Arapça:
يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ ۖ وَلَن نُّشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا
Çeviriyazı:
yehdî ile-rruşdi feâmennâ bih. velen nüşrike birabbinâ eḥadâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O Kur'ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.
Diyanet İşleri:
De ki: "Cinlerden bir topluluğun Kuran'ı dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir;" "Doğrusu biz, doğru yola götüren, hayrete düşüren bir Kuran dinledik de ona inandık; biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız."
Abdulbakî Gölpınarlı:
Doğru yolu göstermede, derken inandık ona ve kesin olarak hiçbir kimseyi, Rabbimize ortak saymayacağız.
Şaban Piriş:
Doğru yola hidayet ediyor, biz ona iman ettik. Rabbimize hiç kimseyi ortak tutmayacağız
Edip Yüksel:
O doğruya iletiyor ve biz ona inandık; bundan böyle Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.
Ali Bulaç:
O (Kur'an), 'gerçeğe ve doğruya' yöneltip-iletiyor. Bu yüzden ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimiz'e hiç kimseyi ortak koşmayacağız.
Suat Yıldırım:
De ki: Bana vahyolunduğuna göre bir cin cemaati Kur'ân’ı dinledikten sonra şöyle dediler: “Biz gerçekten, doğru yolu gösteren harikulade bir Kur’ân dinledik.Bundan böyle Rabbimize asla bir şerik tanımayacağız.Rabbimizin şanı çok yücedir, O ne eş, ne de çocuk edinmiştir.Meğer içimizden birtakım cahiller, Allah hakkında gerçek olmayan sözler söylüyormuş! Biz de saf saf, insanları ve cinleri, Allah hakkında yalan söylemez sanmışız!Meğer bir kısım insanlar cinlerden bazılarına sığınıp, böylece onları daha da azgın hale getirmişler! Onlar da, sizin zannettiğiniz gibi, Allah’ın ölen hiçbir kimseyi diriltmeyeceğini zannetmişler. [37,1;46,29-33]
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Doğru yola rehberlik ediyor, artık biz ona imân ettik ve Rabbimize hiçbir kimseyi ortak tutmayacağız.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Doğruya ve hayra kılavuzluyor. Biz de inandık ona. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.
Bekir Sadak:
«Dogrusu biz gogu yokladik
İbni Kesir:
O, doğru yola iletiyor. Biz de ona iman ettik. Ve Rabbımıza hiç bir şeyi şirk koşmayacağız.
Adem Uğur:
Doğru yola iletiyor, ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.
İskender Ali Mihr:
“O (Kur´ân), irşada ulaştırır, artık biz, O´na îmân ettik ve artık kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayız.”
Celal Yıldırım:
Öyle bir Kur´ân ki, doğruya götürür. Biz ona inandık. Artık hiçbir şeyi Rabbımıza ortak koşmayız.
Tefhim ul Kuran:
«O (Kur´an), ´gerçeğe ve doğruya´ yöneltip iletiyor. Bu yüzden biz ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.»
Fransızca:
qui guide vers la droiture. Nous y avons cru, et nous n'associerons jamais personne à notre Seigneur.
İspanyolca:
que conduce a la vía recta. Hemos creído en ella y no asociaremos nadie a nuestro Señor'.
İtalyanca:
che conduce sulla retta via; abbiamo creduto in essa e non assoceremo nessuno al nostro Signore.
Almanca:
Er leitet zur Vernunft recht. Dann verinnerlichten wir den Iman an ihn, und wir werden mit niemandem Schirk unserem HERRN gegenüber betreiben."
Çince:
它能导人於正道,故我们信仰它,我们绝不以任何物配我们的主。'
Hollandaca:
Dat op den rechten weg leidt; daarom gelooven wij er in, en wij willen volstrekt geen ander met onzen Heer vereenigen.
Rusça:
Он наставляет на прямой путь, и мы уверовали в него и не будем приобщать сотоварищей к нашему Господу.
Somalice:
Oo ku hanuunin xaqa waana Rumaynay waxaan Eebe cibaada la wadaajinhaynana ma jiro.
Swahilice:
Inaongoza kwenye uwongofu, kwa hivyo tumeiamini, wala hatutamshirikisha yeyote na Mola wetu Mlezi.
Uygurca:
ئۇنىڭغا ئىمان ئېيتتۇق، پەرۋەردىگارىمىزغا ھېچكىمنى شېرىك كەلتۈرمەيمىز
Japonca:
正しい道への導きである。だからわたしたちは信仰し,主に何ものをも配さない。
Arapça (Ürdün):
«يهدي إلى الرشد» الإيمان والصواب «فآمنا به ولن نشرك» بعد اليوم «بربنا أحدا».
Hintçe:
जो भलाई की राह दिखाता है तो हम उस पर ईमान ले आए और अब तो हम किसी को अपने परवरदिगार का शरीक न बनाएँगे
Tayca:
นำไปสู่ทางที่ถูกต้อง ดังนั้นพวกเราจึงศรัทธาต่ออัลกุรอานนั้น และเราจะไม่ตั้งสิ่งใดเป็นภาคีต่อพระเจ้าของเรา
İbranice:
הוא מדריך אל דרך היושר והצדק ואנחנו עכשיו מאמינים בו. מעתה לא נייחס שותפים לריבוננו
Hırvatça:
koji na ono što je ispravno upućuje - i mi smo u njega povjerovali i više nikoga nećemo Gospodaru našem u obožavanju pridruživati,
Rumence:
care călăuzeşte pe calea cea bună. Noi credem în el şi pe nimeni nu vom alătura Domnului nostru,
Transliteration:
Yahdee ila alrrushdi faamanna bihi walan nushrika birabbina ahadan
Türkçe:
"Doğruya ve hayra kılavuzluyor. Biz de inandık ona. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız."
Sahih International:
It guides to the right course, and we have believed in it. And we will never associate with our Lord anyone.
İngilizce:
It gives guidance to the Right, and we have believed therein: we shall not join (in worship) any (gods) with our Lord.
Azerbaycanca:
O, (xalqa) haqq yolu göstərir. Biz ona iman gətirdik və biz bir daha heç kəsi Rəbbimizə şərik qoşmayacağıq.
Süleyman Ateş:
Doğru yola iletiyor, ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.
Diyanet Vakfı:
Doğru yola iletiyor, ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.
Erhan Aktaş:
“Her konuda doğru yola iletiyor; ona îmân ettik. Artık kesinlikle Rabb’imize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.”
Kral Fahd:
Gerçekten biz, doğru yola ileten de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.
Hasan Basri Çantay:
«ki o, Hakka ve doğruya götürüyor. Bundan dolayı biz de ona îman etdik. Rabbimize (bundan sonra) hiçbir (şey´) i asla ortak tutmayacağız».
Muhammed Esed:
doğru ile eğriyi ayırd etme bilincine bizi ulaştıran (bir hitabe); ve böylece ona iman ettik. Ve artık Rabbimizden başka kimseye asla ilahlık yakıştırmayacağız,
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimize asla hiç kimseyi ortak koşmıyacağız.
Portekizce:
Que guia à verdade, pelo que nele cremos, e jamais atribuiremos parceiro alguém ao nosso Senhor;
İsveççe:
som leder [lyssnaren] till kunskap om rätt och orätt. Vi tror på dess [ord] och vi skall inte sätta gudar vid vår Herres sida.
Farsça:
که به سوی راه راست هدایت می کند، پس به آن ایمان آوردیم و هرگز احدی را شریک پروردگارمان قرار نخواهیم داد،
Kürtçe:
ڕێنمونی دەکات بۆ ڕێگای ڕاست ئێمەش باوەڕمان پێ کرد وە ھەرگیز کەس ناکەین بەھاوبەشی پەروەردگارمان
Özbekçe:
У тўғри йўлга ҳидоят қилур. Бас, биз унга иймон келтирдик ва ўз Роббимизга бировни ширк келтирмасмиз. (Жинлар ўз ақл-фаросатлари ила Қуръонни туширган Аллоҳ уларнинг Робилари эканлиги ва унга шерик бўлиши мумкин эмаслигини ҳам тушуниб етадилар. Макка мушрикларига ўхшаб Аллоҳга ширк келтирмасликларини таъкидлайдилар.)
Malayca:
`Kitab yang memberi panduan ke jalan yang betul, lalu kami beriman kepadanya, dan kami tidak sekali-kali akan mempersekutukan sesuatu makhluk dengan Tuhan kami.
Arnavutça:
i cili udhëzon në rrugën e drejtë – e ne kemi besuar në të, dhe kurrsesi më nuk do t’i bëjmë shok askë Perëndisë sonë,
Bulgarca:
Насочва той към правия път. Затова повярвахме в него и никого не ще съдружим с нашия Господ.
Sırpça:
који на оно што је исправно упућује - и ми смо у њега поверовали и више никога нећемо поред нашег Господара обожавати,
Çekçe:
k přímé cestě vedoucímu, takže jsme v něj uvěřili a již nikoho nebudeme přidružovat k Pánu, svému.
Urduca:
جو راہ راست کی طرف رہنمائی کرتا ہے اِس لیے ہم اُس پر ایمان لے آئے ہیں اور اب ہم ہرگز اپنے رب کے ساتھ کسی کو شریک نہیں کریں گے"
Tacikçe:
ба роҳи рост ҳидоят мекунад. Пас мо ба он имон овардем ва ҳаргиз касеро шарики Парвардигорамон намесозем.
Tatarca:
Ул Коръән туры юлга күндерәдер. Без ул Коръәнгә иман китердек, әлбәттә, Раббыбызга һичкемне тиңдәш кылмабыз".
Endonezyaca:
(yang) memberi petunjuk kapada jalan yang benar, lalu kami beriman kepadanya. Dan kami sekali-kali tidak akan mempersekutukan seseorangpun dengan Tuhan kami,
Amharca:
‹ወደ ቀጥታ መንገድ የሚመራን (ቁርአን ሰማን)፡፡ በእርሱም አመንን፡፡ በጌታችንም አንድንም አናጋራም፡፡›
Tamilce:
அது, நேர்வழிக்கு வழிகாட்டுகிறது. ஆகவே, நாங்கள் அதை நம்பிக்கை கொண்டோம்; இன்னும், எங்கள் இறைவனுக்கு ஒருவரையும் நாங்கள் இணையாக்க மாட்டோம்.
Korece:
그것은 바른 길로 인도하여 주 는 것이니 우리가 그것을 믿되 주님을 어떤 것과 비유하지 않노라
Vietnamca:
“Nó hướng dẫn đến Chân Lý. Vì vậy, chúng tôi đã tin nơi Nó. Và chúng tôi sẽ không bao giờ tổ hợp với Thượng Đế của chúng tôi bất cứ ai.”
Ayet Linkleri: