Arapça:
۞ قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا ۖ قُل لَّمْ تُؤْمِنُوا وَلَٰكِن قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ ۖ وَإِن تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُم مِّنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Çeviriyazı:
ḳâleti-l'a`râbü âmennâ. ḳul lem tü'minû velâkin ḳûlû eslemnâ velemmâ yedḫuli-l'îmânü fî ḳulûbiküm. vein tüṭî`ü-llâhe verasûlehû lâ yelitküm min a`mâliküm şey'â. inne-llâhe gafûrur raḥîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bedevîler "inandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama "İslâm olduk." deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Diyanet İşleri:
Bedeviler: "İnandık" dediler, de ki: "İnanmadınız ama İslam olduk deyin; inanç henüz gönüllerinize yerleşmedi; eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, işlediklerinizden bir şey eksilmez; doğrusu Allah, bağışlar, merhamet eder."
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bedeviler, inandık dediler; de ki: İnanmadınız ve fakat Müslüman olduk deyin ve inanç, henüz gönüllerinize girmedi sizin ve Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz yaptığınız iyiliklerin sevabından hiçbir şey eksilmez, şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahimdir.
Şaban Piriş:
Bedeviler “İman ettik” dediler. De ki: Siz iman etmediniz, fakat teslim olduk deyin! Çünkü iman, henüz kalplerinize girmedi. Eğer Allah’a ve Rasûl'üne itaat ederseniz, (Allah) amellerinizden hiç bir şey eksiltmez. Nitekim Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Edip Yüksel:
Araplar "İnandık," dediler. De ki, "Siz inanmadınız, fakat inanç kalbinize girinceye kadar, 'teslim olduk' deyin. ALLAH'a ve elçisine uyarsanız yaptıklarınızdan hiç bir şeyi eksiltmez. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
Ali Bulaç:
Bedeviler, dedi ki: "İman ettik." De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Resûlü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."
Suat Yıldırım:
Bedeviler “iman ettik!” dediler. De ki: “Siz iman etmediniz, lâkin “İslâm olduk, size inkıyad ettik!” deyiniz. Zira iman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz, sizin emeklerinizden hiçbir şeyin mükâfatını eksiltmez. Yaptığınızı zayi etmez. Gerçekten Allah gafûr ve rahîmdir (mağfireti, merhamet ve ihsanı boldur).
Ömer Nasuhi Bilmen:
Bedeviler dedi ki: «Biz imân ettik». De ki: «Siz imân etmediniz
Yaşar Nuri Öztürk:
Bedeviler: "İman ettik." dediler. De ki: "Siz iman etmediniz. Ancak 'Müslüman' olduk deyin. İman sizin kalplerinize girmemiştir. Eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz Allah, yapıp ettiklerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir."
Bekir Sadak:
(2-3) Kafirler, aralarindan bir uyaricinin gelmesine sastilar da: «Bu sasilacak bir sey
İbni Kesir:
Bedeviler: İman ettik, dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama müslüman olduk, deyin. İman henüz kalblerinize yerleşmedi. Şayet Allah´a ve peygamberine itaat ederseniz
Adem Uğur:
Bedevîler "
İskender Ali Mihr:
Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. (Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah´a ulaşmayı dilemediniz). Fakat: “Teslim olduk.” deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah´a ve O´nun Resûlü´ne itaat ederseniz (Allah´a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah
Celal Yıldırım:
Bedeviler, «imân ettik» dediler. De ki: Siz imân etmediniz, belki İslâm´a girdik (zahiren teslimiyet gösterdik) deyin. İmân henüz kalblerinize girmedi. Eğer Allah´a ve Peygamberine itaat ederseniz, amellerinizden (iyi işlerinizin karşılığında) hiçbir şey eksiltmez. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
Tefhim ul Kuran:
Bedeviler, dedi ki: «İman ettik.» De ki: «Siz iman etmediniz
Fransızca:
Les Bédouins ont dit : "Nous avons la foi". Dis : "Vous n'avez pas encore la foi. Dites plutôt : Nous nous sommes simplement soumis, car la foi n'a pas encore pénétré dans vos coeurs. Et si vous obéissez à Allah et à Son messager, Il ne vous fera rien perdre de vos oeuvres". Allah est Pardonneur et Miséricordieux.
İspanyolca:
Los beduinos dicen: «¡Creemos!» Di: «¡No creéis! ¡Decid, más bien: 'Hemos abrazado el islam'! La fe no ha entrado aún en vuestros corazones. Pero, si obedecéis a Alá y a Su Enviado, no menoscabará nada vuestras obras. Alá es indulgente, misericordioso».
İtalyanca:
I Beduini hanno detto: «Crediamo». Di': «Voi non credete. Dite piuttosto " Ci sottomettiamo", poiché la fede non è ancora penetrata nei vostri cuori. Se obbedirete ad Allah e al Suo Inviato, Egli non trascurerà nessuna delle vostre
Almanca:
Die Wüstenaraber sagten: "Wir verinnerlichten den Iman." Sag: "Ihr habt den Iman nicht verinnerlicht, sondern sagt: "Wir wurden Muslime." Doch der Iman ist noch nicht in eure Herzen eingedrungen. Und wenn ihr ALLAH und Seinem Gesandten gehorcht, unterschlägt ER euch von euren Handlungen nichts." Gewiß, ALLAH ist allvergebend, allgnädig.
Çince:
游牧人们曾说:我们已信道了。你说:你们没有信道,虽然你们可以说:我们已归顺了',但正信还没有入你们的心。如果你们服从真主和使者,他不减少你们的善功一丝毫。真主确是至赦的,确是至慈的。
Hollandaca:
De Arabieren van de woestijn zeggen: Wij gelooven. Antwoord: Gij gelooft volstrekt niet, maar zeg: Wij hebben den Islam omhelsd; want het geloof is uwe harten nog niet binnengetreden. Indien gij God en zijn gezant gehoorzaamt, zal hij u van geen deel der verdienste uwer werken berooven; want God is vergevensgezind en barmhartig.
Rusça:
Бедуины сказали: "Мы уверовали". Скажи: "Вы не уверовали. Посему говорите: "Мы стали мусульманами". Вера еще не вошла в ваши сердца. Если вы подчинитесь Аллаху и Его Посланнику, Он нисколько не умалит ваших деяний. Воистину, Аллах - Прощающий, Милосердный".
Somalice:
Waxay dheheen ree baadiyihii carbeed waan rumaynay (xaqa), waxaad ku dhahdaa maydaan rumaynin, laakiin dhaha waan hoggansannay, Iimaankuna wali Quluubtiinna ma galin, haddaadse adeecdaan Eebe iyo Rasuulkiisa kama nusqaamiyo camalkiinna waxba, Eebana waa dambi dhaafe naxariista.
Swahilice:
Mabedui wamesema: Tumeamini. Sema: Hamjaamini, lakini semeni: Tumesilimu. Kwani Imani haijaingia katika nyoyo zenu. Na mkimt'ii Mwenyezi Mungu na Mtume wake, hatakupunguzieni chochote katika vitendo vyenu. Hakika Mwenyezi Mungu ni Mwenye kusamehe, Mwenye kurehemu.
Uygurca:
ئەئرابىلار: «ئىمان ئېيتتۇق» دەيدۇ، (ئۇلارغا) ئېيتقىنكى، «(تېخى) ئىمان ئېيتمىدىڭلار ۋە لېكىن سىلەر بويسۇندۇق دەڭلار، ئىمان تېخى دىلىڭلارغا كىرمىدى، ئەگەر سىلەر اﷲ قا ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبىرىگە ئىتائەت قىلساڭلار، اﷲ سىلەرنىڭ ئەمەلىڭلاردىن ھېچ نەرسىنى كېمەيتىۋەتمەيدۇ، اﷲ ھەقىقەتەن (مۆمىنلەرگە) ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچىدۇر، (ئۇلارغا) ناھايىتى مېھرىباندۇر
Japonca:
砂漠のアラブたちは,「わたしたちは信仰します。」と言う。言ってやるがいい。「あなたがたは信じてはいない。ただ『わたしたちは入信しました』と言っているだけで,信仰はまだあなたがたの心の中に入ってはいない。もしあなたがたが,アッラーとその使徒に従うなら,かれはその行いに就いて,少しも(報奨を)軽減されることはない。本当にアッラーは寛容にして慈悲深くあられる。
Arapça (Ürdün):
«قالت الأعراب» نفر من بني أسد «آمنا» صدقنا بقلوبنا «قل» لهم «لم تؤمنوا ولكن قولوا أسلمنا» انقدنا ظاهرا «ولما» أي: لم «يدخل الإيمان في قلوبكم» إلى الآن لكنه يتوقع منكم «وإن تطيعوا الله ورسوله» بالإيمان وغيره «لا يَأْلِتْكُمْ» بالهمز وتركه وبإبداله ألفا: لا ينقصكم «من أعمالكم» أي من ثوابها «شيئا إن الله غفور» للمؤمنين «رحيم» بهم.
Hintçe:
अरब के देहाती कहते हैं कि हम ईमान लाए (ऐ रसूल) तुम कह दो कि तुम ईमान नहीं लाए बल्कि (यूँ) कह दो कि इस्लाम लाए हालॉकि ईमान का अभी तक तुम्हारे दिल में गुज़र हुआ ही नहीं और अगर तुम ख़ुदा की और उसके रसूल की फरमाबरदारी करोगे तो ख़ुदा तुम्हारे आमाल में से कुछ कम नहीं करेगा - बेशक ख़ुदा बड़ा बख्शने वाला मेहरबान है
Tayca:
อาหรับชาวชนบทกล่าวว่า เราศรัทธาแล้ว จงกล่าวเถิดมุฮัมมัดว่า พวกท่านยังมิได้ศรัทธา แต่จงกล่าวเถิดว่า เราเข้ารับอิสลามแล้ว เพราะการศรัทธายังมิได้เข้าสู่หัวใจของพวกท่าน และถ้าหากพวกท่านเชื่อฟังปฏิบัติตามอัลลอฮฺและร่อซูลของพระองค์แล้ว พระองค์จะไม่ทำให้การงานของพวกท่านด้อยลงแต่ประการใด แท้จริงอัลลอฮฺเป็นผู้ทรงอภัย ผู้ทรงเมตตาเสมอ
İbranice:
שוכני המדבר אמרו: 'כבר האמנו.' אמור להם: 'עוד לא האמנתם, יותר טוב שתגידו 'התאסלמנו,' משום שהאמונה טרם חדרה אל הלבבות שלכם, אך אם תצייתו לאלוהים ולשליחו, לא יקפח אלוהים את הגמול עבור עמלכם, כי אלוהים הוא הסולח והרחום
Hırvatça:
Neki beduini govore: "Mi vjerujemo!" Reci: "Vi ne vjerujete, ali recite: 'Islam smo primili!' - a iman još nije ušao u vaša srca." A ako Allahu i Njegovom Poslaniku budete pokorni, On vam nimalo neće umanjiti nagradu za djela vaša. Allah je, uistinu, Onaj Koji oprašta grijehe i milostiv je.
Rumence:
Beduinii spun: “Noi credem!” Spune: “Voi nu credeţi, ci mai bine aţi spune: Noi ne supunem... Credinţa nu a intrat încă în inimile voastre!” Dacă daţi ascultare lui Dumnezeu şi trimisului Său, Dumnezeu nu vă va micşora din faptele voastre. Dumnezeu este
Transliteration:
Qalati alaAArabu amanna qul lam tuminoo walakin qooloo aslamna walamma yadkhuli aleemanu fee quloobikum wain tuteeAAoo Allaha warasoolahu la yalitkum min aAAmalikum shayan inna Allaha ghafoorun raheemun
Türkçe:
Bedeviler: "İman ettik." dediler. De ki: "Siz iman etmediniz. Ancak 'Müslüman' olduk deyin. İman sizin kalplerinize girmemiştir. Eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz Allah, yapıp ettiklerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir."
Sahih International:
The bedouins say, "We have believed." Say, "You have not [yet] believed; but say [instead], 'We have submitted,' for faith has not yet entered your hearts. And if you obey Allah and His Messenger, He will not deprive you from your deeds of anything. Indeed, Allah is Forgiving and Merciful."
İngilizce:
The desert Arabs say, "We believe." Say, "Ye have no faith; but ye (only)say, 'We have submitted our wills to Allah,' For not yet has Faith entered your hearts. But if ye obey Allah and His Messenger, He will not belittle aught of your deeds: for Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful."
Azerbaycanca:
(Qənimət əldə etmək iştahası ilə islama daxil olan) bədəvi ərəblər: “Biz iman gətirdik!” – dedilər. (Ya Peyğəmbər! Onlara) de: “Siz (qəlbən) iman gətirmədiniz! Ancaq: “Biz islamı (müəyyən şəxsi məqsəd, mənfəət naminə) qəbul etdik!” – deyin. Hələ iman sizin qəlblərinizə daxil olmamışdır (çünki iman əməllə e’tiqadın vəhdəti, islamı qəbul etmək isə yalnız zahiri əməl deməkdir). Əgər Allaha və Peyğəmbərinə itaət etsəniz, O sizin əməllərinizdən heç bir şey əskiltməz (mükafatınızı layiqincə verər). Həqiqətən, Allah bağışlayandır, rəhm edəndir!
Süleyman Ateş:
Göçebe Araplar: "İnandık" dediler. De ki: "İnanmadınız, fakat 'İslam olduk' deyin. Henüz iman kalblerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Elçisine ita'at ederseniz (Allah), yaptığınız güzel işlerden hiçbirinin sevabını size eksik vermez. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir."
Diyanet Vakfı:
Bedeviler "İnandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Erhan Aktaş:
Bedevi Araplar, “îmân ettik.” dediler. De ki: “Siz îmân etmediniz, fakat teslim(1) olduk, deyin. Çünkü henüz îmân kalbinize girmedi. Eğer Allah’a ve Resûl’üne itaat ederseniz, O, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez.” Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı’dır, Rahmeti Kesintisiz’dir.
Kral Fahd:
Bedeviler «İnandık» dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama «Boyun eğdik» deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Hasan Basri Çantay:
Bedevîler «İman etdik» dediler. De ki: «Siz îman etmediniz amma, (bari) müslüman olduk deyin. İman henüz sizin kalblerinize gir (ib yerleş) memişdir. Eğer Allaha ve peygamberine itaat ederseniz O, sizin amel (ve hareket) lerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah (mü´minleri) çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir».
Muhammed Esed:
Bedeviler, "Biz imana erdik" derler. De ki (onlara, ey Muhammed!): "Siz (daha) imana ermediniz. ´Biz (zahiren) teslim olduk´ demeniz daha doğrudur; çünkü (gerçek) inanç henüz kalplerinize girmiş değil". Ama Allah´a ve Elçisi´ne (gerçekten) kulak verirseniz O, hiçbir işinizin boşa gitmesine izin vermez çünkü şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır.
Gültekin Onan:
Bedeviler dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
(Ganimet hevesi ile görünüşte İslâm’ı kabul eden bazı) Bedevî’ler: “- Biz, gerçekten iman ettik.” dediler. (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “-Siz kalblerinizle iman etmediniz. Ancak biz (kılıç korkusundan ve İslâm nimetinden faydalanmak için) müslüman gözüktük” deyin. Henüz iman kalblerinize girmemiştir. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, sizin amellerinizden (Allah) hiç bir şey eksiltmez. Çünkü Allah Gafûr’dur= mağfireti boldur, Rahim’dir= çok merhametlidir.
Portekizce:
Os beduínos dizem: Cremos! Dize-lhes: Qual! Ainda não credes; deveis dizer: Tornamo-nos muçulmanos, pois que a féainda não penetrou vossos corações. Porém, se obedecerdes a Deus e ao Seu Mensageiro, em nada serão diminuídas asvossas obras, porque Deus é Indulgente, Misericordiosíssimo.
İsveççe:
ÖKENARABERNA säger: ”Vi har blivit troende.” Svara [dem, Muhammad]: ”[Ännu] än ni inte troende – säg hellre: 'Vi har underkastat oss Guds vilja'! Ännu har inte [sann] tro vunnit insteg i era hjärtan. Men om ni [med ärligt uppsåt] lyder Gud och Hans Sändebud skall Han inte låta er gå miste om någon del av [lönen för] era handlingar; Gud är ständigt förlåtande, barmhärtig.”
Farsça:
بادیه نشینان گفتند: ما [از عمق قلب] ایمان آوردیم. بگو: ایمان نیاورده اید، بلکه بگویید: اسلام آورده ایم؛ زیرا هنوز ایمان در دل هایتان وارد نشده است. و اگر خدا و پیامبرش را اطاعت کنید، چیزی از اعمالتان را نمی کاهد؛ زیرا خدا بسیار آمرزنده و مهربان است.
Kürtçe:
عەرەبە دەشتەکیەکان ووتیان باوەڕمان ھێناوە، (ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ باوەڕتان نەھێناوە، بەڵکو بڵێن موسڵمان بووین (بەسەر زارەکی) چونکە ھێشتا باوەڕ نەچووەتە ناو دڵەکانتانەوە، خۆ ئەگەر گوێڕایەڵی خوا وپێغەمبەرەکەی بن ھیچ لە (پاداشتی) کردەوەکانتان کەم ناکاتەوە، بەڕاستی خوا لێبوردە ومیھرەبانە
Özbekçe:
Аъробийлар, иймон келтирдик, дедилар. Сен: «Иймон келтирганингиз йўқ, лекин бўйинсундик денглар, ҳали иймон қалбларингизга киргани йўқ ва агар Аллоҳга ва Унинг Расулига итоат қилсангиз, амалларингиздан ҳеч нарса камимас. Албатта, Аллоҳ кечирувчи ва раҳмли зотдир», деб айт. (Бир кун саҳро араблари Пайғамбар алайҳиссалом ҳузурларига келиб, иймон келтирдик, деб миннат қилишган. Аслида эса, улар янги мусулмонлар бўлиб, ҳали ҳақиқий иймон қалбларидан жой олган эмас эди. Аллоҳ таоло уларга ҳақиқий иймон ҳақида таълим беришни ирода қилиб, ушбу оятни туширди.)
Malayca:
Orang-orang " A'raab" berkata: " Kami telah beriman". Katakanlah (wahai Muhammad): "Kamu belum beriman, (janganlah berkata demikian), tetapi sementara iman belum lagi meresap masuk ke dalam hati kamu berkatalah sahaja: ` kami telah Islam '. Dan (ingatlah), jika kamu taat kepada Allah RasulNya (zahir dan batin), Allah tidak akan mengurangkan sedikitpun dari pahala amal-amal kamu, kerana sesungguhnya Allah Maha Pengampun, lagi Maha Mengasihani".
Arnavutça:
Beduinët (arabët e shkretëtirës) thanë: “Na besojmë”. Thuaju (atyre): “Nuk keni besuar!” Por, thoni: “Na jemi përulur!” meqë në zemrat tuaja ende nuk ka hyrë feja si duhet. E, nëse i përuleni Perëndisë dhe Pejgamberit të Tij, nuk do t’ju pakësohet juve asgjë prej veprave tuaja. Me të vërtetë, Perëndia është falës dhe mëshirues.
Bulgarca:
Бедуините рекоха: “Ние повярвахме.” Кажи: “Не сте повярвали, ала кажете: “Отдадохме се на Аллах!”, защото вярата не е влязла още в сърцата ви. И ако се покорите на Аллах и на Неговия Пратеник, Той не ще отнеме нищо от делата ви. Аллах е опрощаващ, милосъ
Sırpça:
Неки бедуини говоре: “Ми верујемо!” Реци: “Ви не верујете, али реците: ‘Ми се покоравамо!’ – Јер у срца ваша права вера још није ушла. А ако Аллаху и Његовом Посланику будете покорни, Он нимало неће да вам умањи награду за ваша дела. Аллах, уистину, опрашта грехе и милостив је.
Çekçe:
A říkají kočovní Arabové: 'Uvěřili jsme!' Rci: 'Neuvěřili jste! Spíše řekněte:, Přistoupili jsme k islámu!?, neboť víra ještě nevešla do srdcí vašich. Budete-li poslouchat Boha a posla Jeho, On věru nedopustí, aby ztratilo se něco ze skutků vašich, vždyť
Urduca:
یہ بدوی کہتے ہیں کہ "ہم ایمان لائے" اِن سے کہو، تم ایمان نہیں لائے، بلکہ یوں کہو کہ "ہم مطیع ہو گئے" ایمان ابھی تمہارے دلوں میں داخل نہیں ہوا ہے اگر تم اللہ اور اس کے رسول کی فرماں برداری اختیار کر لو تو وہ تمہارے اعمال کے اجر میں کوئی کمی نہ کرے گا، یقیناً اللہ بڑا در گزر کرنے والا اور رحیم ہے
Tacikçe:
Аъроби бодиянишин гуфтанд: «Имон овардем!» Бигӯ: «Имон наёва. рдаед. Бигӯед, ки таслим шудаем ва ҳанӯз имон дар дилҳоятон дохил нашудааст. Ва агар Худову паёмбарашро итоъат кунед, аз савоби амалҳои шумо кам карда намешавад, зеро Худо бахшояндаву меҳрубон аст».
Tatarca:
Күчеп йөрүче бәдәвий ґәрәбләре әйттеләр: "Иман китердек", – дип син әйт: "Сез иман китермәдегез ләкин мөселманнардан куркып, яки мөселманнардан файдаланып көн күрү өчен тыштан гына Ислам динен кабул иттек", – дип әйтегез! Әле күңелегезгә иман әсәре кергәне юк, иман китерергә ниятегез дә юк, имансыз гына мөселман булып йөрергә теләгәнсез, ягыш мөселманнар белән гамәл кылып аларны алдарга теләгәнсез. Әгәр чынлап иман китереп ихлас күңел белән Аллаһуга вә Аның расүленә итагать итсәгез, әлеге мөселманнар белән бергә кылган гамәлләрегезгә һич кимчелек ирешмәс, сәвабы, әлбәттә, югалмас иде. Тәхкыйк Аллаһ ярлыкаучы вә рәхмәт итүчедер".
Endonezyaca:
Orang-orang Arab Badui itu berkata: "Kami telah beriman". Katakanlah: "Kamu belum beriman, tapi katakanlah 'kami telah tunduk', karena iman itu belum masuk ke dalam hatimu; dan jika kamu taat kepada Allah dan Rasul-Nya, Dia tidak akan mengurangi sedikitpun pahala amalanmu; sesungguhnya Allah Maha Pengampun lagi Maha Penyayang".
Amharca:
የዐረብ ዘላኖች «አምነናል» አሉ፡፡ «አላመናችሁም፤ ግን ሰልመናል በሉ፡፡ «እምነቱም በልቦቻችሁ ውስጥ ገና (ጠልቆ) አልገባም፡፡ አላህንና መልክተኛውንም ብትታዘዙ ከሥራዎቻችሁ ምንንም አያጎድልባችሁም፡፡ አላህ መሓሪ አዛኝ ነውና» በላቸው፡፡
Tamilce:
கிராமப்புற அரபிகள், “நாங்கள் ஈமான் கொண்டோம்” என்று கூறுகிறார்கள். (நபியே!) நீர் கூறுவீராக! “நீங்கள் ஈமான் கொள்ளவில்லை.” என்றாலும் “நாங்கள் முஸ்லிம்களாக ஆகி இருக்கிறோம்” என்று கூறுங்கள்! உங்கள் உள்ளங்களில் ஈமான் (இதுவரை) நுழையவில்லை. இன்னும், நீங்கள் அல்லாஹ்விற்கும் அவனது தூதருக்கும் கீழ்ப்படிந்து நடந்தால் உங்கள் (நல்ல) செயல்களில் எதையும் அவன் உங்களுக்கு குறைத்துவிட மாட்டான். நிச்சயமாக அல்லாஹ் மகா மன்னிப்பாளன், மகா கருணையாளன் ஆவான்.
Korece:
사막의 유목민들이 저희는믿나이다 라고 말하도다 일러가로 되 너희는 믿지 아니하고 귀의하 였습니다 라고 말할 뿐이라 저희 심중에 아직 믿음이 이르지 아니 하였노라 만일 너희가 하나님과 그분의 선지자를 믿는다면 그분께 서는 너희 행위에 대한 보상을 조 금도 감소하지 아니 하시니라 실 로 하나님은 관용과 자비로 충만 하심이라
Vietnamca:
Những người Ả-rập vùng sa mạc nói: “Chúng tôi đã có đức tin.” Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) hãy nói với họ: “Các người chưa có đức tin, các người hãy nói là chúng tôi đã quy thuận Islam bởi đức tin chưa thấm vào trái tim của các người. Tuy nhiên, nếu các người vâng lệnh Allah và Sứ Giả của Ngài thì Ngài sẽ không giảm bớt bất cứ điều gì (từ ân phước của) việc làm của các người. Quả thật, Allah là Đấng Tha Thứ, Đấng Nhân Từ.”
Ayet Linkleri: