Arapça:
أَتَوَاصَوْا بِهِ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
Çeviriyazı:
etevâṣav bih. bel hüm ḳavmün ṭâgûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar birbirlerine bunu mu tavsiye ettiler? Hayır onlar azgın bir kavimdir.
Diyanet İşleri:
Öncekiler sonrakilere böyle mi vasiyet ettiler? Hayır; bunlar azgın bir millettir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlar, bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar, azgın bir topluluktu.
Şaban Piriş:
Bunu birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır! Onlar, taşkın bir toplum idiler.
Edip Yüksel:
Bunu (söylemeyi) birbirlerine öğütlediler mi? Doğrusu, onlar sınırı aşan bir topluluktur.
Ali Bulaç:
Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, 'azgın ve taşkın (tağiy)' bir kavimdirler.
Suat Yıldırım:
Birbirlerine tavsiye mi ettiler, aralarında anlaştılar mı ki hep aynı şeyleri söylediler? Hayır, böyle bir tavsiye yok ama, onlar azgınlıkta müşterekler. İşte ondan, böyle söylerler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Bunu birbirine vasiyet mi ettiler? Hayır... Onlar azgın bir kavimdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar.
Bekir Sadak:
Zulmedenlerin, gecmis arkadaslarinin suclarina benzer suclari vardir
İbni Kesir:
Bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar
Adem Uğur:
Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.
İskender Ali Mihr:
Onu (resûle “sihirbaz veya mecnun” demeyi, sonrakilere) vasiyet mi ettiler? Hayır, onlar azgın bir kavimdir.
Celal Yıldırım:
Onlar, birbirlerine bu hususta böyle mi vasiyette bulundular? Hayır, onlar azgınlığı huy ve sanat edinen bir millettir.
Tefhim ul Kuran:
Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır
Fransızca:
est-ce qu'ils se sont transmis cette injonction ? Ils sont plutôt des gens transgresseurs.
İspanyolca:
¿Es que se han legado eso unos a otros? ¡No! ¡Son gente rebelde!
İtalyanca:
E' questo quel che si sono tramandati? E' davvero gente ribelle.
Almanca:
Vermachten sie es einander etwa?! Nein, sondern sie sind übertretende Leute.
Çince:
难道他们曾以此话互相嘱咐吗?不然,他们都是悖逆的民众。
Hollandaca:
Hebben zij dit gedrag achtervolgens elkander als erfdeel vermaakt? Ja; zij zondigen vreeselijk.
Rusça:
Неужели они заповедали это друг другу? О нет! Они являются людьми, преступающими границы дозволенного.
Somalice:
Miyay isu dardaarmeen arrintaas, waase qoom xadgudbay.
Swahilice:
Je! Wameambizana kwa haya? Bali hawa ni watu waasi.
Uygurca:
ئۇلار (پەيغەمبەرلەرنى ئىنكار قىلىشنى) بىر - بىرىگە تەۋسىيە قىلىشقانمۇ؟ ھەرگىز ئۇنداق ئەمەس (يەنى ئۇلار بىر - بىرىگە ئۇنداق تەۋسىيە قىلىشقان ئەمەس) ئۇلار ھەددىدىن ئاشقۇچى قەۋمدۇر
Japonca:
かれらはそれを遺訓として継承して来たのか。いや,かれらは法外の民である。
Arapça (Ürdün):
«أتواصوْا» كلهم «به» استفهام بمعنى النفي «بل هم قوم طاغون» جمعهم على هذا القول طغيانهم.
Hintçe:
ये लोग एक दूसरे को ऐसी बात की वसीयत करते आते हैं (नहीं) बल्कि ये लोग हैं ही सरकश
Tayca:
พวกเขาได้สั่งเสียในเรื่องนี้แก่กันกระนั้นหรือ? เปล่าเลย! แต่ว่าพวกเขาเป็นหมู่ชนผู้ละเมิดเกินขอบเขต
İbranice:
האם ציוו זה את זה על הדבר הזה? אכן הם אנשים משתלחים
Hırvatça:
Jesu li to oni jedni drugima oporučili? Nisu, nego su oni ljudi koji su u zlu svaku mjeru bili prevršili.
Rumence:
Ei s-au sfătuit unii pe alţii asupra lui? Acesta este un popor de ticăloşi!
Transliteration:
Atawasaw bihi bal hum qawmun taghoona
Türkçe:
Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar.
Sahih International:
Did they suggest it to them? Rather, they [themselves] are a transgressing people.
İngilizce:
Is this the legacy they have transmitted, one to another? Nay, they are themselves a people transgressing beyond bounds!
Azerbaycanca:
Görəsən, onlar bunu (bu dediklərini) bir-birinə vəsiyyətmi etmişlər?! (Hamısı eyni şeyi deyir). Xeyr, onlar azğın bir qövmdürlər!
Süleyman Ateş:
Bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler (ki hep aynı şeyi söylüyorlar)? Doğrusu, onlar azgın bir topluluktur.
Diyanet Vakfı:
Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.
Erhan Aktaş:
Sanki böyle yapmayı sonrakilere vasiyet etmişler! Hayır, onlar azgın bir halktır.
Kral Fahd:
Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.
Hasan Basri Çantay:
Hepsi de bunu birbirine tavsiye mi etdiler?! Hayır, onlar (umumiyyetle) azgınlar güruhunun ta kendileridir.
Muhammed Esed:
Onlar bu (düşünce tarzı)nı birbirlerine miras olarak mı aktarmışlar? Hayır, onlar azgınca bir küstahlığa kapılmış bir topluluktur!
Gültekin Onan:
Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır
Ali Fikri Yavuz:
Hepsi de bu sözü birbirine tavsiye mi ettiler? Doğrusu onlar hep azgınlar topluluğudur.
Portekizce:
Acaso, tê-la-ão eles transmitido (a expressão), de um para o outro? Qual! São um povo de transgressores.
İsveççe:
Lät de orden gå i arv? Nej, men dessa [sentida förnekare] är hårdnackade människor vilkas onda handlingar inte känner några gränser.
Farsça:
آیا [این اقوام] یکدیگر را به این گونه داوری [ناحق درباره پیامبرشان] سفارش کرده بودند؟! [نه] بلکه همه آنان گروهی یاغی و سرکش بودند [و این یاوه گویی ها، محصول سرکشی و یاغی گری آنان بود.]
Kürtçe:
ئایا(ئەمان وئەوان) ڕاسپاردەیان بۆیەکتری کردووە؟ (نەخێر) بەڵکو ئەمان گەلێکی سەرکەش ویاخین
Özbekçe:
Келишиб олганмилар?! Йўқ, улар туғёнга кетган қавмлардир!
Malayca:
Adakah mereka semua telah berpesan-pesan (dan mencapai kata sepakat) untuk melemparkan tuduhan itu ? (Sudah tentu mereka tidak dapat berbuat demikian), bahkan mereka semuanya adalah kaum yang melampaui batas (dalam keingkarannya).
Arnavutça:
Vallë, a mos ia kanë rekomanduar këtë njëri-tjetrit? Jo, por ata janë popull rebel,
Bulgarca:
Нима си завещаваха това един другиму? Не, ала те са престъпващи хора.
Sırpça:
Јесу ли то они једни другима опоручили? Нису, него су они људи који су били превршили сваку меру у злу.
Çekçe:
Což po sobě to dědí? Nikoliv, však lid je to vzpurný.
Urduca:
کیا اِن سب نے آپس میں اِس پر کوئی سمجھوتہ کر لیا ہے؟ نہیں، بکہ یہ سب سرکش لوگ ہیں
Tacikçe:
Оё ба ин кор якдигарро васият карда буданд? На, худ мардуме тоғӣ (саркаш) буданд.
Tatarca:
Әйә алар бу яраксыз батыл сүзләре белән бер-берсенә васыять кылып иттифак кылалармы? Бәлки алар байлык белән чиктән чыгып азган кавемнәрдер.
Endonezyaca:
Apakah mereka saling berpesan tentang apa yang dikatakan itu. Sebenarnya mereka adalah kaum yang melampaui batas.
Amharca:
በእርሱ (በዚህ ቃል) አደራ ተባብለዋልን? አይደለም፤ እነርሱ ጥጋበኞች ሕዝቦች ናቸው፡፡
Tamilce:
(முற்கால நிராகரிப்பாளர்கள், இக்கால நிராகரிப்பாளர்கள்) இவர்கள் (எல்லோரும்) தங்களுக்குள் இ(றைத்தூதர்களை பொய்ப்பிக்க வேண்டும் என்ற விஷயத்)தை உபதேசித்துக் கொண்டார்களா? (-முன் சென்ற நிராகரிப்பாளர்கள் இக்கால நிராகரிப்பாளர்களுக்கு ஏதும் உபதேசத்தை சொல்லிச் சென்றுள்ளார்களா, நாங்கள் நிராகரித்ததைப் போன்று நீங்களும் உங்கள் நபியை பொய்ப்பிக்க வேண்டும் என்று.) மாறாக, இவர்கள் எல்லை மீறிய மக்கள் ஆவார்கள்.
Korece:
그들이 서로에게 상속한 유 산이라도 된단 말인가 실로 그들 은 오만한 백성들이라
Vietnamca:
Chẳng lẽ đây là lời di chúc mà chúng truyền cho nhau? Không, (tất cả) bọn chúng đều là một đám vượt quá giới hạn.
Ayet Linkleri: