Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

40

Sûredeki Ayet No: 

75

Ayet No: 

4208

Sayfa No: 

475

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

ذَٰلِكُم بِمَا كُنتُمْ تَفْرَحُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَبِمَا كُنتُمْ تَمْرَحُونَ

Çeviriyazı: 

ẕâliküm bimâ küntüm tefraḥûne fi-l'arḍi bigayri-lḥaḳḳi vebimâ küntüm temraḥûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bunun sebebi şudur: Çünkü siz yeryüzünde haksız yere seviniyor ve güveniyordunuz.

Diyanet İşleri: 

Onlara: "İşte bu, yeryüzünde haksız yere şımarmanız ve böbürlenmenizden ötürüdür. Temelli kalacağınız cehennem kapılarından girin" denir. Büyüklenenlerin durağı ne kötüdür!

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bu da, yeryüzünde haksız yere sevinip övündüğünüzden ve ululanıp kendinizi gördüğünüzdendir.

Şaban Piriş: 

İşte bu, yeryüzünde haksız yere şımarmanız ve boşuna böbürlenmeniz sebebiyledir.

Edip Yüksel: 

Çünkü siz yeryüzünde gerçeğe dayanmadan seviniyor ve şımarıyordunuz.

Ali Bulaç: 

İşte bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarıp-azmanız ve azgınca ölçüyü taşırmanız dolayısıyladır.

Suat Yıldırım: 

Bu şaşırtmanın sebebi, dünyada haksız yere şımarıp kibirlenmeniz ve taşkınlık yapmanızdır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Sizin bu cezanız, yerde haksız yere pek fazla sevinir olmanızdan ve çok güvenir bulunmanızdan dolayıdır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bütün bunlar, yeryüzünde haksız yere sevinç şımarıklığına düşmeniz, kasılıp kabarmanız yüzündendir.

Bekir Sadak: 

Allah size delillerini gosteriyor. Allah´in delillerinden hangisini inkar edersiniz?

İbni Kesir: 

Bu

Adem Uğur: 

Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür.

İskender Ali Mihr: 

İşte bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarmanız ve azmanız sebebiyledir.

Celal Yıldırım: 

Bu (kötü sonuç) sizin yeryüzünde haksız yere şımarıp böbürlenmenizden ve ölçüyü kaçırıp taşkınlık yapmanızdandır.

Tefhim ul Kuran: 

İşte bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarıp azmanız ve azgınca ölçüyü taşırmanız dolayısıyladır.

Fransızca: 

Voilà le prix de votre exultation sur terre, sans raison, ainsi que de votre joie immodérée.

İspanyolca: 

«Eso es por haberos regocijado en la tierra sin razón y por haberos conducido insolentemente.

İtalyanca: 

Ciò in quanto vanamente esultaste sulla terra e perché foste orgogliosi.

Almanca: 

Dies dafür, daß ihr auf Erden mit dem Unwahren euch zu vergnügen pflegtet, und dafür, daß ihr freudenerregt zu sein pflegtet.

Çince: 

那是因为你们在地方上不该欢喜而欢喜,也是因为你们太得意了。

Hollandaca: 

Dit is u wedervaren, omdat gij u onbeschaamd op aarde hebt verheugd, in datgene wat valsch was, en waarom gij met toomelooze vreugde waart vervuld.

Rusça: 

Это вам за то, что вы ликовали на земле безо всякого права и превозносились.

Somalice: 

Taasina waa waxaad ugu farxi jirteen Xumaanta dhulka dhexdiisa xaq daro iyo Waxaad la kibri jirteen.

Swahilice: 

Haya ni kwa sababu mlikuwa mkijitapa katika ardhi pasipo haki, na kwa sababu mlikuwa mkijishaua.

Uygurca: 

بۇ (ئازاب) سىلەرنىڭ زېمىندا ھەقسىز رەۋىشتە (گۇناھ قىلىپ پۇل - مالنى ھارام يوللارغا سەرپ قىلغانلىقىڭلار ئۈچۈن) خۇشال بولغانلىقىڭلار ۋە ھاكاۋۇر بولۇپ كەتكەنلىكىڭلار ئۈچۈندۇر

Japonca: 

それもあなたがたが地上で,正しくない歓楽を追求し,また横柄であったためである。

Arapça (Ürdün): 

ويقال لهم أيضا «ذلكم» العذاب «بما كنتم تفرحون في الأرض بغير الحق» من الإشراك وإنكار البعث «وبما كنتم تمرحون» تتوسعون في الفرح.

Hintçe: 

(कि कुछ समझ में न आएगा) ये उसकी सज़ा है कि तुम दुनिया में नाहक (बात पर) निहाल थे और इसकी सज़ा है कि तुम इतराया करते थे

Tayca: 

นั่นก็เพราะว่า พวกเจ้าหลงระเริงในแผ่นดิน โดยไม่เป็นธรรม และเพราะว่าพวกเจ้าอวดดี

İbranice: 

זה יאה לכם משום שהייתם שמחים על פני האדמה למרות אי צדקכם, ומשום שהייתם גאים (במקום להודות לאלוהים)

Hırvatça: 

"To vam je zato što ste se bez ikakva osnova na Zemlji veselili i drski bili.

Rumence: 

Aceasta vă este vouă, căci v-aţi bucurat pe pământ pe nedrept şi aţi fost nechibzuiţi.

Transliteration: 

Thalikum bima kuntum tafrahoona fee alardi bighayri alhaqqi wabima kuntum tamrahoona

Türkçe: 

Bütün bunlar, yeryüzünde haksız yere sevinç şımarıklığına düşmeniz, kasılıp kabarmanız yüzündendir.

Sahih International: 

[The angels will say], "That was because you used to exult upon the earth without right and you used to behave insolently.

İngilizce: 

That was because ye were wont to rejoice on the earth in things other than the Truth, and that ye were wont to be insolent.

Azerbaycanca: 

(Onlara belə deyiləcəkdir: ) “Bu (əzab) sizin yer üzündə nahaq yerə sevinməyinizə və təkəbbürlənməyinizə görədir!

Süleyman Ateş: 

Bu durum, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve bölürlenmenizden ötürüdür.

Diyanet Vakfı: 

Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür.

Erhan Aktaş: 

İşte bu, yeryüzünde hak hukuk tanımaksızın şımarıp azmanız nedeniyledir.

Kral Fahd: 

Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür.

Hasan Basri Çantay: 

Size olan bu (azâb) şunlardır: (Çünkü) siz yer (yüzün) de haksız yere şımarıklık ediyor, (ahırdan çıkmış hayvanlar gibi çılgınca) taşkınlık gösteriyordunuz.

Muhammed Esed: 

bu durum, sizin yeryüzünde hiçbir doğru(luk endişesi) taşımadan küstahça böbürlenmenizin ve kendinizi beğenmişliğinizin bir ürünüdür!

Gültekin Onan: 

İşte bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarıp azmaniz ve azgınca ölçüyü taşırmanız dolayısıyladır.

Ali Fikri Yavuz: 

Size bu azap, yeryüzünde azgınlıkla sevinmenizden ve kibirlenmenizden dolayıdır.

Portekizce: 

Isso acontecerá por causa do vosso regozijo injusto na terra, e por causa da vossa insolência.

İsveççe: 

"[Straffet drabbar] er därför att ni i strid med all sanning och rätt gladdes [över det onda som sker] på jorden, och på grund av ert högmod och er egenkärlek.

Farsça: 

این [عذاب ها] برای آن است که به ناحق در زمین شادی و سرمستی می کردید و به سبب آن است که مغرورانه به پایکوبی و خوشحالی می پرداختید.

Kürtçe: 

ئەمەتان لەبەر ئەوەیە کەئێوە بەناڕەوا شادی و کەیفتان دەکرد لەزەویدا وە لەبەر ئەوەی کەئێوە فیزو کەشخەتان دەکرد لەزەویدا

Özbekçe: 

Мана шуларингиз ер юзида ноҳақдан шодланиб юрганингиз ва кибру ҳавога берилиб юрганингиз учундир.

Malayca: 

(Lalu dikatakan kepada mereka setelah ditimpakan dengan azab seksa): "Balasan buruk yang demikian ini disebabkan kamu dahulu bersukaria di muka bumi dengan cara yang salah (pada hukum Tuhan), dan disebabkan kamu bersenang lenang dan bermegah-megah dengan berleluasa (dalam maksiat).

Arnavutça: 

Ky dënim është për shkak të gëzimit tuaj në tokë, pa kurrfarë baze, dhe ngase keni qenë arogantë (fodull) në gëzim.

Bulgarca: 

Това е, защото на земята сте се радвали незаслужено и защото сте ликували.

Sırpça: 

„То вам је зато што сте се без икаквог основа на Земљи радовали и што сте били дрски.

Çekçe: 

'Tohle je trest za to, že jste se na zemi neoprávněně radovali, i za to, že jste byli zpupní.

Urduca: 

اُن سے کہا جائے گا "یہ تمہارا انجام اس لیے ہوا ہے کہ تم زمین میں غیر حق پر مگن تھے اور پھر اُس پر اتراتے تھے

Tacikçe: 

Ин ба он сабаб аст, ки ба ноҳақ дар замин шодмонӣ мекардед ва нозу карашма мекардед.

Tatarca: 

Бу җәза сезгә тиешле булды мөшрик булганыгыз өчен һәм ахирәтне инкяр иткәнегез өчен, бик шатлана идегез вә тәкәбберләнеп мактана идегез, әнә ґәзаб үзегезнекедер.

Endonezyaca: 

Yang demikian itu disebabkan karena kamu bersuka ria di muka bumi dengan tidak benar dan karena kamu selalu bersuka ria (dalam kemaksiatan).

Amharca: 

ይህ (ቅጣት) ያላግባብ በምድር ውሰጥ ትደሰቱ በነበራችሁትና ትንበጣረሩ በነበራችሁት ነው (ይባላሉ)፡፡

Tamilce: 

இது (-அல்லாஹ் உங்களை தண்டிப்பது ஏனெனில்), பூமியில் அநியாயத்தை (பாவங்களை)க் கொண்டு நீங்கள் (அளவு கடந்து) மகிழ்ச்சி அடைபவர்களாக இருந்த காரணத்தாலும்; மமதையும் ஆணவமும் கொள்பவர்களாக நீங்கள் இருந்த காரணத்தாலும் ஆகும்.

Korece: 

그것은 너희가 현세에서 진 리 아닌 다른 것에 탐닉하였고 오만하였기 때문이라

Vietnamca: 

(Rồi có lời bảo chúng): “(Sự trừng phạt) đó là bởi vì các ngươi đã hả hê với những điều không chân lý và bởi vì các ngươi đã cư xử xấc xược trên trái đất.”