Arapça:
وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُم مُّهْتَدُونَ
Çeviriyazı:
veinnehüm leyeṣuddûnehüm `ani-ssebîli veyaḥsebûne ennehüm mühtedûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz ki bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
Diyanet İşleri:
Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkorlar, bunlar da doğru yola eriştiklerini sanırlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve şüphe yok ki Şeytanlar, onları yoldan çıkarır ve şüphe yok ki doğru yolu bulduklarını sanırlar.
Şaban Piriş:
Şüphesiz bu Şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
Edip Yüksel:
Nitekim onları yoldan çıkarırlar. Buna rağmen onlar doğru yolda olduklarını sanırlar
Ali Bulaç:
Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar.
Suat Yıldırım:
Bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar, ama onlar kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve şüphe yok ki, bunlar, onları herhalde doğru yoldan çıkarırlar. Ve onlar da zannederler ki, kendileri şüphe yok hidâyete erdirilmişlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.
Bekir Sadak:
Sana vahyolunana saril, sen, suphesiz dogru yol uzerindesin.
İbni Kesir:
Şüphesiz ki onlar da bunları yoldan çıkarırlar. Bunlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.
Adem Uğur:
Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
İskender Ali Mihr:
Ve muhakkak ki onlar (şeytanlar), onları mutlaka (Allah´ın) yolundan men ederler (alıkoyarlar). Ve onlar kendilerinin hidayette olduğunu sanırlar.
Celal Yıldırım:
Ve gerçekten onlar, bunları doğru yoldan alıkorlar da bunlar, doğru yolda bulunduklarını sanırlar.
Tefhim ul Kuran:
Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar
Fransızca:
Ils (Les diables) détournent certes [les hommes] du droit chemin, tandis que ceux-ci s'estiment être bien guidés.
İspanyolca:
Les apartan, sí, del Camino, mientras creen ser bien dirigidos.
İtalyanca:
In verità [i diavoli] frappongono ostacoli sulla via di Allah e [gli uomini] credono di essere sulla buona strada.
Almanca:
Und gewiß, sie halten sie vom wahren Weg ab und denken, daß sie Rechtgeleitete sind.
Çince:
那些恶魔,妨碍他们遵循正道,而他们却以为自己是遵循正道的。
Hollandaca:
De duivels zullen de menschen van het pad der waarheid afwenden, en zij zullen zich verbeelden, op den waren weg te zijn geleid.
Rusça:
Они не будут пускать их на путь Аллаха, а те будут считать, что они следуют прямым путем.
Somalice:
Shayaadiintuna waxay ka leexin Jidka (xaqa) waxayna isu maleyn inay hanuunsanyihiin (toosan yihiin).
Swahilice:
Na hakika wao wanawazuilia Njia na wenyewe wanadhani kuwa wameongoka.
Uygurca:
شەك - شۈبھىسىزكى، شەيتانلار ئۇلارنى (يەنى ئازغۇن كۇففارلارنى) توغرا يولدىن توسىدۇ، ئۇلار بولسا ئۆزلىرىنى توغرا يولدا دەپ گۇمان قىلىدۇ
Japonca:
こうして(悪魔は正しい)道からかれらを拒む,しかもかれらは,自分は(正しく)導かれているものと思い込んでいる。
Arapça (Ürdün):
«وإنهم» أي الشياطين «ليصدونهم» أي العاشين «عن السبيل» أي طرق الهدى «ويحسبون أنهم مهتدون» في الجمع رعاية معنى من.
Hintçe:
और वह (शयातीन) उन लोगों को (ख़ुदा की) राह से रोकते रहते हैं बावजूद इसके वह उसी ख्याल में हैं कि वह यक़ीनी राहे रास्त पर हैं
Tayca:
และแท้จริง พวกมันจะขัดขวางพวกเขาออกจากทางที่ถูกต้อง แต่พวกเขาคิดว่า พวกเขานั้นอยู่ในแนวทางที่ถูกต้องแล้ว
İbranice:
הם מרחיקים אותם מדרך הישר, בעודם חושבים שהם מודרכים
Hırvatça:
oni - šejtani ljude će od Pravog puta odvraćati, a oni će misliti da su na Pravom putu.
Rumence:
Şi îi îndepărtează de drum, însă ei se socot bine călăuziţi
Transliteration:
Wainnahum layasuddoonahum AAani alssabeeli wayahsaboona annahum muhtadoona
Türkçe:
Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.
Sahih International:
And indeed, the devils avert them from the way [of guidance] while they think that they are [rightly] guided
İngilizce:
Such (evil ones) really hinder them from the Path, but they think that they are being guided aright!
Azerbaycanca:
(Şeytanlar) onları doğru yoldan çıxardar, onlar isə özlərinin haqq yolda olduqlarını güman edərlər!
Süleyman Ateş:
O(şeyta)nlar onları yoldan çıkardıkları halde bunlar doğru yolda olduklarını sanırlar.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
Erhan Aktaş:
Şeytânlar, onları doğru yoldan saptırdıkları halde, onlar hâlâ kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
Kral Fahd:
Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
Hasan Basri Çantay:
Şübhesiz ki bunlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendi lerinin hidâyete erdirilmiş olduklarını sanırlar.
Muhammed Esed:
Bu (şeytani dürtüler) böylelerini (hakikat) yolundan alıkoyar ve bunlar kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar!
Gültekin Onan:
Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar
Ali Fikri Yavuz:
Muhakkak ki bu şeytanlar, onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin hidayete erdirildiklerini sanırlar.
Portekizce:
E embora o demônio o desencaminhe da verdadeira senda, crerá que está encaminhado.
İsveççe:
och detta väsen hindrar honom att slå in på den väg [som leder till Gud], fastän han själv tror sig vara på rätt väg.
Farsça:
و بی تردید شیطان ها چنین کسانی را از راه خدا باز می دارند، در حالی که [با این گمراهی سخت] گمان می کنند راه یافتگان واقعی آنانند؛
Kürtçe:
وە بێگومان ئەوانە (شەیتانەکان) لەڕێگایی ڕاست ڕێگریان دەکەن واش دەزانن کەبێگومان ھەر ئەوانن کە ھیدایەتدراوون
Özbekçe:
Албатта, у(шайтон)лар йўлдан тўсурлар ва улар ўзларини шак-шубҳасиз ҳидоят топгувчилардек ҳисобларлар.
Malayca:
Dan sesungguhnya Syaitan-syaitan itu tetap menghalangi mereka dari jalan yang benar, sedang mereka menyangka bahawa mereka orang-orang yang mendapat hidayah petunjuk.
Arnavutça:
Edhe, ata (djajtë), me të vërtetë, i shmangin ata nga rruga e drejtë, e ata (të mashtruarit) mendojnë se janë në rrugë të drejtë.
Bulgarca:
Тези [сатани] ги възпират от пътя, а те мислят, че са напътени.
Sırpça:
ђаволи ће их од Правог пута одвраћати, а они ће мислити да су на Правом путу.
Çekçe:
A satani je budou z cesty Boží odvracet, zatímco lidé budou v domnění, že správně jsou vedeni.
Urduca:
یہ شیاطین ایسے لوگو ں کو راہ راست پر آنے سے روکتے ہیں، اور وہ اپنی جگہ یہ سمجھتے ہیں کہ ہم ٹھیک جا رہے ہیں
Tacikçe:
Ва он шайтонҳо ононро аз роҳи Худо бозмегардонанд, вале пиндоранд, ки ҳидоятёфтагонанд.
Tatarca:
Ул шайтаннар, үзләренә ияргән кешеләрне Коръән юлына керүдән тыярлар, бидеґәт гамәлләр белән батыл дингә адашу юлына алып керерләр, шулай булса да ул кешеләр без хак юлдабыз дип зан кылырлар.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya syaitan-syaitan itu benar-benar menghalangi mereka dari jalan yang benar dan mereka menyangka bahwa mereka mendapat petunjuk.
Amharca:
እነርሱም (ተደናባሪዎቹ) ተመሪዎች መኾናቸውን የሚያስቡ ሲኾኑ እነርሱ (ሰይጣናት) ከቀጥተኛው መንገድ በእርግጥ ያግዷቸዋል፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக இவர்கள் (-இந்த ஷைத்தான்கள்) அவர்களை (-இணைவைப்பவர்களை நேரான) பாதையில் இருந்து தடுக்கிறார்கள். இன்னும், அ(ந்த இணைவைப்ப)வர்கள் நிச்சயமாக தாங்கள் நேர்வழி நடப்பவர்கள்தான் என்று எண்ணுகிறார்கள்.
Korece:
그리하여 사탄들이 그들로 하여금 바른 길에서 벗어나게 하 나 그들은 스스로가 옳은 길로 인도되는 것으로 생각하노라
Vietnamca:
Quả thật, (những tên Shaytan) này chắc chắn sẽ ngăn chúng khỏi con đường (của Allah), tuy nhiên, chúng cứ tưởng chúng đang được hướng dẫn.
Ayet Linkleri: