Arapça:
وَيَوْمَ يُعْرَضُ الَّذِينَ كَفَرُوا عَلَى النَّارِ أَلَيْسَ هَٰذَا بِالْحَقِّ ۖ قَالُوا بَلَىٰ وَرَبِّنَا ۚ قَالَ فَذُوقُوا الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ
Çeviriyazı:
veyevme yü`raḍu-lleẕîne keferû `ale-nnâr. eleyse hâẕâ bilḥaḳḳ. ḳâlû belâ verabbinâ. ḳâle feẕûḳu-l`aẕâbe bimâ küntüm tekfürûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnkâr edenler ateşe arz olunacakları gün onlara: "Bu gerçek değil miymiş?" denir. Onlar da: "Rabbimiz Hakk'ı için gerçekmiş!" derler. Allah onlara: "O halde inkâr ettiğinizden dolayı şimdi tadın azabı!" der.
Diyanet İşleri:
İnkar edenler, ateşe sunuldukları gün onlara: "Bu, gerçek değil miydi?" denir, onlar: "Rabbimize and olsun ki evet gerçekti" derler. Allah: "İnkar etmenizden ötürü azabı tadın" der.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve o gün, kafir olanlar, ateşe arz edilirler de bu gerçek değil mi denir, evet derler, andolsun Rabbimize; der ki: İnkar ettiğinizden dolayı artık tadın azabı.
Şaban Piriş:
Kâfirler, ateşe sunuldukları gün: (Onlara) Bu, gerçek değil mi? (denir) Rabbimize andolsun ki evet (gerçektir), derler. Kâfirliğinizden dolayı tadın azabı! der.
Edip Yüksel:
İnkarcılar ateşe sunuldukları gün: "Bu gerçek değil mi?" Derler ki, "Evet, Rabbimize andolsun." O da, "İnkar etmiş olduğunuz için azabı tadın," der.
Ali Bulaç:
İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Bu gerçek değil miymiş?" Onlar: "Rabbimiz'e andolsun, evet (öyledir)" derler. (Allah da:) "Öyleyse inkar ettiklerinizden dolayı azabı tadın" dedi.
Suat Yıldırım:
Gün gelecek, kâfirler cehennem ateşine karşı tutulacaklar.İşte o zaman, kendilerine: “Nasıl, bu ateş doğru değil miymiş?” diye sorulunca:“Evet, Rabbimize yemin ederiz ki haktır, gerçektir!” diyecekler.Yüce Allah da şöyle buyuracak:“İnkâr edip durduğunuz için haydi öyleyse tadın bakalım azabı!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve o gün ki, kâfir olanlar, ateş üzerine arzolunurlar. (Onlara) Denilir ki: «Nasıl, bu hak değil mi imiş?» Onlar da: «Evet. Ve Rabbimiz hakkı için (diyeceklerdir).» Cenâb-ı Hak da, «Artık siz inkar eder olduğunuz şey sebebiyle azabı tadınız,» diyecektir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Gün gelir, o inkâr edenler, ateşe arz edilir. "Bu gerçek değil miymiş?" diye sorulur. "Elbette! Rabbimize yemin ederiz, gerçekmiş!" derler. Allah buyurur: "O halde, inkâr ettiğinizden ötürü tadın azabı!"
Bekir Sadak:
Onlari dogru yola eristirir, durumlarini duzletir.
İbni Kesir:
O küfredenler ateşe sunuldukları gün. Nasıl, bu gerçek değil miymiş? denildiğinde: Rabbımıza andolsunki, evet gerçekmiş, derler. O da: Şu halde küfrettiğinizden dolayı tadın azabı, der.
Adem Uğur:
İnkâr edenlere, ateşe sunulacakları gün: Nasıl, bu gerçek değil miymiş? denildiğinde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş, derler. Allah: Öyleyse inkâr etmenizden dolayı azabı tadın! der.
İskender Ali Mihr:
Ve o gün kâfirler ateşe arz olunurlar. Bu gerçek değil mi? (denince): “Evet, Rabbimize andolsun (ki gerçek).” dediler. (Allah): “Öyleyse inkârlarınız sebebiyle azabı tadın.” dedi.
Celal Yıldırım:
İnkarcılara, ateşe sunulacakları gün, «bu hakk değil miydi ?» diye sorulur. Onlar
Tefhim ul Kuran:
Küfredenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) «Bu gerçek değil miymiş?» Onlar: «Rabbimize and olsun, evet (öyledir)» derler. (Allah da:) «Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı azabı tadın!» dedi.
Fransızca:
Et le jour où seront présenté au Feu ceux qui ont mécru (on leur dira) : "Ceci n'est-il pas la vérité ? " Ils diront : "Mais si, par notre Seigneur". Il dira : "Eh bien, goûtez le châtiment pour votre mécréance".
İspanyolca:
El día que los infieles sean expuestos al Fuego: «¿No es esto la Verdad?» Dirán: «¡Claro que sí, por nuestro Señor!» Dirá: «¡Gustad, pues, el castigo debido a vuestra incredulidad!»
İtalyanca:
E il Giorno in cui i miscredenti saranno condotti al Fuoco [verrà chiesto loro]: «Non è questa la verità?». Diranno: «Sí, per il nostro Signore!». Dirà
Almanca:
Und an dem Tag, wenn diejenigen, die Kufr betrieben haben, dem Feuer ausgesetzt werden: "Ist dies etwa nicht die Wahrheit?!" Sie sagten: "Doch, mit Sicherheit, bei unserem HERRN!" ER sagte: "So erfahrt die Peinigung für das, was ihr an Kufr zu betreiben pflegtet."
Çince:
不信道的人们遭受火刑之日,或者将对他们说:难道这刑罚不是真实的吗?他们将说:是真实的,以我们的主盟誓!他将说:你们尝试刑罚吧!因为你们没有信道。
Hollandaca:
Op een zekeren dag zullen de ongeloovigen aan het hellevuur worden blootgesteld, en er zal tot hen worden gezegd: Is dit niet werkelijk gebeurd? Zij zullen antwoorden: Ja, bij onzen Heer. God zal antwoorden: Proeft dus de straf der hel, omdat gij ongeloovigen waart.
Rusça:
В тот день, когда неверующих представят Огню, им скажут: "Разве это не есть истина?" Они скажут: "Да! Клянемся нашим Господом!" Он скажет: "Вкусите же мучения за то, что вы не веровали".
Somalice:
Maalinta kuwii gaaloobay loo bandhigi Naarta waxaa lagu odhan Miyuuna xaq ahayn kan (caddibaadda ah) markaasay dhahaan Eebaan ku dhaawannaye waa xaq, Eebe wuxuu ku dhahaa dhadhamiya caddibaadda Gaalnimadiinna darteed.
Swahilice:
Na siku watakapo letwa makafiri Motoni wakaambiwa: Je! Haya si kweli? Watasema: Kwani? Tunaapa kwa Mola wetu Mlezi, ni kweli! Atasema: Basi onjeni adhabu kwa sababu ya kule kukataa kwenu.
Uygurca:
كاپىرلار دوزاخقا توغرىلىنىدىغان كۈندە (ئۇلارغا): «بۇ (يەنى سىلەر تېتىۋاتقان ئازاب) راست ئەمەسمۇ؟» (دېيىلىدۇ) ئۇلار: «پەرۋەردىگارىمىز بىلەن قەسەمكى، ئەلۋەتتە راستتۇر» دەيدۇ، اﷲ (ئۇلارغا): «كاپىر بولغانلىقىڭلار تۈپەيلىدىن ئازابنى تېتىڭلار» دەيدۇ
Japonca:
信仰しない者が,火獄の前に晒される日。(かれらは間われよう。)「これは真実ではないのか。」かれらは(答えて),「本当でした。わたしたちの主に誓けて。」と言う。かれは仰せられよう。「あなたがたは不信心であったことに対する懲罰を味わえ。」
Arapça (Ürdün):
«ويوم يعرض الذين كفروا على النار» بأن يعذبوا بها يقال لهم «أليس هذا» التعذيب «بالحق قالوا بلى وربنا قال فذوقوا العذاب بما كنتم تكفرون».
Hintçe:
जिस दिन कुफ्फ़ार (जहन्नुम की) आग के सामने पेश किए जाएँगे (तो उन से पूछा जाएगा) क्या अब भी ये बरहक़ नहीं है वह लोग कहेंगे अपने परवरदिगार की क़सम हाँ (हक़ है) ख़ुदा फ़रमाएगा तो लो अब अपने इन्कार व कुफ्र के बदले अज़ाब के मज़े चखो
Tayca:
และวันซึ่งบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาจะถูกนำมาอยู่ต่อหน้าไฟนรก (จะมีเสียงกล่าวขึ้นว่า) นี่มิใช่ความจริงดอกหรือ ?พวกเขากล่าวว่า แน่นอนครับ ขอสาบานต่อพระเจ้าจงลิ้มรสการลงโทษตามที่พวกเจ้าได้ปฏิเสธศรัทธา
İbranice:
וביום אשר יוצגו אלה אשר כפרו אל האש, (יאמר להם:) 'האין זאת אמת'?ויאמרו: 'אומנם כן, חי ריבוננו.' ויאמר להם: 'טעמו את העונש, במה שהייתם מתכחשים
Hırvatça:
A na Dan kad oni, koji nisu vjerovali, Vatri budu izloženi: "Zar ovo nije istina?", odgovorit će: "Jest, Gospodara nam našeg!" "E pa iskusite patnju", reći će On, "zbog toga što ste stalno poricali."
Rumence:
În Ziua când cei care tăgăduiesc vor fi înfăţişaţi Focului: “Nu acesta este Adevărul?” Ei vor spune: “Ba da, pe Domnul nostru!” El le va spune: “Gustaţi osânda a ceea ce tăgăduiaţi!”
Transliteration:
Wayawma yuAAradu allatheena kafaroo AAala alnnari alaysa hatha bialhaqqi qaloo bala warabbina qala fathooqoo alAAathaba bima kuntum takfuroona
Türkçe:
Gün gelir, o inkâr edenler, ateşe arz edilir. "Bu gerçek değil miymiş?" diye sorulur. "Elbette! Rabbimize yemin ederiz, gerçekmiş!" derler. Allah buyurur: "O halde, inkâr ettiğinizden ötürü tadın azabı!"
Sahih International:
And the Day those who disbelieved are exposed to the Fire [it will be said], "Is this not the truth?" They will say, "Yes, by our Lord." He will say, "Then taste the punishment because you used to disbelieve."
İngilizce:
And on the Day that the Unbelievers will be placed before the Fire, (they will be asked,) "Is this not the Truth?" they will say, "Yea, by our Lord!" (One will say:) "Then taste ye the Penalty, for that ye were wont to deny (Truth)!"
Azerbaycanca:
Kafirlər cəhənnəm oduna göstəriləcəkləri (cəhənnəm əzabını dadacaqları) gün (onlardan soruşulacaqdır): “Məgər bu (daddığınız əzab) doğru deyilmi?!” Onlar: “Bəli, Rəbbimizə and olsun (ki, doğrudur)!” – deyə cavab verəcəklər. (Allah) buyuracaqdır: “Elə isə (dünyada) küfr etdiyinizə görə dadın əzabı!”
Süleyman Ateş:
İnkar edenler ateşe sunulacakları gün (Allah onlara): "(Nasıl), Bu gerçek değil miymiş?" (der); "Evet Rabbimiz hakkı için (gerçekmiş)" derler. "Öyleyse inkar etmenizden dolayı azabı tadın" der.
Diyanet Vakfı:
İnkar edenlere, ateşe sunulacakları gün: Nasıl, bu gerçek değil miymiş? denildiğinde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş, derler. Allah: Öyleyse inkar etmenizden dolayı azabı tadın! der.
Erhan Aktaş:
Kâfirler, ateşle karşı karşıya kaldıkları gün, “Bu, gerçek değil miymiş?” dedi. Onlar: “Rabb’imize ant olsun ki gerçekmiş.” dediler. “O halde kâfirliğinizden dolayı azâbı tadın.” dedi.
Kral Fahd:
İnkâr edenlere, ateşe sunulacakları gün: Nasıl, bu gerçek değil miymiş? denildiğinde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş, derler. Allah: Öyleyse inkâr etmenizden dolayı azabı tadın! der.
Hasan Basri Çantay:
O kâfirler ateşin karşısına (getirilerek) gösterileceği gün (kendilerine denilecek ki:) «Bu (azâb) gerçek değil mi imiş»? Onlar «Evet, Rabbimize yemîn ederiz (ki gerçekdir)» dediler (diyecekler). (Allah da) «Küfredegeldiğinize mukaabil tadın azâbı» dedi (diyecek).
Muhammed Esed:
Böylece, hakikati inkara şartlanmış olanlar, ateşin karşısına getirilecekleri ve "Bu, gerçek değil mi?" diye sorulacağı Gün "Rabbimize andolsun ki öyle!" diye cevaplayacaklar. (Bunun üzerine) Allah, "Öyleyse, hakikati inkar etmenizin karşılığı olan bu azabı tadın!" diyecektir.
Gültekin Onan:
Küfredenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "
Ali Fikri Yavuz:
(Kur’an’ı ve Peygamberi) inkâr edenler, ateşe arz olunacağı gün, (kendilerine şöyle denilir): “- Nasıl, bu azab gerçek değil mi imiş?” Onlar: “- Evet, Rabbimize yemin ederiz (azab hakdır).” diyecekler. (Allah onlara şöyle) buyuracak: “- Öyle ise, ettiğiniz inkâra karşılık tadın azabı bakalım...”
Portekizce:
E no dia em que os incrédulos forem colocados perante o fogo (ser-lhes-á dito): Acaso, não é isto Verdade?Responderão: Sim, por nosso Senhor!
İsveççe:
Och den Dag då förnekarna av sanningen skall föras fram inför Elden, [skall de tillfrågas:] "Är detta inte verklighet?" [Och] de skall svara: "Vid vår Herre! Helt visst är det [verklighet]!" [Och Gud] skall säga: "Smaka då straffet för er förnekelse av sanningen!"
Farsça:
و روزی که کافران را بر آتش عرضه می کنند [از آنان می پرسند:] آیا این حق نیست؟ می گویند: آری! سوگند به پروردگارمان حق است، [پرسش کننده] می گوید: پس این عذاب را برای آنکه همواره کفر می ورزیدید، بچشید.
Kürtçe:
وە ڕۆژێك بێ باوەڕان بەرانبەر دۆزەخ ڕادەگیرێن (پێیان دەڵێن) ئایا ئەمە ڕاست نیە؟ دەڵێن: بەڵێ سوێند بەپەروەردگارمان ڕاستە، (خوا) دەفەرموێت: دەی ئەو سزایە بچەژن چونکە ئێوە باوەڕتان پێ نەدەکرد
Özbekçe:
Куфр келтирганлар дўзахга кўндаланг қилинган кунда: «Бу ҳақиқат эмасми?!» (дейилур). Улар, Роббимизга қасамки, худди шундоқ, дерлар. У зот: «Бас, куфр келтирганингиз учун азобни тотинглар», дер.
Malayca:
Dan (ingatlah) hari orang-orang yang kafir didedahkan kepada neraka, (lalu dikatakan kepada mereka): "Bukankah (azab) neraka ini benar?" Mereka menjawab: "Ya, benar, demi Tuhan kami!" (Setelah itu) dikatakan lagi (kepada mereka): "Maka sekarang rasalah azab seksa dengan sebab kamu kufur ingkar di dunia dahulu. "
Arnavutça:
(Kujtoju) Ditën kur ata që kanë mohuar do t’i ekspozohen zjarrit (e u thuhet atyre): “Vallë, a nuk është kjo e vërtetë?” Ata, thonë: “Po, pasha Zotin tonë!” Ai do t’ju thotë (atyre): “E, pra, shijoni dënimin për mohimin që keni bërë!”
Bulgarca:
В Деня, когато неверниците бъдат докарани пред Огъня [ще им се каже:]: “Не е ли това истината?”, ще кажат: “Да, кълнем се в нашия Господ!” Ще каже [Аллах]: “Вкусете тогава мъчението, защото бяхте неверници!”
Sırpça:
А на Дан кад они, који нису веровали, буду изложени Ватри: „Зар ово није истина?“ Одговориће: „Јесте, Господара нам нашег!“ „Е па искусите патњу“, рећи ће Он, „због тога што сте стално порицали.“
Çekçe:
V den, kdy budou předvedeni ti, kdož nevěřili, k ohni pekelnému, bude jim řečeno: 'Což není toto skutečnost?' A odpoví: 'Zajisté, při Pánu našem!' A řekne Bůh: 'Ochutnejte tedy trestu za to, že jste nevěřili!'
Urduca:
جس روز یہ کافر آگ کے سامنے لائے جائیں گے، اُس وقت اِن سے پوچھا جائے گا "کیا یہ حق نہیں ہے؟" یہ کہیں گے "ہاں، ہمارے رب کی قسم (یہ واقعی حق ہے)" اللہ فرمائے گا، "اچھا تو اب عذاب کا مزا چکھو اپنے اُس انکار کی پاداش میں جو تم کرتے رہے تھے"
Tacikçe:
Рӯзе, ки кофирон ба оташ арза шаванд... Оё ин ҳақиқат нест? Гӯянд: «Бале, ба Парвардигорамон савганд!» Гӯяд: «Ба хотири он ки кофир будед, инак азобро бичашед!»
Tatarca:
Имансызлар утка кертелгәч, аларга әйтелер: "Ошбу көннең ґәзабы сезгә хак түгелме? Сез аны ялган дия идегез", – дип. Алар: "Валлаһи безгә тиешле ґәзаб хакдыр", – диярләр. Аллаһ әйтер: "Дөньяда кәфер булганыгыз өчен инде бүген ґәзабны татыгыз", – дип.
Endonezyaca:
Dan (ingatlah) hari (ketika) orang-orang kafir dihadapkan kepada neraka, (dikatakan kepada mereka): "Bukankah (azab) ini benar?" Mereka menjawab: "Ya benar, demi Tuhan kami". Allah berfirman "Maka rasakanlah azab ini disebabkan kamu selalu ingkar".
Amharca:
እነዚያም የካዱት ሰዎች በእሳት ላይ በሚቀረቡ ቀን «ይህ እውነት አይደለምን?» (ይባላሉ)፡፡ «እውነት ነው፤ በጌታችን ይኹንብን» ይላሉ፡፡ (አላህም) «ትክዱ በነበራችሁት ምክንያት ቅጣቱን ቅመሱ» ይላቸዋል፡፡
Tamilce:
அந்நாளில், நிராகரித்தவர்கள் நரகத்தின் முன் கொண்டுவரப்படுவார்கள். (இன்னும் அவர்களுக்குக் கூறப்படும்:) “இது உண்மையாக இல்லையா?” அவர்கள் கூறுவார்கள்: “ஏன் இல்லை? எங்கள் இறைவன் மீது சத்தியமாக (இது உண்மைதான்.)” (அல்லாஹ்) கூறுவான்: “ஆக, நீங்கள் நிராகரிப்பவர்களாக இருந்த காரணத்தால் இந்த தண்டனையை சுவையுங்கள்!”
Korece:
불신자들이 불지윽으로 끌리어 가는 날 그래도 사실이 아니뇨라고 질문하니 주여 그렇습니다 라고 말하매 너희가 진리를 거역 한 것으로 너희는 이 벌을 맛보라하더라
Vietnamca:
Vào Ngày những kẻ vô đức tin được dẫn đến Hỏa Ngục (và chúng được bảo): “Há đây không phải là sự thật ư?” Chúng đáp: “Vâng, đúng là sự thật, lạy Thượng Đế của bầy tôi!” (Allah) phán: “Vậy thì các ngươi hãy nếm lấy sự trừng phạt bởi những điều mà các ngươi đã vô đức tin.”
Ayet Linkleri: