Arapça:
وَلَوْ قَاتَلَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوَلَّوُا الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يَجِدُونَ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
Çeviriyazı:
velev ḳâtelekümü-lleẕîne keferû levellevu-l'edbâra ŝümme lâ yecidûne veliyyev velâ neṣîrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.
Diyanet İşleri:
İnkar edenler sizinle savaşsalardı yüzgeri döneceklerdi. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kafirler, sizinle savaşa girişirlerse mutlaka arkalarını dönerler de sonra bir dost da bulamazlar, bir yardımcı da.
Şaban Piriş:
Kâfirler sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı da bir veli ve yardımcı bulamazlardı.
Edip Yüksel:
İnkarcılar sizinle savaşsalardı dönüp kaçarlardı. Sonra ne bir sahip, ne de bir yardımcı bulamazlardı.
Ali Bulaç:
Kafir olanlar, sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı; sonra, ne bir veli (koruyucu dost), ne bir yardımcı bulamazlardı.
Suat Yıldırım:
Eğer (o Mekkeli) kâfirler sizlerle savaşsalardı, arkalarını dönüp kaçar, sonra da ne kendilerini koruyan, ne de destek olan hiç kimse bulamazlardı.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve eğer o kâfir olanlar, sizinle mukatelede bulunacak olsalar idi elbette arkalarına döneceklerdi, sonra ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulamazlardı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer küfredenler sizinle savaşsalardı, sırtlarını dönüp kaçacaklardı. Sonra, bir dost da bir yardımcı da bulamazlardı.
Bekir Sadak:
Butun dinlerden ustun kilmak uzere, peygamberini, dogruluk rehberi Kuran ve hak din ile gonderen O´dur. sahit olarak Allah yeter.
İbni Kesir:
O küfredenler, sizinle savaşa katılsalardı
Adem Uğur:
Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı, arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.
İskender Ali Mihr:
Ve eğer kâfirler sizinle savaşsaydılar, mutlaka arkalarını dönerlerdi (kaçarlardı). Sonra bir dost ve bir yardımcı da bulamazlardı.
Celal Yıldırım:
Kâfir olanlar, sizinle savaşacak olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı
Tefhim ul Kuran:
Kâfir olanlar, sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı
Fransızca:
Et si ceux qui ont mécru vous combattent, ils se détourneront, certes; puis ils ne trouveront ni allié ni secoureur.
İspanyolca:
Si los infieles hubieran combatido contra vosotros, habrían vuelto la espalda. Luego, no encontrarán amigo ni auxiliar.
İtalyanca:
Se coloro che non credono vi combattono, certo volgeranno le spalle e non troveranno nessun alleato, nessun soccorritore.
Almanca:
Und würden diejenigen, die Kufr betrieben haben, gegen euch kämpfen, würden sie gewiß die Rücken flüchtend kehren, dann finden sie weder Wali, noch Beistehenden.
Çince:
假若不信道的人们与你们交战,他们必定失败,而且不能发现一个保护者,也不能发现一个援助者。
Hollandaca:
Indien de ongeloovige bewoners van Mekka tegen u hadden gevochten, waarlijk, zij zouden u hunne ruggen toegewend, en zouden geen beschermer of ondersteuner gevonden hebben.
Rusça:
Если неверующие сразятся с вами, то они непременно обратятся вспять и затем не найдут ни покровителя, ни помощника.
Somalice:
Hadday idinla diriraan kuwa gaaloobay way carari (oy jabi) sokeeye iyo gargaarna heli maayaan.
Swahilice:
Na lau makafiri wangeli pigana nanyi basi bila ya shaka wangeli geuza migongo, kisha wasingeli pata mlinzi wala msaidizi.
Uygurca:
ئەگەر كاپىرلار سىلەر بىلەن (ھۇدەيبىيىدە) ئۇرۇشسا، ئەلۋەتتە، ئارقىسىغا قاراپ قاچاتتى، ئاندىن (ئۆزلىرىگە) ھېچ ئىگە ۋە ياردەمچى تاپالمايتتى
Japonca:
不信心者たちが,あなたがたと戦ったとしても,かれらはきっと背を向けよう。かれらには,保護者も救助者もいない。
Arapça (Ürdün):
«ولو قاتلكم الذين كفروا» بالحديبية «لولّوا الأدبار ثم لا يجدون وليا» يحرسهم «ولا نصيرا».
Hintçe:
(और) अगर कुफ्फ़ार तुमसे लड़ते तो ज़रूर पीठ फेर कर भाग जाते फिर वह न (अपना) किसी को सरपरस्त ही पाते न मददगार
Tayca:
และถ้าบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาได้ต่อสู้กับพวกเจ้า พวกเขาก็จะผินหลังกลับอย่างแน่นอน แล้วพวกเขาจะไม่พบผู้คุ้มครองและผู้ช่วยเหลือ
İbranice:
אילו נלחמו בכם אלה אשר כפרו היו מפסידים ובורחים, ולא היו מוצאים כל אדון או מושיע
Hırvatça:
A da su nevjernici s vama borbu zametnuli, sigurno bi se u bijeg dali i poslije ne bi ni zaštitnika ni pomagača našli.
Rumence:
Dacă tăgăduitorii s-ar fi luptat cu voi, ei ar fi întors spatele şi nu ar fi aflat nici aliat, nici apărător.
Transliteration:
Walaw qatalakumu allatheena kafaroo lawallawoo aladbara thumma la yajidoona waliyyan wala naseeran
Türkçe:
Eğer küfredenler sizinle savaşsalardı, sırtlarını dönüp kaçacaklardı. Sonra, bir dost da bir yardımcı da bulamazlardı.
Sahih International:
And if those [Makkans] who disbelieve had fought you, they would have turned their backs [in flight]. Then they would not find a protector or a helper.
İngilizce:
If the Unbelievers should fight you, they would certainly turn their backs; then would they find neither protector nor helper.
Azerbaycanca:
Əgər (Məkkə əhlindən sonra) o kafirlər sizinlə döyüşə girişsəydilər, mütləq arxa çevirib qaçacaq, özlərinə nə dost, nə də havadar tapacaqdılar.
Süleyman Ateş:
Eğer kafirler sizinle savaşsalardı, arkalarına dön(üp kaç)arlardı, sonra ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulabilirlerdi.
Diyanet Vakfı:
Eğer kafirler sizinle savaşsalardı, arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.
Erhan Aktaş:
Eğer, Kâfirler sizinle savaşsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı. Sonra da bir veli(1) ve yardımcı bulamazlardı.
Kral Fahd:
Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı, arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.
Hasan Basri Çantay:
Eğer o küfredenler sizinle çarpışsalardı mutlak arkalarına döneceklerdi. Sonra da ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulamayacaklardı.
Muhammed Esed:
Ve (şimdi,) eğer hakikati inkara şartlanmış olanlar, size karşı savaşa girerlerse muhakkak arkalarını döner(ek kaçar)lar ve ne kendilerini koruyacak ne de yardım edecek kimse bulamazlar.
Gültekin Onan:
Küfredenler sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı
Ali Fikri Yavuz:
Eğer (Mekke halkından olan) o kâfirler, (Hudeybi’yede andlaşma yapmayıb) sizinle çarpışsaydılar, mutlaka arkalarını döneceklerdi (perişan olacaklardı). Sonra da ne onları koruyacak bir dost, ne de bir yaradımcı bulamıyacaklardı.
Portekizce:
E ainda que o incrédulos vos combatessem, certamente debandariam, pois não achariam protetor nem defensor.
İsveççe:
Om de som förnekar sanningen [nu] ger sig i strid med er, skall de snart göra helt om och fly och de kommer inte att finna någon beskyddare och ingen hjälpare.
Farsça:
اگر کافران با شما بجنگند حتماً پشت کنان می گریزند، آن گاه سرپرست و یاوری [که از آنان دفاع کند] نمی یابند.
Kürtçe:
ئەگەر ئەوانەی کافرن جەنگیان لەدژتان بکردایە بێگومان (تێك دەشکان و) ھەڵدەھاتن پاشان دەستیان نەدەکەوت ھیچ دۆست وپشتیوانێك
Özbekçe:
Агар кофирлар сизлар билан урушганларида орқага қараб қочар эдилар, сўнгра ўзларига валий ҳам, нусрат бергувчи ҳам топмасдилар.
Malayca:
Dan sekiranya orang-orang kafir (dari penduduk Makkah) itu memerangi kamu (di Hudaibiyah), tentulah mereka akan berpaling melarikan diri dengan kekalahan; kemudian mereka tidak akan beroleh sesiapapun yang menjadi pelindung atau memberikan pertolongan.
Arnavutça:
E, nëse mohuesit lëshohen në luftë kundër jush, ata, me siguri, do të iknin dhe pastaj nuk do të gjenin as mbrojtës as ndihmës –
Bulgarca:
А ако неверниците бяха се сражавали с вас, щяха да ви обърнат гръб. И нямаше да намерят нито покровител, нито избавител -
Sırpça:
А да су неверници са вама започели борбу, сигурно би се дали у бег и после не би нашли ни заштитника ни помагача.
Çekçe:
A kdyby proti vám byli bojovali ti, kdož jsou nevěřící, věru by se byli otočili zády; a nenaleznou později ani ochránce, ani pomocníka,
Urduca:
یہ کافر لوگ اگر اِس وقت تم سے لڑ گئے ہوتے تو یقیناً پیٹھ پھیر جاتے اور کوئی حامی و مددگار نہ پاتے
Tacikçe:
Ва агар кофирон бо шумо ба ҷанг бархезанд, пушт гардонда бигрезанд ва дигар ҳеҷ дӯсту ёригаре намеёбанд.
Tatarca:
Әгәр кәферләр сезнең белән сугышсалар, әлбәттә, куркып артларына качарлар, соңра саклаучы дусны вә ярдәмчене һич тапмаслар.
Endonezyaca:
Dan sekiranya orang-orang kafir itu memerangi kamu pastilah mereka berbalik melarikan diri ke belakang (kalah) kemudian mereka tiada memperoleh pelindung dan tidak (pula) penolong.
Amharca:
እነዚያም የካዱት (የመካ ሰዎች በሑደይቢያ) በተወጉወችሁ ኖሮ ( ለሺሺት) ጀርባዎችን ባዞሩ ነበር፡፡ ከዚያም ዘመድም ረዳትም አያገኙም፡፡
Tamilce:
நிராகரிப்பாளர்கள் உங்களிடம் போரிட்டால் (கண்டிப்பாக) அவர்கள் புறமுதுகு காட்டி (ஓடி)யிருப்பார்கள். பிறகு, அவர்கள் (தங்களுக்கு) பாதுகாவலரையும் உதவியாளரையும் காண மாட்டார்கள்.
Korece:
불신자들이 너희에게 대항하 여 도전해 온다 하더라도 그들은 분명 뒤로 돌아서리니 그때 그들 에게는 보호자도 그리고 구원자도 없노라
Vietnamca:
Nếu những kẻ vô đức tin giao chiến với các ngươi thì chắc chắn chúng sẽ quay tháo lui rồi chúng sẽ không tìm được một vị bảo hộ và một đấng cứu tinh nào.
Ayet Linkleri: