Arapça:
وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًا ۖ إِنَّهُمْ جُندٌ مُّغْرَقُونَ
Çeviriyazı:
vetruki-lbaḥra rahvâ. innehüm cündüm mugraḳûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Karşıya geçince denizi olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar suda boğulacak bir ordudur."
Diyanet İşleri:
Denizi sakin iken geride bırak, doğrusu onlar suda boğulacak bir ordudur.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Deniz açılmışken öylece bırak, şüphe yok, onlar bir ordudur ki boğulacak.
Şaban Piriş:
Denizi açık olarak bırak! Şüphesiz onlar, suda boğulacak bir ordudur.
Edip Yüksel:
Denizi yarılmış olarak terket. Onlar boğulmaya mahkum bir ordudur.
Ali Bulaç:
Denizi durgun ve açık bırak. Çünkü suda boğulacak bir ordudur.
Suat Yıldırım:
Yüce Allah buyurdu: “Mümin kullarımla geceleyin çıkıp git. Muhakkak ki sizi takip edeceklerdir. Denizi yarıp maiyetini geçirdikten sonra, onu olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve denizi hâli üzere bırak. Çünkü onlar boğulmuşlar olan bir ordudur.
Yaşar Nuri Öztürk:
Denizi açık bırak, çünkü onlar, boğulmaya mahkûm edilmiş bir ordudur.
Bekir Sadak:
(30-31) And olsun ki, Israilogullarini, azgin bir zorba olan Firavun´un alcaltici azabindan kurtardik.
İbni Kesir:
Denizi sakin iken geride bırak. Doğrusu onlar, suda boğulacak bir ordudur.
Adem Uğur:
Denizi açık halde bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
İskender Ali Mihr:
Ve denizi açık olarak bırak! Muhakkak ki onlar, boğulacak olan bir ordudur.
Celal Yıldırım:
Denizi (geçtikten sonra) sakin ve (yol verir şekilde) açık bırak. Onlar elbette boğulacak bir ordudur.
Tefhim ul Kuran:
«Denizi durgun ve açık bırak. Çünkü onlar, suda boğulacak bir ordudur.»
Fransızca:
Laisse la mer calme; [telle que tu l'as franchie] ce sont, des armées [voués] à la noyade".
İspanyolca:
¡Deja el mar en calma! Son un ejército que será anegado»
İtalyanca:
Lascerai il mare aperto: sarà un'armata di annegati».
Almanca:
Und laß das Meer still sein! Gewiß, sie sind ertränkte Soldaten."
Çince:
你让海水保持平静,他们必定是被淹死的军队。
Hollandaca:
En laat de zee gespleten achter u, opdat de Egyptenaren er in gaan. Want zij vormen eene schaar, gedoemd om verdronken te worden.
Rusça:
Оставь море в покое - их воинство будет потоплено".
Somalice:
kana tag badda iyadoo xasilloon oo furan iyagu waa col la maanshayne.
Swahilice:
Na iache bahari vivyo hivyo imeachana, hakika wao hao ni jeshi litakalo zamishwa.
Uygurca:
دېڭىزنى تىپتىنچ (يەنى سەن ئۆتۈپ بولغاندىن كېيىن قۇرۇق ھالىتى بويىچە) قويغىن، ئۇلار ھەقىقەتەن غەرق قىلىنغۇچى قوشۇندۇر»
Japonca:
そして海は(渡った後)分けたままにして置け。本当にかれらは,溺れてしまうことであろう。」
Arapça (Ürdün):
«واترك البحر» إذا قطعته أنت وأصحابك «رهواً» ساكناً منفرجاً حتى يدخله القبط «إنهم جند مغرقون» فاطمأن بذلك فأغرقوا.
Hintçe:
और दरिया को अपनी हालत पर ठहरा हुआ छोड़ कर (पार हो) जाओ (तुम्हारे बाद) उनका सारा लशकर डुबो दिया जाएगा
Tayca:
และจงปล่อยทะเลให้สงบนิ่ง (เหมือนเดิม) เพราะแท้จริงพวกเขาเป็นไพร่พลที่ถูกจมน้ำตาย
İbranice:
והשאר את הים חצוי, כי מאחוריכם יטבעו החיילים (של פרעה)
Hırvatça:
i ostavi more nek miruje, oni su vojska koja će zaista potopljena biti."
Rumence:
Lasă marea să se despice! Ei vor fi o oştire înecată”
Transliteration:
Waotruki albahra rahwan innahum jundun mughraqoona
Türkçe:
"Denizi açık bırak, çünkü onlar, boğulmaya mahkûm edilmiş bir ordudur."
Sahih International:
And leave the sea in stillness. Indeed, they are an army to be drowned."
İngilizce:
And leave the sea as a furrow (divided): for they are a host (destined) to be drowned.
Azerbaycanca:
Dənizi də açıq (və sakit) burax! (Dəryanı – Nil çayını keçdikdən sonra əsanı suya vurub orada açılmış yolları bağlama. Qoy Fir’on və qoşunu dəryada yollar açıldığını görüb ora girsinlər). Onlar suya qərq olacaq əsgərlərdir!”
Süleyman Ateş:
Denizi (yarıp toplumunu geçirdikten sonra olduğu gibi) açık bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
Diyanet Vakfı:
Denizi açık halde bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
Erhan Aktaş:
“Denizi olduğu hal üzere bırak.(1) Onlar, boğulacak olan bir ordudur.”
Kral Fahd:
Denizi açık halde bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
Hasan Basri Çantay:
«Denizi (sen ve ashaabın selâmetle geçdikden sonra) durgun ve açık bırak. Çünkü onlar boğul (mıya mahkûm ol) muş bir ordudur».
Muhammed Esed:
ve denizi (seninle Firavun´un adamları arasında) öyle, olduğu gibi bırak, zaten onlar boğulmaya mahkum bir topluluktur!" dedi.
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Denizi de (karşı yakaya geçtikten sonra, sana açılan yolu da kapamayıp) açık bırak
Portekizce:
E deixa o mar como um sulco, para que o exército dos incrédulos nele se afogue!
İsveççe:
Och lämna havet stilla och kluvet bakom er; där skall [den förföljande] armén dränkas!"
Farsça:
و دریا را با [همان] راه های گشاده [که برای عبور شما باز کردیم] پشت سر بگذار [تا فرعونیان هم در آن درآیند]؛ زیرا آنان سپاهی محکوم به غرق شدن هستند.
Kürtçe:
وە دەریاکە (دەریای سوور) بەئارامی و ئاوەڵا بەجێبھێڵە بێگومان ئەوانە سەربازانێکی خنکێنراو دەبن (تێیدا)
Özbekçe:
Ва денгизни сокин ҳолида қўй, албатта, улар ғарқ қилинадиган қўшиндир. (Дарҳақиқат, Фиръавн ва унинг аскарлари ҳам тўхтаб турган денгиз сари тушдилар. Ҳаммалари денгизда очилган йўлга тушиб бўлганларидан кейин шу дамгача иккига бўлиниб сокин турган сув ҳаракатга келди ва уларни ғарқ қилди.)
Malayca:
"Dan tinggalkanlah laut itu dalam keadaan tenang - terbelah, kerana sesungguhnya mereka (yang mengejarmu itu) ialah tentera yang akan ditenggelamkan (sehingga binasa)".
Arnavutça:
dhe lëre ti detin e hapur, se ata, me të vërtetë, do të janë ushtri e fundosur”.
Bulgarca:
И остави морето разцепено! Те са войници, които ще бъдат издавени.”
Sırpça:
и остави море нек мирује, они су војска која ће заиста да буде потопљена.“
Çekçe:
a přejdi přes moře otevřené; a oni vojska jsou, jež utopením zahynou!'
Urduca:
سمندر کو اُس کے حال پر کھلا چھوڑ دے یہ سارا لشکر غرق ہونے والا ہے
Tacikçe:
Дарёро ором пушти сар гузор, ки он лашкар ғарқшудагонанд.
Tatarca:
Үзегез чыккан диңгездәге юлларны ачык көенчә калдыр, чөнки сезнең артыгыздан Фиргаун кавеме кереп батып һәлак булачаклар."
Endonezyaca:
dan biarkanlah laut itu tetap terbelah. Sesungguhnya mereka adalah tentara yang akan ditenggelamkan".
Amharca:
«ባሕሩንም የተከፈተ ኾኖ ተወው፡፡ እነርሱ የሚሰጥጠሙ ሰራዊት ናቸውና» (አለው)፡፡
Tamilce:
இன்னும், கடலை (அது) அமைதியாக (இருக்கின்ற நிலையில் அப்படியே) விட்டுவிடுங்கள்! நிச்சயமாக அவர்கள் மூழ்கடிக்கப்படுகின்ற ராணுவம் ஆவார்கள்.
Korece:
바다는 갈라진 채로 두어라 그들은 익사하게 될 무리들이라
Vietnamca:
“Ngươi hãy rời biển, để mặc cho nó rẽ đôi. Quả thật, chúng sẽ là một đội quân bị nhấn chìm.”
Ayet Linkleri: