Arapça:
فَأَصَابَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا ۚ وَالَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ هَٰؤُلَاءِ سَيُصِيبُهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا وَمَا هُم بِمُعْجِزِينَ
Çeviriyazı:
feeṣâbehüm seyyietü mâ kesebû. velleẕîne żalemû min hâülâi seyüṣîbühüm seyyietü mâ kesebû vemâ hüm bimü`cizîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Neticede kazandıklarının kötülükleri, başlarına geçti. Şunlardan o zulmedenlerin de kazandıkları kötülükleri başlarına geçecektir. Onlar da bunu atlatacak değillerdir.
Diyanet İşleri:
Bunun için, işledikleri kötülükler başlarına geldi. Bunlar içinde zulmedenlerin de kazandıkları kötülükler başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı aciz bırakamazlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken kazandıkları, elde ettikleri şeylerin kötülüklerine uğramışlardı. Bunlardan zulmedenler de kazançlarının kötülüklerine uğrayacaklar, suçlarının mücazatını görecekler ve onlar, bizim vereceğimiz cezaya mani olamazlar.
Şaban Piriş:
Nihayet kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet etmişti. İşte bunlardan zalim olanlara da kazandıkları şeylerin kötülükleri isabet edecek ve onlar aciz bırakıcılar değildir.
Edip Yüksel:
Kazandıkları kötülükler, sonunda başlarına geldi. Aynı biçimde şu zulmedenlere de kazandıkları kötülükler çatacaktır; engelleyemezler
Ali Bulaç:
Böylece, kazandıkları kötülükler(in acı sonucu) onlara isabet etti. Bunlardan zulmetmiş olanlara da, kazandıkları kötülükler isabet edecektir. Ve onlar (bunu kendilerine uygulamaktan Allah'ı) aciz bırakabilecekler değildirler.
Suat Yıldırım:
İşledikleri fenalıkların cezası başlarına geçti. Aynen onun gibi, senin çağdaşlarından olan zalimler de yaptıkları fenalıkların cezasına çarptırılacaklar ve elimizden kaçıp kurtulamayacaklardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve bunlardan o kimseler ki zulmetmişlerdir, yakında kendilerine kazanmış oldukları şeylerin kötülükleri yetişecektir ve bunlar da (azabı) bertaraf ediciler değildirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sonunda, kazanmış olduklarının çirkinlikleri yakalarına yapışmıştı. Şunların zulmedenlerine de kazandıklarının kötülükleri gelip çatacaktır. Ve onlar kimseyi âciz de bırakamayacaklar/onlar bunu etkisiz de bırakamazlar.
Bekir Sadak:
(57-58) Veya, «Allah beni dogru yola eristirseydi sakinanlardan olurdum» diyecegi, yahut, azabi gordugunde: «Keski benim icin donus imkani bulunsa da iyilerden olsam» diyecegi gunden sakinin.
İbni Kesir:
Böylece kazandıkları kötülükler başlarına geldi. Bunların içinden zulmedenlerin kazandıkları kötülükler de kendilerini çarpacaktır. Ve onlar aciz bırakılacaklar da değillerdir.
Adem Uğur:
Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebali onları yakaladı. Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler, başlarına gelecektir. Bu hususta Allah´ı âciz bırakamazlar.
İskender Ali Mihr:
Böylece kazandıkları şey, seyyiat (günahlar, kötülükler olarak), onlara isabet etti. Ve bunlardan zulmetmiş olanlara, kazandıkları şey (olan) seyyiat, yakında isabet edecek. Ve onlar, aciz bırakabilecek (azabı önleyebilecek) güce sahip değiller.
Celal Yıldırım:
Bu yüzden de elde ettikleri şeylerin kötülükleri başlarına geldi. Bunlardan zulmedenlere ise kazandıkları fenalıkları başlarına gelecektir ve onlar (Allah´ı) âciz bırakacak (güce sahip) değillerdir.
Tefhim ul Kuran:
Böylece, kazandıkları kötülükleri(in acı sonucu) onlara isabet etti. Bunlardan zulmetmiş olanlara da, kazanmakta oldukları kötülükler isabet edecektir. Ve onlar (bunu kendilerine uygulamaktan Allah´ı) aciz bırakabilecekler de değildirler.
Fransızca:
Ils furent donc atteints par les mauvaises conséquences de leurs acquis. Ceux des ces gens [les Mecquois] qui auront commis l'injustice seront atteints par les mauvaises conséquences de leurs acquis et ils ne pourront s'opposer à la puissance [d'Allah].
İspanyolca:
Les alcanzó el mal resultante de sus acciones y los que de éstos hayan sido impíos serán alcanzados por el mal resultante de sus acciones y no podrán escapar.
İtalyanca:
li colpì il male che avevano fatto. Quelli di loro che sono stati ingiusti presto saranno colpiti dai mali che avranno commesso e non potranno ridurre [Allah] all'impotenza.
Almanca:
Dann trafen sie die Bosheiten dessen, was sie erwarben. Und diejenigen von diesen, die Unrecht begingen, werden die Bosheiten dessen, was sie erwarben, doch noch treffen, und sie machen (Uns) sicherlich nicht zu schaffen.
Çince:
故他们已遭受自己所干的罪恶的果报。这些人中不义的人们,将遭受自己所干的罪恶的果报,他们绝不能逃避天谴。
Hollandaca:
En het booze, dat zij hebben bedreven, valt op hen. En al wie van Mekka's bewoners onrechtvaardig zal hebben gehandeld, op dien zullen eveneens de booze daden vallen, welke zij verdiend hebben,; nimmer zullen zij de goddelijke wraak verijdelen.
Rusça:
Их поразили злые деяния, которые они приобрели. Тех, которые поступали несправедливо, из этих также поразят злые деяния, которые они приобрели, и им не удастся спастись.
Somalice:
Waxaana ku dhacay xumaantay kasbadeen, kuwii dulmifalay oo ka mid ahaa kuwaas waxaa ku dhici xumaantey kasbadeen, namana daaliyaan.
Swahilice:
Basi ukawasibu uovu wa waliyo yachuma. Na wale walio dhulumu miongoni mwa hawa utawasibu uovu wa waliyo yachuma vile vile. Nao si wenye kushinda.
Uygurca:
ئۇلار (دۇنيادا) قىلغان يامانلىقلىرىنىڭ جازاسىنى تارتتى. بۇلارنىڭ ئىچىدىكى زۇلۇم قىلغانلارمۇ قىلغان يامانلىقلىرىنىڭ جازاسىنى تارتىدۇ، ئۇلار ئازابىمىزدىن قۇتۇلالمايدۇ
Japonca:
そしてかれらの稼いだ悪い結果の数々が,かれらを襲った。これで不義を行った者は,その行いの悪い諸結果に,やがて直面する。かれらは,(わが計画を)決して砕くことは出来ない。
Arapça (Ürdün):
«فأصابهم سيئات ما كسبوا» أي جزاؤها «والذين ظلموا من هؤلاء» أي قريش «سيصيبهم سيئات ما كسبوا وما هم بمعجزين» بفائتين عذابنا فقحطوا سبع سنين ثم وسع عليهم.
Hintçe:
ग़रज़ उनके आमाल के बुरे नतीजे उन्हें भुगतने पड़े और उन (कुफ्फ़ारे मक्का) में से जिन लोगों ने नाफरमानियाँ की हैं उन्हें भी अपने अपने आमाल की सज़ाएँ भुगतनी पड़ेंगी और ये लोग (ख़ुदा को)े आजिज़ नहीं कर सकते
Tayca:
ฉะนั้นความชั่วทั้งหลายที่เขาได้กระทำไว้ จึงประสบแก่พวกเขา และบรรดาผู้อธรรมจากหมู่ชนเหล่านั้น ความชั่วทั้งหลายที่พวกเขาได้กระทำไว้ก็จะประสบแก่พวกเขาเช่นกันและพวกเขาไม่สามารถจะหนีรอดพ้นไปได้
İbranice:
ופגע בהם העונש שהם היו ראויים לו, ואלה אשר קיפחו ייפגעו בעונש גם הם על מעשיהם הרעים שצברו, מבלי שיוכלו להימלט מזה
Hırvatça:
pa ih pogodi kazna za zla djela koja su zaradili. A i one među ovima koji zulum čine - stići će kazna za ono što čine, oni neće umaći.
Rumence:
Relele pe care le-au agonisit i-au lovit. Şi pe cei nedrepţi dintre aceia îi vor lovi relele pe care le-au agonisit şi nu-l vor slăbi pe Dumnezeu.
Transliteration:
Faasabahum sayyiatu ma kasaboo waallatheena thalamoo min haolai sayuseebuhum sayyiatu ma kasaboo wama hum bimuAAjizeena
Türkçe:
Sonunda, kazanmış olduklarının çirkinlikleri yakalarına yapışmıştı. Şunların zulmedenlerine de kazandıklarının kötülükleri gelip çatacaktır. Ve onlar kimseyi âciz de bırakamayacaklar/onlar bunu etkisiz de bırakamazlar.
Sahih International:
And the evil consequences of what they earned struck them. And those who have wronged of these [people] will be afflicted by the evil consequences of what they earned; and they will not cause failure.
İngilizce:
Nay, the evil results of their Deeds overtook them. And the wrong-doers of this (generation)- the evil results of their Deeds will soon overtake them (too), and they will never be able to frustrate (Our Plan)!
Azerbaycanca:
Onlar etdikləri pis əməllərin cəzasına düçar oldular. Bunların (Məkkə müşriklərinin) zülm edənləri də qazandıqları günahların cəzasına düçar olacaqlar. Onlar (Allahı) aciz buraxan deyillər (qaçıb canlarını əzabımızdan qurtara bilməzlər).
Süleyman Ateş:
Kazandıklarının kötülükleri, sonunda başlarına geldi. Bunlardan zulmedenlere de yaptıklarının kötülükleri erişecektir. Onlar, buna engel olacak değillerdir.
Diyanet Vakfı:
Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebali onları yakaladı. Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler, başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı aciz bırakamazlar.
Erhan Aktaş:
Kazandıkları şeylerin kötülükleri kendilerine isabet etti. Bunlardan zûlmeden kimselerin de kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara yakında isabet edecektir. Ve onlar azâbı önleyecek güce sahip değiller.
Kral Fahd:
Sonunda kazandıkları şeylerin kötülükleri de başlarına gelmişti. Bu müşriklerden zulmedenlerin başlarına da kazandıklarının kötülükleri gelecektir. Buna hiçbir şekilde engel olabilecek değillerdir
Hasan Basri Çantay:
Binnetîce o kazandıkları kötülükler onları musıybete uğratmışdı. Şunları içinden zulmedenler (e gelince:) Onların kazandıkları kötülükler de kendilerini çarpacakdır ve onlar da bizim azabımızın önüne geçebilecek değildirler.
Muhammed Esed:
çünkü işledikleri her kötülük, onlara (geri) döner. Ve bugün zulmeden insanlar(ın başlarına da aynı şey gelecektir); işledikleri her kötü fiil (tekrar) kendilerine dönecek ve onlar (Allah´ı) asla aldatamayacaklardır!
Gültekin Onan:
Böylece, kazandıkları kötülükler(in acı sonucu) onlara isabet etti. Bunlardan zulmetmiş olanlara da, kazandıkları kötülükler isabet edecektir. Ve onlar (bunu kendilerine uygulamaktan Tanrı´yı) aciz bırakabilecekler değildirler.
Ali Fikri Yavuz:
Sonunda işledikleri fenalıkların cezası başlarına geçti. Şu Mekke kâfirlerinden zulmedenlere gelince, onlara da ettikleri fenalıkların cezası çarpacaktır ve (Allah’ın azabından) kurtulacak değillerdir.
Portekizce:
E as maldades que haviam cometido recaíram sobre eles. Assim recairão sobre os iníquos desta (geração) as maldadesque tiverem cometido, e não poderão desafiar (Deus).
İsveççe:
och det onda de hade gjort återföll på dem [själva]. Och de som nu begår orätt skall [också] drabbas av det onda de gör, och de kommer inte att kunna sätta sig upp emot [Gud]!
Farsça:
پس عذاب های آنچه را مرتکب شدند به آنان رسید، و کسانی از این [مردم مکه] که [به آیات ما] ستم ورزیدند، به زودی عذاب های آنچه را که مرتکب شدند به آنان خواهد رسید؛ و آنان عاجزکننده ما نیستند [تا بتوانند از دسترس قدرت ما بیرون روند.]
Kürtçe:
ئەمجا دوو چاریان بوو (تۆڵەی) ئەو خراپانەی کردبوویان ئەو کەسانەیان ستەمیان کرد (بێباوەڕانی مەککە) لەمەو پاش دووچاری (تۆڵەی) کردەوە خراپەکانیان دەبن وە ئەمانە (لەدەستی خوا) دەرباز نابن
Özbekçe:
Бас, уларга қилган касбларининг ёмонликлари мусибат бўлди. Анавилардан зулм қилганларига ҳам тезда қилган касбларининг ёмонликлари мусибат бўлур. Улар қочиб қутулгувчи ҳам эмаслар.
Malayca:
Lalu mereka ditimpa keburukan padah perbuatan-perbuatan jahat yang mereka lakukan; dan orang-orang yang zalim di antara golongan (yang musyrik) ini akan ditimpa juga akibat buruk perbuatan-perbuatan buruk perbuatan jahat yang mereka lakukan, dan mereka tidak akan dapat melepaskan diri.
Arnavutça:
prandaj, i goditi ata dënimi i të këqiave që kanë punuar. Por, dhe ata që kanë bërë zullum prej këtyre (kurejshit), do t’u bie dënimi për të këqiat që kanë bërë, e nuk do të mund t’i ikin (dënimit).
Bulgarca:
И ги поразиха лошите последствия на онова, което са придобили. И угнетителите сред тези ще ги поразят лошите последствия на онова, което са придобили, и не ще могат нищо да предотвратят.
Sırpça:
па их је стигла казна за зла дела која су радили. А и оне међу овима који чине неправду - стићи ће казна за оно што чине, они неће да умакну.
Çekçe:
a postihla je špatnost toho, co si vysloužili; a stejně tak ti, kteří jsou nespravedliví z těchto lidí, budou postiženi špatností toho, co si vysloužili, a nebudou moci tomu zabránit.
Urduca:
پھر اپنی کمائی کے برے نتائج انہوں نے بھگتے، اور اِن لوگوں میں سے بھی جو ظالم ہیں وہ عنقریب اپنی کمائی کے برے نتائج بھگتیں گے، یہ ہمیں عاجز کر دینے والے نہیں ہیں
Tacikçe:
Уқубати амалҳояшон домангирашон шуд. Ва аз ин миён ба онҳо, ки роҳи куфр пеш гирифтаанд, уқубати амалҳояшон хоҳад расид ва наметавонанд аз Мо бигурезанд.
Tatarca:
Вә явыз кәсепләренең җәзасы аларга иреште, вә пәйгамбәргә вә мөселманнарга золым иткән мөшрикләргә дә кәсеп иткән авызлыкларының җәзасы ирешер. Алар Безне гаҗиз итә алмаслар.
Endonezyaca:
Maka mereka ditimpa oleh akibat buruk dari apa yang mereka usahakan. Dan orang-orang yang zalim di antara mereka akan ditimpa akibat buruk dari usahanya dan mereka tidak dapat melepaskan diri.
Amharca:
የሠሩዋቸውም መጥፎዎች (ቅጣት) አገኛቸው፡፡ ከእነዚህም እነዚያ የበደሉት የሠሩዋቸው መጥፎዎች (ፍዳ) በእርግጥ ይነካቸዋል፡፡ እነርሱም አምላጮች አይደሉም፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் செய்ததின் தீங்குகள் (-தண்டனைகள்) அவர்களை அடைந்தன. (அவ்வாறே) இவர்களில் எவர்கள் அநியாயம் செய்தார்களோ அவர்களையும் அவர்கள் செய்தவற்றின் தீங்குகள் (-தண்டனைகள்) விரைவில் அடையும். இன்னும், அவர்கள் (நம்மை விட்டும்) தப்பிக்க மாட்டார்கள்.
Korece:
그들이 얻은 것으로 인하여 그들에게 재앙이 있었듯이 오늘의죄인들에게도 그들이 얻은 사악한결과로 그들에게 재앙이 있을 것 이니 그들은 결코 하나님의 계획 을 좌절하지 못하니라
Vietnamca:
Cho nên, hậu quả xấu xa của những gì họ kiếm được đã xảy đến với họ. Và những kẻ làm điều sai quấy trong số những người (đang sống) này sẽ phải chịu hậu quả xấu xa về những gì họ đã làm, và họ sẽ không bao giờ thoát khỏi (Allah).
Ayet Linkleri: