Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

52

Sûredeki Ayet No: 

47

Ayet No: 

4782

Sayfa No: 

525

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا عَذَابًا دُونَ ذَٰلِكَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Çeviriyazı: 

veinne lilleẕîne żalemû `aẕâben dûne ẕâlike velâkinne ekŝerahüm lâ ya`lemûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şüphesiz o zulmedenlere ondan başka da azab vardır. Fakat çokları bilmezler.

Diyanet İşleri: 

Zulmedenlere, şüphesiz, bundan başka da azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve şüphe yok ki zulmedenlere, bundan başka azap da var ve fakat çoğu bilmez.

Şaban Piriş: 

Zalimler için bundan başka da azap vardır, fakat onların çoğu bilmezler.

Edip Yüksel: 

Zulmedenlere bunun dışında bir ceza daha vardır, fakat çokları bilmezler.

Ali Bulaç: 

Şüphesiz zulmedenlere bundan önce de bir azap vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar.

Suat Yıldırım: 

Muhakkak ki o zalimlere bundan başka azap da vardır; fakat onların çoğu bunu bilmezler. [32,21]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve şüphe yok ki, zulmedenler için ondan mukaddem bir azab da vardır. Velâkin onların birçokları bilmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Zulmedenler için bundan başka bir azap da vardır. Fakat onların çokları bilmiyorlar.

Bekir Sadak: 

Onun konusmasi ancak, bildirilen bir vahy iledir.

İbni Kesir: 

Muhakkak ki o zulmedenlere

Adem Uğur: 

Şüphesiz zulmedenlere, ondan başka da azap vardır. Fakat çokları bilmezler.

İskender Ali Mihr: 

Ve muhakkak ki zulmedenler için, bundan başka bir azap daha vardır ve lâkin onların çoğu bilmezler.

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz ki, zâlimler için bundan başka da azâb vardır. Ama çoğu bunu bilmezler.

Tefhim ul Kuran: 

Hiç şüphe yok, zulmetmekte olanlara, bundan önce de bir azab vardır

Fransızca: 

Les injustes auront un châtiment préalable. Mais la plupart d'entre eux ne savent pas.

İspanyolca: 

Los impíos sufrirán, además, otro castigo, pero la mayoría no saben.

İtalyanca: 

In verità gli ingiusti saranno puniti già prima di quello. Ma la maggior parte di loro non lo sa.

Almanca: 

Und gewiß, für diejenigen, die Unrecht begingen, gibt es eine Peinigung nach diesem. Doch die Meisten wissen es nicht.

Çince: 

不义的人们,在那日之前,必定要受一种刑罚,但他们大半不知道。

Hollandaca: 

En zij, die onrechtvaardig handelen, zullen zekerlijk eene andere straf buiten deze ondergaan; maar het meerendeel hunner begrijpt niet.

Rusça: 

Воистину, беззаконникам уготованы мучения и перед этим, но большинство их не знает этого.

Somalice: 

Kuwa xad gudbay waxaa u sugnaaday caddibaad ka sokaysa (Qiyaamada), laakiin badankoodu ma oga.

Swahilice: 

Na hakika walio dhulumu watapata adhabu nyengine isiyo kuwa hii, lakini wengi wao hawajui.

Uygurca: 

ئۇلار ئۇنىڭدىن (يەنى ئاخىرەتتىكى ئازابتىن) بۇرۇن (دۇنيادىمۇ بىر تۈرلۈك ئازابقا دۇچار بولىدۇ)، لېكىن ئۇلارنىڭ تولىسى (بۇنى) بىلمەيدۇ

Japonca: 

本当に不義な行いの者には,この外にも懲罰がある。だが,かれらの多くは気付かない。

Arapça (Ürdün): 

«وإنَّ للذين ظلموا» بكفرهم «عذابا دون ذلك» في الدنيا قبل موتهم فعذبوا بالجوع والقحط سبع سنين وبالقتل يوم بدر «ولكن أكثرهم لا يعلمون» أن العذاب ينزل بهم.

Hintçe: 

और इसमें शक़ नहीं कि ज़ालिमों के लिए इसके अलावा और भी अज़ाब है मगर उनमें बहुतेरे नहीं जानते हैं

Tayca: 

และแท้จริงสำหรับบรรดาผู้อธรรมนั้นจะได้รับการลงโทษอื่นจากนั้นอีก แต่ว่าส่วนมากของพวกเขาไม่รู้

İbranice: 

ואכן, לאלה אשר קיפחו צפוי עוד עונש בעולם הזה, אך רובם אינם יודעים זאת

Hırvatça: 

A za sve koji su zulum činili i druga će kazna prije one biti, ali većina njih ne zna.

Rumence: 

Ticăloşii vor avea parte de o osândă înaintea acesteia, însă cei mai mulţi dintre ei nu vor şti nimic.

Transliteration: 

Wainna lillatheena thalamoo AAathaban doona thalika walakinna aktharahum la yaAAlamoona

Türkçe: 

Zulmedenler için bundan başka bir azap da vardır. Fakat onların çokları bilmiyorlar.

Sahih International: 

And indeed, for those who have wronged is a punishment before that, but most of them do not know.

İngilizce: 

And verily, for those who do wrong, there is another punishment besides this: But most of them understand not.

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz ki, zalımları (kafirləri) hələ bundan başqa da (dünyada və qəbir evində) əzab gözləyir. Lakin onların əksəriyyəti (bunu) bilməz!

Süleyman Ateş: 

Zulmedenlere, bundan başka bir azab da vardır. Fakat çokları bilmezler.

Diyanet Vakfı: 

Şüphesiz zulmedenlere, ondan başka da azap vardır. Fakat çokları bilmezler.

Erhan Aktaş: 

Zûlmedenler için bundan başka bir azâp daha vardır. Ne var ki onların çoğu, bunun bilincinde değiller.

Kral Fahd: 

Şüphesiz zulmedenlere, ondan başka da azap vardır. Fakat çokları bilmezler.

Hasan Basri Çantay: 

Muhakkak ki o zulmedenlere bundan evvel de bir azâb var. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.

Muhammed Esed: 

Gerçek şu ki zulüm işlemeye şartlanmış olanları, (öteki dünyadaki korkunç azaptan) daha yakın bir azap beklemektedir ama çoğu bunun farkında değil.

Gültekin Onan: 

Şüphesiz zulmedenlere bundan önce de bir azab vardır

Ali Fikri Yavuz: 

Muhakkak ki o zalimlere (kâfirlere), bundan (ahiret azabından) önce de (kabirde veya Bedir savaşında) bir azab var

Portekizce: 

Em verdade, os iníquos, além desse, sofrerão outros castigos; porém, a maioria o ignora.

İsveççe: 

De som ständigt begår orätt [skall straffas] redan innan [den Dagen kommer], men de flesta av dem är ovetande [om detta].

Farsça: 

برای ستمکاران جز این عذاب آخرتی عذابی دیگر [در دنیا] خواهد بود [و آن درهم کوبیده شدنشان در جنگ بدر است] ، ولی بیشترشان معرفت و آگاهی [به وضع خود در آینده] ندارند.

Kürtçe: 

بە ڕاستی ئەوانەی ستەمیان کردووە (لە خۆیان و بێ بڕوا بوون) بۆیان ھەیە سزایەك پێش سزای ڕۆژی دوایی، بەڵام زۆربەیان نایزانن

Özbekçe: 

Ва, албатта, зулм қилганларга ундан ўзга азоб ҳам бор, лекин кўплари билмаслар. (Яъни, кофир, золимларга охират азобидан ўзга бу дунёнинг азоби ҳам бор ёки қабр азоби бўлиши ҳам мумкин.)

Malayca: 

Sesungguhnya orang-orang yang zalim itu akan beroleh azab seksa selain dari azab yang tersebut, akan tetapi kebanyakan mereka tidak mengetahui (hakikat yang sebenarnya).

Arnavutça: 

E, me të vërtetë, për zullumqarët ka edhe dënim tjetër pos këtij; por (këtë) shumica e tyre nuk e dijnë.

Bulgarca: 

А за угнетителите има и друго мъчение освен това, ала повечето от тях не знаят.

Sırpça: 

А за све који су били неправедни и друга ће казна пре оне да буде, али већина њих не зна.

Çekçe: 

Těm, kdo křivdili, se věru trestu dostane a ještě něčeho víc, však většina z nich to neví.

Urduca: 

اور اُس وقت کے آنے سے پہلے بھی ظالموں کے لیے ایک عذاب ہے، مگر اِن میں سے اکثر جانتے نہیں ہیں

Tacikçe: 

Барои касоне, ки зулм мекунанд, боз ҳам азобест ғайри ин азоб, вале бештаринашон намедонанд.

Tatarca: 

Әлбәттә, залимнәргә ут ґәзабыннан башка да ґәзаб бардыр, ләкин кешеләрнең күберәге белмиләр.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya untuk orang-orang yang zalim ada azab selain daripada itu. Tetapi kebanyakan mereka tidak mengetahui.

Amharca: 

ለእነዚያ ለበደሉትም ከዚህ ሌላ ቅርብ ቅጣት አልላቸው፡፡ ግን አብዛኛዎቻቸው አያውቁም፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக, அநியாயம் செய்தவர்களுக்கு அ(ந்த மறுமையின் தண்டனை வருவ)தற்கு முன்னரே (உலகத்திலும்) தண்டனை உண்டு. என்றாலும், அவர்களில் அதிகமானவர்கள் (அவர்களுக்கு தண்டனை வரும் என்பதை) அறியமாட்டார்கள்.

Korece: 

실로 죄악을 저지른 자들에 게는 그것 외에도 또 다른 벌이 있을 것이라 그러나 그들 대다수 는 알지 못하더라

Vietnamca: 

Quả thật, ngoài (sự trừng phạt ở Đời Sau), những kẻ làm điều sai quấy còn phải nhận lấy một sự trừng phạt khác (ở cõi trần tục và cõi Barzakh) nhưng hầu hết bọn chúng không biết.