Arapça:
وَلَقَدْ آتَيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ
Çeviriyazı:
veleḳad âteynâ benî isrâîle-lkitâbe velḥukme vennübüvvete verazaḳnâhüm mine-ṭṭayyibâti vefeḍḍalnâhüm `ale-l`âlemîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki biz, vaktiyle İsrailoğulları'na kitap, hüküm ve peygamberlik vermiştik. Onları temiz rızıklarla rızıklandırmıştık. Ve onları âlemlerden üstün kılmıştık.
Diyanet İşleri:
And olsun ki Biz, İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik; onları temiz şeylerle rızıklandırdık; onları dünyalara üstün kıldık.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve andolsun ki biz, İsrailoğullarına kitap ve hüküm ve peygamberlik verdik ve onları, temiz şeylerle rızıklandırdık ve alemlere üstün ettik.
Şaban Piriş:
İsrailoğullarına da kitap, hüküm ve peygamberlik vermiştik. Onları temiz şeylerle rızıklandırmış ve alemlere üstün kılmıştık.
Edip Yüksel:
İsrailoğullarına kitabı, bilgeliği ve peygamberliği vermiştik. Onları iyi nimetlerle rızıklandırmış ve onları tüm halklara üstün kılmıştık.
Ali Bulaç:
Andolsun, Biz İsrailoğulları'na kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları temiz ve güzel şeylerle rızıklandırdık ve onları alemlere üstün kıldık.
Suat Yıldırım:
Gerçekten Biz İsrailoğullarına, kitap, hükümranlık, hikmet ve nübüvvet verdik.Onları helâl ve has nimetlerle rızıklandırdık ve onları diğer insanlara üstün kıldık.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Celâlim hakkı için İsrailoğullarına kitap ve hükmü nübüvvet vermiştik ve onları tertemiz şeylerden merzûk etmiştik ve onları âlemlerin üstüne müreccâh kılmıştık.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun, biz, İsrailoğullarına Kitap'ı, hükmetme gücünü, peygamberliği verdik, onları temiz yiyeceklerden rızıklandırdık ve kendilerini âlemler üzerine imtiyazlı kıldık.
Bekir Sadak:
Allah gokleri ve yeri gercekle yaratmistir
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Andolsun ki biz, İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları dünyalara üstün kıldık.
İskender Ali Mihr:
Ve andolsun ki İsrailoğullarına, kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Ve onları temiz rızıklarla rızıklandırdık. Ve onları âlemlere üstün kıldık.
Celal Yıldırım:
And olsun ki, İsrail oğulları´na kitap, hüküm ve peygamberlik verdik
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, biz İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları temiz ve güzel şeylerden rızıklandırdık ve onları alemlere karşı üstün kıldık.
Fransızca:
Nous avons effectivement apporté aux Enfants d'Israël le Livre, la sagesse, la prophétie, et leur avons attribué de bonnes choses, et les préférâmes aux autres humains [leurs contemporains];
İspanyolca:
Dimos a los Hijos de Israel la Escritura, el juicio y el profetismo. Les proveímos de cosas buenas y les distinguimos entre todos los pueblos.
İtalyanca:
Già abbiamo dato ai Figli di Israele la Scrittura, la saggezza e la profezia. Concedemmo loro cibi eccellenti e li preferimmo agli altri popoli.
Almanca:
Und gewiß, bereits ließen WIR den Kindern Israils die Schrift, die Weisheit und die Prophetenschaft zuteil werden, WIR gewährten ihnen Rizq von den Tayyibat , und WIR bevorzugten sie vor den (anderen) Menschen.
Çince:
我确已把天经、智慧、预言,赏赐以色列的后裔,并以佳美的食品供给他们,且使他们超轶各民族。
Hollandaca:
Wij gaven den kinderen Israëls het boek der wet, de wijsheid en de profetie, en wij voedden hen met goede dingen en verkozen hen boven alle natiën.
Rusça:
Мы уже даровали сынам Исраила (Израиля) Писание, власть и пророчество, наделили их благами и предпочли их мирам.
Somalice:
dhab ahaanbaan u siinay ree Binii Israa'iil Kitaabka iyo Xukun iyo Nabinimo, waxaana ku arzuqnay wax wanaagsan, waxaana ka fadillay Caalamkii (markaas).
Swahilice:
Na hakika tuliwapa Wana wa Israili Kitabu na hukumu na Unabii, na tukawaruzuku vitu vizuri vizuri, na tukawafadhilisha kuliko walimwengu wote.
Uygurca:
شەك - شۈبھىسىزكى، بىز ئىسرائىل ئەۋلادىغا كىتابنى (يەنى تەۋراتنى)، ھېكمەتنى ۋە پەيغەمبەرلىكنى ئاتا قىلدۇق، ئۇلارغا پاك نەرسىلەرنى رىزىق قىلىپ بەردۇق، ئۇلارنى (زامانىدىكى) جاھان ئەھلىدىن ئۈستۈن قىلدۇق
Japonca:
本当にわれは,イスラエルの子孫に啓典と英知と預言の天分を授け,様々の善い給養を与え,また諸民族よりも卓越させた。
Arapça (Ürdün):
«ولقد آتينا بني إسرائيل الكتاب» التوراة «والحكم» به بين الناس «والنبوة» لموسى وهارون منهم «ورزقناهم من الطيبات» الحلالات كالمنّ والسلوى «وفضلناهم على العالمين» عالمي زمانهم العقلاء.
Hintçe:
और हमने बनी इसराईल को किताब (तौरेत) और हुकूमत और नबूवत अता की और उन्हें उम्दा उम्दा चीज़ें खाने को दीं और उनको सारे जहॉन पर फ़ज़ीलत दी
Tayca:
และโดยแน่นอนเราได้ประทานคัมภีร์และข้อชี้ขาดตัดสินและการเป็นนะบีแก่วงศ์วานของอิสรออีล และเราได้ให้ปัจจัยยังชีพจากสิ่งดีๆ แก่พวกเขา และเราได้ยกย่องพวกเขาให้เหนือประชาชาติทั้งหลายในยุคนั้น
İbranice:
וכבר נתנו לבני ישראל את הספר והחוכמה והנבואה, ופרנסנו אותם במיטב הדברים, והעדפנו אותם על-פני העמים
Hırvatça:
Sinovima smo Israilovim Knjigu i vlast, i vjerovjesništvo dali, i iz ljepota ih opskrbili, i nad ostalim svjetovima ih odlikovali!
Rumence:
Noi le-am dăruit fiilor lui Israel Cartea, înţelepciunea şi proorocirea, i-am înzestrat cu bunuri şi i-am ales înaintea lumilor.
Transliteration:
Walaqad atayna banee israeela alkitaba waalhukma waalnnubuwwata warazaqnahum mina alttayyibati wafaddalnahum AAala alAAalameena
Türkçe:
Yemin olsun, biz, İsrailoğullarına Kitap'ı, hükmetme gücünü, peygamberliği verdik, onları temiz yiyeceklerden rızıklandırdık ve kendilerini âlemler üzerine imtiyazlı kıldık.
Sahih International:
And We did certainly give the Children of Israel the Scripture and judgement and prophethood, and We provided them with good things and preferred them over the worlds.
İngilizce:
We did aforetime grant to the Children of Israel the Book the Power of Command, and Prophethood; We gave them, for Sustenance, things good and pure; and We favoured them above the nations.
Azerbaycanca:
And olsun ki, Biz İsrail oğullarına Kitab, hikmət (Tövratda olmayan hökmlər, yaxud mübahisəli məsələləri ədalətlə həll etmək bacarığı) və peyğəmbərlik əta etmiş, onlara pak ne’mətlərdən ruzi vermiş və onları aləmlərə (zəmanələrindəki bəşər övladına) üstün etmişdik.
Süleyman Ateş:
Andolsun biz, İsrail oğullarına Kitap, hüküm (hikmet, hükümranlık) ve peygamberlik verdik, onları güzel rızıklarla besledik ve onları alemlere üstün kıldık.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki biz, İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları dünyalara üstün kıldık.
Erhan Aktaş:
Ant olsun ki İsrâîloğulları’na Kitâp, Hüküm ve Nebi’lik verdik. Ve onları temiz rızıklarla rızıklandırdık. Ve onları âlemlere tercih ederek ihsanda bulunduk.
Kral Fahd:
Andolsun ki biz, İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları alemlere üstün kıldık.
Hasan Basri Çantay:
Andolsun ki biz İsrâîl oğullarına kitâb, hukûm ve peyğamberlik vermiş, onlara tertemiz rızıklardar vermiş, onları (zamanlarında) âlemlerin üstüne çıkarmış idik.
Muhammed Esed:
Doğrusu Biz, İsrailoğulları´na (da) vahiy, hikmet ve peygamberlik verdik, onları hayatın güzel nimetleriyle rızıklandırdık ve onları (dönemlerinin) bütün diğer topluluklarına üstün kıldık.
Gültekin Onan:
Andolsun, biz İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları temiz ve güzel şeylerle rızıklandırdık ve onları alemlere üstün kıldık.
Ali Fikri Yavuz:
Gerçekten biz, vaktiyle İsraîloğullarına kitab, hikmet ve peygamber vermiştik. Kendilerini pâk rızıklardan da rızıklandırmıştık. Hem onları, (bulundukları devirde) âlemlerin üstüne faziletli kılmıştık.
Portekizce:
Havíamos concedido aos israelitas o Livro, o comando, a profecia e o agraciamos com todo o bem, e os preferimos aosseus contemporâneos.
İsveççe:
VI GAV Israels barn Skriften och rätt att styra och döma [i enlighet med Guds lag] och Vi lät profeter uppstå bland dem; och Vi sörjde för dem med goda och nyttiga ting och Vi visade dem sådan nåd som Vi inte har visat något annat folk.
Farsça:
و همانا ما به بنی اسرائیل کتاب و حکومت و نبوّت عطا کردیم، و از پاکیزه ها به آنان روزی دادیم و آنان را بر جهانیان [روزگار خودشان] برتری بخشیدیم.
Kürtçe:
سوێند بەخوا بێگومان بە نەوەی ئیسرائیلمان بەخشی پەیام وحوکمڕانی وپێغەمبەرایەتی وە ڕۆزیمان پێـدان لە شتە حەڵاڵ وپاکەکان وە ڕێزماندان بەسەر جیھانیاندا
Özbekçe:
Батаҳқиқ, биз Бани Исроилга китобни, ҳукмни ва Пайғамбарликни бердик, уларга пок нарсаларни ризқ қилиб бердик ва уларни оламлар ичида афзал қилдик. (Ўз замонасида, албатта, Бани Исроил ўзгалардан афзал бўлган. Чунки Таврот уларга туширилган, Пайғамбарлар улардан чиққан.)
Malayca:
Dan demi sesungguhnya, Kami telah memberi kepada Bani Israil Kitab Taurat, dan pangkat kehakiman serta pangkat kenabian; dan Kami telah kurniakan mereka benda-benda yang baik-baik, serta Kami lebihkan (nenek moyang) mereka di atas orang-orang yang ada pada zamannya.
Arnavutça:
Ne, me të vërtetë, u kemi dhënë bijve të Israelit Librin, pushtetin dhe profetninë dhe i kemi furnizuar me gjëra të bukura, dhe i kemi ngritur at ambi të gjithë popujt tjerë (të asaj kohe),
Bulgarca:
И дадохме на синовете на Исраил Писанието и отсъждането, и пророчеството, и им дарихме от благата, и ги предпочетохме над народите [тогава].
Sırpça:
Израиљевим синовима смо дали Књигу и власт, и веровесништво, и опскрбили смо их лепом храном, и одликовали их над осталим народима!
Çekçe:
A dali jsme kdysi již dítkám Izraele Písmo, moudrost i proroctví a uštědřili jsme jim jídel výtečných hojnost a nad lidstvem veškerým jsme je vyznamenali.
Urduca:
اِس سے پہلے بنی اسرائیل کو ہم نے کتاب اور حکم اور نبوت عطا کی تھی اُن کو ہم نے عمدہ سامان زیست سے نوازا، دنیا بھر کے لوگوں پر انہیں فضیلت عطا کی
Tacikçe:
Мо ба банӣ-Исроил китоб ва илми довариву паёмбарӣ ато кардем ва аз чизҳои покизаву хуш рузияшон кардем. Ва бар ҷаҳониён бартарияшон (беҳтариашон) додем.
Tatarca:
Тәхкыйк Ягькуб балаларына Тәүрат, хикмәт вә пәйгамбәрлек бирдек, вә аларны яхшы ризыклар белән ризыкландырдык, вә үз вакытларында аларны дөнья халкыннан артык кылдык.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya telah Kami berikan kepada Bani Israil Al Kitab (Taurat), kekuasaan dan kenabian dan Kami berikan kepada mereka rezeki-rezeki yang baik dan Kami lebihkan mereka atas bangsa-bangsa (pada masanya).
Amharca:
ለእስራኤል ልጆችም መጽሐፍንና ሕግን፣ ነቢይነትንም በእርግጥ ሰጠናቸው፡፡ ከመልካም ሲሳዮችም ለገስንላቸው፡፡ በዓለማት ላይም አበለጥናቸው፡፡
Tamilce:
இஸ்ரவேலர்களுக்கு வேதங்களையும் ஞானத்தையும் நபித்துவத்தையும் நாம் திட்டவட்டமாகக் கொடுத்தோம். இன்னும், நல்ல உணவுகளை அவர்களுக்கு நாம் வழங்கினோம். இன்னும், (அக்கால) மக்களை விட நாம் அவர்களை மேன்மைபடுத்தினோம்.
Korece:
실로 하나님은 이스라엘 자손들에게 성서와 주권과 예언 자들을 주었으며 또한 다른 백성 에 우선하여 좋은 일용할 양식을 주었노라
Vietnamca:
Quả thật, TA đã ban cho con cháu của Israel Kinh Sách, luật lệ, và sứ mạng Nabi; TA đã ban cho họ bổng lộc tốt lành và TA đã ưu đãi họ hơn những ai khác trong thiên hạ.
Ayet Linkleri: