Arapça:
إِذْ جَاءَتْهُمُ الرُّسُلُ مِن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ ۖ قَالُوا لَوْ شَاءَ رَبُّنَا لَأَنزَلَ مَلَائِكَةً فَإِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ كَافِرُونَ
Çeviriyazı:
iẕ câethümü-rrusülü mim beyni eydîhim vemin ḫalfihim ellâ ta`büdû ille-llâh. ḳâlû lev şâe rabbünâ leenzele melâiketen feinnâ bimâ ürsiltüm bihî kâfirûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara Allah'tan başkasına kulluk etmeyin diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği zaman: "Eğer Rabbimiz dileseydi mutlaka melekler indirirdi. Biz sizin tebliğ için gönderildiğiniz şeylere inanmayız." dediler.
Diyanet İşleri:
Onlara, önlerinden, artlarından, her yönden: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin" diyen peygamberler gelmişti: "Eğer Rabbimiz böyle bir şey dileseydi melekler indirirdi. Doğrusu sizinle gönderileni inkar ederiz" demişlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hani onlara, kendilerinden önce de, kendilerinden sonra da peygamberler gelmişti de Allah'tan başkasına kulluk etmeyin demişlerdi. Onlar, Rabbimiz dileseydi demişlerdi, melekler indirirdi elbette, biz, gerçekten de sizin gönderildiğiniz şeyleri inkar etmedeyiz.
Şaban Piriş:
Onlara peygamberleri “Allah’tan başkasına ibadet etmeyin” diye önlerinden ve arkalarından geldiği zaman: Rabbimiz isteseydi melekleri gönderirdi. Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeylere küfrediyoruz, demişlerdi.
Edip Yüksel:
Onlara, "ALLAH'tan başkasına tapmayın," diye önlerinden ve arkalarından elçiler gitmişti. Onlar ise, "Rabbimiz dileseydi bir melek indirebilirdi. Bundan ötürü sizin getirdiğiniz mesaja inanmıyoruz," dediler.
Ali Bulaç:
Onlara "Yalnızca Allah'a kulluk edin" diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki: "Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkar edicileriz.”
Suat Yıldırım:
Kendilerine önlerinden, arkalarından resullerimiz:“Allah'tan başkasına sakın ibadet etmeyiniz!” dediklerinde onlar: “Rabbimiz dileseydi, üstümüze melekler indirirdi. Böyle olunca biz, sizinle gönderilen şeylerin hepsini inkâr ettik!” dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlara, peygamberler, «Allah´tan başkasına tapmayın» diye önlerinden ve arkalarından geldiği vakit dediler ki: «Eğer Rabbimiz dilemiş olsa idi elbette melekleri indirmiş, olurdu. Binaenaleyh şüphe yok ki, biz sizin kendisiyle gönderilmiş olduğunuz şeyi inkar edicileriz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Hani, resuller onlara önlerinden, arkalarından gelerek şöyle demişlerdi: "Allah'tan başkasına ibadet/kulluk etmeyin!" Şöyle cevap vermişlerdi: "Eğer Rabbimiz isteseydi, kesinlikle melekler indirirdi. Bu yüzden biz sizinle gönderileni tanımıyoruz."
Bekir Sadak:
Sonunda oraya varinca, kulaklari, gozleri ve derileri, yaptiklari hakkinda onlarin aleyhinde sahidlik ederler.
İbni Kesir:
Onlara
Adem Uğur:
Peygamberler onlara: Önlerinden ve arkalarından gelerek Allah´tan başkasına kulluk etmeyin, dedikleri zaman, "
İskender Ali Mihr:
Onlara önlerinden ve arkalarından (kendilerinden önce ve sonra) Allah´tan başkasına kul olmamaları için resûller geldiği zaman dediler ki: “Eğer Rabbimiz dileseydi, mutlaka melekleri indirirdi. Bu sebeple gerçekten biz, sizin, kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkâr edenleriz.”
Celal Yıldırım:
Hani onlara peygamberler, önlerinden arkalarından gelmişti de ancak Allah´a kulluk edin (demişlerdi). Onlar ise, «eğer Rabbimiz dile seydi melekleri indirirdi. Bu bakımdan biz elbette sizinle gönderilen şeyi inkâr edenleriz!» demişlerdi.
Tefhim ul Kuran:
Onlara «Yalnızca Allah´a kulluk edin» diye önlerinden ve arkalarından peygamberler gelince, dediler ki: «Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeye (karşı) küfredenleriz.»
Fransızca:
Quand les Messagers leur étaient venus, de devant eux et par derrière , [leur disant]: "N'adorez qu'Allah", ils dirent : "Si notre Seigneur avait voulu, Il aurait certainement fait descendre des Anges. Nous ne croyons donc pas a [au message] avec lequel vous avez été envoyés".
İspanyolca:
Cuando vinieron a ellos los enviados antes y después. «¡No sirváis sino a Alá!» Dijeron: «Si nuestro Señor hubiera querido, habría enviado de lo alto a ángeles. No creemos en vuestro mensaje».
İtalyanca:
Quando da ogni parte giunsero loro i messaggeri dicendo: «Non adorate altri che Allah», risposero: «Se il nostro Signore avesse voluto [che credessimo], avrebbe certamente fatto scendere gli angeli. Dunque non crediamo a ciò con cui siete stati inviati».
Almanca:
Als zu ihnen die Gesandten von vor ihnen und von hinter ihnen kamen: "Dient niemandem außer ALLAH." Sie sagten: "Hätte ALLAH gewollt, hätte ER doch Engel hinabgesandt. Also gewiß, wir sind dem gegenüber, womit ihr entsandt wurdet, kufr-betreibend."
Çince:
当时,众使者从他们的前后来临他们,说:除真主外,你们不要崇拜任何物。他们说:假若我们的主意欲,他必降下许多天神,我们必定不信你们所奉的使命。
Hollandaca:
Toen de profeten tot hen kwamen, voor hen en achter hen, zeggende: Vereert God alleen, antwoordden zij: Indien het onzen Heer zou hebben behaagd, gezanten af te vaardigen, zou hij zeker engelen hebben gezonden, en wij gelooven de zending niet, waarmede gij zijt belast.
Rusça:
Посланники приходили к ним спереди и сзади: "Не поклоняйтесь никому, кроме Аллаха". Они же говорили: "Если бы наш Господь захотел, то ниспослал бы ангелов. Воистину, Мы не веруем в то, с чем вы посланы".
Somalice:
Markay ugaga timid Rasuuladii hor iyo gadaalba, iyagoo ku leh ha caabudina waxaan Eebe ahyn, ayna ku dhaheen hadduu doono Eebeheen wuxuu soo dajinlahaa Malaa'ig, anaguna waxa laydiin soo diray waan ka gaaloownay.
Swahilice:
Walipo wajia Mitume mbele yao na nyuma yao wakawaambia: Msimuabudu ila Mwenyezi Mungu! Wakasema: Angeli taka Mola wetu Mlezi bila ya shaka angeli wateremsha Malaika. Basi sisi hakika tunayakataa hayo mliyo tumwa.
Uygurca:
ئۆز ۋاقتىدا ئۇلارغا ئالدى - كەينىدىن (يەنى ھەممە تەرەپتىن) پەيغەمبەرلەر كېلىپ: «بىر اﷲ تىن باشقىغا ئىبادەت قىلماڭلار!» دېسە، ئۇلار: «ئەگەر پەرۋەردىگارىمىز خالىسا، چوقۇم پەرىشتىلەرنى چۈشۈرگەن بولاتتى، بىز سىلەرنىڭ پەيغەمبەرلىكىڭلارنى ھەقىقەتەن ئىنكار قىلىمىز» دېدى
Japonca:
使徒たちが,かれらの前からまた後ろからかれらのところにやって来て,「アッラーの外何ものにも仕えてはならない。」と告げた時のことを思い起こせ。かれらは言った。「わたしたちの主の御望みならば,必ず天使を御遺わしになるはずである。だからあなたがたが持って来たもの(啓示)をわたしたちが信じるわけがない。」
Arapça (Ürdün):
«إذْ جاءتهم الرسل من بين أيديهم ومن خلفهم» أي مقبلين عليهم ومدبرين عنهم فكفروا كما سيأتي، والإهلاك في زمنه فقط «أن» أي بأن «لا تعبدوا إلا الله قالوا لو شاء ربنا لأنزل» علينا «ملائكة فإنا بما أرسلتم به» على زعمكم «كافرون».
Hintçe:
जब उनके पास उनके आगे से और पीछे से पैग़म्बर (ये ख़बर लेकर) आए कि ख़ुदा के सिवा किसी की इबादत न करो तो कहने लगे कि अगर हमारा परवरदिगार चाहता तो फ़रिश्ते नाज़िल करता और जो (बातें) देकर तुम लोग भेजे गए हो हम तो उसे नहीं मानते
Tayca:
จงรำลึกเมื่อบรรดาร่อซูลได้มายังพวกเขา (เรียกร้องเชิญชวน) จากทางข้างหน้าพวกเขาและจากทางข้างหลังพวกเขา (โดยกล่าว)ว่า พวกท่านอย่าได้เคารพภักดีผู้ใดนอกจากอัลลอฮฺ พวกเขากล่าวว่า หากพระเจ้าของเราทรงประสงค์ แน่นอนพระองค์จะต้องส่งมะลาอิกะฮฺลงมา ดังนั้นเราจึงปฏิเสธศรัทธาในสิ่งที่พวกท่านถูกส่งมา
İbranice:
כאשר באו אליהם השליחים מלפניהם ומאחוריהם , (ואמרו להם,) 'אין לעבוד אלא את אלוהים לבדו והם אמרו: 'לו רצה ריבוננו, היה שולח מלאכים, לכן איננו מאמינים לדבר שליחותכם .' האותות המבוארים
Hırvatça:
Kad su im, sa svih strana, poslanici njihovi dolazili govoreći: "Ne obožavajte nikoga osim Allaha!", a oni odgovarali: "Da je Gospodar naš htio, On bi meleke poslao! Doista mi ne vjerujemo u ono što je po vama poslano!"
Rumence:
Când trimişii au venit la ei din faţă şi din spate: “Nu vă închinaţi decât lui Dumnezeu”, ei spuseră: “Dacă Domnul nostru ar fi voit, ar fi pogorât îngeri. Noi nu credem în cea cu care voi aţi fost trimişi.”
Transliteration:
Ith jaathumu alrrusulu min bayni aydeehim wamin khalfihim alla taAAbudoo illa Allaha qaloo law shaa rabbuna laanzala malaikatan fainna bima orsiltum bihi kafiroona
Türkçe:
Hani, resuller onlara önlerinden, arkalarından gelerek şöyle demişlerdi: "Allah'tan başkasına ibadet/kulluk etmeyin!" Şöyle cevap vermişlerdi: "Eğer Rabbimiz isteseydi, kesinlikle melekler indirirdi. Bu yüzden biz sizinle gönderileni tanımıyoruz."
Sahih International:
[That occurred] when the messengers had come to them before them and after them, [saying], "Worship not except Allah." They said, "If our Lord had willed, He would have sent down the angels, so indeed we, in that with which you have been sent, are disbelievers."
İngilizce:
Behold, the messengers came to them, from before them and behind them, (preaching): "Serve none but Allah." They said, "If our Lord had so pleased, He would certainly have sent down angels (to preach). Now we reject your mission (altogether)."
Azerbaycanca:
Onlara əvvəllər də, sonralar da bir-birinin ardınca: “Yalnız Allaha ibadət edin” – deyən peyğəmbərlər gəldiyi zaman onlar: “Əgər Rəbbimiz (bizim ancaq Ona iman gətirməyimizi, bütlərə sitayiş etməməyimizi) istəsəydi, (peyğəmbər olaraq) mələklər endirərdi. Biz sizinlə göndərilənlərə (risalətə, şəriətə) inanmırıq!” – deyə cavab vermişdilər.
Süleyman Ateş:
Onlara: "Yalnız Allah'a kulluk edin!" diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelmişti. "Rabbimiz dileseydi, melekler indirirdi. Biz sizinle gönderilen mesajı tanımıyoruz." dediler.
Diyanet Vakfı:
Peygamberler onlara: Önlerinden ve arkalarından gelerek Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, dedikleri zaman, "Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeyleri inkar ediyoruz" demişlerdi.
Erhan Aktaş:
Hani! Onlara, onlardan önceki ve sonrakilere, “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin.” diye Resûller gelmişti. Onlar, “Eğer Rabb’imiz isteseydi kesinlikle melekler indirirdi. O halde biz kendisiyle gönderilmiş olduğunuz şeylere kâfirlik(1) ediyoruz.” demişlerdi.
Kral Fahd:
Peygamberler onlara: «Önlerinden ve arkalarından gelerek Allah’tan başkasına kulluk etmeyin.» dedikleri zaman, «Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz» demişlerdi.
Hasan Basri Çantay:
Onlara «Allahdan başkasına tapmayın» diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği vakit dediler ki: «Eğer Rabbimiz dileseydi elbette (üstümüze) melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeylere küfredicileriz».
Muhammed Esed:
Hani, onlara (Allah´ın) elçileri gelmişti ve önlerine serilmiş olanla (halen) bilgi ve kavrayış alanlarının dışında tutulan hakkında konuşmuşlardı, (ve onlara): "Yalnız Allah´a kulluk edin!" (diye çağrıda bulunmuşlardı). Onlar, "Eğer" demişlerdi, "Rabbimiz (sizin söylediklerinize inanmamızı) dileseydi, (mesajının tebliğcisi olarak) melekler gönderirdi. Bakın işte biz, getirdiğiniz(i iddia ettiğiniz) şeyde bir gerçek payı bulunduğunu inkar ediyoruz!"
Gültekin Onan:
Onlara "
Ali Fikri Yavuz:
Âd ve Semûd kavmine, Allah’dan başkasına tapmayın diye, her taraftan peygamberler geldiği vakit, onlar şöyle dediler: “- Eğer Rabbimiz dileseydi, muhakkak melekler indirirdi, (siz ise bizim gibi insanlarsınız, peygamber olamazsınız). Onun için biz sizinle gönderilen şeylere inanmayız.”
Portekizce:
Pois quando os mensageiros, de todas as partes, se apresentaram a eles, (dizendo-lhes): Não adoreis senão a Deus!,responderam-lhes: Se Deus quisesse isso, teria enviado anjos (para predicá-lo). Certamente negaremos a vossa missão.
İsveççe:
När sändebuden kom till dem från alla tänkbara håll [och förmanade dem]: "Dyrka ingen annan än Gud!" - svarade de: "Om vår Herre hade velat, skulle Han helt säkert ha sänt änglar [som budbärare så att vi kunde tro på dem]; vi avvisar därför det [budskap med vilket ni påstår att] ni har sänts."
Farsça:
هنگامی که پیامبران از پیش رو و پشت سرشان به سوی آنان آمدند [و گفتند:] که جز خدا را نپرستید. گفتند: اگر پروردگار ما می خواست [که ما مؤمن شویم و او را بپرستیم] فرشتگانی نازل می کرد [تا دعوتش را به ما ابلاغ کنند]؛ بنابراین ما به آنچه شما به آن فرستاده شده اید، کافریم.
Kürtçe:
کاتێك پێغەمبەرەکانیان ھاتنە لایان لەبەردەمیان و لە پشتیانەوە (لەھەموو لایەکەوە) (پێیان ووتن) کەجگە لەخوا نەپەرستن ووتیان: ئەگەر پەروەردگارمان بیویستایە فریشتەیەکی دەناردە خوارەوە (بۆمان) بۆیە بەڕاستی ئێمە بەوەی ئێوەی پێ نێرراون باوەڕ ناکەین
Özbekçe:
Ўшанда Пайғамбарлар уларнинг олдиларидан ҳам, орқаларидан ҳам: «Фақат Аллоҳдан ўзгага ибодат қилманглар», деб келганларида, улар: «Агар Роббимиз хоҳласа, фаришталарни тушурур эди. Албатта, биз сиз билан юборилган нарсага кофирдирмиз», дедилар.
Malayca:
(Mereka ditimpa azab itu) kerana semasa mereka didatangi Rasul-rasul (memberikan berbagai penjelasan) mengenai keadaan hidup mereka di dunia dan di akhirat (sambil melarang mereka): "Janganlah kamu menyembah melainkan Allah", mereka menjawab: "Jika Tuhan kami hendak (mengutus Rasul-rasul) tentulah Ia akan menurunkan malaikat; oleh itu sesungguhnya kami kufur ingkar akan apa yang (kamu katakan): kamu diutus membawanya!"
Arnavutça:
kur atyre u erdhën pejgamberët – para tyre dhe pas tyre (duke thënë): “Mos adhuroni (asgjë) përveç Zotit!” e ata thanë: “Sikur të kishte dashtë Zoti ynë, Ai do të kishte dërguar engjëj. Ne nuk besojmë në atë që është dërguar me ju”.
Bulgarca:
Пратениците дойдоха при тях и отпред, и отзад: “Не служете на друг освен на Аллах!” Рекоха: “Ако нашият Господ бе пожелал, щеше да спусне ангели. Ние не вярваме в това, с което сте изпратени.”
Sırpça:
Кад су им, са свих страна, њихови посланици долазили говорећи: „Не обожавајте никога осим Аллаха!“ А они су одговарали: „Да је наш Господар хтео, Он би послао анђеле! Заиста ми не верујемо у оно што је послато по вама!“
Çekçe:
Když poslové k nim přišli zepředu i zezadu hlásajíce, aby neuctívali nikoho kromě Boha, odpověděli: 'Kdyby Pán náš chtěl, byl by věru anděly seslal. A my nevěříme v to, s čím byli jste posláni.'
Urduca:
جب خدا کے رسول اُن کے پاس آگے اور پیچھے، ہر طرف سے آئے اور انہیں سمجھایا کہ اللہ کے سوا کسی کی بندگی نہ کرو تو انہوں نے کہا "ہمارا رب چاہتا تو فرشتے بھیجتا، لہٰذا ہم اُس بات کو نہیں مانتے جس کے لیے تم بھیجے گئے ہو"
Tacikçe:
Он гоҳ ки расулони пеш ва баъди онҳо навдашон омаданд ва гуфтанд, ки ғайри Худои якторо мапарастед, гуфтанд: «Агар Парвардигори мо мехост, фариштагонро аз осмон мефаровард. Мо ба он чӣ шумо бо он фиристода шудаед, имон намеоварем».
Tatarca:
Ул кавемнәргә пәйгамбәрләр башта да килеп вә соңрак та килеп Аллаһудан башка һичнәрсәгә гыйбадәт кылмагыз диделәр. Ул кәферләр кеше затыннан булган пәйгамбәрләрне инкяр итеп әйттеләр: "Әгәр Раббыбыз безне туры юлга күндерергә теләсә, әлбәттә, безгә пәйгамбәр итеп фәрештәләр җибәрер иде, әмма сезнең пәйгамбәр итеп җибәрелүегезгә ышанмыйбыз", – диделәр.
Endonezyaca:
Ketika para rasul datang kepada mereka dari depan dan belakang mereka (dengan menyerukan): "Janganlah kamu menyembah selain Allah". Mereka menjawab: "Kalau Tuhan kami menghendaki tentu Dia akan menurunkan malaikat-malaikat-Nya, maka sesungguhnya kami kafir kepada wahyu yang kamu diutus membawanya".
Amharca:
መልክተኞቹ አላህን እንጅ ሌላን አትግገዙ በማለት ከስተፊታቸውም ከስተኋለቸውም በመጡባቸው ጊዜ «ጌታችን በሻ ኖሮ መላእክትን ባወረደ ነበር፡፡ ስለዚህ እኛ በዚያ በእርሱ በተላካችሁበት ከሓዲዎች ነን» አሉ፡፡
Tamilce:
அவர்களிடம் தூதர்கள் அவர்களுக்கு முன்னிருந்தும் அவர்களுக்கு பின்னிருந்தும் (ஒருவர் பின் ஒருவராக தொடர்ந்து) வந்தார்கள். (இன்னும் அவர்கள் கூறினார்கள்:) “அல்லாஹ்வைத் தவிர (யாரையும் எதையும்) வணங்காதீர்கள்!” (இணைவைப்பாளர்கள்) கூறினார்கள்: “எங்கள் இறைவன் நாடியிருந்தால் அவன் (எங்களை நேர்வழிபடுத்த) வானவர்களை இறக்கி இருப்பான். ஆகவே, நீங்கள் எதைக் கொண்டு அனுப்பப்பட்டீர்களோ அதை நிச்சயமாக நாங்கள் நிராகரிப்பவர்கள் ஆவோம்.”
Korece:
선지자들이 그들을 전후하여그들에게 이르러 하나님만을 경배 하라 하였을 때 그들은 말하길 주 님께서 그렇게 원하셨다면 그분 은 천사들을 보내셨으리라 그러므 로 우리는 그대를 믿지 않도다 라 고 하더라
Vietnamca:
(Điều đó xảy ra) khi các Sứ Giả (của Allah) đã đến với chúng từ phía trước lẫn phía sau, (nói): “Các ngươi hãy thờ phượng một mình Allah thôi.” Chúng bảo: “Nếu Thượng Đế của bọn ta thực sự muốn thì chắc chắn Ngài đã cử các Thiên Thần xuống (làm Sứ Giả). Vì vậy, bọn ta không tin nơi điều các người mang đến.”
Ayet Linkleri: