Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

58

Sûredeki Ayet No: 

3

Ayet No: 

5107

Sayfa No: 

542

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِن نِّسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِّن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا ۚ ذَٰلِكُمْ تُوعَظُونَ بِهِ ۚ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ

Çeviriyazı: 

velleẕîne yüżâhirûne min nisâihim ŝümme ye`ûdûne limâ ḳâlû fetaḥrîru raḳabetim min ḳabli ey yetemâssâ. ẕâliküm tû`ażûne bih. vellâhü bimâ ta`melûne ḫabîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

Diyanet İşleri: 

Karılarını zıhar yoluyla boşamak isteyip, sonra sözlerinden dönenlerin, ailesiyle temas etmeden bir köle azad etmeleri gerekir. Size bu hususta böylece öğüt verilmektedir. Allah, işlediklerinizden haberdardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve karılarına zıhar yapıp sonra dediklerinden dönenler, karılarıyla temastan önce bir kul azat etmelidirler; bu, size, onunla öğüt almanız için bir emir ve Allah, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır.

Şaban Piriş: 

Kadınlarına zıhar yapıp, sonra da söyledikleri sözden dönenlerin, karılarına temas etmeden önce bir köle azad etmeleri gerekir. İşte size böyle öğüt veriliyor. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.

Edip Yüksel: 

Kadınlarını annelerine benzeterek yabancılaştırdıktan sonra sözlerinden dönenler, karılarıyla cinsel ilişkiye girmeden önce bir köleyi özgürlüğe kavuştursunlar. Size öğütlenen budur. ALLAH yaptığınız her şeyi haber alır.

Ali Bulaç: 

Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.

Suat Yıldırım: 

Eşlerine zıhar yaparak onlardan ayrılmaya kalkıp da sonra söylediklerinden dönenlerin, eşleriyle temastan önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. İşte size emredilen budur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o kimseler ki, zevcelerinden müzaherette bulunurlar, sonra da dediklerinden geri dönerler, artık temas etmeden evvel bir rekabe azâd etmek lâzımdır. İşte siz bununla öğüt verilmiş olursunuz. Ve Allah her ne yaparsanız tamamen haberdardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kadınlarına zıhar edip sonra sarf etmiş oldukları söze geri dönenler, ilişkiye girmelerinden önce, özgürlüğünü yitirmiş bir benliği özgürlüğüne kavuşturacaklardır. İşte size yöneltilen öğüt budur. Allah, yapıp etmekte olduklarınızdan gereğince haberdardır.

Bekir Sadak: 

Ey inananlar! Gizli konustugunuz zaman, gunah islemeyi, dusmanlik etmeyi ve Peygambere karsi gelmeyi fisildasmayin

İbni Kesir: 

Karılarından zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra dediklerini geri alanların aileleriyle temas etmeden önce bir köle azad etmeleri gerekir. Size böylece öğüt verilmektedir. Allah

Adem Uğur: 

Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

İskender Ali Mihr: 

Onlar ki, kadınlarına sırt çevirip, sonra söyledikleri şeyden geri dönerler. O taktirde temas etmeden önce bir köleyi azad etsin (serbest bıraksın). İşte size bu vaazediliyor (yapmanız gerekenler öğüt veriliyor). Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdar olandır.

Celal Yıldırım: 

Karılarını (öz analarına benzetip) ziharda bulunduktan sonra sözlerinden dönenler, eşleriyle cinsel yaklaşmada bulunmadan önce bir köle azâd etmeleri gerekir. Bununla size öğüt verilir. Allah yaptıklarınızdan haberlidir.

Tefhim ul Kuran: 

Kadınlarına «zıhar»da bulunanlar, sonra da söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.

Fransızca: 

Ceux qui comparent leurs femmes au dos de leurs mères, puis reviennent sur ce qu'ils ont dit, doivent affranchir un esclave avant d'avoir aucun contact [conjugal] avec leur femme. C'est ce dont on vous exhorte. Et Allah est Parfaitement Connaisseur de ce que vous faites.

İspanyolca: 

Quienes repudian a sus mujeres mediante la fórmula: «¡Eres para mí como la espalda de mi madre!» y la repiten, deben, antes de cohabitar de nuevo, manumitir a un esclavo. Se os exhorta a ello. Alá está bien informado de lo que hacéis.

İtalyanca: 

Coloro che paragonano le loro mogli alla schiena delle loro madri e poi si pentono di quello che hanno detto, liberino uno schiavo prima di riprendere i rapporti coniugali. Siete esortati a far ciò. Allah è ben informato di quello che fate.

Almanca: 

Und denjenigen, die ihren Ehefrauen Zihar aussprachen, dann zurücknehmen, was sie sagten, gilt (als Kaffara ) die Befreiung eines Unfreien, bevor beide sich intim berühren. Damit werdet ihr ermahnt. Und ALLAH ist dessen, was ihr tut, allkundig.

Çince: 

把妻子当做母亲然后悔其所言者,在交接之前,应该释放一个奴隶。那是用来劝告你们的,真主是彻知你们的行为的。

Hollandaca: 

Zij die van hunne vrouwen scheiden, met de verklaring, dat zij haar in de toekomst als hunne moeders zullen beschouwen, en daarna terugnemen willen wat zij hebben gezegd, zullen genoodzaakt zijn een slaaf te bevrijden, alvorens zij elkander zullen mogen aanraken. Dit wordt u gewaarschuwd in acht te nemen, en God is wel onderricht van hetgeen gij doet.

Rusça: 

Те, которые объявляют своих жен запретными для себя, а потом отрекаются от сказанного, должны освободить одного раба прежде, чем они прикоснутся друг к другу. Этим вас увещевают, и Аллах ведает о том, что вы совершаете.

Somalice: 

Kuwa haweenkooda kala mid dhigi hooyadood haddana ku noqon «haweenkii» waxaa ku waajib ah qoor xoraynteed intayan istaaban, Arrintaasi waa waano, Ilaahayna waxa dadku camal fali waa ogyahay.

Swahilice: 

Na wale wanao jitenga na wake zao, kisha wakarudia katika yale waliyo yasema, basi wamkomboe mtumwa kabla hawajagusana. Mnapewa maonyo kwa hayo. Na Mwenyezi Mungu anayajua yote mnayo yatenda.

Uygurca: 

ئاياللىرىنى زىھار قىلىپ، ئاندىن قىلغان سۆزىگە (يەنى زىھار قىلغانلىقىغا) پۇشايمان قىلغانلار (ئەر - ئايال ئىككىسى) يېقىنچىلىق قىلىشتىن ئىلگىرى بىر قۇلنى ئازاد قىلىشى لازىم. بۇنىڭ بىلەن سىلەرگە ۋەز - نەسىھەت قىلىنىدۇ، اﷲ سىلەرنىڭ قىلىۋاتقان ئىشىڭلاردىن تولۇق خەۋەرداردۇر

Japonca: 

ズィハールを宣言してその妻を遠ざけた者が,後にその言ったことを撤回しようとする時は,両人が互に触れる前に,一人の奴隷を解放しなければならない。これは,あなたがたに戒告されたことである。アッラーは,あなたがたの行うことを熟知なされる。

Arapça (Ürdün): 

«والذين يظاهرون من نسائهم ثم يعودوا لما قالوا» أي فيه بأن يخالفوه بإمساك المظاهر منها الذي هو خلاف مقصود الظهار من وصف المرأة بالتحريم «فتحرير رقبة» أي إعتاقها عليه «من قبل أن يتماسا» بالوطء «ذلكم توعظون به والله بما تعملون خبير».

Hintçe: 

और जो लोग अपनी बीवियों से ज़हार कर बैठे फिर अपनी बात वापस लें तो दोनों के हमबिस्तर होने से पहले (कफ्फ़ारे में) एक ग़ुलाम का आज़ाद करना (ज़रूरी) है उसकी तुमको नसीहत की जाती है और तुम जो कुछ भी करते हो (ख़ुदा) उससे आगाह है

Tayca: 

และบรรดาผู้เปรียบเทียบภรรยาของพวกเขาก็เสมือนแม่ของพวกเขานั้น แล้วพวกเขาจะคืนสู่ถ้อยคำที่พวกเขาได้กล่าวไว้ ดังนั้น (สิ่งที่จำเป็นแก่เขาต้องปฏิบัติคือ) การปล่อยทาสหนึ่งคนก่อนที่เขาทั้งสองจะแตะต้องต่อกัน (ร่วมหลับนอน)นั้นคือสิ่งที่พวกเจ้าถูกเตือน เอาไว้ใช้ให้ปฏิบัติและอัลลอฮทรงรอบรู้ยิ่งในสิ่งที่พวกเจ้ากระทำ

İbranice: 

ואלה מקרבכם אשר מונעים מעצמם את נשיהם, כאילו היו אימהותיהם, ולאחר מכן חוזרים בהם מדבריהם, יפדו עבד לפני שיגעו שוב זה בזה. בזה אתם מוזהרים, ואלוהים בקי היטב בכל אשר אתם עושים

Hırvatça: 

Oni koji ženama svojim reknu da su im leđa njihova poput leđa njihovih majki, a onda se povrate u onome što su rekli, dužni su, prije nego što jedni drugo dodirnu, jednog roba ropstva osloboditi. To je ono čime se opominjete - a Allah u potpunosti zna što vi radite.

Rumence: 

Cei care îşi compară femeile cu spatele mamelor lor şi repetă ceea ce au spus, va trebui să sloboade un rob înainte de a se atinge din nou de ele. Aşa vă este predicat. Dumnezeu este Ştiutor a ceea ce făptuiţi.

Transliteration: 

Waallatheena yuthahiroona min nisaihim thumma yaAAoodoona lima qaloo fatahreeru raqabatin min qabli an yatamassa thalikum tooAAathoona bihi waAllahu bima taAAmaloona khabeerun

Türkçe: 

Kadınlarına zıhar edip sonra sarf etmiş oldukları söze geri dönenler, ilişkiye girmelerinden önce, özgürlüğünü yitirmiş bir benliği özgürlüğüne kavuşturacaklardır. İşte size yöneltilen öğüt budur. Allah, yapıp etmekte olduklarınızdan gereğince haberdardır.

Sahih International: 

And those who pronounce thihar from their wives and then [wish to] go back on what they said - then [there must be] the freeing of a slave before they touch one another. That is what you are admonished thereby; and Allah is Acquainted with what you do.

İngilizce: 

But those who divorce their wives by Zihar, then wish to go back on the words they uttered,- (It is ordained that such a one) should free a slave before they touch each other: Thus are ye admonished to perform: and Allah is well-acquainted with (all) that ye do.

Azerbaycanca: 

Qadınları ilə zihar (qanuni nikahlarını özlərinə haram) edib, sonra sözlərindən dönənlər onlarla yaxınlıq etməzdən əvvəl (kəffarə vermək üçün) bir kölə azad etməlidirlər. Bu sizə (zihar barəsində) verilən öyüddür. Allah nə etdiklərinizdən xəbərdardır!

Süleyman Ateş: 

Kadınlarına zıhar edip sonra söylediklerine dönenler, karılarıyle temaslarından önce bir köleyi hürriyete kavuşturmalıdırlar. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızı haber almaktadır.

Diyanet Vakfı: 

Kadınlardan zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

Erhan Aktaş: 

Hanımlarına zihar yapıp sonra da kararlarından dönenlerin, ilişkiye girmeden önce bir rekâbeyi(1) özgürlüğüne kavuşturması gerekir. İşte size, yapmanız gereken öğütleniyor. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.

Kral Fahd: 

Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdar olandır.

Hasan Basri Çantay: 

Kadınlarından zıhâr ile ayrılmak isteyib de sonra dediklerini geri alacaklar (için), birbiriyle temas etmezden evvel, bir köle azad etmek (lâzımdır), işte size bununla öğüt veriliyor. Allah, ne yaparsanız, hakkıyle haberdârdır.

Muhammed Esed: 

o halde, "Sen bana annem kadar haramsın!" diyerek hanımlarından ayrılanlara ve sonra söylediklerinden geri dönenlere gelince, (onların keffareti) eşlerin tekrar birbirlerine dokunmalarından önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmak olacaktır. Size (burada) tavsiye edilen budur; çünkü Allah yaptığınız her şeyden tamamiyle haberdardır.

Gültekin Onan: 

Kadınlarına ´zıhar´da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Tanrı, yaptıklarınızı haber alandır.

Ali Fikri Yavuz: 

Karılarına zihâr yapanlar (nikâhlarını kendilerine haram kılanlar)

Portekizce: 

Quanto àqueles que repudiarem as suas mulheres pelo zihar e logo se retratarem disso, deverão manumitir um escravo,antes de as tocarem. Isso é uma exortação para vós, porque Deus está inteirado de tudo quanto fazeis.

İsveççe: 

De som på detta sätt förskjuter sin hustru men tar tillbaka sitt ord skall [som bot] skänka en slav friheten, innan samlivet [med den förskjutna] får återupptas. Detta är vad Gud föreskriver för er. Gud är underrättad om vad ni gör.

Farsça: 

و کسانی که با زنانشان ظهار می کنند، سپس از آنچه گفته اند برمی گردند، باید پیش از آمیزش با هم برده ای [در راه خدا] آزاد کنند. این [حکمی ] است که به آن اندرز داده می شوید، و خدا بر آنچه انجام می دهید، آگاه است.

Kürtçe: 

ئەوانەی (ظهار) دەکەن لەگەڵ ھاوسەرەکانیان لەپاشان پەشیمان دەبنەوەو (دەیانەوێت بچنە لایان) لەوەی کەووتویانە (واتە خێرا تەڵاقیان نادەن) ئەوە پێویستە بەندەیەك ئازاد بکەن لەپێش ئەوەی بەیەك بگەن (و بچنە لایان) ئەم کەفارەتەی (کە لەسەرتان پێویست کراوە) ئامۆژگاری دەکرێن پێی وە خوا شارەزا وئاگادارە بەوەی کە دەیکەن

Özbekçe: 

Хотинларидан зиҳор қилганлар ўз айтганларидан қайтсалар, (қайта) қўшилмасларидан аввал бир қул озод қилсинлар. Бу (ҳукм) ваъзланишингиз учундир. Аллоҳ қилаётган ишларингиздан хабардордир.

Malayca: 

Dan orang-orang yang "ziharkan" isterinya, kemudian mereka berbalik dari apa yang mereka ucapkan (bahawa isterinya itu haram kepadanya), maka hendaklah (suami itu) memerdekakan seorang hamba sebelum mereka berdua (suami isteri) bercampur. Dengan hukum yang demikian, kamu diberi pengajaran (supaya jangan mendekati perkara yang mungkar itu). Dan (ingatlah), Allah Maha Mendalam PengetahuanNya akan apa yang kamu lakukan.

Arnavutça: 

Ata, të cilët, gratë e tyre i lëshojnë në atë mënyrë, e pastaj donë t’i kthejnë në gjendjen e mëparshme, duhet ta lirojnë një skllav apo skllave, para se bashkëshortët të takohen përsëri (si burrë e grua). Kështu ju urdhërohet. E, Perëndia i di të gjitha ato që bëni ju.

Bulgarca: 

Онези, които [така] изоставят жените си, но после си върнат думите - да освободят роб, преди да са ги докоснали. С това бивате поучавани. Сведущ е Аллах за вашите дела.

Sırpça: 

Они који својим женама кажу да су им забрањене попут њихових мајки, а онда се поврате у ономе што су рекли, дужни су, пре него што једно друго додирну, једног роба ропства да ослободе. То је оно што вам се наређује - а Аллах у потпуности зна шта ви радите.

Çekçe: 

Ti, kdož říkají ženám svým 'Jsi pro mne jak záda mé matky' a potom chtějí odvolat to, co řekli, mohou se vykoupit propuštěním otroka, dříve než se opět vzájemně dotknou. A k tomu jste napomínáni a Bůh je dobře zpraven o všem, co děláte.

Urduca: 

جو لوگ اپنی بیویوں سے ظہار کریں پھر اپنی اُس بات سے رجوع کریں جو انہوں نے کہی تھی، تو قبل اس کے کہ دونوں ایک دوسرے کو ہاتھ لگائیں، ایک غلام آزاد کرنا ہوگا اِس سے تم کو نصیحت کی جاتی ہے، اور جو کچھ تم کرتے ہو اللہ اس سے باخبر ہے

Tacikçe: 

Онҳое, ки заношашонро зиҳор мекунанд, он гоҳ аз он чӣ гуфтаанд, пушаймон мещаванд, пеш аз он ки бо якдигар тамос ёбанд, бояд ғуломе озод кунанд. Ин пандест, ки ба шумо медиҳанд ва Худо ба корҳое, ки мекунед, огоҳ аст!

Tatarca: 

Сезләрдән хатыннарын аналарына охшаткан кешеләр соңра әйткән сүзләреннән үкенеп тәүбә итсәләр, аларга бер кол азат итү ваҗебтер хатыннарына якынлык кылмас борын, бу сезгә Аллаһуның хөкемедер аның белән вәгазьләнерсез! Аллаһ сезнең кылган эшләрегездән хәбәрдардер.

Endonezyaca: 

Orang-orang yang menzhihar isteri mereka, kemudian mereka hendak menarik kembali apa yang mereka ucapkan, maka (wajib atasnya) memerdekakan seorang budak sebelum kedua suami isteri itu bercampur. Demikianlah yang diajarkan kepada kamu, dan Allah Maha Mengetahui apa yang kamu kerjakan.

Amharca: 

እነዚያም ከሚስቶቻቸው እንደናቶቻችን ጀርባዎች ኹኑብን በማለት የሚምሉ ከዚያም ወደ ተናገሩት የሚመለሱ ሳይነካኩ በፊት ጫንቃን ነጻ ማውጣት በነርሱ ላይ አለባቸው፡፡ እነሆ በእርሱ ትገሰጹበታለችሁ፡፡ አላህም በምትሠሩት ሁሉ ውስጥ ዓዋቂ ነው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், எவர்கள் தங்கள் மனைவிகளிடம் ளிஹார் செய்து, பிறகு தாங்கள் கூறியதற்கு (-தங்கள் அந்த தவறை திருத்திக்கொள்வதற்கு) மீளுகிறார்களோ அவர்கள் (-ளிஹார் செய்த அந்த கணவனும் அவருடைய மனைவியும் இல்லற உறவில்) சேர்வதற்கு முன்னர் ஓர் அடிமையை உரிமையிட வேண்டும். இதுதான் (அல்லாஹ்வின் சட்டம்), நீங்கள் அ(தை செய்வ)தற்கு உபதேசிக்கப்படுகிறீர்கள். அல்லாஹ் நீங்கள் செய்பவற்றை ஆழ்ந்தறிபவன் ஆவான்.

Korece: 

그러나 지하르 형태로 아내와 이혼한 자가 그들이 말한 것을 취 소할 때 그들은 그녀와 동침하기 전에 한명의 노예를 해방시키라 너희가 충고를 들었거늘 실로 하 나님은 너희가 행하는 모든 것을 지켜보고 계시니라

Vietnamca: 

Những ai đã thôi vợ của mình theo lối Zhihar nhưng sau đó muốn rút lại những gì họ đã tuyên bố thì họ (phải chịu phạt bằng cách) chuộc tự do cho một người nô lệ trước khi hai người trở lại chăn gối với nhau. Đó là những gì các ngươi được răn dạy và Allah thông toàn những gì các ngươi làm.