Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

7

Ayet No: 

500

Sayfa No: 

78

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لِّلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ وَلِلنِّسَاءِ نَصِيبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ أَوْ كَثُرَ ۚ نَصِيبًا مَّفْرُوضًا

Çeviriyazı: 

lirricâli neṣîbüm mimmâ terake-lvâlidâni vel'aḳrabûn. velinnisâi neṣîbüm mimmâ terake-lvâlidâni vel'aḳrabûne mimmâ ḳalle minhü ev keŝür. neṣîbem mefrûḍâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ana, baba ve akrabaların miras olarak bıraktıklarında erkeklerin hissesi vardır. Kadınların da ana, baba ve akrabaların bıraktıklarında hisseleri vardır. Bunlar, az olsun çok olsun, farz kılınmış bir hissedir.

Diyanet İşleri: 

Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından, erkeklere hisse vardır. Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da hisse vardır. Bunlar, az veya çok, belirli bir hissedir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Erkekler için pay var anayla babanın ve yakınların bıraktıkları malda, kadın için de pay var anayla babanın ve yakınların bıraktıklarında. Mal, az olsun, çok olsun, mirasta muayyen bir pay var.

Şaban Piriş: 

Ana babanın ve yakın akrabanın geriye bıraktıklarından erkekler için bir hisse vardır, kadınlar için de ana babanın ve akrabanın mirasından az veya çok farz kılınmış bir hisse vardır.

Edip Yüksel: 

Ana babanın ve akrabaların bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana babanın ve akrabaların bıraktığından kadınlara da bir pay vardır. Miras ister az olsun ister çok olsun (kadın) bir pay almalıdır.

Ali Bulaç: 

Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır.

Suat Yıldırım: 

Anne baba ile yakın akrabanın terikelerinde erkeklere hisse bulunduğu gibi, anne baba ile yakın akrabanın terikelerinde kadınlara -azından da çoğundan da- farz olarak belirlenmiş hisseler vardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Erkekler için baba ile ananın ve ankariplerin bıraktıklarından bir pay vardır ve kadınlar için de baba ile ananın ve ankariplerin bıraktıklarından bir pay vardır. O bırakılandan az olsun çok olsun farz kılınmış bir nasip vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından -onun azından da çoğundan da- farz kılınmış bir nasip olarak kadınlara da bir pay vardır.

Bekir Sadak: 

Allah cocuklariniz hakkinda, erkege iki disinin hissesi kadar tavsiye eder. Eger kadinlar ikinin ustunde ise, birakilanin ucte ikisi onlarindir

İbni Kesir: 

Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarında erkeklere bir pay vardır. Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarında kadınlara da bir pay vardır. Bunlar

Adem Uğur: 

Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır

İskender Ali Mihr: 

Ana-baba ve yakın akrabaların geriye bıraktığından (mirasından) erkekler için bir pay vardır. Ve kadınlar için de, ana-baba ve yakın akrabaların geriye bıraktığından (mirasından) bir pay vardır. Ondan (bırakılanlardan) az veya çok farz kılınmış bir paydır.

Celal Yıldırım: 

Ana-baba ve yakın hısımların —az olsun, çok olsun— geriye bıraktığı (mirası)ndan erkeklere bir pay

Tefhim ul Kuran: 

Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır

Fransızca: 

Aux hommes revient une part de ce qu'ont laissé les père et mère ainsi que les proches; et aux femmes une part de ce qu'ont laissé les père et mère ainsi que les proches, que ce soit peu ou beaucoup : une part fixée.

İspanyolca: 

Sea para los hombres una parte de lo que los padres y parientes más cercanos dejen; y para las mujeres una parte de lo que los padres y parientes más cercanos dejen. Poco o mucho, es una parte determinada.

İtalyanca: 

Agli uomini spetta una parte di quello che hanno lasciato genitori e parenti; anche alle donne spetta una parte di quello che hanno lasciato genitori e parenti stretti: piccola o grande che sia, una parte determinata.

Almanca: 

Den Männern gehört ein Teil dessen, was die Eltern und Verwandten hinterlassen. Und den Frauen gehört ein Teil dessen, was die Eltern und Verwandten hinterlassen haben - ob wenig oder viel - ein Pflichtanteil.

Çince: 

男子得享受父母和至亲所遗财产的一部分, 女子所得享受父母和至亲所遗财产的一部分,无论他们所遗财产多寡,各人应得法定的部分。

Hollandaca: 

De mannen komt een deel toe van hetgeen ouders en bloedverwanten nalaten, de vrouwen moeten mede een deel hebben van hetgeen ouders of bloedverwanten nalaten, hetzij weinig of veel; een bepaald deel komt hun toe.

Rusça: 

Мужчинам принадлежит доля из того, что оставили родители и ближайшие родственники, и женщинам принадлежит доля из того, что оставили родители и ближайшие родственники, будь его мало или много. Таков предписанный удел.

Somalice: 

Ragga waxaa u Sugnaaday Qayb ka mid ah waxay ka tageen Laba Waalid iyo Qaraabadu Haweenkana waxaa u Sugnaaday Qayb ka mid ah waxay ka Tageen Laba Waalid iyo Qaraabadu

Swahilice: 

Wanaume wana sehemu katika wanayo yaacha wazazi na jamaa walio karibia. Na wanawake wanayo sehemu katika waliyo yaacha wazazi na jamaa walio karibia. Ikiwa kidogo au kingi. Hizi ni sehemu zilizo faridhiwa.

Uygurca: 

ئاتا - ئانىسى ۋە تۇغقانلىرى قالدۇرغان مىراستا (يەنى مېيىتنىڭ تەرەكىسىدە) ئەرلەرنىڭ ھەسسىسى بار. مەيلى ئۇ (يەنى تەرەكە) ئاز بولسۇن ياكى كۆپ بولسۇن، ھەر ئادەم اﷲ نىڭ ئادىل شەرىئىتىدە) بەلگىلەنگەن ھەسسىسىنى ئالىدۇ

Japonca: 

男は両親および近親の遺産の一部を得,女もまた両親及び近親の遺産の一部を得る。そのさい遺産の多少を問わず定められたように配分しなさい。

Arapça (Ürdün): 

ونزل ردا لما كان عليه في الجاهلية من عدم توريث النساء والصغار: «للرجال» الأولاد والأقرباء «نصيب» حظٌ «مما ترك الوالدان والأقربون» المتوفون «وللنساء نصيب مما ترك الوالدان والأقربون مما قلَّ منه» أي المال «أو كثر» جعله الله «نصيبا مفروضا» مقطوعا بتسليمه إليهم.

Hintçe: 

मॉ बाप और क़राबतदारों के तर्के में कुछ हिस्सा ख़ास मर्दों का है और उसी तरह माँ बाब और क़राबतदारो के तरके में कुछ हिस्सा ख़ास औरतों का भी है ख्वाह तर्क कम हो या ज्यादा (हर शख्स का) हिस्सा (हमारी तरफ़ से) मुक़र्रर किया हुआ है

Tayca: 

สำหรับบรรดาชายนั้น มีส่วนได้รับจากสิ่งที่ ผู้บังเกิดเกล้าทั้งสอง และบรรดาญาติที่ใกล้ชิดได้ทิ้งไว้ และสำหรับบรรดาหญิงนั้นก็มีส่วนได้รับจากสิ่งที่ผู้บังเกิดเกล้าทั้งสองและบรรดาญาติที่ใกล้ชิดได้ทิ้งไว้ ซึ่งสิ่งนั้นจะน้อยหรือมากก็ตาม เป็นส่วนได้รับที่ถูกำหนดอัตราส่วนไว้

İbranice: 

לגברים חלק מירושת ההורים והקרובים, ולנשים חלק מירושת ההורים והקרובים, מעט או רב, חלק מוגדר

Hırvatça: 

Muškarcima pripada dio onoga što ostave roditelji i rodbina, a i ženama pripada dio od onoga što ostave roditelji i rodbina. Bilo toga malo ili mnogo, dio je obavezan.

Rumence: 

Bărbaţilor li se cuvine o parte din ceea ce părinţii şi rudele lor au lăsat, după cum şi femeilor li se cuvine o parte din ceea ce părinţii şi rudele lor au lăsat, fie că este mult, fie că este puţin, partea este hotărâtă.

Transliteration: 

Lilrrijali naseebun mimma taraka alwalidani waalaqraboona walilnnisai naseebun mimma taraka alwalidani waalaqraboona mimma qalla minhu aw kathura naseeban mafroodan

Türkçe: 

Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından -onun azından da çoğundan da- farz kılınmış bir nasip olarak kadınlara da bir pay vardır.

Sahih International: 

For men is a share of what the parents and close relatives leave, and for women is a share of what the parents and close relatives leave, be it little or much - an obligatory share.

İngilizce: 

From what is left by parents and those nearest related there is a share for men and a share for women, whether the property be small or large,-a determinate share.

Azerbaycanca: 

Ata, ana və qohumların (vəfat etdikdə) qoyub getdikləri maldan kişilərə və qadınlara pay düşür. Həmin malın azından da, çoxundan da (bunlara veriləcək) hissə müəyyən edilmişdir.

Süleyman Ateş: 

Ana babanın ve akrabanın geriye bıraktıklarından erkeklere pay vardır; ana babanın ve akrabanın geriye bıraktıklarından kadınlara da pay vardır. Gerek azından gerek çoğundan (hem erkeğe, hem de kadına) bir hisse ayrılmıştır.

Diyanet Vakfı: 

Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; ana-babanınve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Gerek azından, gerek çoğundan belli bir hisse ayrılmıştır.

Erhan Aktaş: 

Anne, baba ve yakın akrabanın bıraktıklarından; erkeklere, anne ve baba ile yakın akrabanın bıraktıklarından; kadınlara, az olsun çok olsun farz olarak(1) bir pay vardır.(2)

Kral Fahd: 

Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Gerek azından, gerek çoğundan belli bir hisse ayrılmıştır.

Hasan Basri Çantay: 

Ana ve baba ile yakın hısımların bırakdıklarından erkeklere, ana ve baba ile yakın hısımların bırakdıklarından kadınlara — azından da, çoğundan da — farz edilmiş birer nasıyb olarak, hisseler vardır.

Muhammed Esed: 

Ebeveynin ve akrabanın geride bıraktıklarından erkekler bir pay alacaklardır. Ebeveynin ve akrabanın bıraktığında, ister az ister çok olsun, kadınların da bir payı olacaktır; (Allah tarafından) tayin edilen bir paydır bu!

Gültekin Onan: 

Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır

Ali Fikri Yavuz: 

Ana-baba ve akrabanın (geriye) bıraktığı maldan erkeklere pay vardır. Kadınlara da, ana-baba ve akrabanın (geriye miras olarak) bıraktığı maldan pay vardır

Portekizce: 

Aos filhos varões corresponde uma parte do que tenham deixado os seus pais e parentes. Às mulheres tambémcorresponde uma parte do que tenham deixado os pais e parentes, quer seja exígua ou vasta - uma quantia obrigatória.

İsveççe: 

MÄN HAR rätt till en andel av vad föräldrar och nära anhöriga efterlämnar och kvinnor har rätt till en andel av vad föräldrar och nära anhöriga efterlämnar, vare sig det är litet eller mycket - en andel föreskriven [av Gud].

Farsça: 

برای مردان از آنچه پدر و مادر و نزدیکان [پس از مرگ خود] به جای می گذارند سهمی است؛ و برای زنان هم آنچه پدر و مادر و نزدیکان به جای می گذارند سهمی است، اندک باشد یا بسیار، سهمی است لازم وواجب.

Kürtçe: 

بۆ پیاوان ھەیە بەشێک لە و (میراتەی) دایک و باوک بەجێی دەھێڵن و خزمە نزیکەکان وە بۆ ئافرەتانیش ھەیە بەشێک لە و (میراتەی) دایک و باوک بەجێی دەھێڵن و خزمە نزیکەکان لە ئەوەی (بەجێی دەھێڵن) کەم بێت یان زۆر بەبەشێکی بڕیار دراو

Özbekçe: 

Ота-оналар ва қариндошлар қолдирган нарсада эркакларнинг насибаси бор. Ота-оналар ва қариндошлар қолдирган нарсада аёлларнинг насибаси бор. У оз бўлсин, кўп бўлсин–фарз қилинган насибадир.

Malayca: 

Orang-orang lelaki ada bahagian pusaka dari peninggalan ibu bapa dan kerabat, dan orang-orang perempuan pula ada bahagian pusaka dari peninggalan ibu bapa dan kerabat, sama ada sedikit atau banyak dari harta yang ditinggalkan itu; iaitu bahagian yang telah diwajibkan (dan ditentukan oleh Allah).

Arnavutça: 

Meshkujve u takon pjesa nga ajo që ua kanë lënë prindërit dhe të afërmit, por, edhe femrave u takon pjesë nga ajo që ua kanë lënë prindërit dhe të afërmit qoftë ajo pak apo shumë si pjesë e caktuar.

Bulgarca: 

За мъжете има дял от онова, което са оставили родителите и най-близките, и за жените има дял от онова, което са оставили родителите и най-близките - малко или много - предписан дял.

Sırpça: 

Мушкарцима припада део онога што оставе родитељи и родбина, а и женама припада део од онога што оставе родитељи и родбина. Било тога мало или много, део је обавезан.

Çekçe: 

Mužům náleží podíl z toho, co zůstavili rodiče a blízcí příbuzní, a ženám náleží podíl z toho, co zůstavili rodiče a blízcí příbuzní - ať již je toho málo, nebo mnoho - jako podíl určený.

Urduca: 

مردوں کے لیے اُس مال میں حصہ ہے جو ماں باپ اور رشتہ داروں نے چھوڑا ہو، اور عورتوں کے لیے بھی اُس مال میں حصہ ہے جو ماں باپ اور رشتہ داروں نے چھوڑا ہو، خواہ تھوڑا ہو یا بہت، اور یہ حصہ (اللہ کی طرف سے) مقرر ہے

Tacikçe: 

Аз ҳар чӣ падару модар ва хешопандон ба мерос мегузоранд, мардонро насибест. Ва аз он чӣ падару модар ва хешовандон ба мерос мегузоранд, чӣ андак ва чӣ бисёр занонро низ насибест. Насибе муайян.

Tatarca: 

Ата-анасы вә якын кардәшләре калдырган малдан ирләргә өлеш булыр, вә хатыннарга да ата-анасы вә якын кардәшләре калдырган малдан өлеш булыр, мал күп булса да, аз булса да. Калган малны тиешле кешеләргә тапшыру диндә фарыз булды.

Endonezyaca: 

Bagi orang laki-laki ada hak bagian dari harta peninggalan ibu-bapa dan kerabatnya, dan bagi orang wanita ada hak bagian (pula) dari harta peninggalan ibu-bapa dan kerabatnya, baik sedikit atau banyak menurut bahagian yang telah ditetapkan.

Amharca: 

ለወንዶች ወላጆችና የቅርብ ዘመዶች ከተዉት (ንብረት) ፋንታ (ድርሻ) አላቸው፡፡ ለሴቶችም ወላጆችና የቅርብ ዘመዶች ከተዉት ከእርሱ ካነሰው ወይም ከበዛው ፋንታ አላቸው፡፡ የተወሰነ ድርሻ (ተደርጓል)፡፡

Tamilce: 

பெற்றோரும் நெருங்கிய உறவினர்களும் விட்டுச் சென்ற(சொத்)திலிருந்து ஆண்களுக்கு பங்குண்டு. (அவ்வாறே) பெற்றோரும் நெருங்கிய உறவினர்களும் விட்டுச்சென்ற (சொத்)திலிருந்து பெண்களுக்கு பங்குண்டு. அ(வர்கள் விட்டுச் சென்ற)து, குறைவாக இருந்தாலும் சரி; அல்லது, அதிகமாக இருந்தாலும் சரி. அந்த பங்குகள் எல்லாம் அளவு நிர்ணயம் செய்யப்பட்டவை ஆகும்.

Korece: 

부모와 가까운 친척이 남긴 재산은 남자에게 귀속하며 또한 부모와 가까운 친척이 남긴 재산 은 여자에게도 귀속되나니 남긴 것이 적던 또는 많던 합당한 몫이있노라

Vietnamca: 

Đàn ông được quyền hưởng gia tài của cha mẹ và bà con ruột thịt để lại (sau khi họ qua đời), và phụ nữ cũng được quyền hưởng gia tài của cha mẹ và bà con ruột thịt để lại (sau khi họ qua đời), dù ít hay nhiều(7). (Đó là) giáo luật bắt buộc (từ Allah). (7) Sở dĩ Islam quy định rõ ràng giáo luật này là bởi vì trong thời tiền Islam phụ nữ và trẻ em bị tước quyền thừa kế.