Arapça:
لَن يَضُرُّوكُمْ إِلَّا أَذًى ۖ وَإِن يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يُنصَرُونَ
Çeviriyazı:
ley yeḍurrûküm illâ eẕâ. veiy yüḳâtilûküm yüvellûkümü-l'edbâr. ŝümme lâ yünṣarûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar size eziyetten başka bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşmaya kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Diyanet İşleri:
Onlar incitmekten başka size bir zarar veremezler. Sizinle savaşa koyulurlarsa, geri dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlar size hiçbir suretle zarar veremezler, ancak incitirler sizi. Onlara bir tek yardımcı bile bulunmaz.
Şaban Piriş:
Onlar, size eziyetin dışında asla zarar veremeyeceklerdir. Eğer sizinle savaşırlarsa arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez.
Edip Yüksel:
Size hakaretten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa dönüp kaçarlar; kazanamazlar.
Ali Bulaç:
Onlar size ezadan başka kesinlikle bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşırlarsa size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Suat Yıldırım:
Onlar size hiçbir zarar veremezler, olsa olsa incitirler. Sizinle savaşacak olurlarsa, arkalarını dönüp kaçarlar. Kendilerine yardım eden de bulunmaz.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Size ezadan başka bir zarar veremezler. Ve eğer sizinle savaşta bulunurlarsa size arka çevirir kaçarlar. Sonra yardım da olunmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Biraz eziyet dışında size asla zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa size sırtlarını dönerler. Sonra onlara yardım da edilmez.
Bekir Sadak:
Ne iyilik yaparlarsa, karsiligini bulacaklardir. Allah sakinanlari bilir.
İbni Kesir:
İncitmekten başka size herhangi bir zarar veremezler. Sizinle savaşsalar bile geri dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Adem Uğur:
Onlar (ehl-i kitap) size, incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
İskender Ali Mihr:
Onlar size ezadan başka asla bir zarar veremezler. Ve eğer sizinle savaşırlarsa, size arkalarına dönüp kaçarlar.Sonra onlar, yardım da olunmazlar.
Celal Yıldırım:
Onlar size, incitmekten başka elbette bir zarar veremezler
Tefhim ul Kuran:
Onlar size ezadan başka kesinlikle bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşırlarsa size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Fransızca:
ils ne sauront jamais vous causer de grand mal, seulement une nuisance (par la langue); et s'ils vous combattent, ils vous tourneront le dos, et ils n'auront alors point de secours.
İspanyolca:
Os dañarán, pero poco. Y si os combaten, os volverán la espalda. Luego, no seles auxiliará.
İtalyanca:
Non potranno arrecarvi male, se non debolmente; e se vi combatteranno, volteranno ben presto le spalle e non saranno soccorsi.
Almanca:
Sie werden euch außer Belästigung keinen Schaden zufügen. Und sollten sie gegen euch den bewaffneten Kampf aufnehmen, werden sie euch den Rücken flüchtend kehren, dann wird ihnen nicht beigestanden.
Çince:
除恶言外,他们绝不能伤害你们;如果你们和他们交战,他们将要败北,且不获援助。
Hollandaca:
Zij zullen u slechts weinig nadeel kunnen toebrengen, en als zij met u kampen, zullen zij vluchten en niet geholpen worden.
Rusça:
Они не причинят вам никакого вреда, кроме досаждения. Если же они станут сражаться с вами, то повернутся к вам спиной, после чего им не будет оказана помощь.
Somalice:
Idin wax yeellayn mahayaan wax dhibah mooyee, hadday idin la dagaallamaana waxay idiin jeedin Dabada (way carari) loona Gargaari Maayo.
Swahilice:
Maadui hawatakudhuruni ila ni maudhi tu. Na wakipigana nanyi watakupeni mgongo, na tena hawatanusuriwa.
Uygurca:
ئۇلار سىلەرگە ئازار بېرىشتىن باشقا ھېچقانداق زىيان - زەخمەت يەتكۈزەلمەيدۇ؛ ئەگەر سىلەر بىلەن ئۇرۇشسا، سىلەرگە ئارقىسىنى قىلىپ قاچىدۇ، ئاندىن ئۇلارغا ياردەم بېرىلمەيدۇ
Japonca:
かれらは只少しの邪魔をするだけで,あなたがたに害を与えられない。仮令敵対しかけてきてもあなたがたに背を向けてしまい,誰からの助けも得られないであろう。
Arapça (Ürdün):
«لن يضروكم» أي اليهود يا معشر المسلمين بشيء «إلا أذًى» باللسان من سبِّ ووعيد «وإن يقاتلوكم يولوكم الأدبار» منهزمين «ثم لا ينصرون» عليكم بل لكم النصر عليهم.
Hintçe:
(मुसलमानों) ये लोग मामूली अज़ीयत के सिवा तुम्हें हरगिज़ ज़रर नहीं पहुंचा सकते और अगर तुमसे लड़ेंगे तो उन्हें तुम्हारी तरफ़ पीठ ही करनी होगी और फिर उनकी कहीं से मदद भी नहीं पहुंचेगी
Tayca:
พวกเขา จะไม่ทำอันตรายแก่พวกเจ้าได้เลย นอกจากการก่อความเดือดร้อนเล็ก ๆ น้อยๆ เท่านั้น และหากพวกเขาต่อสู้พวกเจ้า พวกเขาก็จะหันหลังหนีพวกเจ้า แล้วพวกเขาก็จะไม่ได้กรับความช่วยเหลือ
İbranice:
אינם יכולים לפגוע בכם אלא פגיעה מילולית, ואם יילחמו בכם יימלטו, אז לא ינצחו
Hırvatça:
Oni vam ne mogu nauditi, nego vas mogu samo uznemiriti. Ako vas napadnu, dat će se u bijeg, i poslije im pomoći biti neće.
Rumence:
Ei nu vă fac decât un rău neînsemnat. Dacă vă luptaţi cu ei, ei vor întoarce spatele şi atunci nu vor fi ajutaţi.
Transliteration:
Lan yadurrookum illa athan wain yuqatilookum yuwallookumu aladbara thumma la yunsaroona
Türkçe:
Biraz eziyet dışında size asla zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa size sırtlarını dönerler. Sonra onlara yardım da edilmez.
Sahih International:
They will not harm you except for [some] annoyance. And if they fight you, they will show you their backs; then they will not be aided.
İngilizce:
They will do you no harm, barring a trifling annoyance; if they come out to fight you, they will show you their backs, and no help shall they get.
Azerbaycanca:
Onlar (yəhudilər) sizə (dil ilə) əziyyət verməkdən başqa bir zərər yetirməzlər. Əgər sizinlə savaşacaq olsalar, dönüb qaçarlar. Sonra isə onlara kömək edən də olmaz.
Süleyman Ateş:
Size eziyetten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşsalar bile, size arkalarını dönüp kaçarlar, sonra onlara yardım da edilmez.
Diyanet Vakfı:
Onlar (ehl-i kitap) size, incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Erhan Aktaş:
Onlar, eziyetten başka size bir zarar veremezler. Sizinle savaşsalar bile geri dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez.
Kral Fahd:
Onlar (ehli kitap) size, (sizi) incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Hasan Basri Çantay:
Onlar size ezadan başka asla bir zarar yapamazlar. Eğer sizinle muhaarebe ederlerse size arkalarını dönüb kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Muhammed Esed:
(Fakat) bunlar size gelip geçici ezadan başka bir zarar veremezler ve eğer size karşı savaşa girseler bile hemen arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Gültekin Onan:
Onlar size ezadan başka kesinlikle bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşırlarsa size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
Ali Fikri Yavuz:
(Ey müslümanlar) Yahudiler size eziyyet vermekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra, kendilerine yardım da yapılmaz.
Portekizce:
Porém, não poderão vos causar nenhum mal; e caso viessem a vos combater, bateriam em retirada e jamais seriamsocorridos.
İsveççe:
De kan inte vålla er mer än obetydlig skada och om de ger sig i strid med er, kommer de att vända ryggen till [och fly] och till sist skall de stå helt utan hjälp.
Farsça:
هرگز به شما جز آزاری اندک نمی رسانند، و اگر با شما بجنگند [شکست می خورند و] به شما پشت کرده [فرار می کنند] آن گاه [از جانب دیگران] یاری نمی شوند.
Kürtçe:
ھەرگیز ئەوان زیانتان پێ ناگەیەنن مەگەر زیانێکی کەم وە ئەگەر بجەنگێن لەگەڵتاندا پشتان تێدەکەن دواتریش سەرکەوتوو نابن
Özbekçe:
Улар сизларга озор беришдан ўзга ҳеч қандай зарар етказа олмаслар. Агар сизларга қарши уруш қилсалар, ортга қараб қочарлар. Сўнгра уларга ёрдам берилмас.
Malayca:
Mereka (kaum Yahudi dan Nasrani) tidak sekali-kali akan membahayakan kamu, kecuali menyakiti (perasaan kamu dengan ejekan dan tuduhan yang tidak berasas). Dan jika mereka memerangi kamu, mereka akan berpaling lari membelakangkan kamu (kalah dengan sehina-hinanya); sesudah itu mereka tidak akan mencapai kemenangan.
Arnavutça:
Ata, përveç shqetësimit, nuk mund t’ju dëmtojnë juve. Nëse ju luftojnë juve, ata do të kthejnë thembrat dhe pastaj nuk do të ndihmohen.
Bulgarca:
Не ще ви навредят, освен с обида. А ако се сражават с вас, ще ви обърнат гръб. После няма да им се помогне.
Sırpça:
Они не могу да вам науде, него могу само да вас узнемире. Ако вас нападну, даће се у бег, и после им нема помоћи.
Çekçe:
Nemohou vám uškodit, leda nepatrně; budou-li proti vám bojovat, obrátí se k vám brzy zády a potom už jim nebude pomoci.
Urduca:
یہ تمہارا کچھ بگاڑ نہیں سکتے، زیادہ سے زیادہ بس کچھ ستا سکتے ہیں اگر یہ تم سے لڑیں گے تو مقابلہ میں پیٹھ دکھائیں گے، پھر ایسے بے بس ہوں گے کہ کہیں سے اِن کو مدد نہ ملے گی
Tacikçe:
Ба шумо ҷуз андак озор дигар осебе нарасонанд. Агар бо шумо ҳарб кунанд, пушт кунанд ва рӯй ба гурез раванд ва пирӯз нагарданд.
Tatarca:
Ий мөэминнәр! Иманыгыз таза булса, кәферләр сезгә зарар ирештерә алмаслар, мәгәр яман сүзләр белән күңелегезне рәнҗетерләр, әгәр сезнең белән сугышсалар, сезнең гайрәтегездән куркып, артларына качарлар. Аннары аларга ярдәмче булмас.
Endonezyaca:
Mereka sekali-kali tidak akan dapat membuat mudharat kepada kamu, selain dari gangguan-gangguan celaan saja, dan jika mereka berperang dengan kamu, pastilah mereka berbalik melarikan diri ke belakang (kalah). Kemudian mereka tidak mendapat pertolongan.
Amharca:
ማስከፋትን እንጅ ፈጽሞ አይጎዱዋችሁም፡፡ ቢዋጉዋችሁም ጀርባዎችን ያዙሩላችኋል (ይሸሻሉ)፡፡ ከዚያም አይረዱም፡፡
Tamilce:
(நம்பிக்கையாளர்களே! ஒரு சொற்ப) சிரமத்தைத் தவிர உங்களுக்கு அவர்கள் அறவே தீங்கு செய்யமுடியாது. இன்னும், உங்களிடம் அவர்கள் போரிட்டால் உங்களைவிட்டும் அவர்கள் புறமுதுகிட்டு ஓடுவார்கள். பிறகு, (அல்லாஹ்வின் புறத்திலிருந்து) அவர்கள் உதவி செய்யப்படமாட்டார்கள்.
Korece:
그들은 하찮은 것 외에는 너희를 해치지 못하리라 만일 그 들이 너희들에게 싸우려 했다 하 더라도 그들은 뒤돌아설 것이니 그들은 어떠한 도움도 받을 수 없 노라
Vietnamca:
(Dân Kinh Sách) không bao giờ có thể làm hại được các ngươi ngoại trừ chút ít phiền hà (từ cái lưỡi của họ, như: nói xấu, xúc phạm, nhạo báng...). Nếu họ đánh các ngươi thì họ cũng sẽ quay lưng bỏ chạy mà thôi, rồi họ sẽ không được ai giúp đỡ cả.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: