah yang menyelamatkan kamu dari bencana-bencana di darat dan di laut? (Ketika) kamu berdoa merayu kepadaNya dengan merendah diri (secara terbuka) dan secara bersembunyi, (dengan berkata): "Demi sesungguhnya jika Allah selamatkan kami dari bencana ini nescaya menjadilah kami dari orang-orang yang bersyukur".

Arnavutça: 

Thuaju: “Kush do t’ju shpëtojë nga errësira (rreziku) e tokës dhe tetit, kur i luteni Atij haptazi dhe fshehurazi (duke thënë): Nëse Ai na shpëton prej këtyre (rreziqeve), vërtetë do të bëhemi mirënjohës”.

Bulgarca: 

Кажи: “Кой ще ви спаси от тъмнините на сушата и на морето, щом Го призовете със смирение и дори в уединение: “Ако Той ни спаси от това, непременно ще сме от признателните.”

Sırpça: 

Реци: „Ко вас из страхота на копну и на мору избавља када му се и јавно и тајно понизно молите: 'Ако нас Он из овога избави, сигурно ћемо да будемо захвални!'“

Çekçe: 

Rci: 'Kdo zachraňuje vás z temnot souše a moře, když vzýváte Jej pokorně a bojácně:, Zachráníš-li nás z tohoto, zajisté budeme patřit k vděčným!? '

Urduca: 

اے محمدؐ! ا ن سے پوچھو، صحرا اور سمندر کی تاریکیوں میں کون تمہیں خطرات سے بچاتا ہے؟ کو ن ہے جس سے تم (مصیبت کے وقت) گڑ گڑا، گڑگڑا کر اور چپکے چپکے دعائیں مانگتے ہو؟ کس سے کہتے ہو کہ اگر اس بلا سے تو نے ہم کو بچا لیا تو ہم ضرور شکر گزار ہوں گے؟

Tacikçe: 

Бигӯ: «Чӣ касе шуморо аз ваҳшатҳои хушкиву даре мерахонад? Ӯро ба зорӣ ва дар ниҳон мехонед, ки агар аз ин маҳлака моро бираҳонад, мо низ аз шукргузорон хоҳем буд».

Tatarca: 

Әйт: "Корыда һәм диңгездә караңгылыктагы куркынычлардан сезне кем коткарыр?". Ул коткаручы заттан түбәнчелек белән әшкәрәдә һәм яшерендә һәлакәтлектән коткаруын сорыйсыз, әгәр бу һәлакәтлектән коткарса, әлбәттә, Аллаһуга итагать итеп һәм гыйбадәт кылып шөкер итүчеләрдән булыр идек, дисез.

Endonezyaca: 

Katakanlah: "Siapakah yang dapat menyelamatkan kamu dari bencana di darat dan di laut, yang kamu berdoa kepada-Nya dengan rendah diri dengan suara yang lembut (dengan mengatakan: "Sesungguhnya jika Dia menyelamatkan kami dari (bencana) ini, tentulah kami menjadi orang-orang yang bersyukur"".

Amharca: 

ከየብስና ከባሕር ጨለማዎች በግልጽና በምስጢር የምትጠሩት ስትኾኑ «ከነዚህ ቢያድነን በእርግጥ ከአመስጋኞች እንኾናለን (ስትሉ) የሚያድናችሁ ማነው» በላቸው፡፡

Tamilce: 

“தரை இன்னும் கடலின் இருள்களில் உங்களை யார் பாதுகாப்பான்? எங்களை இதிலிருந்து பாதுகாத்தால் நிச்சயமாக நாங்கள் நன்றிசெலுத்துபவர்களில் ஆகிவிடுவோம்” என்று பணிவாகவும் மறைவாகவும் அவனிடமே நீங்கள் பிரார்த்திக்கிறீர்கள்.

Korece: 

일러가로되 너희가 너희 스 스로를 알게 모르게 욕되게 하면 서 그분께 구원할 때 육지나 바다의 암흑으로부터 너희를 구하신 분이 누구였느뇨 너희는 그때 저 희를 이것으로부터 구하여 주신다면 저희는 감사하는 자가 되겠다 고 하더라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói (với những kẻ đa thần): “Ai sẽ giải cứu các người (được bình an) khỏi các bóng tối của đất liền và biển cả khi các người hạ mình âm thầm thành khẩn khấn vái: nếu Ngài cứu bầy tôi khỏi nạn kiếp này thì chắc chắn bầy tôi sẽ là những người biết ơn?”