Arapça:
ثُمَّ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ تَمَامًا عَلَى الَّذِي أَحْسَنَ وَتَفْصِيلًا لِّكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَّعَلَّهُم بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ
Çeviriyazı:
ŝümme âteynâ mûse-lkitâbe temâmen `ale-lleẕî aḥsene vetefṣîlel likülli şey'iv vehüdev veraḥmetel le`allehüm biliḳâi rabbihim yü'minûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra iyilik edenlere (nimetimizi) tamamlamak, her şeyi açıklamak ve doğru yola iletici ve rahmet olmak üzere Musa'ya Kitab'ı verdik ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına inansınlar.
Diyanet İşleri:
Sonra, iyilik işleyenlere nimeti tamamlamak, her şeyi uzun uzadıya açıklamak, doğruyu göstermek ve rahmet olmak üzere Musa'ya Kitap'ı verdik. Rablerine kavuşacaklarına belki artık inanırlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sonra, Rablerine kavuşacaklarına inansınlar diye iyilik edenlere, nimetimizi tamamlamak ve her şeyi ayırt edip açıklamak üzere doğru yolu gösteren ve rahmetten ibaret olan kitabı Musa'ya vermiştik.
Şaban Piriş:
Yine, Musa’ya da, iyilik yapanlara (nimetleri) tamamlamak, her şeyi ayrı ayrı açıklamak ve bir hidayet, rahmet olmak üzere o kitabı Tevrat’ı verdik ki Rablerine kavuşacaklarına iman etsinler.
Edip Yüksel:
Nitekim, en güzel biçimde tamamlanmış, her şeyin detaylı açıklaması, hidayet ve rahmet olarak Musa'ya Kitabı verdik ki Rab'leriyle kavuşmaya inansınlar.
Ali Bulaç:
Sonra Biz Musa'ya, iyilik yapanların üzerinde (nimetimizi) tamamlamak, herşeyi ayrı ayrı açıklamak ve bir hidayet ve rahmet olarak kitabı verdik. Umulur ki Rablerine kavuşacaklarına inanırlar.
Suat Yıldırım:
Yine Biz, iyi hareket edenlere nimetimizi tamamlamak ve her şeyi iyice açıklamak, bir hidâyet ve rehber olmak üzere Mûsâ'ya kitabı verdik ki Rab’lerine kavuşacaklarına iman etsinler. [46,12; 9,91-92; 28,48; 71,45]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sonra Biz Mûsa´ya, ahkâmına güzelce riâyet edene, kitabı tamam bir veçh üzere ve herşeyi mufassalan bildirmek ve bir hidâyet ve rahmet olmak için verdik. Tâ ki Rablerinin huzuruna varacaklarına imân etsinler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sonra, güzel davrananlara nimetimizi tamamlamak, her şeyi ayrıntılı kılmak, bir kılavuz ve rahmet olmak üzere Mûsa'ya o Kitap'ı verdik ki onlar Rablerine kavuşacaklarına inanabilsinler.
Bekir Sadak:
Firka firka olup dinlerini parcalayanlarla senin hicbir ilisigin olamaz. Onlarin isi Allah´a kalmistir, yaptiklarini onlara sonra bildirecektir.
İbni Kesir:
Sonra Biz, Musa´ya bir bütün halinde, her şeyi apaçık göstermek, hidayet ve rahmet olmak üzere o kitabı verdik. Belki Rabblarına kavuşacaklarına artık inanırlar.
Adem Uğur:
Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa´ya da Kitab´ı (Tevrat´ı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.
İskender Ali Mihr:
Sonra Musa (A.S)´a, ahsen olanlara tamamlayıcı olarak, herşeyi açıklayan ve rahmet olan ve hidayete erdiren kitabı (Tevrat´ı) verdik. Böylece onlar, Rab´lerine mülâki olacaklarına inanırlar (îmân ederler).
Celal Yıldırım:
Sonra biz Musa´ya kitabı, onu güzel (uygulayana) tamamlamak, her şeyi uygun biçimde açıklamak ve doğru yolu göstermek, aynı zamanda rahmet olmak için verdik
Tefhim ul Kuran:
Sonra biz Musa´ya, iyilik yapanların üzerinde (nimetimizi) tamamlamak, her şeyi ayrı ayrı açıklamak ve bir hidayet ve rahmet olarak Kitabı verdik. Umulur ki Rablerine kavuşacaklarına inanırlar.
Fransızca:
Puis Nous avons donné à Moïse le Livre complet en récompense pour le bien qu'il avait fait, et comme un exposé détaillé de toute chose, un guide et une miséricorde. Peut-être croiraient-ils en leur rencontre avec leur seigneur (au jour du Jugement dernier).
İspanyolca:
Dimos, además, la Escritura a Moisés como complemento, por el bien que había hecho, como explicación detallada de todo, como dirección y misericordia. Quizás, así, crean en el encuentro de su Señor.
İtalyanca:
E poi demmo la Scrittura a Mosè, corollario [della Nostra Grazia], spiegazione chiara di tutte le cose, guida e misericordia, affinché credessero nell'incontro con il loro Signore.
Almanca:
Dann haben WIR Musa die Schrift zuteil werden lassen - als Vervollkommnung für das, was er an Gutem tat, als Erläuterung für jedes Ding, als Recht- 1 leitung und als Gnade, damit sie den Iman an das Zusammentreffen mit ihrem HERRN verinnerlichen.
Çince:
我把经典赏赐了穆萨,以完成我对行善者的恩惠,并解释一切律例,以作向导,并示慈恩,以便他们确信将来要与他们的主会见。
Hollandaca:
Wij gaven Mozes ook het boek der wet, een volkomen leiding voor hem, die wel wil handelen, en eene verklaring omtrent alle noodige dingen, en eene richting en genadebewijs, opdat de kinderen Israëls aan het verschijnen voor hunnen God zouden gelooven.
Rusça:
Мы также даровали Мусе (Моисею) Писание в завершение милости к тому, кто был добродетелен, как разъяснение всякой вещи, верное руководство и милость, дабы они уверовали во встречу со своим Господом.
Somalice:
Waxaana Siinnay Nabi Muuse Kitaabkii (Towreed) Annagoo Dhammaystiri waxa wanaagsan, wax walbana Caddayn, Isagoo hanuun iyo Naxariis ah, inay la kulanka Eebahood Rumeeyaan.
Swahilice:
Tena tulimpa Musa Kitabu kwa kumtimizia (neema) aliye fanya wema, na kuwa ni maelezo ya kila kitu, na uwongofu na rehema, ili wapate kuamini mkutano wao na Mola wao Mlezi.
Uygurca:
ئاندىن ئۇلار (يەنى ئىسرائىل ئەۋلادى) ئۆز پەرۋەردىگارىغا مۇلاقات بولىدىغانلىقىغا ئىشەنسۇن دەپ، ياخشىلىق قىلغان ئادەمگە بېرىدىغان نېمىتىمىزنى مۇكەممەللەشتۈرۈش، (ئىسرائىل ئەۋلادىنىڭ دىنىي ئىشلىرىدا ئېھتىياجلىق بولغان) ھەر بىر نەرسىنى تەپسىلىي بايان قىلىش، (ئىسرائىل ئەۋلادىنى) ھىدايەت قىلىش ۋە (ئۇلارغا) رەھمەت قىلىش يۈزىسىدىن، مۇساغا كىتاب (يەنى تەۋرات) ئاتا قىلدۇق
Japonca:
以前,われはムーサーに啓典を授けた。これは善行をする者に対する完全,無欠の啓典であり,凡てのことを詳細に解明し,導きであり, 慈悲である。恐らくかれらは,主との会見を信じるであろう。
Arapça (Ürdün):
«ثم آتينا موسى الكتاب» التوراة وثم لترتيب الأخبار «تماما» للنعمة «على الذي أحسن» بالقيام به «وتفصيلا» بيانا «لكل شيء» يحتاج إليه في الدين «وهدىّ ورحمة لعلهم» أي بني إسرائيل «بلقاء ربهم» بالبعث «يؤمنون».
Hintçe:
फिर हमनें जो नेक़ी करें उस पर अपनी नेअमत पूरी करने के वास्ते मूसा को क़िताब (तौरौत) अता फरमाई और उसमें हर चीज़ की तफ़सील (बयान कर दी ) थी और (लोगों के लिए अज़सरतापा(सर से पैर तक)) हिदायत व रहमत है ताकि वह लोग अपनें परवरदिगार के सामने हाज़िर होने का यक़ीन करें
Tayca:
แล้วเราได้ให้คัมภีร์แก่มูซาทั้งนี้เป็นการครบถ้วน แก่ผู้ที่กระทำดี และเป็นการแจกแจงในทุกสิ่งทุกอย่าง และเพื่อเป็นการแนะนำ และเป็นการเอ็นดูเมตตา เพื่อว่าพวกเขาจะได้ศรัทธาต่อการพบกับพระเจ้าของพวกเขา
İbranice:
ואז אנו נתנו למשה את הספר בשלמותו ובצורה הטובה ביותר, ובו ביאור לכל דבר, והדרכה ורחמים למען יאמינו בפגישת ריבונם (ביום הדין)
Hırvatça:
Mi smo Musau Knjigu dali da učinimo potpunom blagodat onome koji će prema njoj postupati i kao objašnjenje svemu i uputu i milost, da bi oni povjerovali da će pred Gospodara svoga stati.
Rumence:
Apoi Noi i-am dăruit lui Moise Cartea, ca întregire a binelui pe care el l-a săvârşit, ca lămurire a tuturor lucrurilor, drept călăuză şi milostivire. Poate vor crede în întâlnirea cu Domnul lor!
Transliteration:
Thumma atayna moosa alkitaba tamaman AAala allathee ahsana watafseelan likulli shayin wahudan warahmatan laAAallahum biliqai rabbihim yuminoona
Türkçe:
Sonra, güzel davrananlara nimetimizi tamamlamak, her şeyi ayrıntılı kılmak, bir kılavuz ve rahmet olmak üzere Mûsa'ya o Kitap'ı verdik ki onlar Rablerine kavuşacaklarına inanabilsinler.
Sahih International:
Then We gave Moses the Scripture, making complete [Our favor] upon the one who did good and as a detailed explanation of all things and as guidance and mercy that perhaps in [the matter of] the meeting with their Lord they would believe.
İngilizce:
Moreover, We gave Moses the Book, completing (Our favour) to those who would do right, and explaining all things in detail,- and a guide and a mercy, that they might believe in the meeting with their Lord.
Azerbaycanca:
Sonra Biz yaxşı işlər görən kimsəyə - Musaya (bəxş etdiyimiz ne’məti) tamamlamaq, hər şeyi ətraflı izah etmək üçün ona bir hidayət və (ilahi) mərhəmət olaraq kitabı (Tövratı) verdik ki, bəlkə, yəhudilər (bununla) öz Rəbbinə qovuşacaqlarına (Onun hüzuruna gedəcəklərinə) inansınlar!
Süleyman Ateş:
Sonra iyilik edenlere (ni'metimizi) tamamlamak, her şeyi açıklamak ve yola iletici ve rahmet olmak üzere Musa'ya Kitabı verdik ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına inansınlar.
Diyanet Vakfı:
Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.
Erhan Aktaş:
Sonra Mûsâ’ya, iyi olanlara tamamlayıcı olarak her şeyi açıklayan, rahmet olan ve doğru yolu gösteren Kitâp’ı verdik. Umulur ki Rabb’lerine kavuşacaklarına inanırlar.
Kral Fahd:
Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab’ı (Tevrat'ı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.
Hasan Basri Çantay:
Yine biz Musâya — (hükümlerini) iyi tatbıyk edenlere karşı (ni´metimizi) tamamlamak, (dînde ihtiyâç haasıl olan) her şey´i (içinde) ayrı ayrı açıklamak ve bir hidâyet, bir rahmet olmak üzere — o kitabı (Tevrâtı) verdik. Tâki onlar (İsrail oğulları) Rablerine kavuşacaklarına îman etsinler.
Muhammed Esed:
Ve bir kez daha: İyilik yapmada sebat edenlere (nimetlerinizin) devamı olarak, Musaya, her şeyi tafsilatıyla bildiren ve (böylece insanları) rahmet ve hidayet(e erdiren) bu ilahi kelamı bağışladık ki, Rableri ile (nihai) buluşmaya inansınlar.
Gültekin Onan:
Sonra biz Musa´ya, iyilik yapanların üzerinde (nimetimizi) tamamlamak, her şeyi ayrı ayrı açıklamak ve bir hidayet ve rahmet olarak Kitabı verdik. Umulur ki rablerine kavuşacaklarına inanırlar.
Ali Fikri Yavuz:
Sonra biz, Musa’ya güzel tatbikçiye karşı nimetlerimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, bir hidayet ve rahmet olmak üzere o Kitabı (Tevrat’ı) verdik. Gerek ki onlar (İsrail Oğullar), Rablerine kavuşacaklarına iman ederler.
Portekizce:
Havíamos concedido a Moisés o Livro como uma bênção para quem o observasse, contendo a explanação de tudo, esendo orientação e misericórdia, a fim de que (os israelitas) cressem no comparecimento ante seu Senhor.
İsveççe:
[VI PÅMINNER er] än en gång om att Vi uppenbarade Skriften för Moses som en fullkomningens gåva till den som gjorde det goda och det rätta och för att ge [Israels barn] klara och utförliga regler om allt och vägledning och nåd - och för att [stärka] dem i tron på mötet med sin Herre.
Farsça:
سپس به موسی کتاب دادیم برای اینکه [نعمت خود را] بر آنان که نیکی کردند کامل کنیم، و برای اینکه همه احکام و معارفی که مورد نیاز بنی اسرائیل بود، تفصیل و توضیح دهیم و برای اینکه هدایت و رحمت [بر آنان] باشد تا به دیدار [پاداش و مقام قرب] پروردگارشان ایمان آورند.
Kürtçe:
لەپاش ئەوە تەوراتمان بەخشی بەموسا بۆ تەواو کردنی چاکەو بەھرەمان بەرانبەر کەسێک کە بە چاکی پێی ھەڵساوە, وە ڕوونکەرەوەی ھەموو شتێک بێت وە ڕێنیشاندەر و ڕێنمونی و میھرەبانی بێت بۆ ئەوەی باوەڕ بھێنن بەگەیشتنیان بەحوزوری پەروەردگاریان (لە ڕۆژی دواییدا)
Özbekçe:
Яна Мусога ҳам китобни, яхшилик қилганга (неъмат) батамом бўлиш учун, ҳар бир нарса батафсил бўлиши учун, ҳидоят ва раҳмат бўлиши учун бердик. Шоядки, улар Роббиларига дучор бўлишларига иймон келтирсалар.
Malayca:
Kemudian (ketahuilah pula bahawa) Kami telah memberikan kepada Nabi Musa Kitab Taurat untuk menyempurnakan (kemuliaan dan nikmat Kami) kepada orang yang telah berbuat baik (menjalankan ajaran Kitab itu iaitu Nabi Musa), dan untuk menerangkan tiap-tiap sesuatu, serta menjadi petunjuk dan rahmat, supaya mereka beriman kepada pertemuan dengan Tuhan mereka (pada hari akhirat kelak).
Arnavutça:
Pastaj, ia kemi dhënë Musait Librin, duke ia plotësuar dhuntinë për atë të mirë, duke i shpjeguar çdo gjë, udhërrëfyes e mëshirës, për të besuar ata, në takimin me Zotin e tyre.
Bulgarca:
После на Муса дадохме Писанието за пълнота на онзи, който е благодетелствал, и с разяснение за всяко нещо, и с напътствие и милост, за да повярват в срещата със своя Господ.
Sırpça:
Ми смо Мојсију дали Књигу да учинимо потпуном благодат ономе који ће према њој да поступа и као објашњење свему и упуту и милост, да би они поверовали да ће пред својим Господарем да стану.
Çekçe:
A potom jsme dali Mojžíšovi Písmo jako dovršení dobrodiní pro toho, jenž koná dobré, a jako srozumitelné vysvětlení věcí všech i jako vedení a milosrdenství doufajíce, že snad lidé uvěří v setkání s Pánem svým.
Urduca:
پھر ہم نے موسیٰؑ کو کتاب عطا کی تھی جو بھلائی کی روش اختیار کرنے والے انسان پر نعمت کی تکمیل اور ہر ضروری چیز کی تفصیل اور سراسر ہدایت اور رحمت تھی (اور اس لیے بنی اسرائیل کو دی گئی تھی کہ) شاید لوگ اپنے رب کی ملاقات پر ایمان لائیں
Tacikçe:
Сипас ба Мӯсо китоб додем, то бар касе, ки некӯкор будааст, неъматро пурра кунем ва барои баёни ҳар чизе ва низ барои роҳнамоиву раҳмат. Шояд, ки ба дидори Парвардигорашон имон биёваранд!
Tatarca:
Соңра Мусага изге гамәл кылучылар өчен һәрнәрсәне тулысынча аңлатучы китапны бирдек, ул китап һидәят һәм рәхмәт итеп бирелде, шаять Раббыларына юлыгачакларына ышанырлар.
Endonezyaca:
Kemudian Kami telah memberikan Al Kitab (Taurat) kepada Musa untuk menyempurnakan (nikmat Kami) kepada orang yang berbuat kebaikan, dan untuk menjelaskan segala sesuatu dan sebagai petunjuk dan rahmat, agar mereka beriman (bahwa) mereka akan menemui Tuhan mereka.
Amharca:
ከዚያም ለሙሳ በዚያ መልካም በሠራው ላይ (ጸጋችንን) ለማሟላት ነገርንም ሁሉ ለመዘርዘር መጽሐፉን (ለእስራኤል ልጆች) መሪና እዝነት ይኾን ዘንድ ሰጠነው፡፡ እነርሱ በጌታቸው መገናኘት ሊያምኑ ይከጀላልና፡፡
Tamilce:
பிறகு, நல்லறம் புரிந்தவர் மீது (அருள்) நிறைவாகுவதற்காகவும் எல்லாவற்றையும் விவரிப்பதற்காகவும் நேர்வழியாக, கருணையாக அமைவதற்காகவும் அவர்கள் தங்கள் இறைவனின் சந்திப்பை நம்பிக்கை கொள்வதற்காகவும் மூஸாவிற்கு வேதத்தைக் கொடுத்(து அதன் மூலம் அவருடைய சமுதாய மக்களை உபதேசித்)தோம்.
Korece:
모세에게 성서를 주었으 니 바른 일을 행하는 이들을 위해 나의 은혜를 완성하고자 했으며 모든 것을 설명하여 주고자 함이 며 복음과 은혜로서 믿음을 가진 자들이 그의 주님을 영접하도록 함이라
Vietnamca:
Rồi TA đã ban cho Musa Kinh Sách (Tawrah), hoàn thành (ân huệ của TA) cho người đã làm điều tốt và (Kinh Sách đó là) một sự giảng giải chi tiết về tất cả mọi thứ, và (trong đó) còn có sự chỉ đạo và lòng thương xót (của TA), mong rằng họ có đức tin nơi cuộc gặp gỡ với Thượng Đế của họ.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: