Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

67

Sûredeki Ayet No: 

5

Ayet No: 

5246

Sayfa No: 

562

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِّلشَّيَاطِينِ ۖ وَأَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابَ السَّعِيرِ

Çeviriyazı: 

veleḳad zeyyenne-ssemâe-ddünyâ bimeṣâbîḥa vece`alnâhâ rucûmel lişşeyâṭîni vea`tednâ lehüm `aẕâbe-sse`îr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık ve onları, şeytanlar için taşlamalar yaptık. Ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki, yakın göğü kandillerle donattık, onları şeytanlar için taşlamalar yaptık ve şeytanlara çılgın alev azabını hazırladık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve andolsun ki biz, en yakın olan dünya göğünü ışıklarla bezedik ve onları, Şeytanlara atılacak şeyler olarak halkettik ve Şeytanlara, yakıp kavuran bir azaptır, hazırladık.

Şaban Piriş: 

Gerçekten biz, en yakın göğü ışık veren yıldızlarla donattık. Onlarla şeytanlar için (atılacak) taşlar yaptık. Onlar için bir de çılgın alev azabını hazırladık.

Edip Yüksel: 

En aşağı göğü lambalarla süsledik ve onları şeytanlar için bir taşlama kıldık. Onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Ali Bulaç: 

Andolsun, Biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip-donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama-birimleri (rücum) kıldık. Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık.

Suat Yıldırım: 

Biz yere en yakın semayı lambalarla donattık. Onları şeytanlara atılan mermiler yaptık. Hem onlara alevli ateş hazırladık. [37,5-6]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Andolsun ki en yakın olan göğü kandiller ile bezedik ve onları şeytanlar için atılacak şeyler kıldık ve bunlar için alevli ateş azabı hazırladık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlara ateş taneleri yaptık. O şeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık.

Bekir Sadak: 

Boylece, gunahlarini itiraf ederler. Cilgin alevli cehennemlikler yok olsunlar!

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

İskender Ali Mihr: 

Ve andolsun ki, dünyanın semasını kandillerle süsledik. Ve onları, şeytanlar için (atılacak) taşlar kıldık. Ve onlar için alevli ateşin azabını hazırladık.

Celal Yıldırım: 

And olsun ki biz, Dünya semâsını (veya en yakın semâyı) kandillerle süsedik

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama birimleri (rücûm) kıldık. Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık.

Fransızca: 

Nous avons effectivement embelli le ciel le plus proche avec des lampes [des étoiles] dont Nous avons fait des projectiles pour lapider des diables et Nous leur avons préparé le châtiment de la Fournaise.

İspanyolca: 

Hemos engalanado el cielo más bajo con luminares, de los que hemos hecho proyectiles contra los demonios y hemos preparado para ellos el castigo del fuego de la gehena.

İtalyanca: 

Invero abbellimmo di luminarie il cielo più vicino, e ne abbiamo fatto strumenti; per lapidare i dèmoni per i quali abbiamo preparato la Fiamma.

Almanca: 

Und gewiß, bereits schmückten WIR den untersten Himmel mit Leuchten und machten sie zu Steinigungen für die Satane. Und WIR bereiteten ihnen die Peinigung der Gluthitze.

Çince: 

我确已以众星点缀最近的天,并以众星供恶魔们猜测。我已为他们预备火狱的刑罚。

Hollandaca: 

Wij hebben den ondersten hemel met lampen versierd, en wij hebben die bestemd om de duivels terug te houden, voor welke wij de marteling van het brandende vuur hebben gereed gemaakt.

Rusça: 

Воистину, Мы украсили ближайшее небо светильниками и установили их для метания в дьяволов. Мы приготовили для них мучения в Пламени.

Somalice: 

Eebe wuxuu ku quxiyey Samada dhow Nalal (Xiddigaha) wuxuuna ka dhigay Xiddigahaas kuwo lagu gano Shayaadiinta, Wuxuuna Eebe u diyaariyay kuwaas Naarta Saciiro.

Swahilice: 

Na kwa hakika tumeipamba mbingu ya karibu kwa mataa, na tumeyafanya ili kuwapigia mashetani, na tumewaandalia adhabu ya Moto uwakao kwa nguvu.

Uygurca: 

(بىزگە بارلىق ئاسمانلاردىن) ئەڭ يېقىن ئاسماننى چىراغلار (يەنى يورۇق يۇلتۇزلار) بىلەن بېزىدۇق ۋە ئۇلارنى (پەرىشتىلەرنىڭ سۆزلىرىنى ئوغرىلىقچە تىڭشاشقا ئورۇنغان) شەيتانلارنى ئاتىدىغان نەرسە قىلدۇق (يەنى شەيتانلار يۇلتۇزلاردىن چىققان شولا بىلەن ئېتىلىدۇ)، شەيتانلارغا (ئاخىرەتتە) دوزاخ ئازابىنى تەييارلىدۇق

Japonca: 

かれは灯明(星)をもって,最下層の天を飾り,悪魔たちに対する磔(流星)となし,またかれらのために烈火の懲罰を準備した。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد زيَّنا السماء الدنيا» القربى إلى الأرض «بمصابيح» بنجوم «وجعلناها رجوما» مراجم «للشياطين» إذا استرقوا السمع بأن ينفصل شهاب عن الكوكب كالقبس يؤخذ من النار فيقتل الجني أو يخبله لا أن الكوكب يزول عن مكانه «وأعتدنا لهم عذاب السعير» النار الموقدة.

Hintçe: 

और हमने नीचे वाले (पहले) आसमान को (तारों के) चिराग़ों से ज़ीनत दी है और हमने उनको शैतानों के मारने का आला बनाया और हमने उनके लिए दहकती हुई आग का अज़ाब तैयार कर रखा है

Tayca: 

และโดยแน่นอนเราได้ประดับท้องฟ้าของโลกนี้ด้วยดวงดาวเป็นแสงประทีป และเราได้ทำให้มันเป็นอาวุธไล่ชัยฏอน และเราได้เตรียมการลงโทษด้วยไฟอันร้อนแรงสำหรับพวกมัน

İbranice: 

ואת הרקיע התחתון קישטנו במאורות (הכוכבים,) ועשינו מהם מרגמות נגד השדים, והכנו להם את עונש השריפה

Hırvatça: 

Mi smo najbliže nebo sjajnim svjetiljkama ukrasili i učinili smo ih za gađanje šejtana, i patnju u Ognju im pripremili.

Rumence: 

Noi am împodobit cerul cel mai apropiat cu lumini pe care le-am făcut ca să-i lovim pe diavolii cărora le-am pregătit şi osânda Iadului.

Transliteration: 

Walaqad zayyanna alssamaa alddunya bimasabeeha wajaAAalnaha rujooman lilshshayateeni waaAAtadna lahum AAathaba alssaAAeeri

Türkçe: 

Yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlara ateş taneleri yaptık. O şeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık.

Sahih International: 

And We have certainly beautified the nearest heaven with stars and have made [from] them what is thrown at the devils and have prepared for them the punishment of the Blaze.

İngilizce: 

And we have, (from of old), adorned the lowest heaven with Lamps, and We have made such (Lamps) (as) missiles to drive away the Evil Ones, and have prepared for them the Penalty of the Blazing Fire.

Azerbaycanca: 

And olsun ki, Biz dünya səmasını (yerə ən yaxın olan göyü) qəndillərlə (ulduzlarla) bəzədik, onları şeytanlara atılan mərmilər etdik və onlar (şeytanlar) üçün yandırıb-yaxan alovlu atəş əzabı hazırladıq.

Süleyman Ateş: 

Andolsun biz, en yakın göğü lambalarla donattık ve onları, şeytanlar için taşlamalar yaptık. Ve o(şeyta)nlara da çılgın ateş azabını hazırladık.

Diyanet Vakfı: 

Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki Biz, yakın gökyüzünü kandillerle süsledik. Onları, şeytânlar(1) için asılsız şeyler söyleme malzemesi yaptık. Onlar için ateşin azâbını hazırladık.

Kral Fahd: 

Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun ki biz yere en yakın olan göğü kandillerle donatdık. Bunları şeytanlara da atış taneleri yapdık ve onlara çılgın ateş (cehennem) azâbı hazırladık.

Muhammed Esed: 

Biz, yeryüzüne en yakın olan gökleri ışıklarla süsledik ve onları (insanlar arasında bulunan) şeytan ruhluların boş ve anlamsız spekülasyonlarına konu yaptık ve onlar için yakıcı alevden bir azap hazırladık;

Gültekin Onan: 

Andolsun, biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama birimleri (rücum) kıldık. Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık.

Ali Fikri Yavuz: 

Celâlim hakkı için, biz en aşağı semayi, (kandil gibi ışık veren) yıldızlarla donattık. Bir de onları, şeytanlara, (Şihab= akan yıldız gibi) taş atmalar kıldık. O şeytanlara (Ahirette) çılgın ateş azabı hazırladık.

Portekizce: 

E adornamos o céu aparente com lâmpadas, e lhes destinamos apedrejarem os demônios, e preparamos, para eles o suplício do fogo infernal.

İsveççe: 

Vi har låtit den nedre himlen lysas upp av stjärnskott [som] prydnad och för att hålla de djävulska krafterna i schack; och för dem har Vi i beredskap en högt flammande Eld.

Farsça: 

همانا ما آسمان دنیا را با چراغ هایی آراستیم و آنها را تیرهایی برای راندن شیطان ها قرار دادیم، و برای آنان [در آخرت] آتشی افروخته، آماده کرده ایم؛

Kürtçe: 

سوێندبێت بێگومان ئاسمانی دونیامان ڕازاندوەتەوە بەچرای زۆری(ئەستێرە) وە گێڕاومانن بەڕەجمی شەیتانەکان وە ئامادەمان کردووە بۆ ئەوان (لە قیامەتدا) سزای ئاگری ھەڵگیرساو

Özbekçe: 

Ва дарҳақиқат Биз яқин осмонни чироқлар билан зийнатлаб қўйдик ва у (чироқ)ларни шайтонларга отиладиган нарса ҳам қилиб қўйдик. Ва у(шайтон)ларга олови қизиб турган жаҳаннамни тайёрлаб қўйдик. (Араб фолбинлари бизнинг шайтонларимиз осмонга чиқиб, ғойибдаги нарсаларни билиб беради, деб мақтанар эдилар. Қуръони Карим буни рад этиб, бу дунёда шайтонларни юлдузлардан ажраб чиққан учқунлар қувиб ҳайдашини, у дунёда эса, уларга Аллоҳ жаҳаннам азобини тайёрлаб қўйганини таъкидламоқда.)

Malayca: 

Dan demi sesungguhnya! Kami telah menghiasi langit yang dekat (pada penglihatan penduduk bumi) dengan bintang-bintang, dan Kami jadikan bintang-bintang itu punca rejaman terhadap Syaitan-syaitan; dan Kami sediakan bagi mereka azab neraka yang menjulang-julang.

Arnavutça: 

Na, juve ua kemi zbukuruar qiellin më të afërm me yje të shkëlqyeshme dhe kemi bërë që (zjarri i tyre) t’i gjuajë djajtë, për të cilët kemi përgatitur dënimin me zjarr.

Bulgarca: 

И украсихме най-близкото небе със светилници, и ги сторихме да бъдат камъни за сатаните. И приготвихме за тях мъчението на Пламъците.

Sırpça: 

Ми смо најближе небо украсили сјајним светиљкама и учинили смо их за гађање ђавола, и припремили смо им патњу у Огњу.

Çekçe: 

My věru jsme ozdobili nejbližší nebe svítilnami, jež určili jsme i pro satanů kamenováni, a připravili jsme pro ně trest plamenný.

Urduca: 

ہم نے تمہارے قریب کے آسمان کو عظیم الشان چراغوں سے آراستہ کیا ہے اور اُنہیں شیاطین کو مار بھگانے کا ذریعہ بنا دیا ہے اِن شیطانوں کے لیے بھڑکتی ہوئی آگ ہم نے مہیا کر رکھی ہے

Tacikçe: 

Мо осмони дунёро ба чароғҳое биёростем ва он чароғҳоро василаи сангсор кардани шаётин гардонидем ва барояшон азоби оташи сӯзон омода кардаем.

Tatarca: 

Тәхкыйк дөнья күген яктыртучы йолдызлар белән зиннәтләдек, вә ул йолдызларны шайтаннарга атылучы кылдык, вә ул шайтаннарга кыздырылган ут ґәзабын хәзерләдек.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya Kami telah menghiasi langit yang dekat dengan bintang-bintang, dan Kami jadikan bintang-bintang itu alat-alat pelempar syaitan, dan Kami sediakan bagi mereka siksa neraka yang menyala-nyala.

Amharca: 

ቅርቢቱን ሰማይም በእርግጥ በመብራቶች (በከዋክብት) አጌጥናት፡፡ ለሰይጣናትም መቀጥቀጫዎች አደረግናት፡፡ ለእነርሱም (ለሰይጣኖች) የእሳትን ቅጣት አዘጋጀን፡፡

Tamilce: 

திட்டவட்டமாக கீழ் வானத்தை (நட்சத்திரம் எனும்) விளக்குகளால் நாம் அலங்கரித்தோம். இன்னும், (வானவர்களின் பேச்சை ஒட்டுக் கேட்கிற) ஷைத்தான்களை எறிவதற்காக அவற்றை (-நட்சத்திரங்களை) ஏற்படுத்தினோம். இன்னும், அவர்களுக்கு கொழுந்து விட்டெரியும் நரக நெருப்பின் தண்டனையை தயார் செய்துள்ளோம்.

Korece: 

실로 하나님은 가장 낮은 하 늘을 등불로서 장식하였고 그 것으로 사탄을 물리침에 유용하게하였으며 그들을 위해 타오르는 불지옥의 응벌을 준비하셨도다

Vietnamca: 

Thật vậy, TA (Allah) đã làm đẹp tầng trời hạ giới với những chiếc đèn (các vì sao) và làm cho chúng thành những thứ dùng để ném những tên Shaytan, và TA đã chuẩn bị cho chúng hình phạt của ngọn lửa rực cháy.