Arapça:
وَلَا تَهِنُوا فِي ابْتِغَاءِ الْقَوْمِ ۖ إِن تَكُونُوا تَأْلَمُونَ فَإِنَّهُمْ يَأْلَمُونَ كَمَا تَأْلَمُونَ ۖ وَتَرْجُونَ مِنَ اللَّهِ مَا لَا يَرْجُونَ ۗ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا
Çeviriyazı:
velâ tehinû fi-btigâi-lḳavm. in tekûnû te'lemûne feinnehüm ye'lemûne kemâ te'lemûn. vetercûne mine-llâhi mâ lâ yercûn. vekâne-llâhü `alîmen ḥakîmâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Düşman topluluğunu takip etmede gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Kuşkusuz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri:
Düşman milleti kovalamakta gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekiyorlar; oysa siz Allah'tan onların beklemedikleri şeyleri bekliyorsunuz. Allah Bilendir, Hakim olandır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Düşman olan kavmi takipte gevşek davranmayın. Siz acı duyuyorsanız şüphe yok ki onlar da sizin duyduğunuz acıyı duyuyorlar ve siz Allah'tan, onların ummadığı şeyleri umuyorsunuz ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Şaban Piriş:
(Düşmanınız olan) topluluğu aramada/takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Siz (yaralanıp) acı duyuyorsanız onlar da sizin hissettiğiniz gibi acı duyuyor. Onların ümit etmediği şeyi (sevap ve zaferi) siz Allah Teâlâ'dan ümit edersiniz. Allah bilendir, Hakim'dir.
Edip Yüksel:
O topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız onlar da sizin gibi acı çekiyor. Fakat siz, onların ALLAH'tan ummadığını umuyorsunuz. ALLAH Bilendir, Bilgedir.
Ali Bulaç:
(Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Suat Yıldırım:
Düşman birliklerini takip edip arkadan sıkıştırmada gevşeklik göstermeyin.Eğer siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da tıpkı sizin gibi acı çekiyorlar. Kaldı ki Siz Allah'tan, onların ümid edemeyecekleri birçok şeyleri umuyorsunuz. Allah her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Kavmi aramakta gevşek olmayınız. Eğer siz elem çekmekte olursanız şüphesiz onlar da sizin elem çektiğiniz gibi elem çekerler. Halbuki onların ümit etmediği şeyi siz Allah Teâlâ´dan ümit edersiniz ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Düşman topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz sıkıntıya düşüyorsanız, hiç kuşkusuz tıpkı sizin gibi onlar da sıkıntıya düşüyorlar; ama siz, Allah'tan onların umamayacağı şeyleri umuyorsunuz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
Bekir Sadak:
Allah´in razi olmadigi sozu gece kurarlarken, onu, insanlardan gizliyorlar da kendileriyle beraber olan Allah´dan gizlemiyorlar. Allah islediklerinin hepsini bilmektedir.
İbni Kesir:
O kavmi aramakta gevşek davranmayın. Siz, acı çekiyorsanız onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Halbuki siz
Adem Uğur:
O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah´tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir.
İskender Ali Mihr:
Ve (düşmanınız olan) kavmi aramakta gevşeklik göstermeyin. Ayrıca eğer siz acı çekiyorsanız mutlaka onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar . Ve siz onların ümit etmedikleri şeyleri Allah´tan ümit ediyorsunuz. Ve Allah, en iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Celal Yıldırım:
(Düşmanınız olan) kavmi (kâfirleri) takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Siz acı ve kaygı duyuyorsanız, herhalde onlar da sizin duyduğunuz gibi acı ve kaygı duyuyorlar
Tefhim ul Kuran:
(Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah´tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Fransızca:
Ne faiblissez pas dans la poursuite du peuple [ennemi]. Si vous souffrez, lui aussi souffre comme vous souffrez, tandis que vous espérez d'Allah ce qu'il n'espère pas. Allah est Omniscient et Sage.
İspanyolca:
No dejéis de perseguir a esa gente. Si os cuesta, también a ellos, como a vosotros, les cuesta, pero vosotros esperáis de Alá lo que ellos no esperan. Alá es omnisciente, sabio.
İtalyanca:
Non scoraggiatevi nell'inseguimento di questa gente; se voi soffrite, anche loro soffrono come voi, ma voi sperate da Allah ciò che essi non sperano. Allah è saggio, sapiente.
Almanca:
Und werdet nicht schwach im Ergreifen der (feindlichen) Leute. Solltet ihr leiden, so leiden sie gewiß ebenso wie ihr leidet. Doch ihr erhofft euch von ALLAH, was sie sich nicht erhoffen. Und ALLAH bleibt immer allwissend, allweise.
Çince:
你们对于追逐敌人。不要懈怠;如果你们感到痛苦,那末,他们确是象你们一样感到痛苦的;你们希望从真主那里获得他们所不能希望的报酬,真主是全知的,是至睿的。
Hollandaca:
Wees niet zorgeloos bij de vervolging van den vijand, indien gij ook lijdt; want zij zullen lijden zooals gij lijdt, en gij hoopt van God, wat zij niet kunnen hopen; en God is alwetend en wijs.
Rusça:
Не проявляйте слабости при преследовании врага. Если вы страдаете, то они тоже страдают так, как страдаете вы. Но вы надеетесь получить от Аллаха то, на что они не надеются. Аллах - Знающий, Мудрый.
Somalice:
Haka Daeiifina (Jileina) Doonidda Qoomka (Gaalada) haddaad tihiin kuwa Xanuunsan iyaguba way xanuunsan sidaad u xanuunsanaysaan, waxaadna ka rajaynasaan, waxaadna ka rajaynasaan Eebe waxayna ka rajaynayn, Eebana waa Oge falsan.
Swahilice:
Wala msifanye ulegevu kuwafukuzia kaumu ya maadui. Ikiwa mnaumia, basi nao pia wanaumia kama mnavyo umia nyinyi. Nanyi mnataraji kwa Mwenyezi Mungu wasio yataraji wao. Na hakika Mwenyezi Mungu ni Mjuzi na Mwenye hikima.
Uygurca:
دۈشمەننىڭ ئارقىسىدىن قوغلاشقا سۇسلۇق قىلماڭلار؛ ئەگەر سىلەر قىينالساڭلار، ئۇلارمۇ خۇددى سىلەرگە ئوخشاش قىينىلىدۇ، سىلەر ئۇلار ئۈمىد قىلمايدىغان نەرسىنى (يەنى شېھىت بولۇشىنى، ساۋابنى ۋە غەلىبىنى) اﷲ تىن ئۈمىد قىلىسىلەر. اﷲ ھەممىنى بىلگۈچىدۇر، ھېكمەت بىلەن ئىش قىلغۇچىدۇر
Japonca:
あなたがたは,敵を追うことに弱音を吐いてはならない。あなたがたが苦難に陥った時は,かれらもまた同じように苦しんでいる。しかもあなたがたは,アッラーからの希望が持てるが,かれらにはない。アッラーは全知にして英明であられる。
Arapça (Ürdün):
«ولا تهنوا» تضعفوا «في ابتغاء» طلب «القوم» الكفار لتقاتلوهم «إن تكونوا تألمون» تجدون ألم الجراح «فإنهم يألمون كما تألمون» أي مثلكم ولا يجبنون على قتالكم «وترجون» أنتم «من الله» من النصر والثواب عليه «مالا يرجون» هم فأنتم تزيدون عليهم بذلك فينبغي أن تكونوا أرغب منهم فيه «وكان الله عليما» بكل شيء «حكيما» في صنعه.
Hintçe:
और (मुसलमानों) दुशमनों के पीछा करने में सुस्ती न करो अगर लड़ाई में तुमको तकलीफ़ पहुंचती है तो जैसी तुमको तकलीफ़ पहुंचती है उनको भी वैसी ही अज़ीयत होती है और (तुमको) ये भी (उम्मीद है कि) तुम ख़ुदा से वह वह उम्मीदें रखते हो जो (उनको) नसीब नहीं और ख़ुदा तो सबसे वाक़िफ़ (और) हिकमत वाला है
Tayca:
และพวกเจ้าจงอย่าท้อแท้ในการแสวงหากลุ่มชนพวกนั้น หากพวกเจ้าเจ็บ พวกเขาก็เจ็บเช่นเดียวกับพวกเจ้า แต่พวกเจ้าหวังจากอัลลอฮฺสิ่งที่พวกเขาไม่หวัง และอัลลอฮฺนั้น เป็นผู้ทรงรอบรู้ ผู้ทรงปรีชาญาณ
İbranice:
אל תהיו רכים מכדי לעקוב אחרי האויב, כי אם אתם סובלים הרי הם סובלים כמוכם, ואולם אתם מקווים לקבל מאלוהים את אשר להם אין תקווה לקבל. אלוהים הוא היודע החכם. הנשים
Hırvatça:
I nemojte malaksati tragajući za neprijateljem; ako vi trpite bol, trpe i oni bol kao i vi, a vi se još od Allaha nadate onome čemu se oni ne nadaju. Allah je Onaj Koji sve zna i mudar je.
Rumence:
Nu vă osteniţi să-i urmăriţi pe aceşti oameni. Dacă voi suferiţi şi ei suferă asemenea vouă, numai că voi nădăjduiţi de la Dumnezeu ceea ce ei nu nădăjduiesc. Dumnezeu este Ştiutor, Înţelept.
Transliteration:
Wala tahinoo fee ibtighai alqawmi in takoonoo talamoona fainnahum yalamoona kama talamoona watarjoona mina Allahi ma la yarjoona wakana Allahu AAaleeman hakeeman
Türkçe:
Düşman topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz sıkıntıya düşüyorsanız, hiç kuşkusuz tıpkı sizin gibi onlar da sıkıntıya düşüyorlar; ama siz, Allah'tan onların umamayacağı şeyleri umuyorsunuz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
Sahih International:
And do not weaken in pursuit of the enemy. If you should be suffering - so are they suffering as you are suffering, but you expect from Allah that which they expect not. And Allah is ever Knowing and Wise.
İngilizce:
And slacken not in following up the enemy: If ye are suffering hardships, they are suffering similar hardships; but ye have Hope from Allah, while they have none. And Allah is full of knowledge and wisdom.
Azerbaycanca:
(Kafir) qövmü tə’qib etməkdə (ey müsəlmanlar!) zəiflik göstərməyin! Əgər siz (yaralarınızdan və səfərin çətinliklərindən) əziyyət çəkirsinizsə, onlar da sizin kimi əziyyət çəkirlər. Halbuki siz onların ummadıqlarını Allahdan umursunuz. Allah (hər şeyi) biləndir, hikmət sahibidir!
Süleyman Ateş:
O topluluğu takibetmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanuz, onlar da sizin acı çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ummayacakları şeyleri, ummaktasınız. Alah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Diyanet Vakfı:
O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir.
Erhan Aktaş:
Düşman halkı takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, onlar da sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Üstelik siz, Allah’tan onların ummadıkları şeyleri umuyorsunuz. Allah, Her Şeyi Bilen’dir, En İyi Hüküm Veren’dir.
Kral Fahd:
Düşman topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir.
Hasan Basri Çantay:
(Düşmanlarınız olan) kavmi aramakda (ta´kîb etmekde) gevşek davranmayın. Siz acı duyuyorsanız, şübhesiz ki onlar da sizin duyduğunuz o acı gibi acı duyuyorlar. Halbuki siz Allahdan onların ümîd edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah gerçek bilicidir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.
Muhammed Esed:
(Düşman) ordusunu takip etmekte korkak davranmayın. Eğer sıkıntı çekerseniz, bilin ki onlar da sizin gibi sıkıntı çekiyorlar; ama siz, Allahtan onların ümit etmediklerini (alacağınızı) ümit ediyorsunuz. Ve Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Gültekin Onan:
(Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Tanrı´dan umuyorsunuz. Tanrı, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz:
Düşmanınız olan kavmi (birliği) arayıp takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Siz yaralanıp acı duyuyorsanız, muhakkak ki onlar da sizin çektiğiniz acı gibi acı çekiyorlar. Halbuki siz, Allah’dan onların ümit etmedikleri (ahiret ve cennet gibi) şeyleri umuyorsunuz. Allah (yaptıklarını) hakkıyla bilendir, (emir ve yasaklarında) hikmet sahibidir.
Portekizce:
E não desfaleçais na perseguição ao inimigo; porque, se sofrerdes, eles sofrerão tanto quanto vós; porém, vós podeisesperar de Deus o que eles não esperam; sabei que Deus é Sapiente, Prudentíssimo.
İsveççe:
Låt inte er iver mattas när ni förföljer fienden. Om ni måste utstå smärta, måste de utstå den liksom ni. Och ni kan hoppas få av Gud det som de inte kan hoppas på. Gud är allvetande, vis.
Farsça:
و در تعقیب و جستجوی دشمن سستی نکنید. اگر شما [در رویارویی با دشمن] درد و رنج می بینید، آنان نیز چون شما درد و رنج می بینند، و شما چیزی را [چون پیروزی و پاداش] از خدا امید دارید که آنان امید ندارند؛ و خدا همواره دانا و حکیم است.
Kürtçe:
سست مەبن لە بەدوا گەڕانی دوژمنتاندا (یان لە بەدوا گەڕانی ئەو قەومە کافرانەدا) ئەگەر ئێوە ئێش و ئازارتان پێ بگات بێگومان ئەوانیش ئێش و ئازاریان پێدەگات وەک چۆن ئێوە ئێش و ئازارتان پێدەگات وە ئێوە ئومێد دەکەن لەخوا ئەوەی ئەوان ئومێدی ناکەن (کە پاداشت و سەرکەوتنە) وە بەڕاستی خوا ھەمیشە زانا و کار دروسته
Özbekçe:
У қавмни қувишда бўш келманг. Агар алам чекаётган бўлсангиз, улар ҳам сиз алам чекаётганингиздек алам чекмоқдалар. Сиз эса, Аллоҳдан улар умид қилмаган нарсани умид қилмоқдасиз. Аллоҳ билувчи ва ҳикматли зотдир.
Malayca:
Dan janganlah kamu lemah (hilang semangat) dalam memburu musuh (yang menceroboh) itu; kerana kalau kamu menderita sakit (luka atau mati) maka sesungguhnya mereka pun menderita sakitnya seperti penderitaan kamu; sedang kamu mengharapkan dari Allah apa yang mereka tidak harapkan (iaitu balasan yang baik pada hari akhirat kelak). Dan (ingatlah) Allah Maha Mengetahui, lagi Maha Bijaksana.
Arnavutça:
Mos tregohi të dobët në ndjekjen e armiqve (për të luftuar kundër tyre). E, nëse ju ndjeni dhëmbje prej luftës, edhe ata ndjejnë dhëmbje ashtu si ndjeni edhe ju. Mirëpo, ju shpresoni prej Perëndisë atë që nuk e shpresojnë ata. Perëndia është i Gjithëdijshëm dhe i Plotëdijshëm.
Bulgarca:
И не показвайте слабост в издирването на [вражески] народ! Ако ви боли - и тях ги боли, както и вас е боляло, но вие се надявате на Аллах за онова, за което те не се надяват. Аллах е всезнаещ, премъдър.
Sırpça:
И немојте да малаксате трагајући за непријатељем; ако ви трпите бол, трпе и они бол као и ви, а ви се још од Аллаха надате ономе чему се они не надају. Аллах је Онај Који све зна и мудар је.
Çekçe:
Neochabujte v pronásledování těchto lidí! A jestliže vy strádáte, strádají i oni, a stejně jako vy strádáte, avšak vy doufáte od Boha v to, v co oni nemohou doufat. A Bůh je vševědoucí, moudrý.
Urduca:
اِس گروہ کے تعاقب میں کمزوری نہ دکھاؤ اگر تم تکلیف اٹھا رہے ہو تو تمہاری طرح وہ بھی تکلیف اٹھا رہے ہیں اور تم اللہ سے اُس چیز کے امیدوار ہو جس کے وہ امیدوار نہیں ہیں اللہ سب کچھ جانتا ہے اور وہ حکیم و دانا ہے
Tacikçe:
Ва дар даст ёфтан ба он қавм (кофирон) сустӣ накунед. Агар шумо озор мебинед, онҳо низ чун шумо озор мебинанд, вале шумо аз Худо чизеро умед доред, ки онон умед надоранд. Ва Худо донову ҳаким аст!
Tatarca:
Кәферләр белән сугышканда зәгыйфьлек һәм куркаклык күрсәтмәгез! Бәлки батырлык һәм гайрәтлекне күрсәтегез! Әгәр сугышта җәрәхәтләнгән булсагыз, сезнең кеби кәферләр дә җәрәхәтләнделәр. Сез кәферләр өмет итмәгән нәрсәне Аллаһудан өмет итәсез, ягъни аның ярдәмен, ризалыгын һәм җәннәтен өмет итәсез һәм өмет итегез! Аллаһ белүче, хөкемче булды.
Endonezyaca:
Janganlah kamu berhati lemah dalam mengejar mereka (musuhmu). Jika kamu menderita kesakitan, maka sesungguhnya merekapun menderita kesakitan (pula), sebagaimana kamu menderitanya, sedang kamu mengharap dari pada Allah apa yang tidak mereka harapkan. Dan adalah Allah Maha Mengetahui lagi Maha Bijaksana.
Amharca:
ሰዎቹንም በመፈለግ አትስነፉ፡፡ (ስትቆስሉ) የምትታመሙ ብትኾኑ እናንተ እንደምትታመሙ እነሱም ይታመማሉ፡፡ የማይከጅሉትንም ከአላህ ትከጅላላችሁ፡፡ አላህም ዐዋቂ ጥበበኛ ነው፡፡
Tamilce:
(எதிரி) கூட்டத்தைத் தேடி செல்வதில் (நீங்கள் சிறிதும்) சோர்வடையாதீர்கள். நீங்கள் (காயத்தினால்) வலியை உணர்பவர்களாக இருந்தால் நீங்கள் வலியை உணர்வது போன்று நிச்சயமாக அவர்களும் வலியை உணர்கிறார்கள். ஆனால், அவர்கள் ஆதரவு வைக்காத (வெற்றி, நற்கூலி, நன்மைகள் அனைத்)தை(யும்) அல்லாஹ்விடம் நீங்கள் ஆசை வைக்கிறீர்கள். அல்லாஹ் நன்கறிந்தவனாக, மகா ஞானவானாக இருக்கிறான்.
Korece:
적을 추적할 때 약한 마음 을 갖지 말라 너희가 고난을 당할 때 그들도 그와 같은 고난을 당하 노라 그러나 너희는 하나님으로부 터 희망을 갖게 되나 그들은 그렇 지 못하나니 하나님은 지식과 지 혜로 충만하심이라
Vietnamca:
Các ngươi chớ đừng chậm trễ trong việc đuổi bắt địch. Nếu các ngươi đau đớn (bởi thương vong) thì bọn họ cũng bị đau đớn (bởi thương vong) tương tự như các ngươi, có điều các ngươi có niềm hy vọng nơi Allah còn bọn họ chẳng có niềm hy vọng nào. Và Allah là Đấng Hằng Biết, Đấng Sáng Suốt.
Ayet Linkleri: