Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

501

Sayfa No: 

78

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ أُولُو الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينُ فَارْزُقُوهُم مِّنْهُ وَقُولُوا لَهُمْ قَوْلًا مَّعْرُوفًا

Çeviriyazı: 

veiẕâ ḥaḍara-lḳismete ülü-lḳurbâ velyetâmâ velmesâkînü ferzüḳûhüm minhü veḳûlû lehüm ḳavlem ma`rûfâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Paylaşma sırasında akrabalar, öksüzler, yoksullar hazır bulunurlarsa, onlara da bir şey verin ve onlara güzelce sözler söyleyerek gönüllerini alın.

Diyanet İşleri: 

Taksimde, yakınlar, yetimler ve düşkünler bulunursa, ondan onlara da verin, güzel sözler söyleyin.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Miras taksim edilirken yakınlar, yetimler, yoksullar bulunursa o maldan onları da rızıklandırın ve kendilerine güzel sözler söyleyin.

Şaban Piriş: 

(Miras paylaşımında kendilerine bir hisse belirlenmemiş olan) Akrabalar, yetimler ve yoksullar, taksim sırasında yanınızda olursa onlara da ondan bir şeyler verin ve onlara güzel söz söyleyin.

Edip Yüksel: 

Miras bölüşümünde, akrabalar, yetimler ve yoksullar da hazır bulunursa güzel sözler söyleyerek onlara da verin.

Ali Bulaç: 

(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin.

Suat Yıldırım: 

Miras taksim edilirken varis olmayan akrabalar, yetimler, fakirler de orada bulunuyorlarsa, onlara da bir şey verin ve gönüllerini alacak tatlı sözler de söyleyin.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Tereke taksim edilirken uzak karabet sahipleriyle yetimler ve yoksullar da hazır bulunurlarsa ondan onları da rızıklandırınız ve onlara güzel sözler de söyleyiniz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Mirasın paylaştırılmasında hısım-akraba, yetimler, yoksul ve çaresizler de hazır bulunurlarsa, ondan onları da rızıklandırın ve onlara güzel ve hoş bir söz de söyleyin.

Bekir Sadak: 

Kadinlarinizin cocuklari yoksa biraktiklarinin yarisi sizindir, cocuklari varsa, biraktiklarinin ettikleri vasiyetten veya borctan artakalanin dortte biri sizindir. Sizin cocugunuz yoksa ettiginiz vasiyet veya borc ciktiktan sonra biraktiklarinizin dortte biri karilarinizindir

İbni Kesir: 

Miras taksim olunurken

Adem Uğur: 

(Mirastan payı olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin.

İskender Ali Mihr: 

Ve miras taksiminde, (miras düşmeyen uzak) akrabalar, yetimler ve yoksullar orada hazır bulunursa, o taktirde onları, ondan (mirastan) rızıklandırınız ve onlara güzel söz söyleyiniz.

Celal Yıldırım: 

Mîras taksiminde (mirasçı olmayan) hısımlar, öksüzler ve yoksullar hazır bulunursa, azık olacak ölçüde onlara da bir şey verin ve güzel söz söyleyin (kırıcı, incitici olmayın).

Tefhim ul Kuran: 

(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar

Fransızca: 

Et lorsque les proches parents, les orphelins, les nécessiteux assistent au partage, offrez-leur quelque chose de l'héritage, et parlez-leur convenablement.

İspanyolca: 

Si asisten al reparto parientes, huérfanos, pobres, dadles algún sustento de ello y habladles con cariño.

İtalyanca: 

Se altri parenti, gli orfani e i poveri assistono alla divisione, datene loro una parte e trattateli con dolcezza.

Almanca: 

Und sollten Verwandte, Bedürftige und Arme bei der Aufteilung (des Nachlasses) anwesend sein, so gebt ihnen davon und sagt ihnen ein gütiges Wort!

Çince: 

析产的时候,如有亲戚、孤儿、贫民在场,你们当以一部分遗产周济他们,并对他们说温和的言语。

Hollandaca: 

Indien de verwanten, weezen en armen tegenwoordig zijn bij de deeling, verdeel dan een gedeelte onder hen, en spreek hen ten minste vriendelijk aan, indien er weinig aanwezig is.

Rusça: 

Если при разделе наследства присутствуют родственники, сироты и бедняки, то одарите их из него и скажите им слово доброе.

Somalice: 

Hadday Joogaan Qaybta Qaraabo, Agoon iyo Masaakiin (aan dhaxlayn) wax ka Siiya una dhaha Hadal Wanaagsan.

Swahilice: 

Na wakati wa kugawanya wakihudhuria jamaa na mayatima na masikini, wapeni katika hayo mali ya urithi, na semeni nao maneno mema.

Uygurca: 

تەقسىمات ۋاقتىدا (ۋارىس ئەمەس) تۇغقانلار، (تۇغقان ئەمەس) يېتىملەر ۋە مىسكىنلەر ھازىر بولسا، ئۇلارغا بۇنىڭدىن (يەنى تەرەكىدىن ئۇلارنىڭ كۆڭلىنى ئېلىش ئۈچۈن بىر ئاز نەرسە) بېرىڭلار، ئۇلارغا چىرايلىق سۆز قىلىڭلار (يەنى بۇ كىچىكلەرنىڭ مېلى، بىزنىڭ ئەمەس دېگەنگە ئوخشاش ئۆزرىنى ئېيتىڭلار)

Japonca: 

遺産の分配にさいし,もし遠い親族や孤児や貧者が,その場に居合わせた時は,それ(遺産)からかれらにも与え,懇切に言葉優しく話しかけなさい。

Arapça (Ürdün): 

«وإذا حضر القسمة» للميراث «أولوا القربى» ذوو القرابة ممن لا يرث «واليتامى والمساكين فارزقوهم منه» شيئا قبل القسمة «وقولوا» أيها الأولياء «لهم» إذا كان الورثة صغارا «قولا معروفا» جميلا بأن تعتذروا إليهم أنكم لا تملكونه وأنه للصغار وهذا قيل إنه منسوخ وقيل لا ولكن تهاون الناس في تركه وعليه فهو ندب وعن ابن عباس واجب.

Hintçe: 

और जब (तर्क की) तक़सीम के वक्त (वह) क़राबतदार (जिनका कोई हिस्सा नहीं) और यतीम बच्चे और मोहताज लोग आ जाएं तो उन्हे भी कुछ उसमें से दे दो और उसे अच्छी तरह (उनवाने शाइस्ता से) बात करो

Tayca: 

และบรรดาญาติที่ใกล้ชิด และบรรดาเด็กกำพร้า และบรรดาผู้ที่ขัดสนมาร่วมอยู่ด้วยในการแบ่งมรดก ก็จงปันส่วนหนึ่งจากสิ่งนั้น ให้เป็นปัจจัยยังชีพแก่พวกเขา และจงกล่าวแก่พวกเขาอย่างดี

İbranice: 

אם נוכחים בחלוקה קרובי משפחה, ויתומים, ומסכנים, יש להעניק להם חלק (מן העיזבון) ודברו איתם בצורה מכובדת

Hırvatça: 

A kada diobi prisustvuju rođaci, siročad i siromasi, opskrbite ih dijelom toga, i lijepe riječi im recite.

Rumence: 

Daţi, de asemenea, o parte rudelor, orfanilor şi sărmanilor care sunt de faţă la împărţire şi spuneţi-le cuvinte cuviincioase.

Transliteration: 

Waitha hadara alqismata oloo alqurba waalyatama waalmasakeenu faorzuqoohum minhu waqooloo lahum qawlan maAAroofan

Türkçe: 

Mirasın paylaştırılmasında hısım-akraba, yetimler, yoksul ve çaresizler de hazır bulunurlarsa, ondan onları da rızıklandırın ve onlara güzel ve hoş bir söz de söyleyin.

Sahih International: 

And when [other] relatives and orphans and the needy are present at the [time of] division, then provide for them [something] out of the estate and speak to them words of appropriate kindness.

İngilizce: 

But if at the time of division other relatives, or orphans or poor, are present, feed them out of the (property), and speak to them words of kindness and justice.

Azerbaycanca: 

Malın (vərəsələr arasında) bölünməsi zamanı varis olmayan qohumlar, yetimlər və yoxsullar da orada iştirak edərlərsə, onlara da o maldan bir şey verin və gözəl sözlərlə könüllərini alın!

Süleyman Ateş: 

(Miras düşmeyen) Akrabalar, öksüzler, yoksullar da (miras) taksim(in)de hazır bulunursa bir şeyler vererek onları da ondan rızıklandırın (gönüllerini hoş edin) ve onlara güzel söz söyleyin.

Diyanet Vakfı: 

(Mirastan payı olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin.

Erhan Aktaş: 

Mirasın paylaşılması esnasında, orada bulunan yakınları, yetimleri ve yoksulları da yararlandırın ve onları incitmeyecek bir üslup kullanın.

Kral Fahd: 

(Mirastan payı olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin.

Hasan Basri Çantay: 

Miras taksîm olunurken (mirascı olmayan) hısımlar, yetîmler, yoksullar da hazır bulunursa kendilerini ondan (bir şey vererek) rızıklandırın, (gönüllerini alarak) güzel sözler de söyleyin.

Muhammed Esed: 

(Mirasın) bölüştürülmesi sırasında (öteki) akrabalar, yetimler ve muhtaçlar hazır bulunduklarında, onlara geçinmeleri için bir kısmını ayırın ve onlarla nazik bir şekilde konuşun.

Gültekin Onan: 

(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin.

Ali Fikri Yavuz: 

Ölünün terikesi (mirası) bölünürken vereseden olmayıp ölüye yakınlığı bulunanlar, yetimler ve yoksullar hazır bulunurlarsa, gönüllerini almak için, o bölünen maldan kendilerine bir şey verin ve onlara güzel söz söyleyin.

Portekizce: 

Quando os parentes (que não herdeiros diretos), os órfãos e os necessitados estiverem presente, na partilha da herança,concedei-lhes algo dela e tratai-os humanamente, dirigindo-vos a eles com bondade.

İsveççe: 

När arv skiftas i närvaro av anförvanter, faderlösa och behövande, ge dem då något därav för deras behov och ha vänliga ord för [alla].

Farsça: 

چون هنگام تقسیم کردن ارث، خویشاوندان و یتیمان و مستمندان حاضر شدند، چیزی از آن را به ایشان بدهید، و با آنان سخنی شایسته و پسندیده گویید.

Kürtçe: 

جا ئەگەر کاتی دابەش کردنی (میراتەکە) ئامادەبوون خزمە نزیکەکان (کە میرات ناگرن لە مردوو) و ھەتیوو و ھەژارە (بێگانەکان) ئەو لەو کەلەپوورە بەشیان بدەن (ئەم بەش دانە سوننەتە نەک واجب) وە قسەیان لەگەڵ بکەن بە قسەکردنێکی جوان و چاک

Özbekçe: 

Агар тақсимлашга қариндошлар, етимлар ва мискинлар ҳозир бўлсалар, уларни у(мерос)дан ризқлантиринглар ҳамда уларга яхши гаплар айтинглар. («Тақсимлаш»–меросни бўлиш учун ҳақдорлар йиғилган мажлисдир. Демак, мерос тақсимлаш мажлисида ҳақдорлардан бошқа қариндошлар ҳам, шунингдек, етимлар, камбағал-мискинлар ҳам ҳозир бўлишлари мумкин. Xақдорлар меросдан насибаларини олишса-ю, қолганларга ҳеч нарса тегмай қолса, ўксишлари, кўнгиллари синиши эҳтимоли бор. Шундай ноқулай ҳолатни ўртадан кўтариш учун, оятнинг ҳукмига кўра, меросхўрлар бирор нарсани ажратиб, ҳалиги кишиларга бериб, уларни ҳам севинтиришлари лозим.)

Malayca: 

Dan apabila kerabat (yang tidak berhak mendapat pusaka), dan anak-anak yatim serta orang-orang miskin hadir ketika pembahagian (harta pusaka) itu, maka berikanlah kepada mereka sedikit daripadanya, dan berkatalah kepada mereka dengan kata-kata yang baik.

Arnavutça: 

E kur në ndarjen e pasurisë (trashëgimit) të jenë prezent farefisi i largët, bonjakët dhe të varfërit, dhuroni edhe atyre diçka dhe thuajuni fjalë të ëmbla.

Bulgarca: 

И когато на подялбата присъстват близки и сираци, и нуждаещи се, дайте им от него и им говорете благи думи!

Sırpça: 

А када деоби присуствују рођаци, сирочад и сиромаси, опскрбите их делом тога, и лепе речи им реците.

Çekçe: 

A jsou-li přítomni při rozdělování příbuzní, sirotci a chudí, dejte jim něco z toho a promluvte s nimi slovo vlídné.

Urduca: 

اور جب تقسیم کے موقع پر کنبہ کے لوگ اور یتیم اور مسکین آئیں تو اس مال میں سے ان کو بھی کچھ دو اور اُن کے ساتھ بھلے مانسوں کی سی بات کرو

Tacikçe: 

Ва чун ба ҳангоми тақсим хешовандону ятимон ва мискинон ҳозир омаданд, ба онон низ чизе садақа кунед ва бо онҳо ба некӯӣ сухан гӯед.

Tatarca: 

Үлгән кешенең малын бүлгәндә мирас малыннан өлеше булмаган ятимнәр, мескеннәр һәм якын кардәшләр килсәләр, аларга да күңелләре хушланырлык мал бирегез һәм аларга күркәм сүзләр әйтегез.

Endonezyaca: 

Dan apabila sewaktu pembagian itu hadir kerabat, anak yatim dan orang miskin, maka berilah mereka dari harta itu (sekedarnya) dan ucapkanlah kepada mereka perkataan yang baik.

Amharca: 

ክፍያንም (ወራሽ ያልኾኑ) የዝምድና ባለቤቶችና የቲሞች፣ ምስኪኖችም በተገኙበት ጊዜ ከእርሱ ዳርጓቸው፡፡ መልካምንም ንግግር ተናገሩዋቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், பங்கு வைக்கப்படும்போது உறவினர்கள், அனாதைகள், ஏழைகள் (அங்கு) வந்தால், அவர்களுக்கும் அதிலிருந்து (ஏதும் தானமாக) கொடுங்கள். இன்னும், (கொடுக்க முடியவில்லை என்றால்) அவர்களுக்கு (அன்பான) நல்ல சொல்லை சொல்லுங்கள்.

Korece: 

친척이나 고아나 어려운 자가그 유산을 분배하는 곳에 참석하 였을 때는 그들에게도 그 유산의 일부를 분배하여 주고 친절을 베 풀라

Vietnamca: 

Trong lúc các ngươi phân chia gia tài để lại, nếu có mặt của bà con họ hàng, trẻ mồ côi và người nghèo thì các ngươi hãy chia cho họ một ít (từ gia tài đó) và các ngươi hãy nói năng tử tế với họ.