Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

5

Sûredeki Ayet No: 

59

Ayet No: 

728

Sayfa No: 

118

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ هَلْ تَنقِمُونَ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلُ وَأَنَّ أَكْثَرَكُمْ فَاسِقُونَ

Çeviriyazı: 

ḳul yâ ehle-lkitâbi hel tenḳimûne minnâ illâ en âmennâ billâhi vemâ ünzile ileynâ vemâ ünzile min ḳablü veenne ekŝeraküm fâsiḳûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

De ki: "Ey kitap ehli! Sadece Allah'a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmışlarsınız".

Diyanet İşleri: 

De ki, "Ey kitap ehli! Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inanmamızdan ve çoğunuzun fasık olmasından ötürü mü bizden hoşlanmıyorsunuz?"

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Ey kitap ehli, bizden hoşlanmayışınızın sebebi, ancak Allah'a ve bize indirilene ve bizden önce indirilenlere inanmamızdan başka bir şey mi ki? Ve sizin çoğunuz, buyruktan çıkmış kişilersiniz.

Şaban Piriş: 

De ki: Ey kitap ehli! Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilene iman etmemizden ve çoğunuzun fasıklar olduğuna inanmamızdan dolayı mı bizden hoşlanmıyorsunuz?

Edip Yüksel: 

De: "Kitaplılar! ALLAH'a, bize indirilene ve önceki indirilenlere inandık diye mi yoldan çıkmış olan çoğunluğunuzla bize karşı nefret besliyorsunuz?"

Ali Bulaç: 

De ki: "Ey Kitap Ehli, yalnızca Allah'a, bize indirilene ve önceden indirilene inanmamız ve sizin çoğunuzun fasıklar olmanız nedeniyle mi bizden hoşlanmıyorsunuz?"

Suat Yıldırım: 

De ki: “Ey Ehl-i kitap! Sizin bizden hoşlanmayışınızın tek sebebi galiba şudur: Biz Allah'a iman ettiğimiz gibi, hem kendimize indirilen kitaba, hem de daha önce indirilen ilâhî kitaplara iman etmekteyiz. Sizin ise ekseriniz yoldan çıkmış fâsıksınız.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Ey ehl-i kitap! Bizden hoşlanmamanız, bizim Allah Teâlâ´ya ve bize indirilene ve daha evvel indirilmiş olana imân ettiğimizden ve sizin birçoğunuzun şüphesiz fâsık kimseler olmalarından dolayı mıdır?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

De ki: "Ey Ehlikitap! Sadece şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Allah'a, bize indirilene, daha önce indirilene inanmışız. Doğrusu şu ki, sizin çoğunuz yoldan sapmış olanlardır."

Bekir Sadak: 

Rabbe kul olanlar ve bilginlerin onlara gunah soz soylemeyi ve haram yemeyi yasak etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta olduklari ne kotudur!

İbni Kesir: 

De ki: Ey Ehl-i Kitab

Adem Uğur: 

(Onlara) şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah´a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz.

İskender Ali Mihr: 

Onlara şöyle söyle: “Ey Kitap ehli! Bizi, sadece Allâh´a, bize indirilene ve daha önce indirilene iman etmemizden dolayı mı çekemiyorsunuz? Ve muhakkak ki sizin çoğunuz fâsıklarsınız.”

Celal Yıldırım: 

De ki: Ey Kitap Ehli! Elbette Allah´a imân etmemizden, bize indirilene ve bizden önce indirilene inanmamızdan ve bir de çoğunuzun Allah yolundan çıktığınızdan dolayı öfkelenip bizden hoşlanmıyorsunuz.

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Ey Kitap Ehli, yalnızca Allah´a, bize indirilene ve önceden indirilene inanmamız ve sizin çoğunuzun fasıklar olmanız nedeniyle mi bizden hoşlanmıyorsunuz?»

Fransızca: 

Dis : "ô gens du Livre ! Est-ce que vous nous reprochez autre chose que de croire en Allah, à ce qu'on a fait descendre vers nous et à ce qu'on a fait descendre auparavant ? Mais la plupart d'entre vous sont des pervers.

İspanyolca: 

Di: «¡Gente de la Erscritura ! ¿Es que no tenéis más motivo para censurarnos que el que creamos en Alá y en la Revelación hecha a nosotros y a los que nos precedieron y que la mayoría seáis unos perversos?».

İtalyanca: 

Di': «O gente della Scrittura, cosa ci rimproverate se non di credere in quello che è stato fatto scendere su di noi e in quello che è stato fatto scendere in precedenza? La maggior parte di voi è veramente perversa!».

Almanca: 

Sag: "Ihr Schriftbesitzer! Nehmt ihr uns etwas anderes übel als daß wir den Iman an ALLAH verinnerlicht haben und an das, was uns hinabgesandt wurde, und an das, was vorher hinabgesandt wurde, und daß die meisten von euch Fasiq sind?!"

Çince: 

你说:信奉天经的人啊! 你们责备我们,只为我们确信真主,确信他降示我们的经典,和他以前降示的经典;只为你们大半是犯罪的人。

Hollandaca: 

Zegt: o gij! die de schriften hebt ontvangen, verwerpt gij ons om eene andere reden, dan omdat wij in God gelooven, in hetgeen ons werd nedergezonden, en dat wat vroeger nedergezonden werd, en omdat het grootste deel van u zondaren zijn?

Rusça: 

Скажи: "О люди Писания! Неужели вы упрекаете нас только в том (или питаете к нам злобу только из-за того), что мы уверовали в Аллаха, в то, что ниспослано нам и что было ниспослано прежде, и в то, что большинство из вас являются нечестивцами?"

Somalice: 

Waxaad Dhahdaa Ehelu Kitaabow Miyaad Noogu Cadhoonaysaan inaan Rumaynay Eebe iyo waxa naloo soo Dejiyey iyo wixii la Dajiyey horay Mooyee, Badankiinnu waa Faasiqiin.

Swahilice: 

Sema: Enyi Watu wa Kitabu! Hivyo mnatuchukia kwa kuwa tumemuamini Mwenyezi Mungu na tuliyo teremshiwa na yaliyo teremshwa kabla, na kwa kuwa wengi katika nyinyi ni wapotofu?

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) ئېيتقىنكى، «ئى ئەھلى كىتاب! (يەنى يەھۇدىي ۋە ناسارالار جامائەسى) پەقەت بىزنىڭ اﷲ قا، بىزگە نازىل قىلىنغان كىتابقا (يەنى قۇرئانغا)، بۇنىڭدىن ئىلگىرى (پەيغەمبەرلەرگە) نازىل قىلىنغان كىتابلارغا ئىمان ئېيتقانلىقىمىز ئۈچۈن ۋە سىلەرنىڭ كۆپچىلىكىڭلار پاسىق بولغانلىقىڭلار ئۈچۈن، بىزنى ئەيىبلەمسىلەر؟»

Japonca: 

言ってやるがいい。「啓典の民よ,あなたがたがわたしたちを非難するのは,只わたしたちがアッラーを信じ,またわたしたちに下されたもの(クルアーン),また以前に下されたもの(律法,福音)を信じるためであるのか,只あなたがたの多くがアッラーの掟に背く者たちであるためではないか。」

Arapça (Ürdün): 

ونزل لما قال اليهود للنبي صلى الله عليه وسلم بمن تؤمن من الرسل فقال: (بالله وما أنزل إلينا) الآية فلما ذكر عيسى قالوا لا نعلم دينا شرا من دينكم «قل يا أهل الكتاب هل تنقمون» تنكرون «منا إلا أن آمنا بالله وما أنزل إلينا وما أنزل من قبل» إلى الأنبياء «وأن أكثركم فاسقون» عطف على أن آمنا- المعنى ما تنكرون إلا إيماننا ومخالفتكم في عدم قبوله المعبر عنه بالفعل اللازم عنه وليس هذا مما ينكر.

Hintçe: 

(ऐ रसूल अहले किताब से कहो कि) आख़िर तुम हमसे इसके सिवा और क्या ऐब लगा सकते हो कि हम ख़ुदा पर और जो (किताब) हमारे पास भेजी गयी है और जो हमसे पहले भेजी गयी ईमान लाए हैं और ये तुममें के अक्सर बदकार हैं

Tayca: 

จงกล่าวเถิด (มุฮัมมัด) ว่า โอ้บรรดาผู้ได้รับคัมภีร์ทั้งหลาย ! พวกท่านมิได้ตำหนิติเตียนและปฏิเสธพวกเรา(เพราะอื่นใด) นอกจากว่าพวกเราศรัทธาต่ออัลลอฮ์ และสิ่งที่ถูกประทานลงมาแก่เรา และสิ่งที่ถูกประทานลงมาก่อนแล้วเท่านั้น และแท้จริงส่วนมากของพวกท่านนั้นเป็นผู้ละเมิด

İbranice: 

אמור: 'הוי אנשי הספר! האם אתם מתנקמים בנו משום שאנו מאמינים באלוהים ובמה שהורד אלינו (הקוראן) ובמה שהורד מקודם, ואכן רובכם מושחתים

Hırvatça: 

Reci: "O vi kojima je data Knjiga, zar da nas osuđujete zato što vjerujemo u Allaha i u ono što nam se objavljuje, i u ono što je objavljeno prije - a većina vas ste prema Allahu buntovni?"

Rumence: 

Spune: “O, oameni ai Cărţii! Oare voi ne învinuiţi doar pentru că şi noi credem în Dumnezeu, în ceea ce a fost pogorât asupra noastră şi în ceea ce a fost pogorât înainte? Cei mai mulţi dintre voi sunt stricaţi!”

Transliteration: 

Qul ya ahla alkitabi hal tanqimoona minna illa an amanna biAllahi wama onzila ilayna wama onzila min qablu waanna aktharakum fasiqoona

Türkçe: 

De ki: "Ey Ehlikitap! Sadece şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Allah'a, bize indirilene, daha önce indirilene inanmışız. Doğrusu şu ki, sizin çoğunuz yoldan sapmış olanlardır."

Sahih International: 

Say, "O People of the Scripture, do you resent us except [for the fact] that we have believed in Allah and what was revealed to us and what was revealed before and because most of you are defiantly disobedient?"

İngilizce: 

Say: "O people of the Book! Do ye disapprove of us for no other reason than that we believe in Allah, and the revelation that hath come to us and that which came before (us), and (perhaps) that most of you are rebellious and disobedient?"

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) De: “Ey kitab əhli! Bizdən xoşunuz gəlməməyiniz yalnız bizim Allaha, bizə nazil edilənə və bizdən daha əvvəl nazil edilənlərə inanmağımıza və sizin əksəriyyətinizin fasiq olmasınamı görədir?!

Süleyman Ateş: 

De ki: "Ey Kitap ehli, Allah'a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa sizin çoğunuz yoldan çıkmıştır."

Diyanet Vakfı: 

(Onlara) şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz.

Erhan Aktaş: 

De ki: “Ey Kitâp Ehli! Allah’a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandığımız için mi bizden nefret ediyorsunuz? Kuşkusuz, çoğunuz fâsıksınız.”

Kral Fahd: 

(Onlara) şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış (fâsık) kimselersiniz.

Hasan Basri Çantay: 

De ki: «Ey ehl-i kitâb, sizin bizden hoşlanmayışınız (ın sebebi) Allaha (inandığımızdan) ve bize indirilenlerle daha evvel indirilenlere îman etdiğimizden ve sizin bir çoğunuzun da faasık kimseler olduğunuzdan başka (bir şey) değildir».

Muhammed Esed: 

De ki: "Ey geçmiş vahyin izleyicileri! (Yalnız) Allaha ve Allahın hem bize hem bizden öncekilere indirdiğine inandığımız için mi bizde kusur buluyorsunuz? (Yoksa bu, sadece) çoğunuzun sapkınlığından mı(dır)?"

Gültekin Onan: 

De ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

De ki, ey Ehl-i Kitab! Siz ancak şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Biz, Allah’a, bize indirilene ve bizden daha önce indirilmiş olana iman ettik de ondan. Sizin çoğunuz ise imandan çıkmış fâsıklarsınız.

Portekizce: 

Dize-lhes: Ó adeptos do Livro, pretendeis vingar-vos de nós, somente porque cremos em Deus, em tudo quanto nos érevelado e em tudo quanto foi revelado antes? A maioria de vós é depravada.

İsveççe: 

Säg: "Ni, efterföljare av äldre tiders uppenbarelser, har ni ingenting annat emot oss än detta att vi tror på Gud och på det som har uppenbarats för oss och på det som uppenbarades i äldre tid, medan ni [själva] - de flesta av er - är förhärdade i trots och olydnad?"

Farsça: 

بگو: ای اهل کتاب! آیا جز این را بر ما عیب می گیرید که ما به خدا و آنچه از سوی او بر ما نازل شده و آنچه پیش از ما [بر پیامبران] فرود آمده ایمان آورده ایم؟! و این [عیب جویی شما به سبب این است] که بیشتر شما فاسق هستید.

Kürtçe: 

بڵێ ئەی نامەدارەکان ئایا ھیچ ڕەخنە و ڕقێکتان ھەیە لەئێمە بێجگە لەوەی کەبڕوامان ھێناوە بەخوا وە بەو قورئانەی ھێنراوەتە خوارەوە بۆمان وە بەوەی لەمەوپێش ھێنراوەتە خوارەوە بێگومان زۆربەتان سەرکەش و لەسنوور دەرچوون

Özbekçe: 

Сен: «Эй аҳли китоблар! Бизни фақат Аллоҳга ҳамда ўзимизга нозил қилинган ва авваллари нозил қилинган нарсаларга иймон келтирганимиз учун ва сизларнинг кўпчилигингиз фосиқ бўлганингиз учун айблайсизларми?!» деб айт. (Аҳли китоб бўлсин, худосиз бўлсин, мушрик бўлсин, мунофиқ бўлсин, ким бўлишидан қатъи назар, мусулмон бўлмаганлар мусулмонларни ёмон кўришига асосий сабаб иймондир. Кофирларнинг бу ишлари ҳеч қандай мантиққа тўғри келмайдиган бир ҳолат. Ўйлаб кўринг-а: иймонсиз одам мўмин инсонни мўмин бўлгани учун ёмон кўрса!.. Қўполроқ мисол келтирадиган бўлсак, бу нарса ароқхўр-алкаш ароқ ичмайдиган пок одамни фақат ароқ ичмагани учун ёмон кўришидек гап.)

Malayca: 

Katakanlah (wahai Muhammad): "Wahai Ahli Kitab! Kamu tidak mencela dan menyalahkan kami melainkan kerana kami beriman kepada Allah dan beriman kepada apa yang diturunkan kepada kami, serta beriman kepada apa yang diturunkan sebelum itu, dan kerana kebanyakan kamu sesungguhnya adalah orang orang yang fasik".

Arnavutça: 

Thuaj: “O ithtarët e Librit! – a mos na urreni neve për shkak se besojmë në Perëndinë dhe atë që na ëshë shpallur, dhe atë që është shpallur më parë, e shumica prej jush jeni mëkatarë?”

Bulgarca: 

Кажи: “О, хора на Писанието, нима ни корите само за това, че повярвахме в Аллах и в низпосланото на нас, и в низпосланото преди, въпреки че мнозинството ви са нечестивци?”

Sırpça: 

Реци: „О ви којима је дата Књига, зар да нас осуђујете зато што верујемо у Аллаха и у оно што нам се објављује, и у оно што је објављено пре, а већина вас сте непокорни према Аллаху!?“

Çekçe: 

Rci: 'Vlastníci Písma! Nenávidíte nás snad jedině proto, že jsme uvěřili v Boha a v to, co bylo sesláno nám, a v to, co bylo sesláno dříve? Však většina z vás jsou hanebníci.'

Urduca: 

اِن سے کہو، "اے اہل کتاب! تم جس بات پر ہم سے بگڑے ہو وہ اس کے سوا اور کیا ہے کہ ہم اللہ پر اور دین کی اُس تعلیم پر ایمان لے آئے ہیں جو ہماری طرف نازل ہوئی ہے اور ہم سے پہلے بھی نازل ہوئی تھی، اور تم میں سے اکثر لوگ فاسق ہیں؟"

Tacikçe: 

Бигӯ: «Эй аҳли китоб, оё моро сарзаниш мекунед? Ба он сабаб, ки мо ба Худо ва он чӣ бар мо нозил шуда ва он чӣ пеш аз ин нозил шудааст, имон овардаем ва шумо бештарин нофармон ҳастед?»

Tatarca: 

Әйт: "Ий китап әһелләре! Бездән үч алырга телисезме фәкать Аллаһуга һәм үзебезгә иңдерелгән Коръәнгә һәм элек иңдерелгән китапларга ышанганыбыз өчен генә? Әлбәттә, сезнең күпләрегез фасыйклар", – дип.

Endonezyaca: 

Katakanlah: "Hai Ahli Kitab, apakah kamu memandang kami salah, hanya lantaran kami beriman kepada Allah, kepada apa yang diturunkan kepada kami dan kepada apa yang diturunkan sebelumnya, sedang kebanyakan di antara kamu benar-benar orang-orang yang fasik?

Amharca: 

«የመጽሐፉ ባለቤቶች ሆይ! በአላህና ወደኛ በተወረደው በፊትም በተወረደው ለማመናችን አብዛኞቻችሁም አመጸኞች ለመኾናችሁ እንጅ (ሌላን ነገር) ከኛ ትጠላላችሁን» በላቸው፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) கூறுவீராக: “வேதக்காரர்களே! அல்லாஹ்வையும், எங்களுக்கு இறக்கப்பட்டதையும், (இதற்கு) முன்னர் இறக்கப்பட்டதையும் நாங்கள் நம்பிக்கை கொண்டதற்காகவே தவிர (வேறு எதற்காகவும்) எங்களை நீங்கள் வெறுக்கிறீர்களா? நிச்சயமாக உங்களில் அதிகமானவர்கள் பாவிகள்.’’

Korece: 

성서의 백성들에게 일러 가 로되 우리가 하나님과 우리에게 계시된 것과 이전에 계시된 것을 믿는다 하여 우리를 배반하느뇨 너희 대다수는 거역자들이라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói với họ: “Hỡi người dân Kinh Sách, lẽ nào các người quấy rối chúng tôi chỉ vì chúng tôi đã tin nơi Allah, nơi những điều được ban xuống cho chúng tôi cũng như những điều đã được ban xuống trước đây. Quả thật, đa số các người là những kẻ quấy rối, bất tuân.”