Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

47

Sûredeki Ayet No: 

3

Ayet No: 

4548

Sayfa No: 

507

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

ذَٰلِكَ بِأَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ وَأَنَّ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِن رَّبِّهِمْ ۚ كَذَٰلِكَ يَضْرِبُ اللَّهُ لِلنَّاسِ أَمْثَالَهُمْ

Çeviriyazı: 

ẕâlike bienne-lleẕîne keferü-ttebe`ü-lbâṭile veenne-lleẕîne âmenü-ttebe`ü-lḥaḳḳa mir rabbihim. keẕâlike yaḍribü-llâhü linnâsi emŝâlehüm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bu, inkâr edenlerin batıla uymaları ve iman edenlerin de Rablerinden gelen gerçeğe tâbi olmalarından dolayı böyledir. İşte böylece Allah insanlara kendi misallerini anlatır.

Diyanet İşleri: 

Bu, inkar edenlerin batıla uymaları ve inananların Rablerinden gelen gerçeğe uymalarından ötürü böyledir. Allah böylece insanlara kendilerinin misallerini anlatır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bu da, şüphe yok ki kafir olanların, boş şeylere uymalarından ve gene şüphe yok ki inananların, Rablerinden gelen gerçeğe uymalarındandır ve işte Allah, insanlara böyle örnekler getirmekte, hallerini böyle anlatmaktadır.

Şaban Piriş: 

Bu, kâfirlerin batıla, iman edenlerin ise Rablerinden gelen hakka tabi olmalarından dolayıdır. İşte böylece Allah, insanlara kendilerinden misallerini anlatır.

Edip Yüksel: 

Çünkü inkar edenler batıla uymakta, inananlar ise Rab'lerinden gelen gerçeğe uymaktadırlar. ALLAH halkın durumunu böyle sergiler.

Ali Bulaç: 

İşte böyle; hiç şüphesiz, inkar edenler batıl olana uymuşlar; ve hiç şüphesiz, iman edenler Rablerinden olan hakka uymuşlardır. İşte Allah, insanlara kendi örneklerini böyle vererek gösteriyor.

Suat Yıldırım: 

Bu böyledir. Çünkü kâfirler batıla uydular. İman edenler ise Rab'leri tarafından gönderilen hakka uydular. İşte Allah insanlara kendi durumlarını böylece beyan eder.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bunun sebebi şudur ki, şüphe yok, kâfir olanlar bâtıla tâbi olmuşlardır, imân edenler de Rablerinden gelen hakka tâbi bulunmuşlardır. İşte Allah, nâsa hallerini böylece beyan eder.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bu böyledir; çünkü küfre batanlar boş ve tutarsıza uymuşlardır. İman edenler ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allah, insanlara kendi durumlarını bu şekilde örnekleyerek anlatır.

Bekir Sadak: 

Bu, Allah´in indirdigini begenmediklerinden oturudur. Islerini Allah bunun icin bosa cikarmistir.

İbni Kesir: 

İşte böyle. Muhakkak ki o küfredenler, batıla uymuşlar ve iman edenler de Rabblarından gelen hakka uymuşlardır. Böylece Allah, insanlara misallerini anlatır.

Adem Uğur: 

Bunun sebebi, inkâr edenlerin bâtıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara kendilerinden misallerini anlatır.

İskender Ali Mihr: 

Bunlar, kâfirlerin bâtıla tâbî olması ve âmenû olanların, Rab´lerinden (inen) hakka tâbî olmaları sebebiyledir. Allah insanlara, işte böyle kendi durumlarını misâl verir.

Celal Yıldırım: 

Bu böyledir. Çünkü inkâra sapanlar bâtıla uydular

Tefhim ul Kuran: 

İşte böyle

Fransızca: 

Il en est ainsi parce que ceux qui ont mécru ont suivi le Faux et que ceux qui ont cru ont suivi la Vérité émanant de leur Seigneur. C'est ainsi qu'Allah propose leurs exemples aux gens.

İspanyolca: 

Y esto es así porque los infieles siguen lo falso, mientras que los creyentes siguen la Verdad venida de su Señor. Así es como Alá los pone como ejemplo a los hombres.

İtalyanca: 

perché i miscredenti seguono il falso, mentre i credenti seguono la verità

Almanca: 

Dies weil diejenigen, die Kufr betrieben haben, dem für nichtig Erklärten folgten, und diejenigen, die den Iman verinnerlichten, demWahren von ihrem HERRN folgten. Solcherart prägt ALLAH den Menschen ihre Gleichnisse.

Çince: 

那是由于不信道的人们遵守虚伪,而信道的人们遵守从他们的主降示的真理。真主如此为众人设许多譬喻。

Hollandaca: 

Dit zal hij doen, omdat zij die gelooven, geene ijdelheid voeden, en omdat zij die gelooven, de waarheid van hunnen Heer volgen. Zoo stelt God voorbeelden aan de menschen voor:

Rusça: 

Это - за то, что неверующие последовали за ложью, а верующие последовали за истиной от их Господа. Так Аллах приводит людям их притчи.

Somalice: 

saasna waxaa ugu wacan in kuwa Gaaloobayna ay raaceen Baadhil, kuwa rumeeyayna ay raaceen Baadhil, kuwa rumeeyayna ay raaceen xaqa Eebe, saasuuna Eebe u yeelaa tusaale.

Swahilice: 

Hayo ni kwa sababu walio kufuru wamefuata upotovu, na walio amini wamefuata Haki iliyo toka kwa Mola wao Mlezi. Hivyo ndivyo Mwenyezi Mungu anavyo wapigia watu mifano yao.

Uygurca: 

بۇ شۇنىڭ ئۈچۈندۇركى، كاپىرلار باتىلغا (يەنى شەيتانغا) ئەگەشتى، مۆمىنلەر بولسا، پەرۋەردىگارى تەرىپىدىن كەلگەن ھەقىقەتكە (يەنى قۇرئانغا) ئەگەشتى، اﷲ ئىنسانلارغا ئۇلارنىڭ ئەھۋالىنى شۇنداق بايان قىلىدۇ

Japonca: 

それも,信仰しない者が虚偽に従い,信仰する者が主からの真理に従うためである。このようにアッラーは,人びとのために比喩により(教えを)説かれる。

Arapça (Ürdün): 

«ذلك» أي إضلال الأعمال وتكفير السيئات «بأن» بسبب أن «الذين كفروا اتبعوا الباطل» الشيطان «وأن الذين آمنوا اتبعوا الحق» القرآن «من ربهم كذلك» أي مثل ذلك البيان «يضرب الله للناس أمثالهم» يبيِّن أحوالهم، أي فالكافر يحبط عمله، والمؤمن يغفر له.

Hintçe: 

ये इस वजह से कि काफिरों ने झूठी बात की पैरवी की और ईमान वालों ने अपने परवरदिगार का सच्चा दीन एख्तेयार किया यूँ ख़ुदा लोगों के समझाने के लिए मिसालें बयान करता है

Tayca: 

ทั้งนี้เพราะว่า บรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาได้ปฏิบัติตามความเท็จ แต่ส่วนบรรดาผู้ศรัทธาได้ปฏิบัติตามสัจธรรมมาจากพระเจ้าของพวกเขา เช่นนี้แหละอัลลอฮ.ทรงยกอุทาหรณ์ทั้งหลายของพวกเขาแก่ปวงมนุษย์

İbranice: 

זה מפני שאלה אשר כפרו הלכו אחרי השקר, בעוד שאלה אשר האמינו הלכו בעקבות האמת אשר באה מאת ריבונם. בדרך זאת אלוהים נותן משלים לאנשים

Hırvatça: 

To je zato što oni koji ne vjeruju slijede neistinu, a oni koji vjeruju slijede Istinu od Gospodara svoga. Eto, tako Allah njihove primjere navodi ljudima.

Rumence: 

Aceasta, căci cei care tăgăduiesc urmează deşertăciunea, iar cei care cred urmează Adevărul de la Domnul lor. Astfel, Dumnezeu îi dă drept pildă oamenilor.

Transliteration: 

Thalika bianna allatheena kafaroo ittabaAAoo albatila waanna allatheena amanoo ittabaAAoo alhaqqa min rabbihim kathalika yadribu Allahu lilnnasi amthalahum

Türkçe: 

Bu böyledir; çünkü küfre batanlar boş ve tutarsıza uymuşlardır. İman edenler ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allah, insanlara kendi durumlarını bu şekilde örnekleyerek anlatır.

Sahih International: 

That is because those who disbelieve follow falsehood, and those who believe follow the truth from their Lord. Thus does Allah present to the people their comparisons.

İngilizce: 

This because those who reject Allah follow vanities, while those who believe follow the Truth from their Lord: Thus does Allah set forth for men their lessons by similitudes.

Azerbaycanca: 

Bu ona görədir ki, kafirlər batilə uymuş, iman gətirənlər isə öz Rəbbindən gələn haqqa (Qur’ana) tabe olmuşlar. Allah insanlara özlərinə dair məsələləri belə çəkir!

Süleyman Ateş: 

Bu, böyledir: Çünkü inkar edenler batıla uymuşlar; inananlar ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allah, onların durumlarını, insanlara böyle anlatır.

Diyanet Vakfı: 

Bunun sebebi, inkar edenlerin batıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara kendilerinden misallerini anlatır.

Erhan Aktaş: 

Bu, Kâfirlerin, “Bâtıl’a(1)” uymaları, Îmân Edenlerin ise Rabb’lerinden gelen “Hakk’a” uymaları nedeniyledir. İşte Allah, insanlara kendi durumlarını böyle örnek verir.

Kral Fahd: 

Bunun sebebi, inkâr edenlerin bâtıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara kendilerinden misallerini anlatır.

Hasan Basri Çantay: 

Bunun sebebi şudur : Çünkü küfredenler baatıla uymuşlar, îman edenlerse rablerinden (gelen) hakka tâbi olmuşlardır. Allah insanlara misâllerini böylece açıklar.

Muhammed Esed: 

Bu böyledir, çünkü hakikati inkara şartlanmış olanlar, sahte ve yalanın arkasından gittikleri halde iman edenler (yalnızca) Rablerinden (gelen) hakikate uyarlar. Allah, onların gerçek durumu ile ilgili örnek olayları insanlara bu şekilde anlatmaktadır.

Gültekin Onan: 

İşte böyle

Ali Fikri Yavuz: 

Bunun sebebi: Çünkü kâfir olanlar bâtıla uymuşlardır. İman edenler ise, Rablerinden gelen Kur’an’a uymuşlardır. İşte Allah, insanlara, hallerini böyle beyan eder.

Portekizce: 

(Isso não ocorrerá com os incrédulos) porque os incrédulos seguem a falsidade, enquanto os fiéis seguem a verdade doseu Senhor. Assim Deus evidencia os Seus exemplos aos humanos.

İsveççe: 

Så [är det] därför att de som vill förneka sanningen följer det som är falskt och bedrägligt, men de som tror följer den sanning [som de fått] från sin Herre. Gud visar också med exempel hur människorna går till väga.

Farsça: 

این به سبب آن است که کافران از باطل پیروی کردند، و مؤمنان از حق که از سوی پروردگار آنان است، پیروی نمودند. این گونه خدا برای مردم اوصافشان را بیان می کند.

Kürtçe: 

ئەوەش لەبەر ئەوەیە بەڕاستی ئەوانەی بێ باوەڕ بوون شوێن بەتاڵ و پڕو پووچ کەوتن، وەبێگومان ئەوانەش ئیمانیان ھێنا بوو شوێن ئەو ھەقە کەوتبوون کە لەلایەن پەروەردگاریانەوە ھاتووە، ئابەو شێوە خوا نموونەی (کردەوەی) خۆیانیان بۆ دەھێنێتەوە

Özbekçe: 

Ундоқ бўлишига, албатта, куфр келтирганларнинг ботилга эргашганлари ва иймон келтирганларнинг Роббиларидан бўлган ҳаққа эргашганликлари сабабдир. Аллоҳ кишиларга ўзларининг мисолларини шундай келтиради.

Malayca: 

Berlakunya yang demikian, kerana sesungguhnya orang-orang yang kafir menurut perkara yang salah, dan sesungguhnya orang-orang yang beriman menurut perkara yang benar dari Tuhan mereka. Demikianlah Allah menerangkan kepada umat manusia akan sifat dan akibat bawaan mereka masing-masing.

Arnavutça: 

meqë, ata që kanë mohuar mbështeten në të pavërtetën, kurse besimtarët mbështeten në të Vërtetën e Zotit të tyre. Kështu Perëndia ua sjell njerëve shembujt e tyre.

Bulgarca: 

Така е, защото неверниците следват лъжата, а вярващите следват истината от своя Господ. Така Аллах дава на хората примери за тях.

Sırpça: 

То је зато што неверници следе неистину, а верници следе истину од свога Господара. Ето, тако Аллах наводи људима њихове примере.

Çekçe: 

A to proto, že ti, kdož neuvěřili, následovali nicotné, zatímco ti, kdož uvěřili, následovali pravdu od Pána jejich pocházející. A takto Bůh ukazuje lidem jejich podobenství.

Urduca: 

یہ اس لیے کہ کفر کرنے والوں نے باطل کی پیروی کی اور ایمان لانے والوں نے اُس حق کی پیروی کی جو ان کے رب کی طرف سے آیا ہے اِس طرح اللہ لوگوں کو اُن کی ٹھیک ٹھیک حیثیت بتائے دیتا ہے

Tacikçe: 

Ва ин ба он сабаб аст, ки кофирон ба ботил пайравӣ карданд ва онон, ки имон оварданд, ба ҳаққе, ки аз ҷониби Парвардигорашон омада буд, пайравӣ кардаанд. Худо барои мардум инчунин мисол меорад.

Tatarca: 

Ошбу имансызларның гамәлләрен батыл итеп, мөэминнәрнең гөнаһларын гафу итмәк, имансызлар шайтанга иярүләре сәбәпле гамәлләре батыл булды. Әмма иманлы кешеләр Раббыларыннан иңдерелгән Коръәнгә иярүләре сәбәпле гөнаһлары гафу ителде. Аллаһ әнә шулай ике төрле фирканың сыйфатларын ачык итеп күрсәтәдер.

Endonezyaca: 

Yang demikian adalah karena sesungguhnya orang-orang kafir mengikuti yang bathil dan sesungguhnya orang-orang mukmin mengikuti yang haq dari Tuhan mereka. Demikianlah Allah membuat untuk manusia perbandingan-perbandingan bagi mereka.

Amharca: 

ይህ እነዚያ የካዱት ውሸትን የተከተሉ በመኾናቸውና እነዚያም ያመኑት ከጌታቸው የኾነን እውነት ስለተከተሉ ነው፡፡ እንደዚሁ አላህ ለሰዎች ምሳሌዎቻቸውን ያብራራል፡፡

Tamilce: 

இது ஏனெனில், நிச்சயமாக நிராகரித்தவர்கள் பொய்யனை (-ஷைத்தானையும் அவனது தீய வழிகாட்டலையும்) பின்பற்றினர். இன்னும், நிச்சயமாக நம்பிக்கை கொண்டவர்கள் தங்கள் இறைவனிடமிருந்து வந்த உண்மையை (-முஹம்மத் நபியையும் அவர் கொண்டு வந்த குர்ஆனையும்) பின்பற்றினார்கள். இவ்வாறுதான் அல்லாஹ் மக்களுக்கு அவர்களுக்குரிய தன்மைகளை விவரிக்கிறான்.

Korece: 

그것은 불신자들이 거짓을 따름에 반해 믿는 자들은 주님께 서 내려주신 진리를 따르기 때문 이라 이렇듯 하나님은 비유로써 인간에게 교훈을 주시노라

Vietnamca: 

Đó là vì những kẻ vô đức tin đi theo điều giả dối và ngụy tạo còn những người có đức tin đi theo Chân Lý từ Thượng Đế của họ. Như thế đó, Allah trình bày những hình ảnh của họ làm thí dụ cho nhân loại.