Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالذِّكْرِ لَمَّا جَاءَهُمْ ۖ وَإِنَّهُ لَكِتَابٌ عَزِيزٌ
Çeviriyazı:
inne-lleẕîne keferû biẕẕikri lemmâ câehüm. veinnehû lekitâbün `azîz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kur'ân kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler, mutlaka cezalarını çekceklerdir. O gerçekten çok değerli bir kitaptır.
Diyanet İşleri:
Kitap kendilerine gelince, onlar, onu inkar etmişlerdir; oysa o, değerli bir Kitap'dır. Geçmişte ve gelecekte onu batıl kılacak yoktur. Hakim ve övülmeğe layık olan Allah katından indirilmedir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kur'an, kendisine tebliğ edildikten sonra kafir olanlar; ve hem de şüphe yok ki bu Kur'an, eşsiz ve sütün bir kitaptır ki.
Şaban Piriş:
Kendilerine kitap geldiğinde ona küfredenler (helak olacaklar). Oysa o, aziz/üstün bir kitaptır.
Edip Yüksel:
Kendilerine mesaj ulaştıktan sonra onu inkar edenler bilsin ki o üstün bir kitaptır.
Ali Bulaç:
Şüphesiz, kendilerine zikir gelince onu inkar edenler (ateşin içine bırakılırlar); oysa o, aziz (şerefi yüksek, üstün) bir Kitap'tır.
Suat Yıldırım:
Kendilerine gelen bu şanı yüce dersi inkâr edenler elbette cezadan kurtulamazlar.Halbuki o eşsiz ve pek kıymetli bir kitaptır.Öyle bir kitaptır ki batıl ona ne önünden, ne ardından, hiç bir taraftan yol bulamaz.(Tam hüküm ve hikmet sahibi, bütün hamdlerin ve övgülerin sahibi) o Hakîm ve Hamîd tarafından indirilmiştir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Şüphe yok (mülhidler) o kimselerdir ki, kendilerine geldiği zaman Kur´an´ı inkâr etmişlerdir ve muhakkak ki o, elbette azîz bir kitaptır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar, o zikiri/Kur'an'ı kendilerine geldiğinde inkâr ettiler. Halbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır.
Bekir Sadak:
Kiyametin ne zaman kopacagi bilgisi ona aittir. O´nun bilgisi disinda hicbir urun kabugundan cikmaz, hicbir disi gebe kalmaz ve dogurmaz. Onlara: «Bana kostugunuz ortaklar nerede?» diye seslendigi gun: «Sana, buna dair bizden hicbir sahit olmadigini arzederiz» derler.
İbni Kesir:
Kendilerine zikir gelince
Adem Uğur:
Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.
İskender Ali Mihr:
Gerçekten onlar, kendilerine zikir (Kur´ân) geldiği zaman (O´nu) inkâr ettiler. Ve muhakkak ki O, Azîz (yüce ve şerefli) bir Kitap´tır.
Celal Yıldırım:
Onlar ki, Kur´ân kendilerine geldiği zaman onu tanımayıp reddettiler, (elbette bunun sonucuna katlanacaklardır). Çünkü O, aziz (şerefli, üstün, değerli) bir Kitap´tır.
Tefhim ul Kuran:
Şüphesiz, kendilerine zikir gelince ona (karşı) küfre sapanlar (ateşin içine bırakılırlar)
Fransızca:
Ceux qui ne croient pas au Rappel [le Coran] quand il leur parvient... alors que c'est un Livre puissant [inattaquable];
İspanyolca:
Los que no creen en la Amonestación cuando ésta viene a ellos... Y eso que es una Escritura excelente,
İtalyanca:
In verità essi non credono al Monito che giunse loro, eppure questo è davvero un Libro venerato,
Almanca:
Gewiß, diejenigen, die Kufr der Ermahnung gegenüber betrieben, als er zu ihnen kam, (bleiben Uns nicht verborgen). Und gewiß, er ist doch eine würdige Schrift.
Çince:
不信已降临的教诲者,我要惩罚他。那教诲确是坚固的经典。
Hollandaca:
Waarlijk, zij die niet in de vermaning van den Koran gelooven, nadat die tot hen is gekomen, zullen eens ontdekt worden. Zekerlijk, het is een boek van onschatbare waarde.
Rusça:
Воистину, те, которые не уверовали в Напоминание, когда оно дошло до них, будут наказаны. Воистину, это - могущественное Писание.
Somalice:
Kuwa ka gaaloobay Quraanka markuu u yimid (waa la abaal marin) waana Kitaab qaali ah.
Swahilice:
Kwa hakika wanayo yakataa mawaidha haya yanapo wajia (wataangamia), na haya bila ya shaka ni Kitabu chenye nguvu na utukufu.
Uygurca:
شۈبھىسىزكى، قۇرئان كەلگەندە ئۇنى ئىنكار قىلغانلار (قاتتىق جازاغا ئۇچرايدۇ)، شۈبھىسىزكى، قۇرئان غالىب كىتابتۇر
Japonca:
訓戒(クルアーン)がかれらのもとに来た時,それを拒否した者は(われから隠れられない)。本当にそれは偉大な啓典であり,
Arapça (Ürdün):
«إن الذين كفروا بالذكر» القرآن «لما جاءهم» نجازيهم «وإنه لكتاب عزيز» منيع.
Hintçe:
जिन लोगों ने नसीहत को जब वह उनके पास आयी न माना (वह अपना नतीजा देख लेंगे) और ये क़ुरान तो यक़ीनी एक आली मरतबा किताब है
Tayca:
แท้จริงบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาต่อข้อตักเตือน (อัลกุรอาน) เมื่อได้มีมายังพวกเขาและแท้จริงอัลกุรอานเป็นคัมภีร์ที่มีอำนาจยิ่ง
İbranice:
אכן אלה אשר כפרו בדבר ההזהרה כאשר הוא הגיע אליהם, יענשו ביום הדין. ואכן הוא ספר יקר ערך
Hırvatça:
Zaista oni koji ne vjeruju u Opomenu, pošto im je došla, bit će kažnjeni! To je, zaista, knjiga zaštićena,
Rumence:
Pentru cei care au tăgăduit amintirea când le-a venit, aceasta este o Carte scumpă.
Transliteration:
Inna allatheena kafaroo bialththikri lamma jaahum wainnahu lakitabun AAazeezun
Türkçe:
Onlar, o zikiri/Kur'an'ı kendilerine geldiğinde inkâr ettiler. Halbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır.
Sahih International:
Indeed, those who disbelieve in the message after it has come to them... And indeed, it is a mighty Book.
İngilizce:
Those who reject the Message when it comes to them (are not hidden from Us). And indeed it is a Book of exalted power.
Azerbaycanca:
Özlərinə Qur’an gəldiyi zaman onu yalan hesab edənlər (mütləq cəzalarına çatacaqlar). O (Qur’an), şübhəsiz ki, çox dəyərli (qiymətli) bir kitabdır.
Süleyman Ateş:
Onlar, kendilerine gelen Kur'an'ı inkar ettiler. Halbuki o, öyle eşsiz bir Kitaptır,
Diyanet Vakfı:
Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkar edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.
Erhan Aktaş:
Onlar, kendilerine zikir(1) geldiği zaman onu Küfrettiler.(2) Kuşkusuz O, yüce bir Kitâp’tır.
Kral Fahd:
Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.
Hasan Basri Çantay:
(Âyetlerimiz hakkında sapıklığa düşenler) o zikre (Kur´ana) — o, kendilerine gelince — küfredenler (dir ki işte bunlar şübhesiz bize gizli kalmazlar). Halbuki o, cidden sarp bir kitabdır.
Muhammed Esed:
Gerçek şu ki, kendilerine gelen bu uyarıyı inkar edenler (var ya, işte onlar hüsrana uğrayanlardır); çünkü o yüce bir ilahi kelamdır.
Gültekin Onan:
Şüphesiz, kendilerine zikir gelince ona küfredenler (ateşin içine bırakılırlar)
Ali Fikri Yavuz:
Kendilerine Kur’an geldiği vakit, onu inkâr edenler, (azaba uğratılacaklardır). Muhakkak ki, o çok şerefli bir kitabdır.
Portekizce:
Aqueles que degenerarem a Mensagem, ao recebê-la, (não se ocultarão d'Ele). Este é um Livro veraz por excelência.
İsveççe:
De som förnekar sanningen i denna Påminnelse när den når dem [har ett fruktansvärt straff att vänta]. Den är en Skrift [som övertygar] med väldig kraft;
Farsça:
کسانی که به این قرآن هنگامی که به سویشان آمد کافر شدند [به عذابی سخت دچار می شوند] بی تردید قرآن کتابی است شکست ناپذیر،
Kürtçe:
بەڕاستی ئەوانەی کەقورئانیان بۆ ھات وباوەڕیان پێ نەھێنا (سزایان دەدەین) کەبەڕاستی کتێبێکی زۆر بەرزو جێگەی ڕێزە
Özbekçe:
Албатта, ўзларига Зикр келганда унга куфр келтирганлар... Албатта, У азиз китобдир.
Malayca:
Sesungguhnya orang-orang yang kufur ingkar terhadap Al-Quran ketika sampainya kepada mereka, (akan ditimpa azab seksa yang tidak terperi); sedang Al-Quran itu, demi sesungguhnya sebuah Kitab Suci yang tidak dapat ditandingi,
Arnavutça:
Me të vërtetë, ata që e kanë mohur Këshillën (Kur’anin), kur u ka ardhur atyre (do të dënohen). Me të vërtetë, ai (Kur’ani), është Libër i madhërueshëm,
Bulgarca:
Онези, които не вярват в Напомнянето, след като дойде при тях... а то е защитена книга,
Sırpça:
Заиста они који не верују у Кур'ан, након што им је дошао, биће кажњени! То је, заиста, заштићена књига,
Çekçe:
On zná ty, kdož nevěří v připomenutí, když přijde k nim, přestože je to Písmo vzácné
Urduca:
یہ وہ لوگ ہیں جن کے سامنے کلام نصیحت آیا تو انہوں نے اسے ماننے سے انکار کر دیا مگر حقیقت یہ ہے کہ یہ ایک زبردست کتاب ہے
Tacikçe:
Ба ҷазои худ расанд онон, ки ба Қуръон, ки барои ҳидояташон омадааст, имон намеоваранд, ҳол он ки китобе арҷманд аст.
Tatarca:
Аллаһудан Коръән килгәннән соң Коръәннең хөкемнәрен вә вәгазьләрен инкяр итүчеләр тиешле җәзаны алырлар. Бит ул Коръән бик көчле вә файдалы, мисалы юк бер хак китаптыр.
Endonezyaca:
Sesungguhnya orang-orang yang mengingkari Al Quran ketika Al Quran itu datang kepada mereka, (mereka itu pasti akan celaka), dan sesungguhnya Al Quran itu adalah kitab yang mulia.
Amharca:
እነዚያ በቁርኣን እርሱ አሸናፊ መጽሐፍ ሲኾን በመጣላቸው ጊዜ የካዱት (ጠፊዎች ናቸው)፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக எவர்கள் இந்த வேதத்தை - அது அவர்களிடம் வந்தபோது - நிராகரித்தார்களோ (அவர்கள் தண்டனைக்கு உரியவர்களே.) நிச்சயமாக இது மிக கண்ணியமான வேதமாகும்.
Korece:
메세지가 그들에게 이르렀을때 그것을 거역한 자들도 하나님 앞에서 숨겨질 수 없노라 실로 그것은 권능의 성서라
Vietnamca:
Quả thật, những kẻ phủ nhận Lời Nhắc Nhở (Qur’an) khi Nó đến với chúng (thì chắc chắn sẽ bị trừng phạt vào Ngày Phán Xét). Quả thật, (Qur’an) là một Kinh Sách rất đỗi quyền năng (dưới sự bảo vệ của Allah).
Ayet Linkleri: