Arapça:
قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ فِيهِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Çeviriyazı:
ḳuli-llâhü yuḥyîküm ŝümme yümîtüküm ŝümme yecme`uküm ilâ yevmi-lḳiyâmeti lâ raybe fîhi velâkinne ekŝera-nnâsi lâ ya`lemûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Ey Muhammed!) De ki: "Allah sizi diriltir. Sonra sizi o öldürür, sonra da geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde (diriltip) bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Diyanet İşleri:
De ki: "Sizi Allah diriltir, sonra öldürür, sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde toplar. Ama insanların çoğu bilmezler."
Abdulbakî Gölpınarlı:
De ki: Allah diriltir sizi, sonra öldürür, sonra da şüphe bile olmayan kıyamet günü, toplar sizi ve fakat insanların çoğu bilmez.
Şaban Piriş:
De ki: Size hayat veren, sonra öldürecek olan, sonra da hakkında şüphe olmayan kıyamet gününde bir araya getirecek olan Allah’tır. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Edip Yüksel:
De ki "Sizi ALLAH diriltir ve öldürür. Sonra, gerçekleşmesinde kuşku bulunmayan Diriliş Gününde sizi bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmez."
Ali Bulaç:
De ki: "Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra kendisinde hiçbir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi biraraya getirip-toplayacaktır. Ancak insanların çoğu bilmezler."
Suat Yıldırım:
De ki: “Size hayatı veren Allah'tır. Sonra sizi yine O öldürür, sonra da hepinizi, hakkında hiç şüphe olmayan kıyamet (dirilme) günü bir araya toplar; ama insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.” [64,9; 77,12-13; 11,104; 70,6-7]
Ömer Nasuhi Bilmen:
De ki: «Allah sizi diriltir, sonra sizi öldürür, sonra da sizi Kıyamet günü için toplar. Onda bir şüphe yoktur. Velâkin nâsın çoğu bilmezler.»
Yaşar Nuri Öztürk:
De ki: "Sizi Allah yaşatıyor; sonra sizi öldürecek, sonra da o hakkında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde biraraya getirecek. Ama insanların çokları bilmiyorlar."
Bekir Sadak:
«Dogrusu Allah´in verdigi soz gercektir, kiyamet saati suphe goturmez» dendigi zaman: «Kiyametin ne oldugunu bilmiyoruz, yalniz yoktur saniyoruz, buna dair kesin bir bilgi elde etmis degiliz» derdiniz.
İbni Kesir:
De ki: Allah diriltir sizi sonra öldürür, sonra hakkında hiç bir şüphe bulunmayan o kıyamet gününde toplar. Fakat insanların pek çoğu bilmezler.
Adem Uğur:
De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde biraraya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler.
İskender Ali Mihr:
De ki: “Allah sizi yaşatır, sonra öldürür. Sonra sizi, hakkında şüphe olmayan kıyâmet günü (biraraya) toplar.” Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.
Celal Yıldırım:
De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür, sonra da (vuku´unda) hiç şüphe olmayan Kıyamet günü sizi (diriltip) biraraya toplar. Ne var ki, insanların çoğu bilmezler.
Tefhim ul Kuran:
De ki: «Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra da kendisinde hiçbir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi bir araya getirip toplayacaktır. Ancak insanların çoğu bilmezler.»
Fransızca:
Dis : "Allah vous donne la vie puis Il vous donne la mort. Ensuite Il vous réunira le Jour de la Résurrection, il n'y a pas de doute à ce sujet, mais la plupart des gens ne savent pas.
İspanyolca:
Di: «Alá os da la vida y, después, os hará morir. Luego, os reunirá para el día indubitable de la Resurrección. Pero la mayoría de los hombres no saben».
İtalyanca:
Di': «Allah vi dà la vita e poi vi dà la morte, quindi vi riunirà nel Giorno della Resurrezione. Non c'è dubbio in proposito, ma la maggior parte degli uomini non lo sa».
Almanca:
Sag: "ALLAH belebt euch, dann läßt ER euch sterben, dann läßt ER euch zum Tag der Auferstehung, über den es keinen Zweifel gibt, versammeln." Doch die meisten Menschen wissen es nicht.
Çince:
你说:真主使你们生,然后使你们死,然后在毫无疑义的复活日集合你们;但世人大半不知道。
Hollandaca:
Zeg: God gaf u leven en deed u daarna sterven; hierna zal hij u op den dag der opstanding bijeenverzamelen; daaraan is geen twijfel; maar het meerendeel der menschen begrijpt het niet.
Rusça:
Скажи: "Аллах дарует вам жизнь, затем умерщвляет вас, а затем Он соберет вас ко Дню воскресения, в котором нет сомнения". Однако большинство людей не знает этого.
Somalice:
waxaad dhahdaa Eebaa idin nooleeya idina dili, idinna kulmin Maalinta Qiyaame shakina ma leh, laakiin Dadka badankiis ma oga.
Swahilice:
Sema: Mwenyezi Mungu anakuhuisheni, kisha anakufisheni, kisha anakukusanyeni Siku ya Kiyama isiyo na shaka. Lakini watu wengi hawajui.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد! ئۇلارغا) ئېيتقىنكى، «اﷲ سىلەرنى تىرىلدۈرەلەيدۇ، ئاندىن (ئەجىلىڭلار پۈتكەندە) ۋاپات قىلدۇرالايدۇ، ئاندىن شەك - شۈبھىسىز قىيامەت كۈنىدە سىلەرنى يىغىدۇ، لېكىن كىشىلەرنىڭ تولىسى (اﷲ نىڭ قۇدرىتىنى) بىلمەي (قايتا تىرىلىشنى ئىنكار قىلدى)»
Japonca:
言ってやるがいい。「アッラーが,あなたがたに生を授け,それから死なせ,それから復活の日に,あなたがたを召集なされる。それに就いて疑いはない。だが,人びとの多くは,これを理解しない。」
Arapça (Ürdün):
«قل الله يحييكم» حين كنتم نطفاً «ثم يميتكم ثم يجمعكم» أحياء «إلى يوم القيامة لا ريب» شلك «فيه ولكن أكثر الناس» وهم القائلون ما ذكر «لا يعلمون».
Hintçe:
(ऐ रसूल) तुम कह दो कि ख़ुदा ही तुमको ज़िन्दा (पैदा) करता है और वही तुमको मारता है फिर वही तुमको क़यामत के दिन जिस (के होने) में किसी तरह का शक़ नहीं जमा करेगा मगर अक्सर लोग नहीं जानते
Tayca:
จงกล่าวเถิดมุฮัมมัด อัลลอฮฺทรงให้พวกท่านมีชีวิตขึ้นมา และทรงให้พวกท่านตายไป แล้วพระองค์จะทรงรวบรวมพวกท่านในวันกิยามะฮฺ อย่างไม่มีข้อสงสัยใด ๆ ในเรื่องนั้น แต่ส่วนมากของมนุษย์ไม่รู้
İbranice:
אמור: 'אלוהים יחיה אתכם ואז ימית אתכם , ואז ישיב אתכם לחיים ביום תחיית-המתים, יום אשר אין ספק לגביו, ואולם רוב האנשים אינם מודעים לכך
Hırvatça:
Reci: "Allah vam daje život, zatim će učiniti da poumirete, a poslije će vas na Kijametskom danu sabrati, u to nema nikakve sumnje, ali većina ljudi ne zna."
Rumence:
Spune: “Dumnezeu vă dăruieşte viaţa, apoi vă dăruieşte moartea. El vă va strânge în Ziua Învierii.” Nu este nici o îndoială în aceasta. Cei mai mulţi oameni nu ştiu însă.
Transliteration:
Quli Allahu yuhyeekum thumma yumeetukum thumma yajmaAAukum ila yawmi alqiyamati la rayba feehi walakinna akthara alnnasi la yaAAlamoona
Türkçe:
De ki: "Sizi Allah yaşatıyor; sonra sizi öldürecek, sonra da o hakkında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde biraraya getirecek. Ama insanların çokları bilmiyorlar."
Sahih International:
Say, "Allah causes you to live, then causes you to die; then He will assemble you for the Day of Resurrection, about which there is no doubt, but most of the people do not know."
İngilizce:
Say: "It is Allah Who gives you life, then gives you death; then He will gather you together for the Day of Judgment about which there is no doubt": But most men do not understand.
Azerbaycanca:
(Ya Peğəmbər!) De: “Allah sizi dirildir, sonra öldürür. Sonra da sizi qiyamət günü (dirildib) bir yerə yığacaqdır. Ona (qiyamətə) heç bir şəkk-şübhə yoxdur, lakin insanların çoxu (qiyamətin haqq, təkrar dirilmənin ilkin yaradılışından çox asan olduğunu) bilməz!”
Süleyman Ateş:
De ki: "Allah sizi yaşatıyor, sonra sizi öldürüyor. Sonra sizi, toplayıp duruşma gününe getirecektir. Bunda asla şüphe yoktur, ama insanların çoğu bilmezler."
Diyanet Vakfı:
De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde biraraya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Erhan Aktaş:
De ki: “Sizi yaşatan sonra öldüren Allah’tır. Sonra sizi, gerçekleşeceği kesin olan kıyâmet günü bir araya toplayacaktır.” Ancak insanların çoğu bu gerçeği kavramıyorlar.
Kral Fahd:
De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde biraraya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Hasan Basri Çantay:
De ki: «Sizi Allah diriltiyor. Sonra sizi O öldürüyor. Bilâhare yine sizi, hakkında hiçbir şübhe bulunmayan, kıyamet gününe O (getirib) toplayacakdır. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.
Muhammed Esed:
De ki: "Size hayat veren ve sonra sizi öldüren, Allah´tır; ve sonunda O, hepinizi Kıyamet Günü bir araya toplayacaktır, ki o (Gün´ün gelip çatacağı,) her türlü şüphenin üstündedir ama insanların çoğu bunu anlamaz".
Gültekin Onan:
De ki: "
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “- Sizi Allah diriltiyor, sonra sizi O öldürecek. Sonra da sizi, vukuunda şübhe olmıyan kıyamet günü (diriltib bir araya) toplıyacaktır.” Fakat insanların çoğu (bu gerçeği) bilmezler.
Portekizce:
Dize-lhes: Deus vos dá a vida, então vos fará morrer, depois vos congregará para o Dia indubitável da Ressurreição.Porém, a maioria dos humanos o ignora
İsveççe:
Säg: "Det är Gud som ger er liv och sedan låter er dö och som, när Uppståndelsens dag är inne - här finns inte rum för tvivel - skall samla er [till Sig]; men [om detta] har de flesta människor ingen kunskap."
Farsça:
بگو: خدا شما را [ابتدا از لابه لای عناصر مرده برای قرار گرفتن در دنیا] حیات می بخشد، سپس می میراند، آن گاه همه شما را به روز قیامت که هیچ شکی در آن نیست گرد می آورد، ولی بیشتر مردم [به این حقایق] معرفت و آگاهی ندارند.
Kürtçe:
بڵێ: خوا زیندووتان دەکاتەوە لەپاشان دەتان مرێنێت پاشان کۆتان دەکاتەوە لە ڕۆژی دواییدا، ھیچ گومانی تێدا نیە، بەڵام زۆربەی مەردوومان نازانن
Özbekçe:
Сен: «Аллоҳ сизларни тирилтирур, сўнгра ўлдирур, сўнгра сизларни (бўлишида) шубҳа йўқ қиёмат кунида жамлар. Лекин одамларнинг кўплари билмаслар», деб айт.
Malayca:
Katakanlah (wahai Muhammad): "Allah yang menghidupkan kamu, kemudian Ia akan mematikan kamu, setelah itu Ia akan menghimpunkan kamu (dalam keadaan hidup semula) pada hari kiamat - (hari) yang tidak ada sebarang syak tentang kedatangannya; akan tetapi kebanyakan manusia tidak mengetahui (ketetapan itu)".
Arnavutça:
Thuaju (atyre): “Perëndia ju ngjallë (u jep jetën), pastaj ju vdes, e mandej do t’ju tubojë në Ditën e Kijametit, në këtë nuk ka kurrfarë dyshimi, por (këtë) shumica e njerëzve nuk e dinë”.
Bulgarca:
Кажи: “Аллах ви съживява, после ви умъртвява, после ще ви събере в Деня на възкресението, за който няма съмнение. Ала повечето хора не знаят.”
Sırpça:
Реци: „Аллах вам даје живот, затим ће да учини да поумирете, а после ће да вас сабере на Судњем дану, у то нема никакве сумње, али већина људи не зна.“
Çekçe:
Odpověz: 'Bůh život vám dává a pak i smrt; a posléze vás shromáždí pro den zmrtvýchvstání, o němž pochybnosti není, však většina z lidí to neví.
Urduca:
اے نبیؐ، اِن سے کہو اللہ ہی تمہیں زندگی بخشتا ہے، پھر وہی تمہیں موت دیتا ہے، پھر وہی تم کو اُس قیامت کے دن جمع کرے گا جس کے آنے میں کوئی شک نہیں، مگر اکثر لوگ جانتے نہیں ہیں
Tacikçe:
Бигӯ: «Худост, ки шуморо зинда мекунад, пас мемиранад ва сипас ҳамаро дар рӯзи қиёмат, — ки шаке дар он нест, — ҷамъ меоварад. Вале бештари мардум намедонанд!»
Tatarca:
Син әйт: "Аллаһ сезне терелтәдер, соңра үтерәдер, соңра шиксез булачак кыямәт көнне барчагызны тергезеп бер урынга җыячактыр, ләкин күбрәк кешеләр аны белмиләр.
Endonezyaca:
Katakanlah: "Allah-lah yang menghidupkan kamu kemudian mematikan kamu, setelah itu mengumpulkan kamu pada hari kiamat yang tidak ada keraguan padanya; akan tetapi kebanyakan manusia tidak mengetahui.
Amharca:
«አላህ ሕያው ያደርጋችኋል፤ ከዚያም ይገድላችኋል፣ ከዚያም ወደ ትንሣኤ ቀን ይሰበስባችኋል፡፡ በእርሱ ጥርጥር የለበትም፡፡ ግን አብዛኛዎቹ ሰዎች አያውቁም» በላቸው፡፡
Tamilce:
(நபியே!) கூறுவீராக! “அல்லாஹ்தான் உங்களை உயிர்ப்பிக்கிறான். பிறகு, உங்களை மரணிக்க வைப்பான். பிறகு, மறுமை நாளில் உங்களை ஒன்று சேர்ப்பான். அதில் அறவே சந்தேகமில்லை. என்றாலும், மக்களில் அதிகமானவர்கள் (மறுமையை) அறியமாட்டார்கள்.”
Korece:
일러가로되 너희에게 생명을주사 생명을 앗아 가시며 의심할 수 없는 심판의 날 너희를 다시 모이도록 하시는 분은 하나님이시라 그러나 대다수의 사람들이 이 해하지 못하더라
Vietnamca:
Ngươi (Thiên Sứ) hãy nói với chúng: “Allah làm cho các ngươi sống rồi làm cho các ngươi chết, sau đó, Ngài sẽ triệu tập các ngươi lại vào Ngày Phán Xét. (Đây là điều chắc chắn) không có gì phải hoài nghi.” Tuy nhiên, đa số nhân loại không biết.
Ayet Linkleri: