Arapça:
ثُمَّ إِنِّي دَعَوْتُهُمْ جِهَارًا
Çeviriyazı:
ŝümme innî de`avtühüm cihârâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra ben onları açık açık çağırdım.
Diyanet İşleri:
Sonra, doğrusu ben onları açıkça çağırdım.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sonra onları, gerçekten de yüksek sesle çağırdım.
Şaban Piriş:
Sonra ben onları açıktan açığa davet ettim.
Edip Yüksel:
Sonra onları açıkça çağırdım.
Ali Bulaç:
Sonra onları açıktan açığa davet ettim.
Suat Yıldırım:
Ben onları bu sefer yüksek sesle dâvet etmeye başladım.
Ömer Nasuhi Bilmen:
71:7
Yaşar Nuri Öztürk:
Sonra onları daha açık bir biçimde çağırdım.
Bekir Sadak:
«Oysa sizi merhalelerden gecirerek O yaratmistir.»
İbni Kesir:
Sonra ben
Adem Uğur:
Sonra, ben kendilerine haykırarak davette bulundum.
İskender Ali Mihr:
Sonra muhakkak ki ben onları cehren (açıkça) davet ettim.
Celal Yıldırım:
Sonra gerçekten ben onları açıkça (hakk´a, doğru yola) çağırdım,
Tefhim ul Kuran:
«Sonra ben onları açıktan açığa da davet ettim.»
Fransızca:
Ensuite, je les ai appelés ouvertement.
İspanyolca:
Además, les he llamado abiertamente
İtalyanca:
Poi li ho chiamati ad alta voce.
Almanca:
Dann machte ich doch ihnen Da'wa öffentlich,
Çince:
然后我大声召唤他们,
Hollandaca:
Daarop heb ik hen in het openbaar uitgenoodigd,
Rusça:
Затем я призывал их открыто.
Somalice:
si kor ah yaan ugu yeedhay, «dadka dhexdiisa»
Swahilice:
Tena niliwaita kwa uwazi,
Uygurca:
ئاندىن مەن ئۇلارنى توۋلاپ دەۋەت قىلدىم
Japonca:
それでわたしは,声を大きくしてかれらに呼びかけました。
Arapça (Ürdün):
«ثم إني دعوتهم جهارا» أي بأعلى صوتي.
Hintçe:
फिर मैंने उनको बिल एलान बुलाया फिर उनको ज़ाहिर ब ज़ाहिर समझाया
Tayca:
ครั้นแล้วข้าพระองค์ได้เรียกร้องเชิญชวนพวกเขาอย่างเปิดเผย
İbranice:
קראתי להם בגלוי
Hırvatça:
Zatim sam ih ja otvoreno pozivao,
Rumence:
I-am chemat răspicat.
Transliteration:
Thumma innee daAAawtuhum jiharan
Türkçe:
"Sonra onları daha açık bir biçimde çağırdım."
Sahih International:
Then I invited them publicly.
İngilizce:
So I have called to them aloud;
Azerbaycanca:
Sonra mən onları uca səslə (açıq-açığına haqqa) də’vət etdim.
Süleyman Ateş:
Sonra ben onları açıkça da'vet ettim.
Diyanet Vakfı:
Sonra, ben kendilerine haykırarak davette bulundum.
Erhan Aktaş:
“Sonra onlara açık açık her fırsatta çağrıda bulundum.”
Kral Fahd:
Sonra, ben kendilerine haykırarak davette bulundum.
Hasan Basri Çantay:
«Sonra ben onları hakıykaten en yüksek ses (im) le çağırdım».
Muhammed Esed:
Doğrusu, ben onları açık açık çağırdım;
Gültekin Onan:
71:6
Ali Fikri Yavuz:
Sonra ben, onları aşikâre olarak (tevbeye) çağırdım.
Portekizce:
Então, convoquei-os altissonantemente;
İsveççe:
Jag har vädjat till dem med hög röst
Farsça:
آن گاه آنان را آشکارا دعوت کردم،
Kürtçe:
لەپاشان بە ئاشکرا بانگم کردن
Özbekçe:
Сўнгра, албатта мен уларни очиқ даъват қилдим.
Malayca:
"Kemudian aku telah menyeru mereka dengan terang-terang;
Arnavutça:
Pastaj, i thirra haptazi (me zë edhe më të lartë),
Bulgarca:
После ги зовях открито,
Sırpça:
Затим сам их ја отворено позивао,
Çekçe:
Potom jsem jim kázal zcela veřejně,
Urduca:
پھر میں نے ان کو ہانکے پکارے دعوت دی
Tacikçe:
Пас онҳоро ба овози баланд даъват кардам.
Tatarca:
Моннан соң мин аларны бик каты кычкырып чакырдым.
Endonezyaca:
Kemudian sesungguhnya aku telah menyeru mereka (kepada iman) dengan cara terang-terangan,
Amharca:
«ከዚያም እኔ በጩኸት ጠራኋቸው፡፡
Tamilce:
பிறகு, நிச்சயமாக நான் அவர்களை பகிரங்கமாக அழைத்தேன்.
Korece:
그리하여 저는 그들에게 소리 높여 호소하였습니다
Vietnamca:
“Rồi (có lúc) bề tôi đã kêu gọi họ một cách lớn tiếng.”
Ayet Linkleri: