Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

40

Sûredeki Ayet No: 

34

Ayet No: 

4167

Sayfa No: 

471

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَدْ جَاءَكُمْ يُوسُفُ مِن قَبْلُ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا زِلْتُمْ فِي شَكٍّ مِّمَّا جَاءَكُم بِهِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا هَلَكَ قُلْتُمْ لَن يَبْعَثَ اللَّهُ مِن بَعْدِهِ رَسُولًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ مُّرْتَابٌ

Çeviriyazı: 

veleḳad câeküm yûsüfü min ḳablü bilbeyyinâti femâ ziltüm fî şekkim mimmâ câeküm bih. ḥattâ iẕâ heleke ḳultüm ley yeb`aŝe-llâhü mim ba`dihî rasûlâ. keẕâlike yüḍillü-llâhü men hüve müsrifüm mürtâb.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bundan önce size delillerle Yusuf gelmişti. O zaman da onun size getirdiği hakikatte şüphe edip durmuştunuz. Nihayet vefat ettiğinde de "Bundan sonra Allah asla peygamber göndermez" dediniz. İşte aşırı şüpheci olanları Allah böyle şaşırtır.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki, Yusuf da, daha önce, size belgelerle gelmişti. Size getirdiği şeylerden şüphelenip durmuştunuz. Sonunda Yusuf ölünce, Allah onun ardından hiçbir peygamber göndermeyecek demiştiniz. Allah, aşırı şüpheciyi işte böylece saptırır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve andolsun ki daha önce Yusuf da, apaçık delillerle gelmişti de size getirdiği şey hakkında bir türlü şüpheden kurtulamamıştınız, sonunda ölünce de artık dediniz, bundan sonra Allah, başka bir peygamber göndermez kesin olarak; işte Allah, haddini aşan şüpheli kişiyi böyle saptırır.

Şaban Piriş: 

Daha önce de size Yusuf, açık delillerle gelmişti. Fakat siz, onun getirdiklerinden hep şüphe edip durdunuz. Sonunda o öldüğü zaman: Allah, ondan sonra bir peygamber göndermeyecektir, dediniz. Allah, haddi aşan şüpheci kimseyi işte böyle dalalete düşürür.

Edip Yüksel: 

Daha önce Yusuf da size apaçık delillerle gelmişti; fakat size getirdiği mesajı sürekli olarak kuşku ile karşılamıştınız. Nihayet o ölünce, "ALLAH ondan sonra elçi göndermeyecektir (O son elçidir)," demiştiniz. ALLAH, kuşkuda sınırı aşanı böylece saptırır."

Ali Bulaç: 

Andolsun, daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti. O zaman size getirdikleri hakkında kuşkuya kapılıp durmuştunuz. Sonunda o, vefat edince, demiştiniz ki; "Allah, ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez." İşte Allah, ölçüyü taşıran, şüpheci kimseyi böyle saptırır.

Suat Yıldırım: 

“Daha önce Yusuf da size açık açık delillerle gelmiş, siz onun getirdiği gerçek hakkında da şüphe edip durmuştunuz.Nihayet vefat edince: “Ondan sonra Allah artık hiçbir peygamber göndermez!” demiştiniz. İşte Allah haddi aşan, şüpheci kimseleri böyle şaşırtır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Andolsun ki, evvelce Yusuf size açık bürhanlar ile gelmişti, o vakit O´nun size getirdiği şeylerden dolayı şüphe içinde durmaktan ayrılmamıştınız. Vaktâ ki vefat etti, dediniz ki, «Allah O´ndan sonra elbette bir peygamber göndermeyecektir.» İşte Allah haddi tecavüz eden, şekk içinde bulunan kimseyi böyle şaşırtır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun, daha önce Yûsuf da size açık-seçik mesajlar getirmişti de onun size getirdikleri hakkında hep kuşku duymuştunuz. Daha sonra o ölünce de şöyle demiştiniz: "Allah ondan sonra bir daha asla resul göndermez." Allah, sınır tanımaz kuşkucuları işte böyle saptırır.

Bekir Sadak: 

«im bir kotuluk islerse ancak onun kadar ceza gorur. Kadin veya erkek, kim, inananarak yararli is islerse, iste onlar cennete girerler

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Andolsun ki, (Musa´dan) önce Yusuf da size açık deliller getirmişti ve onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o vefat edince &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve andolsun ki daha önce Yusuf (A.S) size beyyineler (deliller) ile geldi. Fakat size getirdiği şeyden şüphe içinde olmanız zail olmadı. Hatta (o) helâk olduğu zaman: &quot

Celal Yıldırım: 

And olsun ki, daha önce Yusuf da size açık belgeler, kesin delillerle gelmişti. Siz onun getirdiğin de hep şüphe edip durmuştunuz. O vefat edince (umutsuzlardınız) ve «Allah ondan sonra elbette peygamber göndermiyecek» dediniz. İşte böylece Allah, ölçüyü kaçırıp şüphe içinde bocalayan kimseyi saptırır.

Tefhim ul Kuran: 

«Andolsun, daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti. O zaman size getirdikleri hakkında kuşkuya kapılıp durmuştunuz. Sonunda o, vefat edince, demiştiniz ki: «Allah, ondan sonra kesin olarak bir peygamber göndermez.» İşte Allah, ölçüyü taşıran, şüpheci kimseyi böyle saptırır.»

Fransızca: 

"Certes, Joseph vous est venu auparavant avec les preuves évidantes, mais vous n'avez jamais cessé d'avoir des doutes sur ce qu'il vous avait apporté. Mais lorsqu'il mourut, vous dites alors : "Allah n'enverra plus jamais de Messager après lui". Ainsi Allah égare-t-Il celui qui est outrancier et celui qui doute.

İspanyolca: 

Ya antes había venido José a vosotros con las pruebas claras y siempre dudasteis de lo que os trajo. Hasta que, cuando pereció dijisteis: 'Alá no mandará a ningún enviado después de él'. Así extravía Alá al inmoderados al escéptico».

İtalyanca: 

Già in precedenza Giuseppe vi recò prove evidenti, ma non smetteste di dubitare di quello che vi aveva portato. Quando poi morì diceste: "Dopo di lui Allah non susciterà un altro inviato". Allah allontana così l'iniquo e il dubbioso.

Almanca: 

Und gewiß, bereits kam Yusuf zu euch vorher mit den klaren Zeichen, so zweifelt ihr immer noch an dem, womit er zu euch kam. Dann als er starb, sagtet ihr: "ALLAH wird nach ihm nie einen Gesandten entsenden." Solcherart läßt ALLAH denjenigen abirren, der maßlos, voller Zweifel ist.

Çince: 

以前,优素福确已将许多明证昭示你们,但你们对他所昭示你们的明证,依然在疑惑中,直到他死去的时候,你们还说:在他之后,真主绝不会再派遣任何使者了。'真主这样使过分的怀疑者迷误。

Hollandaca: 

Jozef kwam, vóór Mozes, met duidelijke teekens tot u, maar gij hieldt niet op te twijfelen omtrent den godsdienst, dien hij u predikte, tot gij zeidet, toen hij stierf: God zal op geenerlei wijze een anderen profeet na hem zenden. Zoo deed God dengeen dwalen, die een zondaar en een twijfelaar is.

Rusça: 

Прежде к вам явился с ясными знамениями Йусуф (Иосиф), но вы до сих пор сомневаетесь в том, что он вам принес. Когда же он умер, вы сказали: "Аллах не отправит посланника после него". Так Аллах вводит в заблуждение того, кто преступает границы дозволенного и сомневается".

Somalice: 

Waxaa dhab ahaan idiin kula mid xujooyin marhore (Nabi) Yuusuf, kamana aydaan tagin shaki wuxuu idiin la yimid, markuu dhintayna waxaad dhahdeen ma soobixinaayo Eebe gadaashiis Rasuul, saasuuna udhumiyaa Eebe Ruux xad gudba oo shaki badan.

Swahilice: 

Na alikwisha wajieni Yusuf zamani kwa dalili zilizo wazi, lakini nyinyi mliendelea katika shaka kwa yale aliyo kuleteeni; mpaka alipo kufa mkasema: Mwenyezi Mungu hataleta kabisa Mtume baada yake. Kama hivyo Mwenyezi Mungu humwacha kupotea anaye pindukia mipaka katika maasi anaye jitia shaka.

Uygurca: 

شەك - شۈبھىسىزكى، ئىلگىرى سىلەرگە يۇسۇف (اﷲ نىڭ دەرگاھىدىن) روشەن مۆجىزىلەرنى ئېلىپ كەلدى. ئۇ ئېلىپ كەلگەن دەلىلدىن سىلەر ھامان شەكلەندىڭلار، تاكى ئۇ ۋاپات بولغاندا، (دەلىل - پاكىتسىز) ھالدا، اﷲ ئۇنىڭدىن كېيىن ھەرگىز پەيغەمبەر ئەۋەتمەيدۇ' دېدىڭلار، اﷲ (گۇناھتا) ھەددىدىن ئاشقۇچىنى، (دىندا) شەكلەنگۈچىنى مۇشۇنداق ئازدۇرىدۇ»

Japonca: 

本当に以前ユースフが明証を(打?)した時も,かれが(お?)したものに就いて,あなたがたは疑いを抱いて止まなかった。かれが死んだ時になって,あなたがたは,『かれの後にアッラーは,使徒を遣わされないでしょう。』と言った。このようにアッラーは,無法者と懐疑者を,迷うに任せられる。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد جاءكم يوسف من قبل» أي قبل موسى وهو يوسف بن يعقوب في قول، عمَّر إلى زمن موسى، أو يوسف بن إبراهيم بن يوسف بن يعقوب في قول «بالبينات» بالمعجزات الظاهرات «فما زلتم في شك مما جاءكم به حتى إذا هلك قلتم» من غير برهان «لن يبعث الله من بعده رسولا» أي فلن تزالوا كافرين بيوسف وغيره «كذلك» أي مثل إضلالكم «يضل الله من هو مسرف» مشرك «مرتاب» شاك فيما شهدت به البينات.

Hintçe: 

और (इससे) पहले यूसुफ़ भी तुम्हारे पास मौजिज़े लेकर आए थे तो जो जो लाए थे तुम लोग उसमें बराबर शक ही करते रहे यहाँ तक कि जब उन्होने वफात पायी तो तुम कहने लगे कि अब उनके बाद ख़ुदा हरगिज़ कोई रसूल नहीं भेजेगा जो हद से गुज़रने वाला और शक करने वाला है ख़ुदा उसे यू हीं गुमराही में छोड़ देता है

Tayca: 

และโดยแน่นอน แต่ก่อนนี้ยูซุฟ ได้มายังพวกท่านพร้อมด้วยหลักฐ่านอันชัดแจ้งแต่พวกท่านก็ยังคงอยู่ในการสงสัยในสิ่งที่เขาได้นำมายังพวกท่าน จนกระทั่งเมื่อเขาได้ตายไปแล้ว พวกท่านก็กล่าวว่าอัลลอฮฺจะไม่ทรงตั้งร่อซูลคนใดอีกแล้วหลังจากเขา เช่นนั้นแหละอัลลอฮฺจะทรงให้ผู้ที่เขาฝ่าฝืนสงสัยหลงทาง

İbranice: 

וכבר בא אליכם יוסף באותות בהירים, אך אתם לא חדלתם להטיל ספק באשר הביא, עד שהוא מת, אמרתם, אלוהים לא ישלח אחריו שליח. כך מתעה אלוהים את כל המשחית והמפקפק

Hırvatça: 

Jusuf vam je, još davno, donio jasne dokaze, ali vi ste stalno sumnjali u ono šta vam je donio. A kad je on umro, vi ste rekli: "Allah više neće poslije njega poslati poslanika!" Eto, tako Allah da da je u zabludi svako ko u zlu pretjeruje i sumnja -

Rumence: 

Iosif, mai înainte, a venit la voi cu dovezi vădite, însă voi n-aţi contenit să vă îndoiţi de ceea ce v-a adus, iar când a pierit, aţi spus: “Dumnezeu nu va mai trimite după el vreun trimis.” Astfel, Dumnezeu îl rătăceşte pe cel necumpătat, îndoit.

Transliteration: 

Walaqad jaakum yoosufu min qablu bialbayyinati fama ziltum fee shakkin mimma jaakum bihi hatta itha halaka qultum lan yabAAatha Allahu min baAAdihi rasoolan kathalika yudillu Allahu man huwa musrifun murtabun

Türkçe: 

Yemin olsun, daha önce Yûsuf da size açık-seçik mesajlar getirmişti de onun size getirdikleri hakkında hep kuşku duymuştunuz. Daha sonra o ölünce de şöyle demiştiniz: "Allah ondan sonra bir daha asla resul göndermez." Allah, sınır tanımaz kuşkucuları işte böyle saptırır.

Sahih International: 

And Joseph had already come to you before with clear proofs, but you remained in doubt of that which he brought to you, until when he died, you said, 'Never will Allah send a messenger after him.' Thus does Allah leave astray he who is a transgressor and skeptic."

İngilizce: 

And to you there came Joseph in times gone by, with Clear Signs, but ye ceased not to doubt of the (Mission) for which he had come: At length, when he died, ye said: 'No messenger will Allah send after him.' thus doth Allah leave to stray such as transgress and live in doubt,-

Azerbaycanca: 

And olsun ki, daha öncə Yusif sizə açıq-aşkar dəlillər(mö’cüzələr) gətirmişdi. Siz onun gətirdiklərinə şəkk edib dururdunuz. Nəhayət, (Yusif) vəfat etdikdə: “Allah ondan sonra əsla peyğəmbər göndərməyəcəkdir!” – dediniz. Allah (küfr etməklə) həddi aşan, şəkk içində olan kimsəni belə yoldan azdırar!

Süleyman Ateş: 

Daha önce Yusuf da size açık kanıtlar getirmişti. Onun getirdiklerinden de kuşkulanıp duruyordunuz. Nihayet o ölünce: 'Allah ondan sonra elçi göndermez,' dediniz. İşte Allah, aşırı giden, şüpheci kimseleri böyle saptırır."

Diyanet Vakfı: 

Andolsun ki, (Musa'dan) önce Yusuf da size açık deliller getirmişti ve onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o vefat edince "Allah ondan sonra peygamber göndermez" dediniz. İşte Allah o aşırı giden şüphecileri böyle saptırır.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki daha önce Yûsuf size açık kanıt içeren belgelerle gelmişti. Ancak o zaman onun size getirdiği şeyler hakkında kuşkulanıp durmuştunuz. Yûsuf ölünce de: “Bundan sonra Allah asla Resûl göndermez.” dediniz. Allah, haddi aşan, güvenmeyen kimseyi işte böyle saptırır.

Kral Fahd: 

Andolsun ki, (Musa'dan) önce Yusuf da size açık deliller getirmişti ve onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o vefat edince «Allah ondan sonra peygamber göndermez» dediniz. İşte Allah o aşırı giden şüphecileri böyle saptırır.

Hasan Basri Çantay: 

«Andolsun, (Mûsâdan) evvel Yusuf da size apaçık bürhanlar getirmişdi. O vakit da onun size getirdiği şeyler hakkında şübhe edib durmuşdunuz. Hattâ o vefat edince de dediniz ki: «Bundan sonra Allah asla bir peygamber göndermez». İşte Allah, o haddi aşan şübheci kimseleri böyle şaşırtır.

Muhammed Esed: 

Ve (hatırlayın:) Yusuf da size daha önce hakikatin bütün kanıtlarıyla gelmişti; ama size getirdiği (mesajların tümü)ne karşı şüphe duymaktan kaçınmadınız, sonunda Yusuf ölünce de, ´Allah o´ndan sonra hiçbir elçi göndermeyecek!´ dediniz. Allah, (vahyettiklerine karşı) şüpheye kapılarak kendi kendilerine yazık edenleri işte böyle saptırır.

Gültekin Onan: 

40:31

Ali Fikri Yavuz: 

Doğrusu Mûsa’dan önce Yûsuf da size mucizelerle gelmişti. O vakit de onun size getirdiği şeyler hakkında şübhe edib durmuştunuz. Nihayet vefat ettiğinde de: “- Bundan sonra Allah asla peygamber göndermez” dediniz. İşte Allah, (dininde) haddi aşan şübheciyi böyle saptırır.

Portekizce: 

Em verdade, José vos apresentou as evidências ; porém não cessastes de duvidar do que vos apresentou, até que quandomorreu , dissestes: Deus jamais extravia os transgressores, extravagantes,

İsveççe: 

Josef kom på sin tid till er med klara vittnesbörd [om sanningen]; men ni trodde inte på det [budskap] som han framförde till er och fortsatte att tvivla, och när han dog sade ni: 'Efter honom kommer Gud inte att sända fler sändebud.'” Så låter Gud den gå vilse som genom misstro och tvivel förslösar sin själ.

Farsça: 

بی تردید یوسف پیش از این دلایل روشنی برای شما آورد، ولی شما همواره نسبت به آنچه که آورده بود در تردید بودید، تا زمانی که از دنیا رفت، [پس از مرگ او] گفتید: خدا هرگز بعد از او پیامبری مبعوث نخواهد کرد، این گونه خدا هر اسراف کار تردید کننده ای را گمراه می کند.

Kürtçe: 

سوێند بەخوا بێگومان پێشتر یوسف پێغەمبەرتان بۆھات بەبەڵگە ڕوونەکانەوە کەچی ئێوە ھەر لەگوماندا بوون لەو بەڵگانەی بۆی ھێنابوون تا کاتێك (یوسف) وەفاتی کرد ووتتان ئیتر دوای ئەو خوا ھیچ پێغەمبەرێکی تر نانێرێت ئا بەو جۆرە خوا گومڕای دەکات ئەو کەسەی زیادەڕۆی دوو دڵە

Özbekçe: 

Батаҳқиқ, бундан олдин Юсуф очиқ-ойдин ҳужжатлар ила келди. Бас, сиз у ўзингизга келтирган нарсага шак келтириб, туриб олдингиз. Ниҳоят, у вафот этган пайтда: «Аллоҳ ундан кейин Пайғамбар юбормас», дедингиз. Аллоҳ шундай қилиб, исрофчи ва шубҳачи бўлган кимсани залолатга кетказди. (Эй қавмим, сиз Юсуф алайҳиссаломнинг Пайғамбарлигига шубҳа қилиб, иймон келтирмай туриб олдингиз. Хуллас, Юсуф алайҳиссалом вафот этганида, ундан қутулдик, Аллоҳ томонидан Пайғамбар бўлиб келдим, дейдиган одам энди бўлмайди, дедингиз. Аллоҳ Юсуф алайҳиссалом ҳақида шубҳада туриб олган ўша ота-боболарингизни залолатга кетказгани каби, ҳар бир хусусда исрофгар бўлган ва динда шубҳа қилганларни ҳам залолатга кетказди. Мусо ҳақида исрофчи ва шубҳачи бўлманг, яна Аллоҳ сизни ҳам залолатга кетказиб қўймасин.)

Malayca: 

"Dan demi sesungguhnya! Nabi Yusuf telah datang kepada kamu dahulu dengan membawa keterangan-keterangan (yang membuktikan kerasulannya), maka kamu tetap juga dalam keraguan mengenai apa yang disampaikannya kepada kamu sehingga apabila ia mati, kamu berkata: Allah tidak akan mengutuskan lagi Rasul sesudahnya; demikianlah Allah menyesatkan sesiapa yang melampau kederhakaannya, lagi yang ragu-ragu kepercayaannya (terhadap balasan Tuhannya), -

Arnavutça: 

Me të vërtetë, juve më parë u pat ardhur Jusufi, me argumente të qarta, por ju vazhdimisht dushonit në atë ë u kishte sjellë ai. E, kur vdiq ai, ju thatë: “Perëndia, kurrsesi nuk do të dërgojë pejgambe pas tij! Ja, kështu Perëndia e shpie në humbje çdokënd që e kalon kufirin në të këqia dh dyshon,

Bulgarca: 

И Юсуф преди ви донесе ясните знаци, но продължихте да се съмнявате в онова, което ви е донесъл. Когато умря, казахте: “Аллах не ще проводи след него пратеник.” Така Аллах оставя в заблуда всеки престъпващ, съмняващ се -

Sırpça: 

Јосиф вам је, још давно, донео јасне доказе, али ви сте стално сумњали у оно шта вам је донео. А кад је он умро, рекли сте: „Аллах више неће после њега да пошаље посланика!“ Ето, тако Аллах оставља у заблуди сваког ко у злу претерује и сумња,

Çekçe: 

A přišel k vám již dříve Josef s jasnými důkazy, a nepřestali jste pochybovat o tom, co vám přinesl. A když zahynul, řekli jste: 'Bůh po něm už nevyšle posla žádného.' A takto Bůh dává zbloudit tomu, kdo přestupníkem je a pochybovačem.

Urduca: 

اس سے پہلے یوسفؑ تمہارے پاس بینات لے کر آئے تھے مگر تم اُن کی لائی ہوئی تعلیم کی طرف سے شک ہی میں پڑے رہے پھر جب اُن کا انتقال ہو گیا تو تم نے کہا اب اُن کے بعد اللہ کوئی رسول ہرگز نہ بھیجے گا" اِسی طرح اللہ اُن سب لوگوں کو گمراہی میں ڈال دیتا ہے جو حد سے گزرنے والے اور شکی ہوتے ہیں

Tacikçe: 

Юсуф пеш аз ин бо далоили равшан бар шумо мабъус (фиристода) шуд ва шумо аз он чӣ оварда буд, ҳамчунон дар шак мебудед. Чун Юсуф бимурд, гуфтед: «Худо пас аз ӯ дигар паёмбаре нахоҳад фиристод!» Худо таҷовузкори шаковарандаро ин гуна гумроҳ месозад!

Tatarca: 

Сездән элек, ягъни Мусадан элек могьҗизалар белән Йусүф пәйгамбәр килде, ләкин сез аның китергән хак могъҗизаларыннан даим шикләнүче булдыгыз, ул үлгәч, хатта Йусүфтан соң Аллаһ пәйгамбәр җибәрмәс, дидегез. Сезне адаштырган кеби, Аллаһ ачык дәлилләрне күрә торып аны инкяр итүчене вә чиктән үтүчене хак юлдан адаштырыр.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya telah datang Yusuf kepadamu dengan membawa keterangan-keterangan, tetapi kamu senantiasa dalam keraguan tentang apa yang dibawanya kepadamu, hingga ketika dia meninggal, kamu berkata: "Allah tidak akan mengirim seorang (rasulpun) sesudahnya. Demikianlah Allah menyesatkan orang-orang yang melampaui batas dan ragu-ragu.

Amharca: 

ዩሱፍም ከዚህ በፊት ግልጽ ማስረጃዎችን በእርግጥ አመጣላቸሁ፡፡ ከዚያም እርሱ ካመጣላችሁ ነገር ከመጠራጠር አልተወገዳችሁም፡፡ በጠፋም ጊዜ «አላህ ከእርሱ ኋላ መልክተኛን በጭራሽ አይልክም» አላችሁ፡፡ አላህ እንደዚሁ ድንበር አላፊ ተጠራጣሪ የኾነን ሰው ያሳስታል፡፡

Tamilce: 

திட்டவட்டமாக இதற்கு முன்னர் உங்களிடம் (பல) தெளிவான அத்தாட்சிகளுடன் யூஸுஃப் வந்தார். ஆக, அவர் உங்களிடம் எதைக் கொண்டுவந்தாரோ அதில் நீங்கள் சந்தேகத்தில்தான் தொடர்ந்து இருந்தீர்கள். இறுதியாக, அவர் இறந்துவிட்டபோது அவருக்கு பின்னர் ஒரு தூதரையும் அல்லாஹ் அனுப்பவே மாட்டான் என்று கூறினீர்கள். இவ்வாறுதான், எவர் எல்லை மீறி பாவம் செய்பவராகவும் சந்தேகம் கொள்பவராகவும் இருப்பாரோ அவரை அல்லாஹ் வழிகெடுப்பான்.

Korece: 

전에 요셉이 분명한 예증을 가지고 너희에게 이르렀으되 너희는 그가 온 임무를 끊임없이 의심하였더라 그가 임종하였을 때는 그 이후로 하나님께서 어떤 선지 자도 보내지 않을 것이요 라고 너희는 말하였으니 하나님은 죄악을낳고 의심속에 사는 그들을 방황 토록 하였노라

Vietnamca: 

“Quả thật, trước đây Yusuf (Joseph) đã đến gặp quí ngài với những bằng chứng rõ ràng nhưng quí ngài đã luôn hoài nghi về những gì Người mang đến; rồi cho đến khi Người qua đời thì quí ngài lại nói rằng Allah sẽ không bao giờ dựng một Sứ Giả nào sau Người nữa. Như thế đó, Allah làm lầm lạc những ai là kẻ tội lỗi và hay hoài nghi.”