Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ ۖ تَبْتَغِي مَرْضَاتَ أَزْوَاجِكَ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Çeviriyazı:
yâ eyyühe-nnebiyyü lime tüḥarrimü mâ eḥalle-llâhü leke. tebtegî merḍâte ezvâcik. vellâhü gafûrur raḥîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.
Diyanet İşleri:
Eşlerinin rızasını gözeterek, Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine yasak ediyorsun? Allah bağışlayandır, acıyandır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ey Peygamber, eşlerinin razılığını arayarak ne diye Allah'ın sana helal ettiğini kendine haram etmedesin ve Allah, suçları örter, rahimdir.
Şaban Piriş:
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını aramak içi ne diye Allah’ın helal kıldığını (kendine) haram ediyorsun? Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
Edip Yüksel:
Ey peygamber, sırf eşlerini memnun etmek amacıyla, ALLAH'ın sana helal (yasal) kıldığını kendine yasaklıyorsun. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
Ali Bulaç:
Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Allah'ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Suat Yıldırım:
Ey Peygamber! Niçin eşlerini memnun etmek için sen kendini sıkıntıya sokup Allah'ın sana helâl kıldığı şeyleri nefsine âdeta haram kılıyor, kendini onlardan mahrum bırakıyorsun? Bilirsin ki Allah gafûrdur, rahîmdir (senin bu zelleni de bağışlar. Sana olan bu târizi, senin yüce makamını titizlikle korumasındandır).
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ey Peygamber! Ne için sen zevcelerinin hoşnutluklarını ararsın da, Allah´ın sana helâl kıldığını haram kılarsın? Maamafih Allah gafûrdur, rahîmdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Bekir Sadak:
«Ey inkar edenler! Bugun ozur beyan etmeyin, ancak islediklerinizin karsiligini gormektesiniz» denir. *
İbni Kesir:
Ey Peygamber
Adem Uğur:
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah´ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
İskender Ali Mihr:
Ey nebî! Zevcelerinin rızasını arayarak, Allah´ın sana helâl kıldığı şeyi sen niçin kendine haram ediyorsun? Ve Allah
Celal Yıldırım:
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arzulayarak Allah´ın sana helâl kıldığını neden kendine haram ediyorsun ? Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Tefhim ul Kuran:
Ey Peygamber! Allah´ın helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? (Şunun için ki) sen hanımlarının rızasını kazanmak istiyorsun. Allah gafûr ve rahimdir.
Fransızca:
ô Prophète ! Pourquoi, en recherchant l'agrément de tes femmes, t'interdis-tu ce qu'Allah t'a rendu licite ? Et Allah est Pardonneur, Très Miséricordieux.
İspanyolca:
¡Profeta! ¿Por qué, para agradar a tus esposas, declaras prohibido lo que Alá ha declarado lícito para ti? Pero Alá es indulgente, misericordioso.
İtalyanca:
O Profeta, perché, cercando di compiacere le tue spose, ti interdici quello che Allah ti ha permesso? Allah è perdonatore, misericordioso.
Almanca:
Prophet! Weshalb erklärst du für haram, was ALLAH dir für halal erklärte?! Strebst du etwa die Zufriedenheit deiner Ehefrauen an?! Und ALLAH ist allver- 3 gebend, allgnädig.
Çince:
先知啊!真主准许你享受的,你为什么加以禁戒,以便向你的妻子们讨好呢?真主是至赦的,是至慈的。
Hollandaca:
O profeet! waarom verbiedt gij wat God heeft vergund, daardoor trachtende uwe vrouwen te behagen. God is vergevensgezind en barmhartig
Rusça:
О Пророк! Почему ты запрещаешь себе то, что позволил тебе Аллах, стремясь угодить своим женам? Аллах - Прощающий, Милосердный.
Somalice:
Nibiyow maxaad u xarrimi wax Eebe kuu xalaaleeyey si aad u raalli geliso Haweenkaaga, Eebe waa dambi dhaafe naxariista ah.
Swahilice:
Ewe Nabii! Kwa nini unaharimisha alicho kuhalilishia Mwenyezi Mungu? Unatafuta kuwaridhi wake zako. Na Mwenyezi Mungu ni Mwenye kusamehe, Mwenye kurehemu.
Uygurca:
ئى پەيغەمبەر! نېمە ئۈچۈن اﷲ ساڭا ھالال قىلغان نەرسىنى ئاياللىرىڭنىڭ رازىلىقىنى تىلەش يۈزىسىدىن ھارام قىلىسەن، اﷲ ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچىدۇر، ناھايىتى مېھرىباندۇر
Japonca:
預言者よ,アッラーがあなたのために合法とされていることを(アッラーの御好意を求めるためではなく)只あなたの妻たちの御機嫌をとる目的だけで何故自ら禁止するのか。本当にアッラーは寛容にして慈悲深くあられる。
Arapça (Ürdün):
«يا أيها النبي لم تحرم ما أحل الله لك» من أمَتِكَ مارية القبطية لما واقعها في بيت حفصة وكانت غائبة فجاءت وشق عليها كون ذلك في بيتها وعلى فراشها حيث قلت: هي حرام عليَّ «تبتغي» بتحريمها «مرضات أزواجك» أي رضاهن «والله غفور رحيم» غفر لك هذا التحريم.
Hintçe:
ऐ रसूल जो चीज़ ख़ुदा ने तुम्हारे लिए हलाल की है तुम उससे अपनी बीवियों की ख़ुशनूदी के लिए क्यों किनारा कशी करो और ख़ुदा तो बड़ा बख्शने वाला मेहरबान है
Tayca:
โอ้นะบีเอ๋ย ทำไมเจ้าจึงห้ามสิ่งที่อัลลอฮฺได้ทรงอนุมัติแก่เจ้า เพื่อแสวงหาความพึงพอใจบรรดาภริยาของเจ้าเล่า ? และอัลลอฮฺนั้นเป็นผู้ทรงอภัย ผู้ทรงเมตตา
İbranice:
הוי, הנביא! מדוע אתה אוסר על עצמך את מה שהרשה לך אלוהים? ואלוהים הוא הסלחן הרחמן
Hırvatça:
O Vjerovjesniče, zašto sebi zabranjuješ ono što ti je Allah dozvolio-želeći zadovoljstvo svojih supruga? A Allah je Onaj Koji oprašta grijehe i milostiv je.
Rumence:
O, Profetule! De ce opreşti ceea ce Dumnezeu ţi-a îngăduit cu soţiile tale? Dumnezeu este Iertător, Milostiv.
Transliteration:
Ya ayyuha alnnabiyyu lima tuharrimu ma ahalla Allahu laka tabtaghee mardata azwajika waAllahu ghafoorun raheemun
Türkçe:
Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Sahih International:
O Prophet, why do you prohibit [yourself from] what Allah has made lawful for you, seeking the approval of your wives? And Allah is Forgiving and Merciful.
İngilizce:
O Prophet! Why holdest thou to be forbidden that which Allah has made lawful to thee? Thou seekest to please thy consorts. But Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful.
Azerbaycanca:
Ya Peyğəmbər! Zövcələrinin (səndən) razı qalmasını diləyərək Allahın sənə halal etdiyi şeyi (dünya ləzzətini) niyə özünə haram (qadağan) edirsən? Allah bağışlayandır, rəhm edəndir!
Süleyman Ateş:
Ey peygamber niçin, Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin, hatırı için haram kılıyorsun? Allah bağışlayadır, esirgeyendir.
Diyanet Vakfı:
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Erhan Aktaş:
Ey Nebi! Eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek, Allah’ın helâl kıldığı şeyi niçin kendine harâm kılıyorsun?(1) Allah, Çok Bağışlayıcı’dır, Rahmeti Kesintisiz’dir.
Kral Fahd:
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Hasan Basri Çantay:
Ey peygamber, Allahın sana halâl kıldığı şey´i zevcelerinin hoşnudluğunu arayarak, niçin (kendine) haram ediyorsun? (Bununla beraber üzülme) Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
Muhammed Esed:
Ey Peygamber! Eşlerin(den herhangi biri)ni memnun etmek için, neden Allah´ın sana helal kıldığı bazı şeyleri (kendine) haram kılıyorsun? Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
Gültekin Onan:
Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Tanrı´nın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Tanrı, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Ali Fikri Yavuz:
Ey Peygamber! Zevcelerinin gönül rızasını arayarak Allah’ın sana helâl kıldığını niçin haram edersin. Bununla beraber (üzülme) Allah Gafûrdur= mağfireti boldur, Rahîm’dir= çok merhametlidir. (Rivayet edildiğine göre
Portekizce:
Ó profeta, por que te absténs daquilo que Deus te concedeu, procurando, com isso, agradar as tuas esposas, quando sabesque Deus é Indulgente, Misericordiosíssimo?
İsveççe:
PROFET! Varför pålägger du [dig själv] - i en önskan att vara dina hustrur till lags - förbud mot det som Gud har förklarat tillåtet för dig? Gud är ständigt förlåtande, barmhärtig.
Farsça:
ای پیامبر! چرا آنچه را که خدا بر تو حلال کرده برای به دست آوردن خشنودی همسرانت بر خود حرام می کنی؟ و خدا بسیار آمرزنده و مهربان است.
Kürtçe:
ئەی پێغەمبەر ﷺ بۆچی شتێك لەخۆت حەرام دەکەیت کە خوا بۆی حەڵاڵ کردویت (مەبەست پێی خاتوو ماریە بوو) تۆ ڕەزامەندی ژنەکانت دەوێ لەکاتێکدا خوا لێخۆشبوو ومیھرەبانە
Özbekçe:
Эй Набий! Нима учун хотинларинг розилигини тилаб, Аллоҳ сенга ҳалол қилган нарсани ҳаром қиласан! Аллоҳ кечирувчи ва раҳмдилдир. (Аллоҳ сенга ҳалол қилган чўрини ёки асални ўзингга ҳаром қилишинг дуруст эмас.)
Malayca:
Wahai Nabi! Mengapa engkau haramkan (dengan bersumpah menyekat dirimu daripada menikmati) apa yang dihalalkan oleh Allah bagimu, (kerana) engkau hendak mencari keredaan isteri-isterimu? (Dalam pada itu, Allah ampunkan kesilapanmu itu) dan Allah sememangnya Maha Pengampun, lagi Maha Mengasihani.
Arnavutça:
O Pejgamber! Përse po ia ndalon vetes atë që ta ka lejuar Perëndia ty, në kërkimin e kënaqësisë së grave tuaja. E, perëndia është falës dhe mëshirues.
Bulgarca:
О, Пророче, защо си възбраняваш онова, което Аллах ти е разрешил, стремейки се да угодиш на своите съпруги. Но Аллах е опрощаващ, милосърден.
Sırpça:
О Веровесниче, зашто себи забрањујеш оно што ти је Аллах дозволио - желећи задовољство својих супруга? А Аллах опрашта грехе и милостив је.
Çekçe:
Proroku, proč ve snaze uspokojit své ženy zakazuješ to, co Bůh ti dovolil? Vždyť Bůh je odpouštějící, slitovný.
Urduca:
اے نبیؐ، تم کیوں اُس چیز کو حرام کرتے ہو جو اللہ نے تمہارے لیے حلال کی ہے؟ (کیا اس لیے کہ) تم اپنی بیویوں کی خوشی چاہتے ہو؟ اللہ معاف کرنے والا اور رحم فرمانے والا ہے
Tacikçe:
Эй паёмбар, чаро чизеро, ки Худо бар ту ҳалол кардааст, ба хотири хушнуд сохтани занонат бар худ ҳаром мекунӣ? Ва Худо бахшояндаву меҳрубон аст!
Tatarca:
Ий пәйгамбәр ни өчен Аллаһ сиңа хәләл кылган нәрсәне үзеңә хәрам кыласың хатыннарыңның ризасын эстәп? Аллаһ ярлыкаучы вә рәхимледер. (Мухәммәд г-мнең хатыннарыннан Хәфсә үзенең нәүбәте көнне Мухәммәд г-мнән рөхсәт алып, ата-аналарының хәлен белергә китте. Бу көнне Мухәммәд г-м җариясе Мэрияне чакырып аның белән бергә булды. Хәфсә кайткач бу хәлне белеп, мине шул хәйлә өчен җибәргәнсең икән, дип елады. Мухәммәд г-м Хәфсәнең күңелен табу өчен: "Мин Мэрияне үземә хәрам кылдым, ләкин моны хатыннарымнан һичкемгә сөйләмә", – диде. Соңра Хәфсә шатлыгыннан бу эшне Гаишәгә сөйләде, Гаишә расүл хозурына килде, Мухәммәд г-м Гаишәгә дә: "Мин Мэрияне үземә хәрам кылдым", – диде. Шул хакта аятьләр инде.)
Endonezyaca:
Hai Nabi, mengapa kamu mengharamkan apa yang Allah halalkan bagimu; kamu mencari kesenangan hati isteri-isterimu? Dan Allah Maha Pengampun lagi Maha Penyayang
Amharca:
አንተ ነቢዩ ሆይ! አላህ ለአንተ የፈቀደልህን ነገር ሚስቶችህን ማስወደድን የምትፈልግ ስትኾን (ባንተ ላይ) ለምን እርም ታደርጋለህ? አላህም እጅግ መሓሪ አዛኝ ነው፡፡
Tamilce:
நபியே! (நபியின் சமுதாய மக்களே!) நீங்கள் பெண்களை விவாகரத்து செய்தால் அவர்களை அவர்கள் இத்தா இருக்க வேண்டியதை கணக்கிட்டு (-உடலுறவு கொள்ளாத சுத்தமான காலத்தில்) விவாகரத்து செய்யுங்கள். இன்னும், இத்தாவை (விவாகரத்து செய்யப்பட்ட சுத்த காலத்திற்குப் பின்னர் மூன்று ஹைழ்கள் - சுத்தமில்லாத காலங்கள் – வரும் வரை) சரியாகக் கணக்கிடுங்கள். உங்கள் இறைவனாகிய அல்லாஹ்வை அஞ்சுங்கள். (விவாகரத்து செய்த பின்னர்) அவர்களை அவர்களின் இல்லங்களில் இருந்து வெளியேற்றாதீர்கள். அவர்களும் (தாமாக) வெளியேற வேண்டாம், (விபச்சாரம் என்ற) தெளிவான தீயசெயலை அவர்கள் செய்தாலே தவிர. (அப்போது நீங்கள் அவர்களை வெளியேற்றலாம்.) இவை, அல்லாஹ்வின் சட்டங்களாகும். எவர் அல்லாஹ்வின் சட்டங்களை மீறுவாரோ திட்டமாக அவர் தனக்குத்தானே அநீதி இழைத்துக் கொண்டார். இதற்குப் பின்னர் அல்லாஹ் ஒரு காரியத்தை ஏற்படுத்தலாம் என்பதை நீர் அறியமாட்டீர். (விவாகரத்திற்குப் பின்னர் இருவருக்கும் இடையில் மீண்டும் அன்பு ஏற்படலாம். இருவரும் மீண்டும் இணைய விரும்பலாம். ஆகவே, ஒரு முறை மட்டும் தலாக் கொடுங்கள்! அப்போது இத்தா முடிந்து விட்டாலும் அவர்கள் மீண்டும் திருமண ஒப்பந்தம் செய்து மீண்டும் சேர்ந்து கொள்ளலாம்.)
Korece:
예언자여 하나님께서 그대에게 허용한 것을 스스로 금기하느 뇨 그대는 그대 아내들의 기쁨을 구하고 있으며 하나님은 관용과 자비로 충만하시니라
Vietnamca:
Hỡi Nabi, tại sao Ngươi lại cấm (chính mình) những gì Allah đã cho phép Ngươi, để làm vừa lòng các bà vợ của Ngươi? Và Allah là Đấng Tha Thứ, Đấng Nhân Từ.
Ayet Linkleri: