Arapça:
۞ يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِّنَ اللَّهِ وَفَضْلٍ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُؤْمِنِينَ
Çeviriyazı:
yestebşirûne bini`metim mine-llâhi vefaḍliv veenne-llâhe lâ yüḍî`u ecra-lmü'minîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar, Allah'ın nimetini, keremini ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelerler.
Diyanet İşleri:
Onlar Allah'tan olan bir nimeti, bolluğu ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemek isterler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Allah'ın nimet ve ihsanına nail olduklarından dolayı sevinç içindedir onlar ve Allah, inananların ecrini zayi etmez.
Şaban Piriş:
Onlar, Allah’ın nimetini, fazlını ve Allah’ın müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini de müjdelerler.
Edip Yüksel:
ALLAH'ın bol nimetini ve ALLAH'ın inananların ödülünü yitirmeyeceği gerçeğini müjdelemek isterler
Ali Bulaç:
Onlar, Allah'tan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah'ın mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.
Suat Yıldırım:
Onlar Allah'ın nimeti ve lütfu ile ve Allah’ın müminlere olan mükâfatını zayi etmeyeceği müjdesiyle de sevinirler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlar Allah Teâlâ´dan bir nîmet ile ve bir fazl ile mü´minlerin mükâfaatını Allah Teâlâ´nın elbette zâyi etmeyeceği ile müjdelenip mesrûr bir halde bulunurlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah'tan bir nimeti, bir lütfu ve Allah'ın müminlerin ödülünü vermezlik etmeyeceğini de müjdelerler.
Bekir Sadak:
Iste o seytan ancak kendi dostlarini korkutur, inanmissaniz onlardan korkmayin, Benden korkun.
İbni Kesir:
Onlar Allah´tan gelen bir nimet ve kerem ile ve Allah´ın mü´minlerin mükafatını zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler.
Adem Uğur:
Onlar, Allah´tan gelen nimet ve keremin
İskender Ali Mihr:
Onlar, Allah´dan olan ni´meti, fazlı ve "
Celal Yıldırım:
Onlar Allah´tan gelen bir nîmeti, fazl-u keremi ve Allah´ın mü´minlerin mükâfatını zay´etmiyeceğini de müjdeliyerek ferahlık duyarlar.
Tefhim ul Kuran:
Onlar, Allah´tan bir nimeti bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah´ın mü´minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.
Fransızca:
Ils sont ravis d'un bienfait d'Allah et d'une faveur, et du fait qu'Allah ne laisse pas perdre la récompense des croyants.
İspanyolca:
alegres por una gracia y favor de Alá y porque Alá no deja de remunerar a los creyentes.
İtalyanca:
Annunciano la novella del beneficio di Allah e della grazia e che Allah non lascia andar perduto il compenso dei credenti.
Almanca:
Sie freuen sich über die frohe Botschaft von einer Gabe von ALLAH und Gunst und darüber, daß ALLAH gewiß keine Belohnung für die Mumin verlorengehen läßt,
Çince:
他们喜欢从真主发出的赏赐和恩惠,并且喜欢真主不使信士们徒劳无酬。
Hollandaca:
Zij verheugen zich om de weldaden en de genade die zij van hem hebben ontvangen, en omdat hij de belooningen der geloovigen niet verloren laat gaan.
Rusça:
Они радуются милости Аллаха и щедрости и тому, что Аллах не теряет награды верующих,
Somalice:
Waxayna ku Bishaaraystaan Nicmo Eebe iyo Fadli iyo inaan Eebe Dayacayn ajriga Mu'miniinta.
Swahilice:
Wanashangilia neema na fadhila za Mwenyezi Mungu, na ya kwamba Mwenyezi Mungu hapotezi ujira wa Waumini,
Uygurca:
ئۇلار اﷲ تەرىپىدىن بېرىلگەن نېمەت ۋە پەزلنى، مۆمىنلەرنىڭ ئەجرىنى اﷲ نىڭ بىكار قىلىۋەتمەيدىغانلىقى بىلەن خۇش خەۋەر بېرىشنى تىلەيدۇ
Japonca:
アッラーの御恵みと恩恵を喜び,またアッラーが信者への報奨を,決してむだにされないことを喜んでいる。
Arapça (Ürdün):
«يستبشرون بنعمة» ثوابٍ «من الله وفضل» زيادة عليه «وأنَّ» بالفتح عطفاً على نعمة وبالكسر استئنافا «الله لا يضيع أجر المؤمنين» بل يأجرهم.
Hintçe:
ख़ुदा नेअमत और उसके फ़ज़ल (व करम) और इस बात की ख़ुशख़बरी पाकर कि ख़ुदा मोमिनीन के सवाब को बरबाद नहीं करता
Tayca:
พวกเขาปิติยินดีต่อสิ่งอำนวยความสุขจากอัลลอฮ์ และความกรุณา(จากพระองค์)ด้วย และแท้จริงอัลลอฮ์นั้นจะไม่ทรงให้สูญหายซึ่งรางวัลของผู้ศรัทธาทั้งหลาย
İbranice:
והם מתבשרים בשפע הטוב מאת אלוהים ובחסדו, כי אלוהים לא יקפח את גמול המאמינים
Hırvatça:
Oni se raduju Allahovoj blagodati i dobroti, te tome što Allah neće dopustiti da propadne nagrada koja pripada vjernicima.
Rumence:
Ei se bucură de binefacerea şi harul lui Dumnezeu, căci Dumnezeu nu lasă să se piardă răsplata credincioşilor.
Transliteration:
Yastabshiroona biniAAmatin mina Allahi wafadlin waanna Allaha la yudeeAAu ajra almumineena
Türkçe:
Allah'tan bir nimeti, bir lütfu ve Allah'ın müminlerin ödülünü vermezlik etmeyeceğini de müjdelerler.
Sahih International:
They receive good tidings of favor from Allah and bounty and [of the fact] that Allah does not allow the reward of believers to be lost -
İngilizce:
They glory in the Grace and the bounty from Allah, and in the fact that Allah suffereth not the reward of the Faithful to be lost (in the least).
Azerbaycanca:
Onlar Allahdan gələn ne’mət və mərhəmətə görə, həm də Allahın mö’minlərin mükafatını puça çıxarmayacağına görə sevincək olurlar.
Süleyman Ateş:
Allah'ın ni'metine, lutfuna ve Allah'ın mü'minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler.
Diyanet Vakfı:
Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler.
Erhan Aktaş:
Onlar; Allah’ın nimetini, lütfunu ve Allah’ın Mü’minlerin ecirlerini(1) zâyi etmeyeceğini müjdelemek isterler.
Kral Fahd:
(Keza onlara) Allah'tan gelecek bir nimeti ve fazlasını da müjdelerler. Allah şüphesiz, müminlerin (hakettikleri) mükâfatı asla zayi etmez.
Hasan Basri Çantay:
Onlar Allahdan (gelen) bir ni´metle, (hattâ) daha fazlasıyle ve Allanın, mü´minlere olan mükâfatını zaayi etmeyeceği müjdesiyle de sevinirler.
Muhammed Esed:
Onlar, Allah katından ulaşan bir lütfu, bir nimeti ve Allah´ın inananların hak ettiği ödülü zayi etmeyeceği (vaadini) müjdelemek isterler.
Gültekin Onan:
Onlar, Tanrı´dan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Tanrı´nın inançlıların ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.
Ali Fikri Yavuz:
Onlar, Allah’dan gelen bir nimet ve daha üstün bir ihsan sebebiyle sevinirler ve müminlerin mükâfatını Allah’ın zayi etmediği neş’esi içinde bulunurlar.
Portekizce:
Regozijam-se com a mercê e com a graça de Deus, e Deus jamais frustra a recompensa dos fiéis,
İsveççe:
De gläds över Guds välgärningar och Hans nåd och [löftet] att Guds belöning till de troende inte skall utebli,
Farsça:
[شهیدان] به نعمت و فضلی از سوی خدا و اینکه خدا پاداش مؤمنان را تباه نمی کند، شادمان و مسرورند.
Kürtçe:
شادمان و دڵخۆشن بەو بەھرەو زیادە فەزڵەی لەلایەن خواوە (پێیان دراوە) وە بەڕاستی خوا پاداشتی بڕواداران وون ناکات
Özbekçe:
Улар Аллоҳдан бўлган неъмат ва фазлнинг ҳамда, албатта, Аллоҳ мўминларнинг ажрини зое қилмаслигининг хушхабарини бермоқдалар. (Ушбу оятлар Аллоҳ йўлида жиҳод қилиб қурбон бўлган бандалари мақомларининг баёнидир. Уларни «ўликлар» деб ҳисобламасликка амр, улар тирик эканликлари ва Роббилари ҳузурида ризқланаётганларининг хабаридир. Демак, шаҳидлар ҳақидаги тасаввур шундай бўлиши керак.)
Malayca:
Mereka bergembira dengan balasan nikmat dari Allah dan limpah kurniaNya; dan (ingatlah), bahawa Allah tidak menghilangkan pahala orang-orang yang beriman.
Arnavutça:
sihariqohen ata me dhuntitë dhe begatitë e Perëndisë, sepse, Perëndia nuk ua humbë shpërblimin besimtarëve.
Bulgarca:
Радват се на обилие и благодат от Аллах. Не погубва Аллах наградата на вярващите,
Sırpça:
Они се радују Аллаховој благодати и доброти, и томе што Аллах неће да допусти да пропадне награда која припада верницима.
Çekçe:
A radují se z přízně Boží a laskavosti Jeho a z toho, že Bůh nedopustí, aby ztratila se odměna věřícím patřící.
Urduca:
وہ اللہ کے انعام اور اس کے فضل پر شاداں و فرحاں ہیں اور ان کو معلوم ہو چکا ہے کہ اللہ مومنوں کے اجر کو ضائع نہیں کرتا
Tacikçe:
Ононро муждаи неъмату фазли Худо медиҳанд ва Худо подоши мӯъминонро бекор намекунад.
Tatarca:
Аллаһуның рәхмәтеннән вә фазыйләтеннән аларга нигъмәтләр булган өчен шатланырлар. Әлбәттә, Аллаһ хак мөэминнәрнең кылган изге гамәлләренең әҗерен җуймас.
Endonezyaca:
Mereka bergirang hati dengan nikmat dan karunia yang yang besar dari Allah, dan bahwa Allah tidak menyia-nyiakan pahala orang-orang yang beriman.
Amharca:
ከአላህ በኾነ ጸጋና ልግስና አላህም የምእምናንን ምንዳ የማያጠፉ በመኾኑ ይደሰታሉ፡፡
Tamilce:
அல்லாஹ்விடமிருந்து கொடுக்கப்படும் கிருபையினாலும், அருளினாலும், “நிச்சயமாக அல்லாஹ் நம்பிக்கையாளர்களின் கூலியை வீணாக்க மாட்டான்’’ என்பதினாலும் அவர்கள் மகிழ்ச்சியாக உற்சாகமாக இருப்பார்கள்.
Korece:
그들은 기뻐하리니 하나님 의 은총과 자비가 그것이로다 하 나님은 믿는 자들의 보상을 삭감 치 않으시니라
Vietnamca:
Họ báo tin mừng về hồng phúc và thiên ân của Allah, và rằng Allah không hề làm mất công lao của những người có đức tin.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: