Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

51

Sûredeki Ayet No: 

53

Ayet No: 

4728

Sayfa No: 

523

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَتَوَاصَوْا بِهِ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ

Çeviriyazı: 

etevâṣav bih. bel hüm ḳavmün ṭâgûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar birbirlerine bunu mu tavsiye ettiler? Hayır onlar azgın bir kavimdir.

Diyanet İşleri: 

Öncekiler sonrakilere böyle mi vasiyet ettiler? Hayır; bunlar azgın bir millettir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar, bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar, azgın bir topluluktu.

Şaban Piriş: 

Bunu birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır! Onlar, taşkın bir toplum idiler.

Edip Yüksel: 

Bunu (söylemeyi) birbirlerine öğütlediler mi? Doğrusu, onlar sınırı aşan bir topluluktur.

Ali Bulaç: 

Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, 'azgın ve taşkın (tağiy)' bir kavimdirler.

Suat Yıldırım: 

Birbirlerine tavsiye mi ettiler, aralarında anlaştılar mı ki hep aynı şeyleri söylediler? Hayır, böyle bir tavsiye yok ama, onlar azgınlıkta müşterekler. İşte ondan, böyle söylerler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bunu birbirine vasiyet mi ettiler? Hayır... Onlar azgın bir kavimdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar.

Bekir Sadak: 

Zulmedenlerin, gecmis arkadaslarinin suclarina benzer suclari vardir

İbni Kesir: 

Bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar

Adem Uğur: 

Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.

İskender Ali Mihr: 

Onu (resûle “sihirbaz veya mecnun” demeyi, sonrakilere) vasiyet mi ettiler? Hayır, onlar azgın bir kavimdir.

Celal Yıldırım: 

Onlar, birbirlerine bu hususta böyle mi vasiyette bulundular? Hayır, onlar azgınlığı huy ve sanat edinen bir millettir.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır

Fransızca: 

est-ce qu'ils se sont transmis cette injonction ? Ils sont plutôt des gens transgresseurs.

İspanyolca: 

¿Es que se han legado eso unos a otros? ¡No! ¡Son gente rebelde!

İtalyanca: 

E' questo quel che si sono tramandati? E' davvero gente ribelle.

Almanca: 

Vermachten sie es einander etwa?! Nein, sondern sie sind übertretende Leute.

Çince: 

难道他们曾以此话互相嘱咐吗?不然,他们都是悖逆的民众。

Hollandaca: 

Hebben zij dit gedrag achtervolgens elkander als erfdeel vermaakt? Ja; zij zondigen vreeselijk.

Rusça: 

Неужели они заповедали это друг другу? О нет! Они являются людьми, преступающими границы дозволенного.

Somalice: 

Miyay isu dardaarmeen arrintaas, waase qoom xadgudbay.

Swahilice: 

Je! Wameambizana kwa haya? Bali hawa ni watu waasi.

Uygurca: 

ئۇلار (پەيغەمبەرلەرنى ئىنكار قىلىشنى) بىر - بىرىگە تەۋسىيە قىلىشقانمۇ؟ ھەرگىز ئۇنداق ئەمەس (يەنى ئۇلار بىر - بىرىگە ئۇنداق تەۋسىيە قىلىشقان ئەمەس) ئۇلار ھەددىدىن ئاشقۇچى قەۋمدۇر

Japonca: 

かれらはそれを遺訓として継承して来たのか。いや,かれらは法外の民である。

Arapça (Ürdün): 

«أتواصوْا» كلهم «به» استفهام بمعنى النفي «بل هم قوم طاغون» جمعهم على هذا القول طغيانهم.

Hintçe: 

ये लोग एक दूसरे को ऐसी बात की वसीयत करते आते हैं (नहीं) बल्कि ये लोग हैं ही सरकश

Tayca: 

พวกเขาได้สั่งเสียในเรื่องนี้แก่กันกระนั้นหรือ? เปล่าเลย! แต่ว่าพวกเขาเป็นหมู่ชนผู้ละเมิดเกินขอบเขต

İbranice: 

האם ציוו זה את זה על הדבר הזה? אכן הם אנשים משתלחים

Hırvatça: 

Jesu li to oni jedni drugima oporučili? Nisu, nego su oni ljudi koji su u zlu svaku mjeru bili prevršili.

Rumence: 

Ei s-au sfătuit unii pe alţii asupra lui? Acesta este un popor de ticăloşi!

Transliteration: 

Atawasaw bihi bal hum qawmun taghoona

Türkçe: 

Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar.

Sahih International: 

Did they suggest it to them? Rather, they [themselves] are a transgressing people.

İngilizce: 

Is this the legacy they have transmitted, one to another? Nay, they are themselves a people transgressing beyond bounds!

Azerbaycanca: 

Görəsən, onlar bunu (bu dediklərini) bir-birinə vəsiyyətmi etmişlər?! (Hamısı eyni şeyi deyir). Xeyr, onlar azğın bir qövmdürlər!

Süleyman Ateş: 

Bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler (ki hep aynı şeyi söylüyorlar)? Doğrusu, onlar azgın bir topluluktur.

Diyanet Vakfı: 

Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.

Erhan Aktaş: 

Sanki böyle yapmayı sonrakilere vasiyet etmişler! Hayır, onlar azgın bir halktır.

Kral Fahd: 

Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.

Hasan Basri Çantay: 

Hepsi de bunu birbirine tavsiye mi etdiler?! Hayır, onlar (umumiyyetle) azgınlar güruhunun ta kendileridir.

Muhammed Esed: 

Onlar bu (düşünce tarzı)nı birbirlerine miras olarak mı aktarmışlar? Hayır, onlar azgınca bir küstahlığa kapılmış bir topluluktur!

Gültekin Onan: 

Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır

Ali Fikri Yavuz: 

Hepsi de bu sözü birbirine tavsiye mi ettiler? Doğrusu onlar hep azgınlar topluluğudur.

Portekizce: 

Acaso, tê-la-ão eles transmitido (a expressão), de um para o outro? Qual! São um povo de transgressores.

İsveççe: 

Lät de orden gå i arv? Nej, men dessa [sentida förnekare] är hårdnackade människor vilkas onda handlingar inte känner några gränser.

Farsça: 

آیا [این اقوام] یکدیگر را به این گونه داوری [ناحق درباره پیامبرشان] سفارش کرده بودند؟! [نه] بلکه همه آنان گروهی یاغی و سرکش بودند [و این یاوه گویی ها، محصول سرکشی و یاغی گری آنان بود.]

Kürtçe: 

ئایا(ئەمان وئەوان) ڕاسپاردەیان بۆیەکتری کردووە؟ (نەخێر) بەڵکو ئەمان گەلێکی سەرکەش ویاخین

Özbekçe: 

Келишиб олганмилар?! Йўқ, улар туғёнга кетган қавмлардир!

Malayca: 

Adakah mereka semua telah berpesan-pesan (dan mencapai kata sepakat) untuk melemparkan tuduhan itu ? (Sudah tentu mereka tidak dapat berbuat demikian), bahkan mereka semuanya adalah kaum yang melampaui batas (dalam keingkarannya).

Arnavutça: 

Vallë, a mos ia kanë rekomanduar këtë njëri-tjetrit? Jo, por ata janë popull rebel,

Bulgarca: 

Нима си завещаваха това един другиму? Не, ала те са престъпващи хора.

Sırpça: 

Јесу ли то они једни другима опоручили? Нису, него су они људи који су били превршили сваку меру у злу.

Çekçe: 

Což po sobě to dědí? Nikoliv, však lid je to vzpurný.

Urduca: 

کیا اِن سب نے آپس میں اِس پر کوئی سمجھوتہ کر لیا ہے؟ نہیں، بکہ یہ سب سرکش لوگ ہیں

Tacikçe: 

Оё ба ин кор якдигарро васият карда буданд? На, худ мардуме тоғӣ (саркаш) буданд.

Tatarca: 

Әйә алар бу яраксыз батыл сүзләре белән бер-берсенә васыять кылып иттифак кылалармы? Бәлки алар байлык белән чиктән чыгып азган кавемнәрдер.

Endonezyaca: 

Apakah mereka saling berpesan tentang apa yang dikatakan itu. Sebenarnya mereka adalah kaum yang melampaui batas.

Amharca: 

በእርሱ (በዚህ ቃል) አደራ ተባብለዋልን? አይደለም፤ እነርሱ ጥጋበኞች ሕዝቦች ናቸው፡፡

Tamilce: 

(முற்கால நிராகரிப்பாளர்கள், இக்கால நிராகரிப்பாளர்கள்) இவர்கள் (எல்லோரும்) தங்களுக்குள் இ(றைத்தூதர்களை பொய்ப்பிக்க வேண்டும் என்ற விஷயத்)தை உபதேசித்துக் கொண்டார்களா? (-முன் சென்ற நிராகரிப்பாளர்கள் இக்கால நிராகரிப்பாளர்களுக்கு ஏதும் உபதேசத்தை சொல்லிச் சென்றுள்ளார்களா, நாங்கள் நிராகரித்ததைப் போன்று நீங்களும் உங்கள் நபியை பொய்ப்பிக்க வேண்டும் என்று.) மாறாக, இவர்கள் எல்லை மீறிய மக்கள் ஆவார்கள்.

Korece: 

그들이 서로에게 상속한 유 산이라도 된단 말인가 실로 그들 은 오만한 백성들이라

Vietnamca: 

Chẳng lẽ đây là lời di chúc mà chúng truyền cho nhau? Không, (tất cả) bọn chúng đều là một đám vượt quá giới hạn.