Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

40

Sûredeki Ayet No: 

35

Ayet No: 

4168

Sayfa No: 

471

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ ۖ كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّهِ وَعِندَ الَّذِينَ آمَنُوا ۚ كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ قَلْبِ مُتَكَبِّرٍ جَبَّارٍ

Çeviriyazı: 

elleẕîne yücâdilûne fî âyâti-llâhi bigayri sülṭânin etâhüm. kebüra maḳten `inde-llâhi ve`inde-lleẕîne âmenû. keẕâlike yaṭbe`u-llâhü `alâ külli ḳalbi mütekebbirin cebbâr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar, kendilerine gelmiş bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında mücadele ederler. Bu durum, Allah katında ve iman edenler yanında büyük bir buğzu gerektirir. İşte Allah, her böbürlenen zorbanın kalbini öyle bir tabiat ile mühürler.

Diyanet İşleri: 

Bunlar, Allah'ın ayetleri üzerinde kendilerine gelmiş bir delil bulunmadan tartışırlar. Bu, Allah katında da, inananların yanında da öfkeyi arttırır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini bundan dolayı mühürler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Öyle kişilerdir onlar ki kendilerine hiçbir kesin delil gelmediği halde Allah'ın delilleri hakkında çekişmiye girişirler; Allah katında da bir nefrete ve buğza uğrarlar, inananlar katında da; Allah, her kibirli ve cebbar kişinin gönlünü böyle mühürler işte.

Şaban Piriş: 

Bu kimseler, Allah’ın ayetleri hakkında, kendilerine gelen bir delil olmadığı halde tartışır dururlar. Bu, Allah katında da, iman edenlerin yanında da büyük bir gazap sebebidir. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.

Edip Yüksel: 

ALLAH'ın ayet ve mucizelerine karşı, hiç bir delile sahip olmadan tartışanlar, hem ALLAH katında ve hem de inananlar katında büyük bir öfkeye muhataptır. ALLAH her kibirli zorbanın kalbini işte böyle mühürler.

Ali Bulaç: 

Ki onlar, Allah'ın ayetleri konusunda kendilerine gelmiş bir delil bulunmaksızın mücadele edip dururlar. (Bu,) Allah Katında da, iman edenler katında da büyük bir öfke (sebebi)dir. İşte Allah, her mütekebbir zorbanın kalbini böyle mühürler.

Suat Yıldırım: 

Kendilerine ulaşmış hiçbir delile dayanmaksızın Allah'ın âyetleri hakkında ileri geri tartışanların bu hareketleri, hem Allah indinde, hem de iman edenler yanında pek büyük bir gazaba yol açar.İşte Allah, her kibirli ve zorbanın kalbini böylece mühürler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar ki, kendilerine gelmiş hiçbir bürhan olmaksızın Allah´ın âyetlerinde mücadelede bulunurlar. Allah indinde ve imân edenlerin indinde büyük bir gazap (vesilesi) olmuştur. İşte Allah, her mütekebbir, cebbâr olanın kalbini öyle mühürler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kendilerine gelmiş bir kanıt olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenlerin durumu, hem Allah katında hem de inananların katında büyük bir öfke konusu olmuştur. Allah, tüm zorba, kibirli kalpler üzerine işte böyle mühür basıyor.

Bekir Sadak: 

«Ey milletim! Nedir basima gelen? Ben sizi kurtulusa cagiriyorum, siz beni atese cagiriyorsunuz.»

İbni Kesir: 

Onlar ki

Adem Uğur: 

Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah´ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.

İskender Ali Mihr: 

Onlar kendilerine bir sultan (bir delil) gelmediği halde, Allah´ın âyetleri hakkında mücâdele ederler. Gadap, Allah´ın ve âmenû olanların (Allah´a ulaşmayı dileyenlerin) indinde büyük oldu. Allah bütün zorba mütekebbirlerin kalbinin üzerini işte böyle tabeder (açılmamak üzere mühürler).

Celal Yıldırım: 

O şüpheciler ki, kendilerine gelmiş bir delîl ve belge olmaksızın Allah´ın âyetleri hakkında tartışıp durdular. Allah yanında da, imân edenler yanında da (bu) büyük bir öfke ve nefrettir! İşte Allah, kendini beğenmiş her zorbanın kalbini böyle mühürler.

Tefhim ul Kuran: 

«Ki onlar, Allah´ın ayetleri konusunda kendilerine gelmiş bir delil bulunmaksızın mücadele edip dururlar. (Bu,) Allah katında da, iman edenler katında da büyük bir öfke (sebebi)dir. İşte Allah, her mütekebbir zorbanın kalbini böyle damgalar.»

Fransızca: 

Ceux qui discutent les prodiges d'Allah sans qu'aucune preuve ne leur soit venue, [leur action] est grandement haïssable auprès d'Allah et auprès de ceux qui croient . Ainsi Allah scelle-t-Il le cœur de tout orgueilleux tyran.

İspanyolca: 

Quienes discuten sobre los signos de Alá sin haber recibido autoridad... Es muy aborrecible para Alá y para los creyentes. Así sella Alá el corazón de todo soberbio, de todo tirano.

İtalyanca: 

Coloro che polemizzano sui segni di Allah, senza aver ricevuto nessuna autorità [per farlo], suscitano l'avversione di Allah e dei credenti. In tal modo Allah pone un suggello sul cuore di ogni orgoglioso tiranno».

Almanca: 

Diese sind diejenigen, die über ALLAHs Ayat disputieren ohne Beweis, welcher ihnen zuteil wurde. Dieses ist etwas schwerwiegendes Verabscheutes bei ALLAH und bei denjenigen, die den Iman verinnerlichten. Solcherart versiegelt ALLAH jedes Herz eines Arroganten, Gewalttätigen.

Çince: 

没有真凭实据,而争论真主的迹象者,据真主和信士看来,是很讨厌的。真主这样封闭一切自大的高傲者的心。

Hollandaca: 

Zij, die Gods teekenen betwisten, zonder dat er een bewijs tot hen is gekomen, zijn in groote verachting bij God en bij hen die gelooven; zoo verzegelt God ieder trotsch en weêrbarstig hart.

Rusça: 

Препирательство тех, которые оспаривают знамения Аллаха безо всякого довода, явившегося к ним, весьма ненавистно Аллаху и верующим. Так Аллах накладывает печать на сердце каждого возгордившегося тирана.

Somalice: 

Kuwa kudoodaya aayaadkanaga xujo utimid la'aanteed waxaa ku waynaatay cadho Eebe agtiisa iyo kuwa rumeeyay, saasuuna u daabacaa Eebe qalbi kastoo is kibriya oo daalim ah.

Swahilice: 

Hao ambao wanajadiliana katika Ishara za Mwenyezi Mungu pasipo ushahidi wowote ulio wafikia, ni chukizo kubwa mbele ya Mwenyezi Mungu na mbele ya walio amini. Hivi ndivyo Mwenyezi Mungu apigavyo muhuri juu ya kila moyo wa jeuri anaye jivuna.

Uygurca: 

اﷲ نىڭ ئايەتلىرى ئۈستىدە ئۆزلىرىگە (اﷲ تەرىپىدىن) كەلگەن ھېچقانداق دەلىل بولماستىن (قارىسىغا) جاڭجاللىشىدىغانلار اﷲ نىڭ دەرگاھىدا ۋە مۆمىنلەرنىڭ نەزىرىدە قاتتىق نەپرەتكە قالىدۇ، بۇزغۇنچىلىق قىلىپ (ئىماندىن باش تارتقان)، (بەندىلەرگە) زومىگەرلىك قىلغان ھەر قانداق ئادەمنىڭ دىلىنى اﷲ مۇشۇنداق پېچەتلىۋېتىدۇ

Japonca: 

何の権威も与えられないのにアッラーの印について論う者は,アッラーからもまた信者たちからも酷く忌み嫌われよう。このようにアッラーは,凡ての高慢で暴逆な者の心を封じられる。」

Arapça (Ürdün): 

«الذين يجادلون في آيات الله» معجزاته مبتدأ «بغير سلطان» برهان «أتاهم كَبُر» جدالهم خبر المبتدأ «مقتا عند الله وعند الذين آمنوا كذلك» مثل إضلالهم «يطبع» يختم «الله» بالضلال «على كل قلب متكبَّرِ جبار» بتنوين قلب ودونه، ومتى تكبَّر القلب، تكبَّر صاحبه وبالعكس، وكل على القراءتين لعموم الضلال جميع القلب لا لعموم القلب.

Hintçe: 

जो लोग बगैर इसके कि उनके पास कोई दलील आई हो ख़ुदा की आयतों में (ख्वाह मा ख्वाह) झगड़े किया करते हैं वह ख़ुदा के नज़दीक और ईमानदारों के नज़दीक सख्त नफरत खेज़ हैं, यूँ ख़ुदा हर मुतकब्बिर सरकश के दिल पर अलामत मुक़र्रर कर देता है

Tayca: 

บรรดาผู้โต้เถียงในสัญญาณต่าง ๆ ของอัลลอฮฺโดยไม่มีหลักฐานใด ๆ มายังพวกเขา เป็นที่น่าเกลียดชังยิ่ง ณ ที่อัลลอฮฺ และ ณ บรรดาผู้ศรัทธา เช่นนั้นแหละอัลลอฮฺทรงประทับบนทุก ๆ หัวใจของผู้จองหองหยิ่งยะโส

İbranice: 

אלה אשר מתנצחים באותות אלוהים מבלי שיש להם הוכחות ברורות, נמאסו מאוד על אלוהים ועל אלה אשר האמינו, ואלוהים יחתום את לבו של כל גאוותן ועריץ

Hırvatça: 

oni koji o Allahovim ajetima i znakovima raspravljaju, iako im nikakav dokaz nije došao. To itekako preziru Allah i oni koji vjeruju. Tako Allah pečati srce svakog oholog silnika.

Rumence: 

Cei care se certară asupra semnelor lui Dumnezeu, fără a li se fi dat vreo împuternicire, cresc în silă înaintea lui Dumnezeu şi a credincioşilor. Astfel, Dumnezeu pecetluieşte inima oricărui trufaş, despot.

Transliteration: 

Allatheena yujadiloona fee ayati Allahi bighayri sultanin atahum kabura maqtan AAinda Allahi waAAinda allatheena amanoo kathalika yatbaAAu Allahu AAala kulli qalbi mutakabbirin jabbarin

Türkçe: 

Kendilerine gelmiş bir kanıt olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenlerin durumu, hem Allah katında hem de inananların katında büyük bir öfke konusu olmuştur. Allah, tüm zorba, kibirli kalpler üzerine işte böyle mühür basıyor.

Sahih International: 

Those who dispute concerning the signs of Allah without an authority having come to them - great is hatred [of them] in the sight of Allah and in the sight of those who have believed. Thus does Allah seal over every heart [belonging to] an arrogant tyrant.

İngilizce: 

(Such) as dispute about the Signs of Allah, without any authority that hath reached them, grievous and odious (is such conduct) in the sight of Allah and of the Believers. Thus doth Allah, seal up every heart - of arrogant and obstinate Transgressors.

Azerbaycanca: 

O kəslər ki, (Rəbbindən) özlərinə heç bir dəlil gəlmədən Allahın ayələri barəsində mübahisə edərlər. Bu həm Allah, həm də iman gətirənlər yanında (onlara qarşı) nifrət artırar. Allah hər təkəbbür sahibinin, zalımin ürəyini (təkəbbür, zülm sahibi olan hər bir qəlbi) belə möhürləyər!

Süleyman Ateş: 

Onlar ki kendilerine gelmiş bir delil olmadan Allah'ın ayetleri hakkında tartışırlar. (Bu hareketleri) Gerek Allah yanında, gerek inananlar yanında (onlara karşı) ne büyük bir kızgınlık (doğurur)! İşte Allah, her kibirli zorbanın kalbini böyle mühürler."

Diyanet Vakfı: 

Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.

Erhan Aktaş: 

O kimseler, kendilerine görevli kılınmış, yetki verilmiş bir kimse gelmediği halde, Allah’ın âyetleri hakkında tartışırlar. Bu da Allah’ın yanında da insanların yanında da büyük bir kızgınlığa neden olur. İşte böyle! Allah, her büyüklük taslayanın kalbini mühürler.

Kral Fahd: 

Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.

Hasan Basri Çantay: 

«Onlar, kendilerine gelmiş hiçbir hüccet olmadığı halde Allahın âyetleri hakkında mücâdele edenlerdir. Gerek Allah indinde, gerek îman edenler katında (buna) buğz büyümüşdür. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler».

Muhammed Esed: 

Hiçbir delilleri olmadan Allah´ın mesajlarını sorgulayanları (da): hem Allah´ın, hem de iman etmiş olanların gözünde son derece çirkin (bir günah). Allah, bütün kibirli zorbaların kalbini işte böyle mühürler."

Gültekin Onan: 

40:31

Ali Fikri Yavuz: 

(O Şübheciler), o kimselerdir ki, kendilerine (Allah’dan) gelmiş hiçbir delil olmaksızın Allah’ın ayetlerinde mücadele ederler. Bu, hem Allah katında, hem iman edenler yanında en büyük buğzu gerektirir. İşte Allah her mütekebbir zorbanın kalbini böyle mühürler.”

Portekizce: 

Que refutam os versículos de Deus, sem a autoridade concedida. Tal é grave e odioso, ante Deus e ante os fiéis. Assimsendo, Deus sigila o coração de todo o arrogante, déspota.

İsveççe: 

Att någon utan grund, utan bevis, sätter Guds uppenbarelser i fråga är djupt förhatligt för Gud och för de troende. Och därför förseglar Gud varje högmodig och självgod översittares hjärta.

Farsça: 

کسانی که در آیات خدا بی آنکه دلیلی برای آنان آمده باشد، می ادله و ستیزه می کنند [این عمل زشتشان] نزد خدا و نزد اهل ایمان مایه دشمنی بزرگ است؛ این گونه خدا بر دل هر گردنکش زورگویی، مُهر [تیره بختی] می نهد

Kürtçe: 

ئەوانەی دەربارەی نیشانەکانی خوا دەمەقاڵێ دەکەن بەبێ ئەوەی بەڵگەیەکیان بۆ ھاتبێت (ئەو دەمەقاڵەیان) ھۆی توڕەییە لای خوای گەورە وەلای ئەوانەش باوەڕیان ھێناوە ئا بەو جۆرە خوا مۆر دەنێ بەسەر دڵی ھەموو خۆبەزل زانێکی زۆرداردا

Özbekçe: 

Аллоҳнинг оятлари ҳақида ўзларига келган ҳужжат-далилсиз талашиб-тортишадиганлар Аллоҳ томонидан ҳам, иймон келтирганлар томонидан ҳам қаттиқ ғазабга қолурлар. Аллоҳ шундай қилиб, ҳар бир мутакаббир ва зўровон қалбни муҳрлар», деди.

Malayca: 

"(Iaitu) orang-orang yang membantah mengenai maksud ayat-ayat Allah dengan tidak ada sebarang bukti yang sampai kepada mereka (dari pihak yang diakui benarnya). (Bantahan yang demikian) besar kebenciannya dan kemurkaannya di sisi hukum Allah dan di sisi bawaan orang-orang yang beriman. Demikianlah Allah meteraikan atas hati tiap-tiap orang yang sombong takbur, lagi bermaharajalela pencerobohannya!"

Arnavutça: 

ata që polemizojnë për argumentet e Perëndisë, pa pasur kurrfarë baze për atë, këtë e urren Perëndia dhe ata që besojnë. Kështu, Perëndia, ia vulosë zemrën çdo mendjemadhi e dhunuesi”.

Bulgarca: 

които оспорват знаменията на Аллах, без да са получили довод - огромен е гневът [към тях] на Аллах и на вярващите. Така Аллах запечатва сърцето на всеки горделив, надменен.

Sırpça: 

они који о Аллаховим речима и знаковима расправљају, иако им никакав доказ није дошао. То презиру Аллах и они који верују. Тако Аллах печати срце сваког охолог силника.

Çekçe: 

To jsou ti, kdož se hádají ohledně znamení Božích, aniž se jim k tomu dostalo oprávnění. Veliký je vůči nim odpor u Boha i těch, kdož uvěřili. A takto Bůh zapečeťuje srdce každého pyšného a úporně vzdorujícího.'

Urduca: 

اور اللہ کی آیات میں جھگڑے کرتے ہیں بغیر اس کے کہ ان کے پاس کوئی سند یا دلیل آئی ہو یہ رویہ اللہ اور ایمان لانے والوں کے نزدیک سخت مبغوض ہے اِسی طرح اللہ ہر متکر و جبار کے دل پر ٹھپہ لگا دیتا ہے

Tacikçe: 

Касоне, ки бе ҳеҷ ҳуҷате, ки дар даст дошта бошанд, дар оёти Худо ҷидол мекунанд. Кори онон назди Худову мӯъминон сахт нописанд аст. Худо бар дили ҳар мутакаббири (худро аз дигарон болотар донандаи) ҷабборе инчунин мудр мениҳад!'

Tatarca: 

Кулларында Аллаһудан килгән бернинди дәлилләре булмаган көйгә Аллаһ хакында яки Аның аятьләре хакында низагълашалар, ягъни хакны инкяр итеп, батылны яклап тартышалар, аларның бу эшләре Аллаһ каршында да мөэминнәр каршында да олугъ гөнаһтыр. Әнә шулай Аллаһ хакны инкяр итеп батылны яклап җәбер итүче һәр тәкәббернең күңеленә мөһер басадыр, туры юлны тапмасын өчен.

Endonezyaca: 

(Yaitu) orang-orang yang memperdebatkan ayat-ayat Allah tanpa alasan yang sampai kepada mereka. Amat besar kemurkaan (bagi mereka) di sisi Allah dan di sisi orang-orang yang beriman. Demikianlah Allah mengunci mati hati orang yang sombong dan sewenang-wenang.

Amharca: 

እነዚያ፤ የመጣላቸው አስረጅ ሳይኖር በአላህ ተዓምራቶች የሚከራከሩ (ክርክራቸው) አላህ ዘንድና እነዚያም አመኑት ዘንድ መጠላቱ በጣም ተለቀ፡፡ እንደዚሁ አላህ በኩሩ ጨካኝ (ሰው) ልብ ሁሉ ላይ ያትማል፡፡

Tamilce: 

இவர்கள் தங்களுக்கு வந்த ஆதாரமின்றி அல்லாஹ்வின் அத்தாட்சிகளில் தர்க்கம் செய்கிறார்கள். அல்லாஹ்விடமும் நம்பிக்கையாளர்களிடமும் (இவர்களது செயல்) மிகப் பெரிய கோபத்திற்குரியது. இவ்வாறுதான் பெருமை அடிப்பவர்கள், அநியாயக்காரர்கள் எல்லோருடைய உள்ளத்திலும் அல்லாஹ் முத்திரை இடுகிறான்.

Korece: 

그들이 부여받은 아무 예중 도 없이 하나님의 말씀을 논쟁하 는 그들에게는 실로 하나님과 믿 는 사람들의 큰 혐오가 있노라 그리하여 하나님은 거만하고 오만한자들의 마음을 봉하여 버리시도다

Vietnamca: 

“Những người hay tranh cãi về các dấu hiệu của Allah nhưng lại không có bất cứ thẩm quyền (bằng chứng) nào (được mang đến cho họ), đối với Allah và đối với những người có đức tin, họ là những kẻ đáng ghét và đáng căm thù. Tương tự như thế, Allah niêm kín trái tim của từng tên tự cao tự đại (trước chân lý).”