Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

41

Sûredeki Ayet No: 

30

Ayet No: 

4248

Sayfa No: 

480

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ

Çeviriyazı: 

inne-lleẕîne ḳâlû rabbüne-llâhü ŝümme-steḳâmû tetenezzelü `aleyhimü-lmelâiketü ellâ teḫâfû velâ taḥzenû veebşirû bilcenneti-lletî küntüm tû`adûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki: "Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin."

Diyanet İşleri: 

Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da doğrulukta devam edenler, onları, melekler, ölümleri anında: "Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünya hayatında da, ahirette de size dostuz. Burada, canlarınızın çektiği, umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan Allah katından bir ziyafet olarak size sunulur" diyerek inerler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gerçekten de, Rabbimiz Allah'tır dedikten sonra da dosdoğru hareket edenlere melekler indiririz de sakın korkmayın ve mahzun olmayın ve müjdelenin, sevinin size vaadedilen cennetle deriz.

Şaban Piriş: 

“Rabbimiz Allah’tır” diyen sonra da dosdoğru olanlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen Cennet'i müjdeleyin/sevinin, diye melekler iner.

Edip Yüksel: 

Rabbimiz ALLAH'tır," dedikten sonra doğru yolu izleyenlerin üzerine melekler iner:"Korkmayın, üzülmeyin ve davetli olduğunuz cennetle sevinin.

Ali Bulaç: 

Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin."

Suat Yıldırım: 

“Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da istikamet üzere, doğru yolda yürüyenler yok mu,işte onların yanına melekler inip: “Hiç endişe etmeyin, hiç üzülmeyin ve size vâd edilen cennetle sevinin!” derler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Şüphe yok o kimseler ki, «Rabbimiz Allah´tır» dediler, sonra da istikamette bulundular, onların üzerlerine melekler ineceklerdir. «Korkmayın ve mahzun olmayın ve size vaad olunmuş olan cennet ile müjdelenin!» (diyeceklerdir).

Yaşar Nuri Öztürk: 

Şu bir gerçek ki, "Rabbimiz Allah'tır!" deyip sonra hiç şaşmadan yol alanlar üzerine, melekler ha bire iner de şöyle derler: "Korkmayın, üzülmeyin! Size vaat edilen cennetle sevinin."

Bekir Sadak: 

seytan seni durtecek olursa Allah´a sigin, dogrusu O, isitendir, bilendir.

İbni Kesir: 

Muhakkak ki

Adem Uğur: 

Şüphesiz, Rabbimiz Allah´tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler.

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki: “Rabbimiz Allah´tır.” deyip, sonra (da) istikamet üzere olanlara (Allah´a yönelip dîni ikame edenlere) melekler inerler: “Korkmayın ve mahzun olmayın. Ve vaadolunduğunuz cennetle sevinin!” (derler).

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz onlar ki Rabbimiz Allah´tır, dediler, sonra da dosdoğru oldular, üzerlerine melekler iner de, «hiç korkmayın ve üzülmeyin

Tefhim ul Kuran: 

Şüphesiz: Onlar «Bizim Rabbimiz Allah´tır» deyip sonra da dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu)

Fransızca: 

Ceux qui disent : "Notre Seigneur est Allah", et qui se tiennent dans le droit chemin, les Anges descendent sur eux . "N'ayez pas peur et ne soyez pas affligés; mais ayez la bonne nouvelle du Paradis qui vous était promis.

İspanyolca: 

A los que hayan dicho: «¡Nuestro Señor es Alá!» y se hayan portado correctamente, descenderán los ángeles: «¡No temáis ni estéis tristes! ¡Regocijaos, más bien, por el Jardín que se os había prometido!

İtalyanca: 

Gli angeli scendono su coloro che dicono: «Il nostro Signore è Allah», e che perseverano [sulla retta via. Dicono loro: ] «Non abbiate paura e non affliggetevi; gioite per il Giardino che vi è stato promesso.

Almanca: 

Gewiß, auf diejenigen, die sagten: "Unser HERR ist ALLAH", dann geradlinig wurden, werden die Engel nach und nach hinabgesandt: "Habt keine Angst, seid nicht traurig und freut euch über die Dschanna, die euch versprochen wurde.

Çince: 

凡说过我们的主是真主,然后遵循正道者,众天神将来 临他们,说:你们不要恐惧,不要忧愁,你们应当为你们被 预许的乐园而高兴。

Hollandaca: 

Wat hen betreft die zeggen: Onze Heer is God, en zij die zich oprechtelijk gedragen, de engelen zullen tot hen nederdalen en zeggen: Vreest niet, en treurt ook niet; maar verheugt u in de hoop van het paradijs, dat u is beloofd.

Rusça: 

Воистину, к тем, которые сказали: "Наш Господь - Аллах", - а потом были стойки, нисходят ангелы: "Не бойтесь и не печальтесь, а возрадуйтесь Раю, который был обещан вам.

Somalice: 

kuwa yidhi Eebahanno waa Alle hadana toosnaaday waxaa ku soo dagta Malaa'igta (markey dhiman iyadoo ku dhihi) ha cabsanina hana murugoonina, kuna bishaareysta Jannadii laydiin yaboohay.

Swahilice: 

Hakika walio sema: Mola wetu Mlezi ni Mwenyezi Mungu! Kisha wakanyooka sawa, hao huwateremkia Malaika wakawaambia: Msiogope, wala msihuzunike; nanyi furahini kwa Pepo mliyo kuwa mkiahidiwa.

Uygurca: 

شۈبھىسىزكى، «پەرۋەردىگارىمىز اﷲ دۇر» دېگەنلەر، ئاندىن توغرا يولدا بولغانلارغا پەرىشتىلەر چۈشۈپ: «قورقماڭلار، غەم قىلماڭلار، سىلەرگە ۋەدە قىلىنغان جەننەت ئۈچۈن خۇشال بولۇڭلار، بىز دۇنيادا، ئاخىرەتتە سىلەرنىڭ دوستلىرىڭلارمىز، جەننەتتە سىلەر ئۈچۈن كۆڭلۈڭلار تارتقان نەرسىلەرنىڭ ھەممىسى ۋە تىلىگەن نەرسەڭلارنىڭ ھەممىسى بار، (ئۇلار) ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچى، ناھايىتى مېھرىبان (اﷲ) تەرىپىدىن بېرىلگەن زىياپەتتۇر» دەيدۇ

Japonca: 

本当に,「わたしたちの主は,アッラーであられる。」と言って,その後正しくしっかりと立つ者,かれらには,(次から次に)天使が下り,「恐れてはならない。また憂いてはならない。あなたがたに約束されている楽園への吉報を受け取りなさい。(と言うのである)。

Arapça (Ürdün): 

«إن الذين قالوا ربنا الله ثم استقاموا» على التوحيد وغيره بما وجب عليهم «تتنزل عليهم الملائكة» عند الموت «أن» بأن «لا تخافوا» من الموت وما بعده «ولا تحزنوا» على ما خلفتم من أهل وولد فنحن نخلفكم فيه «وأبشروا بالجنة التي كنتم توعدون».

Hintçe: 

और जिन लोगों ने (सच्चे दिल से) कहा कि हमारा परवरदिगार तो (बस) ख़ुदा है, फिर वह उसी पर भी क़ायम भी रहे उन पर मौत के वक्त (रहमत के) फ़रिश्ते नाज़िल होंगे (और कहेंगे) कि कुछ ख़ौफ न करो और न ग़म खाओ और जिस बेहिश्त का तुमसे वायदा किया गया था उसकी ख़ुशियां मनाओ

Tayca: 

แท้จริงบรรดาผู้กล่าวว่าอัลลอฮฺคือ พระเจ้าของพวกเราแล้วพวกเขาก็ยืนหยัดตามคำกล่าวนั้น มะลากิกะฮฺจะลงมาหาพวกเขา (โดยกล่าวกับพวกเขาว่า) พวกท่านอย่าหวาดกลัวและอย่าเศร้าสลดใจแต่จงต้อนรับข่าวดี คือสวนสวรรค์ซึ่งพวกเจ้าได้ถูกสัญญาไว้

İbranice: 

אולם אלה אשר אמרו כי אלוהים הוא ריבוננו והיו ישרים, אליהם ירדו המלאכים (בשעת מותם) (,ויאמרו להם:) 'אל תפחדו ואל תצטערו, אנו באנו לבשר לכם על גן העדן המובטח לכם

Hırvatça: 

Doista onima koji govore: "Gospodar naš je Allah", pa poslije budu ustrajni, silaze meleci: "Ne bojte se i ne žalostite se, i radujte se Džennetu koji vam je obećan."

Rumence: 

Asupra celor care spun: “Domnul nostru este Dumnezeu” şi merg drept vor pogorî îngerii: “Nu vă fie frică şi nu vă mâhniţi, ci primiţi bunavestirea Raiului care v-a fost făgăduit.”

Transliteration: 

Inna allatheena qaloo rabbuna Allahu thumma istaqamoo tatanazzalu AAalayhimu almalaikatu alla takhafoo wala tahzanoo waabshiroo bialjannati allatee kuntum tooAAadoona

Türkçe: 

Şu bir gerçek ki, "Rabbimiz Allah'tır!" deyip sonra hiç şaşmadan yol alanlar üzerine, melekler ha bire iner de şöyle derler: "Korkmayın, üzülmeyin! Size vaat edilen cennetle sevinin."

Sahih International: 

Indeed, those who have said, "Our Lord is Allah " and then remained on a right course - the angels will descend upon them, [saying], "Do not fear and do not grieve but receive good tidings of Paradise, which you were promised.

İngilizce: 

In the case of those who say, "Our Lord is Allah", and, further, stand straight and steadfast, the angels descend on them (from time to time): "Fear ye not!" (they suggest), "Nor grieve! but receive the Glad Tidings of the Garden (of Bliss), the which ye were promised!

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz: “Rəbbimiz Allahdır!” – deyən, sonra da (sözündə) düz olan kəslərə (ölüm ayağında) mələklər nazil olub (belə deyəcəklər): “Qorxmayın və kədərlənməyin! Sizə və’d olunan Cənnətlə sevinin!

Süleyman Ateş: 

Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra doğru olanların üzerine melekler iner: "Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennetle sevinin! (derler)."

Diyanet Vakfı: 

Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin! derler.

Erhan Aktaş: 

“Rabb’imiz Allah’tır.” deyip, dosdoğru olanlara gelince, onlara melekler gelerek: “Korkmayın ve üzülmeyin. Söz verildiğiniz Cennet’le sevinin!” derler.

Kral Fahd: 

Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler.

Hasan Basri Çantay: 

Hakıykat «Rabbimiz Allahdır» deyib de sonra doğruluğu iltizâm edenler (yok mu?) Onların üzerlerine «Korkmayın, tasalanmayın, va´d olunduğunuz cennetle sevinin» diye diye melekler inecekdir.

Muhammed Esed: 

(Fakat,) "Rabbimiz Allah´tır!" diyen ve sebatla doğru yolu izleyenlere gelince, onların üzerine sık sık melekler iner (ve şöyle derler:) "Korkmayın ve üzülmeyin, işte alın size vaad edilmiş olan cennet müjdesini!

Gültekin Onan: 

Şüphesiz: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Gerçekten: “- Rabbimiz Allah’dır.” deyib de sonra sebat gösterenler (ve salih amel işliyenler var ya), onların üzerine (ölüm anında veya dehşet halinde): “- Korkmayın, mahzun olmayın. Vaad olunduğunuz cennetle neşelenin.” diye melekler inecektir.

Portekizce: 

Em verdade, quanto àqueles que dizem: Nosso Senhor é Deus, e se firmam, os anjos descerão sobre eles, os quais lhesdirão: Não temais, nem vos atribuleis; outrossim, regozijai-vos com o Paraíso que vos está prometido!

İsveççe: 

De som säger: "Gud är vår Herre" och som vill följa den raka vägen, till dem stiger änglarna ned [med hälsningen]: "Ni skall inte känna någon fruktan och ingen sorg skall tynga er! Tag emot det glada budskapet att paradiset som ni har blivit lovade [väntar er].

Farsça: 

بی تردید کسانی که گفتند: پروردگار ما خداست؛ سپس [در میدان عمل بر این حقیقت] استقامت ورزیدند، فرشتگان بر آنان نازل می شوند [و می گویند:] مترسید و اندوهگین نباشید و شما را به بهشتی که وعده می دادند، بشارت باد.

Kürtçe: 

بەڕاستی ئەوانەی ووتیان خوا پەروەردگارمانە و لەپاشان ڕێك و ڕاست (لەسەر ئاین) بەردەوام بوون فریشتەکان پۆل پۆل دێنە لایان (کاتی مردن یان زیندوو بوونەوە) (پێیان دەڵێن) کەمەترسن و خەفەت مەخۆن وە مژدە بێ لێتان ئەو بەھەشتەی کەبەڵێنتان پێ درابوو

Özbekçe: 

Албатта, «Роббимиз Аллоҳ» деган, сўнгра мустақийм бўлганларнинг устиларидан фаришталар: «Қўрқманглар, маҳзун ҳам бўлманглар, ўзингизга ваъда қилинган жаннат хушхабарини қабул қилинглар.

Malayca: 

Sesungguhnya orang-orang yang menegaskan keyakinannya dengan berkata: "Tuhan kami ialah Allah", kemudian mereka tetap teguh di atas jalan yang betul, akan turunlah malaikat kepada mereka dari semasa ke semasa (dengan memberi ilham): "Janganlah kamu bimbang (dari berlakunya kejadian yang tidak baik terhadap kamu) dan janganlah kamu berdukacita, dan terimalah berita gembira bahawa kamu akan beroleh syurga yang telah dijanjikan kepada kamu.

Arnavutça: 

Me të vërtetë, ata që thonë: “Zoti ynë është Perëndia, e pastaj vazhdojnë në të drejtë (sipas urdhërit të Perëndisë), do t’ju zbresin atyre engjëjt (dhe do t’ju thonë): “Mos u frikësoni dhe mos u pikëlloni! Dhe gëzojuni xhennetit që ju është premtuar.

Bulgarca: 

При онези, които казват: “Аллах е нашият Господ!” и следват правия път, ангелите ще слязат: “Не се страхувайте и не скърбете! И се радвайте на Рая, който ви е обещан!

Sırpça: 

Заиста онима који говоре: „Наш Господар је Аллах“, па после буду устрајни, долазе анђели: „Не бојте се и не жалостите се, и радујте се Рају који вам је обећан.“

Çekçe: 

K těm pak, kdož říkali: 'Pánem naším je Bůh,' a potom se přímo ubírali, andělé sestoupí hovoříce: 'Nebojte se a nermuťte se, nýbrž radujte se z ráje, jenž byl vám přislíben!

Urduca: 

جن لوگوں نے کہا کہ اللہ ہمارا رب ہے اور پھر وہ اس پر ثابت قدم رہے، یقیناً اُن پر فرشتے نازل ہوتے ہیں اور ان سے کہتے ہیں کہ "نہ ڈرو، نہ غم کرو، اور خوش ہو جاؤ اُس جنت کی بشارت سے جس کا تم سے وعدہ کیا گیا ہے

Tacikçe: 

Бар онон, ки гуфтанд: «Парвардигори мю Оллоҳ аст» ва пойдорӣ кардаанд, фариштагон фуруд меоянд, ки метарсед ва ғамгин набошед, шуморо ба биҳиште, ки ба шумо ваъда дода шуда, хушхабар аст.

Tatarca: 

Дөреслектә иман китергән кешеләр безнең тәрбиячебез Аллаһ, диярләр, соңра иманда, диндә һәм тормышта туры гадел булдылар, үлгән вакытларында аларга рәхмәт фәрештәләре иңәрләр, сез хак мөэминнәрсез, үлемнән вә ахирәттән курыкмагыз, һәм дөньяда калган якыннарыгыз өчен дә көенмәгез, бәлки үзегезгә вәгъдә ителгән җәннәт белән шатланыгыз, диярләр.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya orang-orang yang mengatakan: "Tuhan kami ialah Allah" kemudian mereka meneguhkan pendirian mereka, maka malaikat akan turun kepada mereka dengan mengatakan: "Janganlah kamu takut dan janganlah merasa sedih; dan gembirakanlah mereka dengan jannah yang telah dijanjikan Allah kepadamu".

Amharca: 

እነዚያ «ጌታችን አላህ ነው» ያሉ ከዚያም ቀጥ ያሉ «አትፍሩ፤ አትዘኑም፤ በዚያችም ተስፋ ቃል ትደረግላችሁ በነበራችሁት ገነት ተበሰሩ» በማለት በነሱ ላይ መላእክት ይወርዳሉ፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக எவர்கள், “(நாங்கள் வணங்கத்தகுதியான) எங்கள் இறைவன், அல்லாஹ்தான்” என்று கூறி; பிறகு, (அதில்) உறுதியாக இருந்தார்களோ அவர்கள் மீது வானவர்கள் இறங்குவார்கள். (அந்த வானவர்கள் நம்பிக்கையாளர்களை நோக்கிக் கூறுவார்கள்:) “நீங்கள் பயப்படாதீர்கள்! கவலைப்படாதீர்கள்! நீங்கள் வாக்களிக்கப்பட்டுக் கொண்டிருந்த சொர்க்கத்தைக் கொண்டு நற்செய்தி பெறுங்கள்!”

Korece: 

그러나 우리의 주님은 하나 님이시라고 말하며 옳은 길에 있 는 자들을 위해서는 천사들이 그 들에게 강림하여 두려워 하지도 슬퍼하지도 말라 너희에게 약속된 천국의 복음이 있노라

Vietnamca: 

Quả thật, những ai đã nói “Thượng Đế của chúng tôi là Allah” và sau đó vẫn đi đúng hướng, các Thiên Thần sẽ xuống động viên họ (lúc hấp hối): “Đừng sợ hãi và đừng đau buồn, các ngươi hãy vui lên với tin mừng về Thiên Đàng mà các ngươi đã được hứa!”