Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

40

Sûredeki Ayet No: 

50

Ayet No: 

4183

Sayfa No: 

473

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالُوا أَوَلَمْ تَكُ تَأْتِيكُمْ رُسُلُكُم بِالْبَيِّنَاتِ ۖ قَالُوا بَلَىٰ ۚ قَالُوا فَادْعُوا ۗ وَمَا دُعَاءُ الْكَافِرِينَ إِلَّا فِي ضَلَالٍ

Çeviriyazı: 

ḳâlû evelem tekü te'tîküm rusülüküm bilbeyyinât. ḳâlû belâ. ḳâlû fed`û. vemâ dü`âü-lkâfirîne illâ fî ḍalâl.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bekçiler de: "Size peygamberleriniz mucizelerle gelmiyorlar mıydı?" diye sorarlar. Onlar: "Evet" derler. Bekçiler: "Öyle ise kendiniz dua edin" derler. Kâfirlerin duası ise hep çıkmazdadır.

Diyanet İşleri: 

Bekçiler: "Size, belgelerle peygamberleriniz gelmiş miydi?" derler. Onlar da: "Evet, gelmişti" derler. Bekçiler: "O halde kendiniz yalvarın" derler. İnkarcıların yalvarışı şüphesiz boşunadır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar da, peygamberleriniz, apaçık delillerle gelmedi miydi size diyecekler; onlar, evet diyecekler, bekçiler, öyleyse diyecekler, siz yalvarın ve kafirlerin duasıysa ancak boşa gider.

Şaban Piriş: 

Onlar da: Size, apaçık delillerle peygamberleriniz gelmedi mi? derler. Evet, derler. Bekçiler de: O halde kendiniz dua edin. Halbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır

Edip Yüksel: 

Onlar da derler ki, "Elçileriniz size apaçık delillerle gelmemiş miydi?" "Evet" derler. Bunun üzerine onlar, "Öyleyse kendiniz yalvarın. Ne var ki inkarcıların yalvarması sonuç vermez."

Ali Bulaç: 

(Bekçiler:) "Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?" dediler. Onlar: "Evet" dediler. (Bekçiler:) "Şu halde siz dua edin" dediler. Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir.

Suat Yıldırım: 

Onlar: “Peygamberleriniz size açık açık delillerle gelmediler mi?” deyince: “Evet!” diye cevap verirler.Bu defa onlar: “O halde siz kendiniz yalvaracaksanız yalvarın (biz sizin durumunuzdaki kimseler için dua etmeyiz.)” derler.Kâfirlerin duaları ise neticesiz kalır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Derler ki: «Size peygamberleriniz, açık açık mucizeler ile gelivermekte değil mi idiler?» Derler ki: «Evet...» (Bekçiler de) Derler ki: «O halde siz yalvarınız. Kâfirlerin duaları ise beyhûde yere olmaktan başka değildir.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bekçiler derler ki: "Resulleriniz size açık-seçik mesajlar getirmezler miydi?" Derler ki: "Elbette getirirlerdi!" Bekçiler: "O halde yalvarın durun; inkârcıların yakarışları çıkmazda kalıp gitmiştir." diye cevap verirler.

Bekir Sadak: 

Allah´in ayetleri uzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartisanlarin gonullerinde, ulasamiyacaklari bir buyuklenme vardir. Sen Allah´a sigin. O suphesiz isitendir, gorendir.

İbni Kesir: 

Onlar da derler ki: Size peygamberleriniz burhanlarla gelmemişler miydi? Evet, derler. Öyleyse kendiniz yalvarın, derler. Kafirlerin yalvarışı şüphesiz boşunadır.

Adem Uğur: 

(Bekçiler:) Size peygamberleriniz açık açık deliller getirmediler mi? derler. Onlar da: Getirdiler, cevabını verirler. (Bekçiler ise): O halde kendiniz yalvarın, derler. Halbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır.

İskender Ali Mihr: 

(Cehennem bekçileri) dediler ki: &quot

Celal Yıldırım: 

Bekçiler, «size peygamberleriniz açık belgeler ve mu´cizelerle gelmediler mi ?» derler. Onlar, «evet geldiler,» diye cevap verirler. (Bunun üzerine bekçiler onlara:) «Öyle ise kendiniz duâ edin,» derler. Kâfirlerin duası elbette boş ve neticesizdir.

Tefhim ul Kuran: 

(Bekçiler:) «Size kendi peygamberleriniz apaçık belgelerle gelmez miydi?» dediler. Onlar: «Evet» dediler. (Bekçiler:) «Şu halde siz dua edin» dediler. Oysa kâfirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir.

Fransızca: 

Ils diront : "vos Messagers, ne vous apportaient-ils pas les preuves évidentes" ? Ils diront : "Si" ! Ils [les gardiens] diront : "Eh bien, priez" ! Et l'invocation des mécréants n'est pas qu'aberration.

İspanyolca: 

Dirán: «¡Cómo! ¿No vinieron a vosotros vuestros enviados con las pruebas claras?» Dirán: «¡Claro que sí!» Dirán: «Entonces, ¡invocad vosotros!» Pero la invocación de los infieles será inútil.

İtalyanca: 

Risponderanno: «Non vi recarono le prove evidenti vostri messaggeri?». Diranno: «Sì!». E quelli: «Invocate allora!». Ma l'invocazione dei miscredenti è destinata al fallimento.

Almanca: 

Sie sagten: "Kamen zu euch eure Gesandten etwa nicht mit den klaren Zeichen?!" Sie sagten: "Doch, mit Sicherheit!" Sie sagten: "Dann richtet selbst Bittgebete!" Und das Richten der Bittgebete von den Kafir ist nur verfehlt.

Çince: 

他们说:难道你们族中的使者,没有昭示你们若干明证吗?他们说:不然!天神们说:你们祈祷吧!但不信道者的祈祷只在迷误中。

Hollandaca: 

Zij zullen antwoorden! kwamen uwe gezanten niet, met duidelijke bewijzen, tot u? Zij zullen zeggen: Ja. De bewaarders zullen daarop zeggen: Roept dus God aan: maar zijne aanroeping door de ongeloovigen zal slechts ijdel wezen.

Rusça: 

Они скажут: "Разве ваши посланники не приходили к вам с ясными знамениями?" Они ответят: "Конечно". Они скажут: "Тогда молите сами". Но мольбы неверующих безуспешны.

Somalice: 

Waxay dheheen adeegayaashii miyeyna ahayn inay idiinla timid Rasuuladii xujooyin, waxay dhaheen way noola timid, waxayna dhaheen harya idinkii marka Eebe, baryada gaaladana ma aha waxaan baadi iyo khasaare ahayn.

Swahilice: 

Nao watasema: Je! Hawakuwa wakikufikieni Mitume wenu kwa hoja zilio wazi? Watasema: Kwani? Watasema: Basi ombeni! Na maombi ya makafiri hayawi ila ni kupotea bure.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى دوزاخقا مۇئەككەل پەرىشتىلەر): «پەيغەمبىرىڭلار سىلەرگە روشەن مۆجىزىلەرنى ئېلىپ كەلمىگەنمىدى؟» دەيدۇ. ئۇلار (يەنى كۇففارلار): «ھەئە، ئېلىپ كەلگەن ئىدى» دەيدۇ. ئۇلار (يەنى پەرىشتىلەر): «سىلەر دۇئا قىلىڭلار، (لېكىن) كاپىرلارنىڭ دۇئاسى پايدىسىزدۇر» دەيدۇ

Japonca: 

かれら(天使)は言う。「使徒が,あなたがたに明証を持って行かなかったのか」。かれらは(答えて)言う。「その通りです。」かれら(天使)は言う。「それなら祈るがいい。」しかし,これら不信心者の嘆願は,誤り(の迷路)に(虚しくさ迷って)いるだけである。

Arapça (Ürdün): 

«قالوا» أي الخزنة تهكما «أوَ لم تك تأتيكم رسلكم بالبينات» بالمعجزات الظاهرات «قالوا بلى» أي فكفروا بهم «قالوا فادعوا» أنتم فإنا لا نشفع للكافرين، قال تعالى: «وما دعاءُ الكافرين إلا في ضلال» انعدام.

Hintçe: 

वह जवाब देंगे कि क्या तुम्हारे पास तुम्हारे पैग़म्बर साफ व रौशन मौजिज़े लेकर नहीं आए थे वह कहेंगे (हाँ) आए तो थे, तब फरिश्ते तो कहेंगे फिर तुम ख़़ुद (क्यों) न दुआ करो, हालाँकि काफ़िरों की दुआ तो बस बेकार ही है

Tayca: 

พวกเขากล่าวว่า บรรดาร่อซูลของพวกท่านมิได้มายังพวกท่านพร้อมด้วยหลักฐานอันชัดแจ้งดอกหรือ ? พวกเขากล่าวว่ามีครับเขาทั้งหลายกล่าวว่า พวกท่านจงวิงวอนขอเองซิ แต่การวิงวอนขอของผู้ปฏิเสธศรัทธานั้น มิใช่อื่นใดนอกจากอยู่ในการหลงทาง

İbranice: 

ויאמרו (שומרי הגיהינום:) 'האם לא היו באים אליכם שליחיכם באותות בהירים'? ויאמרו: 'אכן כן,' ויאמרו: 'אתם קראו לאלוהים,' אך קריאת הכופרים היא רק לשווא

Hırvatça: 

"A zar vam poslanici vaši nisu jasne dokaze donosili?'', upitat će oni. "Jesu!", odgovorit će. "Molite onda vi! A molba nevjernika uzaludna je'', reći će oni.

Rumence: 

Păzitorii vor spune: “Trimişii voştri nu au venit la voi cu dovezi vădite?” Ei vor spune: “Ba da!” Păzitorii vor spune: “Chemaţi-L pe Dumnezeu!” Chemarea tăgăduitorilor nu este însă decât rătăcire!

Transliteration: 

Qaloo awalam taku tateekum rusulukum bialbayyinati qaloo bala qaloo faodAAoo wama duAAao alkafireena illa fee dalalin

Türkçe: 

Bekçiler derler ki: "Resulleriniz size açık-seçik mesajlar getirmezler miydi?" Derler ki: "Elbette getirirlerdi!" Bekçiler: "O halde yalvarın durun; inkârcıların yakarışları çıkmazda kalıp gitmiştir." diye cevap verirler.

Sahih International: 

They will say, "Did there not come to you your messengers with clear proofs?" They will say, "Yes." They will reply, "Then supplicate [yourselves], but the supplication of the disbelievers is not except in error."

İngilizce: 

They will say: "Did there not come to you your messengers with Clear Signs?" They will say, "Yes". They will reply, "Then pray (as ye like)! But the prayer of those without Faith is nothing but (futile wandering) in (mazes of) error!"

Azerbaycanca: 

(Cəhənnəm gözətçiləri) deyəcəklər: “Məgər sizə öz peyğəmbərləriniz açıq-aşkar mö’cüzələr gətirməmişdilər?” Onlar: “Bəli (gətirmişdilər)!” – deyə cavab verəcəklər. (Cəhənnəm gözətçiləri onlara: ) “Elə isə özünüz dua edin!” – deyəcəklər. Kafirlərin duası isə boş şeydir (heç vaxt qəbul olunmaz).

Süleyman Ateş: 

(Bekçiler) Dediler: "Elçileriniz size açık kanıtlar getirmezler miydi?" "Evet (getirirlerdi) dediler. (Bekçiler:) "Öyle ise yalvar(ıp dur)un. Nankörlerin yalvarması hep çıkmazdadır." dediler.

Diyanet Vakfı: 

(Bekçiler:) Size peygamberleriniz açık açık deliller getirmediler mi? derler. Onlar da: Getirdiler, cevabını verirler. (Bekçiler ise): O halde kendiniz yalvarın, derler. Halbuki kafirlerin yalvarması boşunadır.

Erhan Aktaş: 

Görevliler: “Resûlleriniz, size kanıt içeren bilgilerle gelmediler mi?” derler. Onlar: “Evet, geldiler.” derler. Görevliler: “O halde kendiniz yalvarıp yakarın; Kâfirlerin dûası ancak boş ve anlamsızdır.” derler.

Kral Fahd: 

(Bekçiler:) Size peygamberleriniz açık açık deliller getirmediler mi? derler. Onlar da: Getirdiler, cevabını verirler. (Bekçiler ise): O halde kendiniz yalvarın, derler. Halbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır.

Hasan Basri Çantay: 

(Bekçiler şöyle) söylediler (söylerler): «Size peygamberleriniz açık açık bürhanlar (mu´cizeler) getirmedi miydi»? (Öbürleri) «Evet (getirdi) dediler (derler). (Bekçiler de) «O halde (kendiniz) yalvarın!» dediler (derler). Halbuki kâfirlerin düâsı hedef olmakdan başka (bir değeri haaiz) değildir.

Muhammed Esed: 

(Cehennemin bekçileri): "Elçileriniz size hakikatin bütün kanıtlarını getirmiş değiller miydi?" diye soracaklar. O (ateşdeki)ler, "Evet, öyleydi!" diyecekler. (Ve cehennemin bekçileri,) "Madem öyle yalvarıp durun!" diye cevap verecekler; çünkü inkar edenlerin yalvarması, avunmadan başka bir anlam taşımaz.

Gültekin Onan: 

(Bekçiler:) &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Cehennem bekçileri ateşteki kâfirlere) şöyle derler: “- Size peygamberleriniz mucizelerle gelmedi miydi?” Onlar: “-Evet” derler. (Bekçiler, onlarla alay etmek kasdi ile şöyle) derler “- O halde kendiniz (Allah’a) yalvarın.” Kâfirlerin yalvarıb yakarması ise hep boşunadır.

Portekizce: 

Retrucar-lhes-ão: Acaso, não vos apresentaram, os vossos mensageiros, as evidências? Dirão: Sim! Dir-lhes-ão: Rogai,pois, embora o rogo dos incrédulos seja improfícuo!

İsveççe: 

[Väktarna] skall säga: "Kom inte sändebuden till er med klara bevis [om sanningen]?" [Och de i Elden] skall svara: "Jo, så förhåller det sig." [Och väktarna] skall säga: "Be då [själva]!" Men i förnekarnas bön ligger ingenting annat än självbedrägeri.

Farsça: 

[نگهبانان] می گویند: آیا پیامبرانتان دلایل روشن برای شما نیاوردند؟ می گویند: چرا آوردند. می گویند: پس [هر اندازه که می خواهید خدا را] بخوانید، ولی دعای کافران جز در بیراهه و گمراهی نیست.

Kürtçe: 

دەڵێن: ئایا پێغەمبەرەکان نەھاتن بۆ لاتان؟ بەچەندین بەڵگەی ڕوون وئاشکراوە؟ دەڵێن :بەڵێ (ھێنا بوویان) پێیان دەڵێن دەی خۆتان بپاڕێنەوە بێگومان پاڕانەوەی بێ باوەڕان وون دەبێ و بێ سوودە

Özbekçe: 

Улар: «Сизга Пайғамбарларингиз очиқ-ойдин ҳужжатлар билан келмаган эдиларми?!» дедилар. Булар: «Ҳа», дейишди. Улар: «Бас, дуо қилаверинглар. Кофирларнинг дуоси залолатдан бошқа нарса эмас», дедилар. (Жаҳаннам қўрқинчлари: «Нима сабабдан бу ҳолга тушиб қолдингиз?! Сизга Пайғамбар келиб, шу кун бошингизга тушиши мумкинлигидан огоҳлантирмаган эдими?! « деб сўрадилар.

Malayca: 

Malaikat penjaga neraka menjawab: "Bukankah kamu telah didatangi Rasul-rasul kamu dengan membawa keterangan-keterangan (yang menyatakan akibat perbuatan derhaka kamu)?" Mereka menjawab: "Ya, telah datang". Malaikat itu berkata: "Jika demikian, maka berdoalah kamu sendiri. Dan doa permohonan orang-orang yang kafir pada saat ini hanya menyebabkan mereka berada dalam keadaan dukacita dan kecewa sahaja".

Arnavutça: 

(e rojtarët do t’u thonë atyre): “Vallë, a nuk ju kanë sjellë pejgamberët tuaj argumente të qarta?” Ata përgjigjen: “Po, me të vërtetë, (na kanë sjellur)”. Ata (rojtarët) ju thonë: “Lutjuni pra ju! – Por, thirrja (lutja) e mohuesve është vetëm në humbje”,

Bulgarca: 

Ще рекат: “Не дойдоха ли при вас вашите пратеници с ясните знаци?” Ще рекат: “Да!” Ще рекат [пазителите]: “Зовете тогава!” Но зовът на неверниците е само напразно.

Sırpça: 

„А зар вам ваши посланици нису доносили јасне доказе?“ Упитаће они. „Јесу!“ Одговориће. „Молите онда ви!“ Рећи ће они. Али ће молба неверника узалудна да буде.

Çekçe: 

A zeptají se strážci: 'Cožpak k vám nepřišli vaši poslové s jasnými důkazy?' Odpovědí: 'Ano.' A řeknou strážci: 'Tak si proste sami!' A prosba nevěřících není leč bloudění.

Urduca: 

وہ پوچھیں گے "کیا تمہارے پاس تمہارے رسول بینات لے کر نہیں آتے رہے تھے؟" وہ کہیں گے "ہاں"جہنم کے اہل کار بولیں گے: "پھر تو تم ہی دعا کرو، اور کافروں کی دعا اکارت ہی جانے والی ہے"

Tacikçe: 

Мегӯянд: «Оё паёмбаронатон бо далелҳои равшан назди шумо наёмада буданд?» Мегӯянд: «Бале». Мегӯянд: «Пас дуъо кунед». Ва дуъои кофирон, ғайри он ки барбод равад, чизе дигар нахоҳад буд.

Tatarca: 

Сакчылар әйттеләр: "Әйә сезгә хак динне ачык итеп бәян кылучы вә бүгенге ґәзабыгыз белән хәбәр бирүче пәйгамбәрләр килмәдеме?" Алар әйттеләр: "Һәрнәрсәдән хәбәр бирүче пәйгамбәрләр килделәр, ләкин без аларны ялганга тоттык", – дип. Сакчылар әйтерләр: "Без сезгә шәфәгать итүче түгелбез, үзегез Раббыгызга дога кылыгыз", – дип. Аллаһ: "Кәферләрнең догалары да адашмакта, һич кабул булмас", – дияр.

Endonezyaca: 

Penjaga Jahannam berkata: "Dan apakah belum datang kepada kamu rasul-rasulmu dengan membawa keterangan-keterangan?" Mereka menjawab: "Benar, sudah datang". Penjaga-penjaga Jahannam berkata: "Berdoalah kamu". Dan doa orang-orang kafir itu hanyalah sia-sia belaka.

Amharca: 

(ዘበኞቹም) «መልእክተኞቻችሁ በተዓምራቶች ይመጡላችሁ አልነበሩምን?» ይላሉ፡፡ (ከሓዲዎቹም) «እንዴታ መጥተውናል እንጅ፤ (ግን አስተባበልናቸው)» ይላሉ፡፡

Tamilce: 

(அந்த காவலாளிகள்) கூறுவார்கள்: “தெளிவான அத்தாட்சிகளுடன் உங்களிடம் உங்கள் தூதர்கள் வந்திருக்கவில்லையா?” அவர்கள் (பதில்) கூறுவார்கள்: “ஏன் இல்லை! (கண்டிப்பாக வந்தார்கள்.)” அவர்கள் கூறுவார்கள்: “(உங்கள் அனைவருக்காகவும்) நீங்கள் பிரார்த்தனை கேளுங்கள்!” காஃபிர்கள் – நிராகரிப்பாளர்களின் பிரார்த்தனை (எந்த பலனுமளிக்காது. ஏனெனில், அவர்களின் பிரார்த்தனை) வீணான வழிகேட்டில்தான் இருக்கிறது.

Korece: 

그들이 대답하기를 분명한 예증과 더불어 선지자들이 너희에게 이르지 아니 했더뇨 라고 물으니 그랬습니다 라고 대답하더라 이때 천사들이 구원을 간청하여 보라고 말하니 불신자들의 기원은무익할 뿐이라

Vietnamca: 

(Các Thiên Thần cai quản Hỏa Ngục) bảo: “Chẳng lẽ các vị Thiên Sứ của các ngươi đã không mang đến cho các ngươi những bằng chứng rõ rệt sao?” Chúng nói: “Vâng, có!” (Các Thiên Thần cai quản Hỏa Ngục) bảo chúng: “Vậy các ngươi hãy tự cầu xin.” Tuy nhiên, (vào Ngày hôm đó) lời cầu xin của những kẻ vô đức sẽ không bao giờ được chấp nhận.