Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

57

Sûredeki Ayet No: 

19

Ayet No: 

5094

Sayfa No: 

540

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ ۖ وَالشُّهَدَاءُ عِندَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ ۖ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ

Çeviriyazı: 

velleẕîne âmenû billâhi verusülihî ülâike hümu-ṣṣiddîḳûn. veşşühedâü `inde rabbihim. lehüm ecruhüm venûruhüm. velleẕîne keferû vekeẕẕebû biâyâtinâ ülâike aṣḥâbü-lceḥîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah'a ve peygamberine iman edenler var ya, işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.

Diyanet İşleri: 

Allah'a ve peygamberlerine inananlara, dosdoğru olanlara ve Allah yolunda şehit düşenlere, işte onlara, Rableri katında nur ve ecir vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar da, cehennemlik olanlardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Allah'a ve Peygamberlerine inananlar yok mu, onlardır Rableri katında gerçeklerin ve tanıkların ta kendileri; onların mükafatları da vardır, nurları da; kafir olanlara ve delillerimizi yalanlayanlara gelince: Onlardır cehennem ehli.

Şaban Piriş: 

Allah’a ve elçisine iman edenler, işte onlar sıddiklerdir ve şahitlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. Kâfirler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.

Edip Yüksel: 

ALLAH'a ve elçisine inananlar, dosdoğru olanlar ve şehidlerdir. Rab'leri katında onlar için ödülleri ve ışıkları vardır. İnkar edip ayet ve mucizelerimizi yalanlayanlar ise cehennem halkıdır.

Ali Bulaç: 

Allah'a ve O'nun Resûlü’ne iman edenler; işte onlar Rableri Katında sıddîklar ve şehidler (veya şahid)lerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır.

Suat Yıldırım: 

Allah'a ve resullerine iman edenler, evet işte onlardır Rabbinin nezdinde sıddikler ve Hakka şahitlik edenler! Kendilerine mükemmel ecirler ve nurlar vardır.Ama kâfir olup âyetlerimizi yalan sayanlar.İşte onlar da cehennemliktirler. [4,69]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o kimseler ki, Allah´a ve o´nun peygamberlerine imân ettiler. Rablerinin indinde sıddıklar ve şehit olanlar onlardır, onlar için mükâfaatları ve nûrları vardır. Ve o kimseler ki, kâfir oldular ve Bizim âyetlerimizi tekzîp ettiler, işte onlar da cehennem sahipleridir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah'a ve resulüne inananlar var ya, özü-sözü doğru kişiler onlardır. Rableri katında tanık olanlar/şehitlik mertebesine erenler de onlardır. Onların ödülleri ve ışıkları vardır. Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemin dostu olacaklardır.

Bekir Sadak: 

And olsun ki peygamberlerimizi belgelerle gonderdik

İbni Kesir: 

Allah´a ve peygamberlerine iman edenler

Adem Uğur: 

Allah´a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nûrları vardır. İnkâr edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.

İskender Ali Mihr: 

Ve, Allah´a ve O´nun Resûl´üne inananlar, işte onlar, onlar sıddıklardır ve şehitlerdir. Rab´lerinin yanında onların ecirleri ve nurları vardır. Ve inkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cahîm (alevli ateş) halkıdır.

Celal Yıldırım: 

Allah´a ve Peygamberine dosdoğru imân edenler var ya, işte doğruluğu huy edinenler, Rabbları yanında (O´nun adına) şehadette bulunanlar (veya O´nun yolunda şehîd olanlar) bunlardır. Kendilerine mükâfat ve aydınlık vardır. Bizim âyetlerimizi inkâr edip yalanlayanlar ise, işte onlar Cehennem´in arkadaşları ve dostlarıdır.

Tefhim ul Kuran: 

Allah´a ve O´nun Resulüne iman edenler

Fransızca: 

Ceux qui ont cru en Allah et en Ses messagers ceux-là sont les grands véridiques et les témoins auprès d'Allah . Ils auront leur récompense et leur lumière, tandis que ceux qui ont mécru et traité de mensonges Nos signes, ceux-là seront les gens de la Fournaise.

İspanyolca: 

Los que crean en Alá y en Sus enviados serán los veraces y los testigos ante su Señor. Recibirán su recompensa y su luz. Pero quienes no crean y desmientan Nuestros signos morarán en el fuego de la gehena.

İtalyanca: 

Coloro che credono in Allah e nei Suoi Messaggeri, essi sono i veridici, i testimoni presso Allah: avranno la loro ricompensa e la loro luce. Coloro che invece non credono e tacciano di menzogna i Nostri segni, questi sono i compagni della Fornace.

Almanca: 

Und diejenigen, die den Iman an ALLAH und Seine Gesandten verinnerlichten, diese sind die äußerstWahrhaftigen und die Zeugen bei ihrem HERRN. Sie haben ihre Belohnung und ihr Licht. Und diejenigen, die Kufr betrieben und Unsere Ayat abgeleugnet haben, diese sind die Weggenossen der Hölle.

Çince: 

信仰真主和使者的人们,在主那里,是虔诚者,是见证者,他们将有他们的报酬和光明。不信正道并且否认我的迹象的人们,是火狱的居民。

Hollandaca: 

En zij, die in God en zijne gezanten gelooven, zijn menschen van waarachtigheid, en getuigen in de tegenwoordigheid van hunnen Heer; zij zullen hunne belooning en hun licht hebben. Maar wat degenen betreft die niet gelooven en onze teekens van valschheid beschuldigen, zij zullen de bewoners der hel zijn.

Rusça: 

Уверовавшие в Аллаха и Его посланников - это правдивейшие люди. А павшие мученики находятся возле своего Господа, и им уготованы их награда и их свет. А те, которые не уверовали и сочли ложью Наши знамения, являются обитателями Ада.

Somalice: 

Kuwa rumeeyay Eebe iyo Rasuulkiisa kuwaasu waa Runbadanayaal, Shuhadaduna Eebe agtiisa ajri iyo Nuur bay ku mudan kuwase Gaaloobay beeniyayna Aayaadkanaga kuwaasi waa ehelka Naarta Jaxiimo.

Swahilice: 

Na walio muamini Mwenyezi Mungu na Mitume wake, hao ndio Masidiqi na Mashahidi mbele ya Mola wao Mlezi. Wao watapata malipo yao na nuru yao. Na walio kufuru na wakakadhibisha Ishara zetu, hao ndio watu wa Motoni.

Uygurca: 

اﷲ قا ۋ ئۇنىڭ پەيغەمبەرلىرىگە ئىمان ئېيتقانلار - ئەنە شۇلار پەرۋەردىگارىنىڭ دەرگاھىدا سىددىقلاردۇر، شېھىتلەردۇر، ئۇلار (ئاخىرەتتە) ساۋابقا ۋە نۇرغا ئىگە بولىدۇ، بىرنىڭ ئايەتلىرىمىزنى ئىنكار قىلغانلار ۋە يالغانغا چىقارغانلار - ئەنە شۇلار ئەھلى دوزاختۇر

Japonca: 

アッラーとその使徒を信じる者,これらの者は(真理を愛する)真実な者であり,主の御目には実証者である。かれらには報奨と光明があろう。だが信じない者またわが種々の印を嘘であるという者,これらの者は,業火の住人であろう。

Arapça (Ürdün): 

«والذين آمنوا بالله ورسله أولئك هم الصديقون» المبالغون في التصديق «والشهداء عند ربهم» على المكذبين من الأمم «لهم أجرهم ونورهم والذين كفروا وكذبوا بآياتنا» الدالة على وحدانيتنا «أولئك أصحاب الجحيم» النار.

Hintçe: 

और जो लोग ख़ुदा और उसके रसूलों पर ईमान लाए यही लोग अपने परवरदिगार के नज़दीक सिद्दीक़ों और शहीदों के दरजे में होंगे उनके लिए उन्ही (सिद्दीकों और शहीदों) का अज्र और उन्हीं का नूर होगा और जिन लोगों ने कुफ्र किया और हमारी आयतों को झुठलाया वही लोग जहन्नुमी हैं

Tayca: 

และบรรดาผู้ศรัทธาต่ออัลลอฮ. และบรรดาร่อซูลของพระองค์ ชนเหล่านั้นพวกเขาเป็นผู้สัตย์จริง และเป็นผู้เสียสละชีวิต ณ ที่พระเจ้าของพวกเขา สำหรับพวกเขาจะได้รับรางวัลของพวกเขา และแสงสว่างของพวกเขา ส่วนบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาและปฏิเสธสัญญาณต่าง ๆ ของเรา ชนเหล่านั้นเป็นชาวนรก

İbranice: 

ואלה אשר האמינו באלוהים ובשליחיו, הם הצדיקים אצל ריבונם, וגם הקורבנות שנפלו בקרב למען אלוהים, להם ממתין הגמול והאור. אך אלה אשר כפרו והתכחשו לאותותינו, הם שוכני השאול (גיהינום)

Hırvatça: 

A oni koji vjeruju u Allaha i Njegove poslanike - to su oni koji srcem u potpunosti vjeruju! A šehidima - u njihova Gospodara pripada njihova nagrada, i svjetlo njihovo! A oni koji ne vjeruju i Naše ajete i znakove poriču, to su oni koji pripadaju Vatri!

Rumence: 

Drepţi sunt cei care cred în Dumnezeu şi în trimisul Său, ei sunt martorii Domnului lor de la care îşi vor primi răsplata şi lumina. Cei care au tăgăduit şi au socotit semnele Noastre minciuni vor fi soţii Focului.

Transliteration: 

Waallatheena amanoo biAllahi warusulihi olaika humu alssiddeeqoona waalshshuhadao AAinda rabbihim lahum ajruhum wanooruhum waallatheena kafaroo wakaththaboo biayatina olaika ashabu aljaheemi

Türkçe: 

Allah'a ve resulüne inananlar var ya, özü-sözü doğru kişiler onlardır. Rableri katında tanık olanlar/şehitlik mertebesine erenler de onlardır. Onların ödülleri ve ışıkları vardır. Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemin dostu olacaklardır.

Sahih International: 

And those who have believed in Allah and His messengers - those are [in the ranks of] the supporters of truth and the martyrs, with their Lord. For them is their reward and their light. But those who have disbelieved and denied Our verses - those are the companions of Hellfire.

İngilizce: 

And those who believe in Allah and His messengers- they are the Sincere (lovers of Truth), and the witnesses (who testify), in the eyes of their Lord: They shall have their Reward and their Light. But those who reject Allah and deny Our Signs,- they are the Companions of Hell-Fire.

Azerbaycanca: 

Allaha və peyğəmbərinə iman gətirənlər – məhz onlar öz Rəbbi dərgahında olan siddiqlər (özündə-sözündə doğru olanlar) və şəhidlərdir. Onların (qiyamət günü) öz mükafatları və (qıl körpüsü üstündə onlara yol göstərəcək) öz nurları vardır. Kafir olub ayələrimizi yalan sayanlara gəldikdə isə, onlar cəhənnəmlikdirlər.

Süleyman Ateş: 

Allah'a ve elçilerine inananlar (yok mu) işte Rableri yanında, sıddikler (çok doğru olanlar) ve şehidler onlardır. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar(a gelince), onlar da cehennem halkıdır.

Diyanet Vakfı: 

Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip de ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.

Erhan Aktaş: 

Allah’a ve Resûller’ine îmân edenler; işte onlar Sıddıklardır.(1) Ve Rabb’leri yanında şahitlerdir.(2) Onların ödülleri ve nurları(3) vardır. Küfreden ve âyetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar Cehennem halkıdırlar.

Kral Fahd: 

Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nûrları vardır. İnkâr edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.

Hasan Basri Çantay: 

Allaha ve peygamberlerine îman edenler (yok mu?) Onlar sözü özü doğru olanlar, Allah için şâhidlik edenlerdir. Onların hem mükâfatları, hem nuurları vardır. Küfredenler (e), âyetlerimizi yalan sayanlar (a gelince:) Onlar da cehennemin yaranıdırlar.

Muhammed Esed: 

Allah´a ve Elçisi´ne inananlar, işte onlardır hakikate sahip çıkan ve Allah´ın huzurunda (ona) tanıklık edenler. (Böylece) onlar ödüllerini ve nurlarını elde edecekler. Hakikati inkara ve mesajlarımızı yalanlamaya şartlanmış olanlara gelince, onlar yakıcı ateşe mahkum olanlardır!

Gültekin Onan: 

Tanrı´ya ve O´nun Resulü´ne inananlar

Ali Fikri Yavuz: 

Allah’a ve Peygamberine iman edenler

Portekizce: 

E aqueles que crêem em Deus e em Seus mensageiros são os leias, e os mártires terão, do Seu Senhor, a sua recompensae a sua luz. Em troca, os incrédulos que desmentem, os Nossos versículos, serão os réprobos.

İsveççe: 

Och de som tror på Gud och Hans Sändebud och som vittnar om sanningen inför Gud, de skall få sin lön och [skall lysas av] ett klart ljus! Men de som förnekar sanningen och påstår att Våra budskap är lögn har Elden till arvedel!

Farsça: 

و کسانی که به خدا و پیامبرش ایمان آوردند، آنانند که صدّیقان و گواهان [اعمال] نزد پروردگارشان هستند، [و] برای آنان است پاداش [اعمال] شان و نور [ایمان] شان و کسانی که کفر ورزیدند و آیات ما را انکار کردند، آنان اهل دوزخ اند.

Kürtçe: 

وە ئەوانەی باوەڕیان ھێناوە بەخوا وبەپێغەمبەرانی ئەوانە خۆیانن ڕاست گۆیان وەشەھیدان لەلای پەروەردگاریان، خاوەن پاداشت ونور وڕووناکی خۆیانن وە ئەوانەی کەبێ باوەڕبوون وبەڵگە ونیشانەکانی ئێمەیان بەدرۆ زانی ئەوانە ھاوەڵی ئاگری دۆزەخن

Özbekçe: 

Аллоҳга ва Унинг Пайғамбарларига иймон келтирганлар, ана ўшалар, сиддиқлардир. Ва Роббилари ҳузуридаги шоҳидлардир. Уларнинг ажрлари ва нурлари бор. Куфр келтирганлар ва оятларимизни ёлғонга чиқарганлар, ана ўшалар, дўзах эгаларидир. (Ушбу оятда Аллоҳга ва Унинг Пайғамбарларига иймон келтирганлар, сиддиқлар, деб аталмоқда. «Сиддиқ» аслида сўзига, эътиқодига ва амалига содиқ кишиларнинг сифатидир. Улар фазл ва мартабада Пайғамбарлардан кейин турадилар. Уларнин ҳаммаларига улуғ ажр ва қиёмат зулматида йўлларини ёритиб борадиган нур бордир. Кофирларга эса дўзах рўпара қилинади.)

Malayca: 

Dan orang-orang yang beriman kepada Allah dan Rasul-rasulNya, merekalah pada sisi (hukum) Tuhan mereka, (orang-orang yang mempunyai kedudukan yang tinggi darjatnya) seperti orang-orang "Siddiqiin" dan orang-orang yang mati Syahid; mereka akan beroleh pahala dan cahaya orang-orang Siddiqiin dan orang-orang yang mati syahid itu; dan (sebaliknya) orang yang kufur ingkar serta mendustakan ayat-ayat keterangan Kami, merekalah ahli neraka.

Arnavutça: 

Ata që besojnë Perëndinë dhe profetët e Tij, ata janë njerëz të drejtë dhe dëshmitarë te Zoti i tyre dhe do të shpërblehen dhe do të kenë dritë. Kurse, ata që nuk janë besimtarë dhe i mohojnë argumentet Tona, do të jenë banorë të zjarrit!

Bulgarca: 

Онези, които вярват в Аллах и в Неговите пратеници, те са всеправдивите и мъчениците. При техния Господ ще имат награда и светлина. А онези, които не вярват и взимат за лъжа Нашите знамения, те са обитателите на Огъня.

Sırpça: 

А они који верују у Аллаха и Његове посланике - то су они који срцем у потпуности верују! А и онима који су посведочили својим животима погинувши на Божјем путу – код њиховог Господара припада њихова награда, и њихово светло! А они који не верују и поричу Наше доказе и знакове, то су они који припадају Ватри!

Çekçe: 

Věru ti, kdož uvěřili v Boha a posly Jeho, jsou spravedliví a svědky před Pánem svým; jim dostane se jejich odměny a jejich světla. Ti však, kdož znamení Naše za lež prohlašovali, ti budou plamene pekelného obyvateli.

Urduca: 

اور جو لوگ اللہ اور اس کے رسولوں پر ایمان لائے ہیں وہی اپنے رب کے نزدیک صدیق اور شہید ہیں، اُن کے لیے اُن کا اجر اور اُن کا نور ہے اور جن لوگوں نے کفر کیا ہے اور ہماری آیات کو جھٹلایا ہے وہ دوزخی ہیں

Tacikçe: 

Касоне, ки ба Худову паёмбараш имон овардаанд, ростгӯёну росткоронанд. Ва шаҳидон дар назди Парвардигорашон ҳастанд. Соҳиби музду нури худанд. Ва онҳо, ки кофиранд ва оёти Моро дурӯғ мебароранд, дар ҷаҳаннаманд.

Tatarca: 

Аллаһуга, һәр пәйгамбәргә иман китергән кешеләр, Аллаһуга вә пәйгамбәргә итагать итсәләр – алардыр чын ышанучылар һәм Раббылары хозурында гуаһлар, аларның әҗерләре һәм нурлары үзләренә тәгаенледер. Әмма аятьләребезне ялганга тотучы кәферләр, алар – Җәхим тәмугында янучылардыр.

Endonezyaca: 

Dan orang-orang yang beriman kepada Allah dan Rasul-Nya, mereka itu orang-orang Shiddiqien dan orang-orang yang menjadi saksi di sisi Tuhan mereka. Bagi mereka pahala dan cahaya mereka. Dan orang-orang yang kafir dan mendustakan ayat-ayat Kami, mereka itulah penghuni-penghuni neraka.

Amharca: 

እነዚያም በአላህና በመልክተኞቹ ያመኑት እነዚያ እነርሱ በጣም እውነተኞቹ በጌታቸውም ዘንድ መስካሪዎቹ ናቸው፡፡ ለእነርሱ ምንዳቸው ብርሃናቸውም አልላቸው፡፡ እነዚያም የካዱት በአንቀጾቻችንም ያስተባበሉት እነዚያ የእሳት ጓዶች ናቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், எவர்கள் அல்லாஹ்வையும் அவனது தூதர்களையும் நம்பிக்கை கொண்டார்களோ அவர்கள்தான் “ஸித்தீக்” (என்ற மிக உண்மையாளர்கள்) ஆவார்கள். இன்னும், (அல்லாஹ்வின் பாதையில் கொல்லப்பட்ட) ஷுஹதா, அவர்களுக்கு அவர்களின் கூலியும் அவர்களின் ஒளியும் அவர்களின் இறைவனிடம் உண்டு. எவர்கள் நிராகரித்தார்களோ; இன்னும், நமது வசனங்களை பொய்ப்பித்தார்களோ அவர்கள்தான் நரகவாசிகள் ஆவார்கள்.

Korece: 

하나님과 그분의 선지자를 믿는 자들이 진리를 사랑하는 자 들이며 주님 앞에서 증언할 증인 들로 그들이 보상과 광명을 받을 자들이라 그러나 하나님과 예증을거역한 자들에게는 볼지옥에 거처가 정해지니라

Vietnamca: 

Những người có đức tin nơi Allah và các Sứ Giả của Ngài là những người ủng hộ chân lý và là những người hy sinh vì chính nghĩa của Ngài; họ sẽ có được phần thưởng và ánh sáng nơi Thượng Đế của họ. Ngược lại, những kẻ vô đức tin và phủ nhận các Lời Mặc Khải của TA sẽ là những kẻ đồng hành của Hỏa Ngục.